Moskova Müzakereleri İDLİB’de Ateşkesle Noktalandı

Türk Silahlı Kuvvetleri, 27Şubat’ta İdlib’de yaşanan hain saldırınınardından bölgede istikrarınhâkim olması ve insani dramınönlenmesi amacına dönük olarakBahar Kalkanı Harekâtı’nıbaşlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğanharekâtın gerekçelerini şöyle özetledi:“Suriye’deki gelişmeler ülkemizingeleceğini biçimlendirmede hayatiöneme sahiptir. Buradan bir kezdaha ifade ediyorum; Türkiye’ninSuriye topraklarını işgal ve ilhakgibi bir niyeti asla söz konusu değildir.Türkiye’nin Suriye’deki varlığınaitiraz edenlerin önce şu sorularacevap vermesi lazım: Ülkemizingüneyindeki şehirleri terör örgütününsaldırısı altındayken sesleriçıkmayanlar, Türkiye tüm sınır hattıboyunca güvenli bölge oluşturmayakalkınca niçin birdenbire Suriye sevdalısıkesildiler? Şu anda bizde 3,5milyon Suriyeli var ama İdlib’den4 milyona yakın insan yine ülkemizegelme arzusunda. Biz kardeşiz.Muhacir, ensar bu anlayışımız var.Biz onlara, ‘Bırakın vursunlar, varilbombalarını yağdırsınlar.’ bunu mudiyelim? Buna mı eyvallah edelim?Edemeyiz. Biz bir Esed, bu noktadaolamayız. Ama onda acıma duygusudiye bir şey kalmış değil. Onun içinbiz merhamet sahibi bir millet olarak,bu gayretimizi gösteriyoruz. Rejiminkendi halkını, kadın, çocuk demedenuçak, helikopter, tank ve toplarlabombalarken gözü dönmüş katilsürüleriyle katlederek ilerlerken,Türkiye’nin bu insanların hayatlarınıkurtarma çabasına niçin bu derecekarşı çıkılıyor?Türkiye’nin Suriye’de davetsizmisafir olduğunu öne sürenler acabakendilerinin dünyanın dört bir yanındadavetsiz bir şekilde yürüttüklerifaaliyetleri aynı şekilde tarif edebileceklermi? Onlarda davet var mı? Yok. Davetli olanlar da orada ne yapıyorlar?”Bunları değerlendirmemiz lazımve biz Adana Mutabakatı ile Suriye’yedavetliyiz. Davetsiz misafir olduğunu iddiaettikleri Türkiye’ye yönelik saldırılarahak verenler aynı zamanda dünyanındört bir yanında kendileri için de benzerbir yolu açtıklarının farkında mı? Suriyehalkının canını ve onurunu korumak içinyürüttüğü mücadeleye destek vermek üzeredavet ettiği Türkiye’nin, buradaki varlığırejimin davetinden daha mı az meşrudur?İdlib’den ülkemize yönelen bir milyonayönelik göç dalgasını umursamadan, kimseyegücü yetmeyen ama kendi halkına saldırmaktapek bir şahin kesilen zalim rejimekol kanat gerenler, Türkiye’nin bu çarpıkdenklemi bozmakta kararlı olduğunuhala görmüyorlar mı? Bu gün İdlib’de yaşananinsani trajediye sırf Türkiye güç durumdakalacak diye seyirci kalan uluslararasıtoplumda, yarın yıkılan bir benttenakan seller gibi üzerine çullanacak yükükarşılamaya hazır mı? Bu soruları dahaepey uzatmak mümkün. Buradan bir kezdaha Suriye’deki zulmü durdurma, sınırlarımızınve kardeşlerimizin güvenliğini sağlamakararlılığımızı tekrarlıyorum. Rejimgüçleri Soçi Muhtırasının sınırlarına çekilenekadar İdlib’deki sorun çözülmeyecektir.