Miras ortaklığı incelenirken, miras bırakanın tek mirasçısı varsa ortaklık açısından sorunlar pek gündeme gelmeyecektir. Ancak günümüzde miras olaylarının büyük bir çoğunluğunda miras bırakan geride birden fazla mirasçı bırakır. İşte böyle durumlarda gerek terekenin yönetimi gerekse mirasın paylaşılmasında sorunlar ortaya çıkar. Bu sorunların ortaya çıkmaması için Medeni Kanun ‘’miras ortaklığı’’ diye bir kurumu düzenlemiştir. Bu makalemizin de konusunu miras ortaklığı oluşturacaktır.
Miras ortaklığı, mirasın paylaştırılması tamamlanıncaya kadar kanun hükümlerine veya varsa aralarındaki sözleşmenin hükümlerine göre terekeyi yönetecek mirasçıların kanunen oluşturduğu kendine özgü bir ortaklıktır. Miras ortaklığının ticaret ortaklığı gibi olmadığını ve tüzel kişiliğe sahip olmadığını da belirtelim.
Miras ortaklığında mirasçıların hak ve yetkileri, miras ortaklığı devam ederken tereke üzerinde paylı olarak değil, bölünmez ve bütünseldir. Hukuken bu duruma elbirliğiyle hak sahibi olma da denir. Elbirliği ile hak sahipliğinde hak sahiplerinin payları yoktur. Yani elbirliği ile mülkiyete tabi bir eşya üzerinde mirasçıların mülkiyet payları bulunmaz. Demek istediğimiz aslında mirasçılar, terekedeki her bir mal üzerinde bulunan tek mülkiyet hakkının birden çok sahipleridir. Bunun sonucu olarak miras ortaklığına dahil mirasçılar terekeyle alakalı konular hakkında tek başına hareket edemezler ve oy çokluğuyla bile tasarrufta bulunmazlar. Örneğin, bir ya da birkaç mirasçı, tereke malını satamaz, o malı kiralayamaz.
Miras ortaklığında mirasçıların hak ve yetkileri Medeni Kanuna göre aşağıdaki gibi sayabiliriz:
Miras ortaklığının temsilinde aslolan mirasçıların hep birlikte hareket etmeleridir. Ancak miras ortaklığının temsilinde mirasçıların aralarındaki bir sözleşme sonucu temsilci atamışlarsa ya da kanun gereği bir temsilci varsa ortakların hep birlikte hareket edip karar almalarına gerek yoktur. Böyle bir durumda miras ortaklığının temsili, temsilci tarafından yürütülür. Örneğin vasiyeti yerine getirme görevlisi kanun gereği ya da mirasçıların atadıkları kişi iradi olarak temsilcidir. Peki bu ihtimaller olmasa da temsilci atanabilir mi? Medeni Kanuna göre mirasçılardan birinin istemi üzerine sulh mahkemesi, miras ortaklığına paylaşmaya kadar bir temsilci atayabilir.
Miras ortaklığında mirasçıların sorumluluğu, terekeye karşı ileri sürülebilecek miras hukuku kaynaklı her türlü borçtan hep birlikte bir sorumluluk halidir. Bir de miras bırakanın borcu olmayan ama miras ortaklığında mirasçıların sorumluluğu dahilinde olan borçlar vardır.
Miras ortaklığında mirasçıların sorumluluğu kapsamındaki tereke borcu olarak sayabileceğimiz değerleri aşağıdaki gibi belirtebiliriz:
Mirasçıların veraset ve intikal vergisinden sorumluluğu hep birlikte değil, miras payları kadardır. Miras bırakanın ölümü üzerine mirasçıların şahsında doğan veraset ve intikal vergisi ödeme borcu, aslında tereke borcu olmadığından, her mirasçının payına göre doğar ve ödenir.
Miras ortaklığında borç ödeyen mirasçının birtakım hakları bulunmaktadır. Mirasçıların hep birlikte sorumlu oldukları bir borcu sadece biri ya da birkaçı öderse, diğerlerine başvurma hakkı doğar. Miras ortaklığında kendi miras payından fazla ödeme yapan mirasçı, diğer mirasçılardan her birine, ödediği fazla kısım için miras payları oranında başvuru hakkına sahiptir.
Miras ortaklığında miras paylaşımından sonra mirasçıların sorumluluğu devam etmektedir. Yani miras ortaklığının sona ermesiyle sorumluluk ortadan kalkmaz. Mirasçılar, bölünmesine veya nakline alacaklı tarafından açık veya örtülü olarak rıza gösterilmemiş olan tereke borçlarından dolayı, paylaşmadan sonra da bütün mal varlıklarıyla hep birlikte sorumludurlar. Paylaşmanın gerçekleştiği tarihin veya daha sonra yerine getirilecek borçlarda muacceliyet tarihinin üzerinden beş yıl geçmekle bu birlikte sorumlu olma hali sona erer.
Miras ortaklığının sona ermesi, mirasın paylaşılması, tereke üzerinde elbirliği ile hak sahipliğinin paylı hak sahipliğine ya da miras ortaklığının başka bir ortaklığa dönüştürülmesi şeklinde olur.
Miras ortaklığının sona ermesi hallerini aşağıdaki gibi tek tek açıklayabiliriz:
Miras ortaklığına karşı dava açılması yani mirasçıların davalı olması halinde, üçüncü kişiler miras ortaklığında bulunan tek bir mirasçıya değil, bütün mirasçılara karşı dava açmalıdırlar. Ancak burada üçüncü kişinin bir alacak hakkı varsa buna dikkat edilmelidir. Böyle bir durumda alacaklı, dilediği bir ya da birkaç mirasçıya karşı dava açabilir.