İdlib’deki sorun çözülmedikçe de neburadan sınırlarımıza yönelen yeni kitlelerinne de ülkemizdeki Suriyelilerin evlerinedönüşü mümkün olmayacaktır. Rejiminsaldırıya geçtiği her yerde insanlar diğerbölgelere değil, Türkiye’ye yöneliyor çünkügüven bölgesi burası. Çünkü bu insanlarrejimin hakim olduğu yerde ne canlarıne onurları ne de mallarının güvende olamayacağınıbiliyor. Rusya’nın kendi halkınadüşman bir rejime toprak kazandırmaçabası, suni solunumla onun ömrünüuzatma gayretinden başka bir şey değildir.Bir süre sonra suni solunum da işe yaramayacak,rejim tümüyle bir celsede inşallahcesede dönüşecektir.Bizim tüm çabamız bu süreçte olabildiğikadar az can kaybı yaşanmasıdır.Suriye’yi kendi siyasi ve askeri hesaplarınınbilek güreşi alanına çevirmeye çalışanlarınumurunda olmayabilir. Bu topraklardayiten her can bizim yüreğimiziyakıyor. Bu insanlar bizim hem tarihihem coğrafi hem de dini olarak kardeşimizdir.Kardeşlerimizi zalimlerin insafınaterk etmeyecek, sınırlarımızda terörörgütlerinin ve meşruiyetini yitirmiş rejimintehdidiyle inşallah onların vicdanınaterk etmeyeceğiz. Biz bu yolda gerekirseölmeyi göze aldık. Varsa aynı fedakârlığıgöze alan ‘hodri meydan’ diyoruz. Şuanda Suriye’de en aciliyet kesbeden yerolan İdlib’deki çözüm, rejimin saldırganlığınınbir an önce durdurulması ve dahaönce varılan anlaşmalardaki sınırlara çekilmesidir.”İdlib’de rejim askerlerinin 27Şubat’taki saldırısının ardından başlatılanBahar Kalkanı Harekatı sadece askeribir faaliyet olmanın yanı sıra daha daönem kazanan ve çok acil hale gelen insaniboyutu ile de dikkati çekiyor. Son 10ay içinde İdlib’deki saldırılarını çoğaltanrejim unsurları, anlaşma ve mutabakatİdlib’de Balaraaykırı olarak gerçekleştirdiği saldırılarını6 Mayıs 2019’dan itibaren daha da artırdı. Şuana kadar gerçekleştirilen tüm ateşkesleri ihlaleden rejim unsurları, saldırgan tutumu ile hemTürkiye’nin hem de bölgenin güvenliğini tehlikeyeattı ve büyük bir insanlık dramına nedenoldu. Rejim güçleri son olarak 12 Ocak’takiateşkesi, attığı binlerce bombayla ihlal etti. Rejimunsurlarının saldırılarında 1500’den fazlamasum insan hayatını kaybetti, 5 binden fazlasivil de yaralandı. 4 milyona yakın insanın bulunduğuİdlib’de rejim unsurlarının bombardımanındaevler, okullar, pazar yerleri, hastanelervuruldu, aralarında çocukların da bulunduğumasum insanlar enkaz altında kaldı.Artan saldırılar beraberinde göç ve radikalleşmeyigetirirken, çoğunluğunu kadın ve çocuklarınoluşturduğu 1 milyon 300 bin civarındakişi de evlerini terk etmek zorunda bırakıldı.Evlerini terk edenlerin rejim unsurlarınınkontrolündeki bölgelere değil güvenli bulduklarıTürkiye sınırına doğru yönelmeleri, Esedrejiminin halkında yarattığı güvensizliğin göstergesiolarak dikkati çekti.Yaşananların ardından Türkiye, BMSözleşmesi’nin 51’inci maddesinde yer alan“Meşru Müdafaa Hakkı” ile Adana, Astana veSoçi mutabakatları çerçevesinde ateşkesi sağlamak,bölgede yaşanan insanlık dramını sonaerdirmek, TSK unsurlarının, halkın ve hudutlarıngüvenliğini sağlamak amacıyla İdlib’de ilavetedbirler almaya başladı. Türkiye, Esed rejimine,Soçi Mutabakatı’nda belirlenen noktayaçekilmesi için şubat ayı sonuna kadar süre verdi.Bu kapsamda gözlem noktalarının yanı sırabölgede çeşitli mevziler de tesis edildi. Bu sıradayapılan saldırılarda şehit ve yaralıları olanTürk Silahlı Kuvvetleri, yapılan saldırılaramisliyle karşılık verdi. Tüm alanda kalıcı ateşkesinve güvenliğin sağlanması, bölgede istikrarınhakim olabilmesi için Türkiye tüm gayretlerinisürdürürken, 27 Şubat’taki hain saldırınınardından Bahar Kalkanı Harekatı başlatıldı.Saldırının hemen ardından CumhurbaşkanıRecep Tayyip Erdoğan başkanlığında, CumhurbaşkanlığıKülliyesi’nde “Güvenlik Toplantısı”gerçekleştirildi.İletişim Başkanı Fahrettin Altun, toplantısonrasında yaptığı açıklamada, “Bir suç ağıgibi hareket eden ve kendi halkına terörü yaşatanEsed rejimi hem ulusal güvenliğimiz, hembölge hem de Avrupa için bir tehdit durumunda.Bütün bu olanları durup hiçbir şey yapmadanizleme lüksümüz yok. Bizden Suriyelileriterk etmemizi bekleyenler kendilerinden utanmalıdır”ifadelerini kullandı. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akarda İdlib’deki faaliyetin sevk ve idaresiningerçekleştirildiği 2’nci Ordu TaktikKomuta Yeri’nden yaptığı açıklamada,27 Şubat’taki menfur saldırının ardındanBahar Kalkanı Harekatı’nın başlatıldığıbilgisini kamuoyuyla paylaştı.Akar, hedeflerinde sadece birliklerimizesaldıran rejim askerleri ve unsurlarınınbulunduğunu da vurguladı. Harekat,2’nci Ordu Komutanı KorgeneralSinan Yayla’nın sevk ve idaresindeplanlandığı şekilde sürdürüldü.Rusya, Esed rejiminin İdlib’de 34askerimizi şehit etmesinin ardındanbaşlatılan Bahar Kalkanı Harekâtı’ndanrahatsızlığını, “Türkiye, Suriye’dekiasker sayısını arttırarak uluslararasıhukuku ihlal etti” sözleriyle ifadeetti. Suriye’de, Rusya’nın desteklediğiEsed rejimine bağlı güçler, TSK konvoyunahavadan saldırdı. Hain saldırıda33 askerimiz şehit düştü. Türkiye,saldırılara anında karşılık verinceyüzlerce rejim unsuru etkisiz hale getirildiancak devam eden çatışmalardabir askerimiz daha şehit düştü. Türkiye,34 şehidinin ardından Bahar KalkanıHarekâtı’nı başlattı. Harekât kapsamındailk 24 saatte; 1 uçak, 1 İHA, 6tank, 5 obüs/ÇNRA, 2 hava savunmafüze sistemi, 3 zırhlı muharebe aracı, 5silahlı pikap, 6 askeri araç ve bir mühimmatdeposu imha edildi, 327 Rejimaskeri de etkisiz hale getirildi.Rusya Savunma Bakanlığından isekonuyla ilgili bir son dakika açıklamasıgeldi ve Türkiye’ye karşı küstah ifadelerkullanıldı. Rusya Savunma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamasında,“Türkiye İdlib’de asker sayısınıartırarak uluslararası hukuku ihlal ettive çatışmadan arındırılmış bölge oluşturulmasıanlaşması çerçevesindekitaahhütlerini yerine getirmedi” sözlerineyer verilirken, İdlib’de “muhalifgrupların” mevzileriyle Türkiye’ninmevzilerinin iç içe konumda olduğuda belirtildi.ABD’nin Suriye Özel TemsilcisiJames Jeffrey, İdlib gerginliğiyle ilgiliaçıklama yaparak, “Türkiye’ye mühimmatverebiliriz” dedi. ABD’ninBirleşmiş Milletler (BM) Daimi TemsilcisiKelly Craft da, “Esad rejimininçok uzun süredir devam eden saldırılarıvar. Esad rejimi artık varlığınısürdüremez” ifadesini kullandı.ABD Başkanı Trump’ın Suriye ÖzelTemsilcisi James Jeffrey ile ABD’ninBM Daimi Temsilcisi Kelly Craft,ABD’nin Ankara Büyükelçisi DavidSatterfield, Hatay’ın Reyhanlı ilçesiCilvegözü Gümrük Sahası’nda yaptıklarıincelemelerin ardından Hatay’dakiSuriyeli göçmenlerin bulunduğu Boynuyoğungeçici barınma merkezini ziyaretetti. Ziyaretin ardından gazetecilerinsorularını yanıtlayan ABD SuriyeÖzel Temsilcisi James Jeffrey, NATOiçinde Türkiye’ye nasıl destek olabilecekleriyönündeki bir soruya, “Türkiye,bir NATO üyesi ve ordusunda büyükçoğunlukla bizim ekipmanlarımızıkullanıyor. İhtiyaçları olduğundabu ekipmanların hazır olmasını isteriz”dedi.Türkiye ile istihbarat paylaşımıyaptıklarını belirten Jeffrey, diplomatikolarak desteklediklerini,Türkiye’nin de NATO’dan bazı talepleribulunduğunu, bu talepleri NATOiçinde çeşitli seviyelerde desteklediklerinisöyledi. NATO, Rusya’yı durdurmakiçin ne yapabilir? şeklindekibir soruyu da yanıtlayan Jeffrey, diyaloğadönülmesi için belli seviyedebir askeri dengenin sağlanabileceğinidile getirerek şu değerlendirmeyi yaptı:“Türkiye ile devam eden askeri desteğimiz,askeri satış programlarımız,istihbarat, diplomasi ve NATO içindedestek konularına bakıyoruz. Mühimmatvermek istiyoruz. İnsani yardımda Türklerin çokça altını çizdiğibir konu. Türklerle çok yakın istişareleriçindeyiz. Sayın Erdoğan’ın, RusyaDevlet Başkanı Putin ile Moskova’yagörüşmek için gittiğinde nasıl bir pozisyonalacağını izliyoruz. Şu anda yoğunlaştığımızkonular, yardım paketlerive Türkiye’yi Ruslar konusu dadâhil olmak üzere, diplomatik olarakdesteklemek. Dün üst düzey bir Rusyetkiliyle konuştum. Türkiye’nin sahtedeğil, gerçek bir ateşkes istediğini vurguladım.Rejim İdlib’den milyonlarcakişiyi uzaklaştırmak amacıyla ahlaksızbir politika uyguluyor. Esad’ın saldırganlığıbölge için her zamankindendaha tehlikeli.”BM Daimi Temsilcisi Kelly Craftda, şu ifadeleri kullandı: “Burada gördüklerimiz108 milyon doların çok ötesinde.BM’de söyleyeceğiz, artık yeter.Esad rejiminin çok uzun süredir devameden saldırıları var. Esad rejimiartık varlığını sürdüremez. Rus yönetiminebir ateşkes üzerinde anlaşmalarınısöyledik. Güvenlik Konseyi’nedöndüğüm zaman sınırların açık tutulmasıgerektiğinin altını çizeceğim.Diyaloğa başlanması gerekiyor. Temmuzayı öncesinde bu geçişler sağlanmalıve insani yardımın da sınırların tutulmasıyla sağlanması gerekiyor.Önemli olan bu iki sınır kapısındangeçişlerin sürdürülebilmesi. Mevcutsınır kapılarını açık tutulması konusundaçalışmalarımız devam ediyor.”ABD Suriye Özel Temsilcisi JamesJeffrey ise, “Şu tepelerin üzerindeTürk ordusu bir insanlık felaketini engellemekiçin savaşıyor. Barışçıl ve siyasibir çözüm için mücadele ediyorlar.Türkiye NATO’dan yardım ve destekistedi. Bizden destek istedi. NATOmüttefiki olarak istihbarat paylaşımıyapıyoruz. Biz ve NATO müttefikleridestek olmak için çalışıyoruz” dedi.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanile Rusya Devlet Başkanı VladimirPutin arasında yaklaşık 6 saatsüren görüşmeler, İdlib’de Türkiyeve Suriye ordularını karşı karşıya getirengerginliğin azaltılması açısındanönemli sonuçlar ortaya çıkardı. Taraflar,2018 Soçi Mutabakatı’na ek protokololarak sundukları üç maddelik birmetni kamuoyuna açıkladılar ve uzunsüredir beklenen ateşkesi de ilan ettiler.Erdoğan ve Putin’in açılış konuşmalarınınardından iki dışişleri bakanı,Sergey Lavrov ve Mevlüt Çavuşoğlutarafından Rusça ve Türkçe okunanuzlaşma metninin tam başlığı “İdlibGerginliği Azaltma BölgesindekiDurumun İstikrarlaştırılmasına İlişkinMuhtıraya Ek Protokol” olarakaçıklandı.Protokolde üzerinde uzlaşılan üçmaddenin son derece kısa ve hemen hiçbir ayrıntı içermeden yazılmış olmasıdikkatlerden kaçmadı. Yapılan değerlendirmelerde,tarafların ateşkes ve M4 karayolunailişkin konularda genel hatlarıylabir uzlaşıya vardıkları, uygulamayailişkin esasların görüşülmesi sürecindeayrıntılar üzerinde uzlaşı aranacağıöngörülüyor. Bu protokolde yer alan veyer almayan unsurlar tarafların İdlib bölgesindegelişen yeni statü kapsamındakipozisyonlarını da belirleyecek. Ek protokolde,“İdlib gerginliği azaltma bölgesindekitemas hattı boyunca tüm askerifaaliyetler 6 Mart 2020 tarihinde saat00:01’den itibaren durdurulacaktır” ifadelerineyer verildi. Türkiye, İdlib ile ilgiliolarak “kalıcı ateşkes” beklentisiniifade ediyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğanda açılış konuşmasında kalıcı ateşkesiçin hızla çalışmalara devam edilmesigerektiğini ifade ederek Türkiye’ninbeklentisinin askeri faaliyetlerin durdurulmasındandaha öte olduğunu ortayakoydu. Metinde, askeri faaliyetlerin durdurulmamasıdurumunda nasıl önlemleralınacağı ya da mevcut gözlem noktalarıaracılığıyla ihlallerin rapor edilmesi faaliyetlerinindevam edip etmeyeceği gibiunsurlara yer verilmedi.Her ne kadar askeri faaliyetler durdurulacakolsa da protokolün girişinde yerverilen “terörle mücadele”nin Rusya veSuriye ordularınca devam ettirilmesi bekleniyor.Böylece, Soçi Mutabakatı’nda dayer alan BM Güvenlik Konseyi tarafındanterörist olarak ilan edilen Hayat Tahrirel-Şam ve Nusra Cephesi gibi örgütlerlemücadelenin devam ettirileceği Rusyatarafından bir kez daha vurgulanmış oldu.Putin konuşmasında bu konuda taviz verilmeyeceğinibir kez daha kayda geçirmişoldu. Ancak bu durum, ilan edilen ateşkesikırılgan bir hale sokuyor. Türkiye ise aynımetne sivillerin ve sivil altyapının hedefalınmasının mazur görülemeyeceği ibaresinikoydurarak rejimin askeri operasyonlarınınyarattığı hasarı gündeme getirmişoldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasındaSuriye ordusunun saldırması durumundaTürk ordusunun en ağır yanıtı vereceğinibelirterek, Putin’in Şam yönetimiüzerindeki baskısını kullanmasının gerekliliğiniortaya koydu.M4 karayoluna güvenli koridor: Protokol,Halep’i Lazkiye’ye bağlayan M4Karayolu’nun kuzeyinde 6 kilometre vegüneyinde 6 kilometre derinliğinde güvenlikoridor tesis edilmesini içeriyor veayrıca karayolun belli bölgelerinde ortakdevriye uygulamasını getiriyor. Rusyave Suriye’nin özellikle Ocak ayındanbu yana gerçekleştirdikleri operasyonunbir amacı da M4 Karayolu’nu tamamenkontrol altına almaktı. Bu amacınıHalep’i Şam’a bağlayan M5 Karayolu’ndagerçekleştirmiş ancak M4’te tam olarak bunoktaya varamamıştı. Bu protokolle Rusya,M4 Karayolu’nun denetimini Türkiyeile paylaşmış oluyor. Protokolde M5Karayolu’ndan hiç bahsedilmemesi, bustratejik karayolunda oluşan Suriye kontrolününtescil edilmesi olarak görülüyor.Protokolün bu maddesi “güvenli koridor”oluşturulmasını içeriyor. Türkiye’nin amacı Türkiye-Suriye sınırında 30 kilometrederinliğinde bir güvenli bölge oluşturulmasıve böylece sınıra yığılan Suriyelileride koruma altına almaktı.Ancak protokolün bu maddesiyle ilgiliyapılan değerlendirmeler, güvenlikaltına alınan unsurun M4 Karayolu’nuntrafiğe açılması olduğunu yani sivillerinkorunmasını içeren bir adım olmaktanuzak olduğunu ortaya koyuyor. Türkiye,tampon ya da güvenli bölge istemineulaşamamış görünüyor. Buna karşılık,Suriye’nin neresinde olursa olsun ihtiyaçhalindeki Suriyelilere insani yardımlarınulaştırılması ve evlerinden edilen Suriyelileringeri dönüşünün sağlanması ibarelerinimetne dahil etmeyi sağladı. Ancaksahada durumun tam ve güvenli şekildeoluşana kadar Suriyelilerin evlerinedönmelerinin beklenmiyor olması budüşüncenin etkin olarak yaşama geçmesinizorlaştırıyor.Protokolde ayrı bir madde, Türk-Rusortak devriyelerinin 15 Mart 2020’de karayolununTrumba kentinden Ain-Al-Havr’a kadar olan kısmını içereceğinikayda geçiriyor. Trumba kentinin, M4ve M5 karayollarının kesiştiği stratejikönemdeki Serakib kentinin iki kilometrebatısında olduğu metinde de yer alıyor.Pazartesi günü Serakib’e giren ve askeripolisini yerleştiren Rusya, bu kentin kendidenetiminde kalacağını kayda geçirmişoldu. Protokolde yer almayan önemlibir unsur, İdlib gerginliği azaltma bölgesindeyer alan Suriye ve Türkiye ordularınınpozisyonları. Türkiye, Suriye ordusununbölge dışına çekilmesini istiyorduancak bu yönde bir karar metne yansımadı.Aynı şekilde Rusya da Türkiye’ninSoçi Mutabakatı ile oluşturduğu gözlemnoktalarının birçoğunun işlevsiz kaldığınıbelirterek İdlib’in kuzeyine çekilmeleriniistiyordu. Protokolde bu unsurlarınyer almaması, her iki ordunun mevcutaskeri mevzilerini koruyacaklarını gösteriyor.Rusya’nın bir diğer önemli talebisahadaki yeni gerçeklik ışığında İdlibGerginliği Azaltma Bölgesi’nin sınırlarınıdaraltan yeni bir harita konusundauzlaşı sağlanmasıydı. Daha önce yapılanmüzakerelerde bu alanı yüzde 60 oranındadaraltan bir harita önerisi getirmiş ancakTürkiye kabul etmemişti. Moskovagörüşmeleri sonucunda açıklanan metninSoçi Mutabakatı’na ek protokol olaraktanımlanması, mevcut harita ve mevcutharitaya göre konuşlandırılmış gözlemnoktalarıyla ilgili Rus taleplerininolumsuz bir yanıtı olarak görüldü.Başından beri Suriye devletinin kapasitesi,Rusya ile ortaklığının mahiyeti,müdahaleler karşısında rejimin kısa süredeçökeceği ya da Rusya’nın Şam’ı yarıyolda bırakabileceğine dair öngörüler gerçeğinhep uzağına düştü. Henüz Rusya veyaİran’ın savaşa müdahil olmadığı ve rejiminsayılı günü kaldığı düşünülen günlerde bileŞam’da toprakların her bir karışında kontrolünyeniden ele alınması konusunda kararlılıkvurgulanıyordu. Sistem, sınır kapılarınıve bazı kentleri kaybetse de askeri, istihbarive iktisadi olarak fonksiyonlarını yitirmedi.Çok tökezledi ama savaşta mobilizasyonyeteneğini korudu. Eğer sistembu şekilde işliyor olmasaydı Rusya, BeşarEsad yönetimine el vererek bu denlibüyük bir risk almazdı. Burada Rus dışpolitikasının temel karakterini betimleyeniki önemli nokta ortaya çıkıyor: Birincisiaralarında karşılıklı güvenlik veişbirliği anlaşması olan bir müttefikinikoruma konusundaki kararlılık. İkincisibu kararlılığın Rusya’nın dış ilişkilerağını mahvetmesine izin vermeyen esneklik.