Nafakanın Kaldırılması: İmam nikahlı yaşayan kadının nafakasının iptal edileceği

Nafakanın kaldırılması çok merak edilen ve sık sık mağduriyet yaşanan konulardan birisidir. Nafaka , boşanma davasında daha az kusurlu olan eşin boşanmadan dolayı yoksulluğa düşme tehlikesi bulunduğu hallerde, boşanmada daha ağır kusuru bulunan diğer eş tarafından ödetilen bir miktar paradır. Özellikle yoksulluk nafakası belirli bir süreye tabi olmayıp aşağıda belirteceğimiz haller gerçekleşmedikçe nafaka yükümlüsünün nafaka ödeme borcu bir ömür sürmektedir.

Nafakanın ömür boyu sürmesinin büyük bir insan hakkı ihlali olduğu konusunda görüşlerimi daha önce de farklı platformlarda belirtmiştim. Bir çok kişinin de ömür boyu süren nafakadan mağdur olduğunu bilmekteyim. Bu nedenle bu yazımızda nafakanın kaldırılması ve iptali hallerini inceleyeceğiz. Boşanmadan sonra yoksulluk nafakası alan eşin nafaka hakkı belirli şartlar gerçekleştiğinde sonlandırılabilir.

Bunlar:

Genel olarak nafaka alacaklısı kişinin yoksulluk tehlikesinin ortadan kalkmış olması nikahsız şekilde evlilik hayatı sürmesi veya haysiyetsiz bir hayat sürmesi hallerinde bu iddianın mahkeme eliyle tespit edilmesine ve nafakanın son bulması için mahkeme kararına ihtiyaç vardır.

Nafaka alacaklısı kişinin vefat etmesi ve yeni bir evlilik yapması halinde başkaca bir işleme gerek kalmaksızın nafaka kendiliğinden son bulmaktadır. Ancak devlette kadrolu olarak işe başlamak, özel sektörde dolgun maaşlı işe başlamak, boşandığı tarihteki duruma kıyasla kayda değer miktarda kira geliri olmak, kayda değer miktarda miras kalması, gayrimenkul veya motorlu taşıtı olması gibi örnek verebileceğimiz durumlarda nafakanın kaldırılması için dava açmak gerekmektedir.

Nafakanın Kaldırılması Yasal Mevzuat nafaka iptali

Türk Medeni Kanunu Madde 176- İrat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü hâlinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi hâlinde mahkeme kararıyla kaldırılır.

Tarafların malî durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hâllerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.

Nikahsız Şekilde Evlilik Hayatı Yaşama Nedeniyle Nafakanın Kaldırılması

Nafaka alacaklısı olan tarafın bir evlilik yapsa dahi nafakanın son bulmaması için resmi nikah yapmaması sıkça başvurulan bir yöntemdir. Bu durumdan haberi olmayan nafaka borçlusu taraf ömür boyunca nafaka ödemek zorunda kalmaktadır. Ancak bu durum kanunda sayılan nafakanın kaldırılması hallerinden biri olup, nafaka almaya devam eden tarafın kasten resmi nikah yapmaması kanuna karşı hiledir.

Nafaka alan tarafın nikahsız şekilde evlilik hayatı yaşadığı görgü tanıkları, sosyal medya paylaşımları, söz, nişan düğün fotoğrafları gibi örnekleyebileceğimiz delillerle mahkeme önünde ispatlanarak geriye dönük olarak nafaka iptal edilebilecektir.

Emsal Karar

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu

Esas Yıl/No: 2010/3-634 Karar Yıl/No: 2010/677 Karar tarihi: 22.12.2010

NAFAKANIN KALDIRILMASI DAVASI – FOTOĞRAFLARIN TANIK BEYANLARINI DOĞRULAR NİTELİKTE OLDUĞU – TANIK BEYANLARININ TÜMDEN DUYUMA DAYALI OLDUĞUNUN SÖYLENEMEYECEĞİ – DAVANIN İSPAT EDİLDİĞİNİN KABUL EDİLMESİ GEREKTİĞİ

ÖZET: Bir kısmı ev ortamında bir kısmı ise stüdyoda çekildiği anlaşılan fotoğraflarda, davalı ile imam nikahı kıydırdığı iddia edilen şahıs arasındaki yakınlık, davacı tanıklarının beyanlarını doğrular niteliktedir. Kaldı ki, tanık beyanlarının tümden duyuma dayalı olduğu da söylenemez. O halde, davacı tarafın dayandığı delillerle davasını ispat ettiği nazara alınıp yoksulluk nafakasının da kaldırılmasına karar verilmesi gerekir.

(4721 S. K. m. 176)

Dava: Taraflar arasındaki davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Çankırı 2. Asliye Hukuk (Aile Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesince davanın dair verilen 07.10.2009 gün ve 2009/131 Esas, 2009/403 karar sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine,

Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 22.01.2010 gün ve 2009/21111-2010/634 Karar sayılı ilamı ile;

(Dava dilekçesinde; tarafların 2005 yılında boşandıkları, davalı lehine yoksulluk, müşterek çocuk lehine ise iştirak nafakasına hükmedildiği, oysa ki müşterek çocuğun 18 yaşını doldurduğu davalı eski eşin ise imam nikahı kıydırarak başka bir şahısla birlikte yaşadığı ileri sürülerek yoksulluk ve iştirak nafakalarının kaldırılmasına karar verilmesi istenilmiştir.

Mahkemece; tanık beyanlarının görgüye dayalı olmadığı, delil olarak sunulan fotoğrafların ise ne amaçla çekildiğinin anlaşılmadığı, davalı kadını yoksulluktan kurtaracak bir gelirinin de bulunmadığı gerekçesiyle yoksulluk nafakasının kaldırılması isteminin reddine, iştirak nafakasının kaldırılması isteminin ise kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Her ne kadar temyiz isteminin duruşmalı olarak incelenmesi talep edilmiş ise de, davanın niteliği gereğince istemin reddi gerekmiştir.

Türk Medeni Kanununun 176/3. maddesinde, yararına yoksulluk nafakası takdir edilen kadının evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması halinde mahkeme kararı ile nafakanın kaldırılacağı öngörülmüştür.

Somut olayda; davalının ablası ve yeğeni olan şahıslar davacı tanığı sıfatıyla dinlenilmiş, bizzat davalının hoca nikahıyla evlendiğini kendilerine söylediğini, hatta zaman zaman davalının bu kişi ile görüşmek için Antalya’ya gittiğini, o kişinin de davalının yaşadığı yere geldiğini ve para gönderdiğini beyan etmişlerdir. Davalının oğlu da; annesinin imam nikahlı evli olduğunu söylediğini, Antalya’ya gittiklerinde de kendilerinin yanında bu adamla görüştüğünü beyan etmiştir. Bunlar dışında davacı tarafından davalının birlikte yaşadığı ileri sürülen şahısla çektirdiği bir kısım fotoğraflar da delil olarak dosyaya sunulmuştur. Bir kısmı ev ortamında bir kısmı ise stüdyoda çekildiği anlaşılan fotoğraflarda davalı ile imam nikahı kıydırdığı iddia edilen şahıs arasındaki yakınlık davacı tanıklarının beyanlarını doğrular niteliktedir. Kaldı ki, tanık beyanlarının tümden duyuma dayalı olduğu da söylenemez.

O halde; davacı tarafın dayandığı delillerle davasını ispat ettiği nazara alınıp yoksulluk nafakasının da kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken delillerin hatalı değerlendirilerek istemin reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir…)

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

Sonuç: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Dairenin bozma kararında açıklanan nedenlerden dolayı BOZULMASINA , oybirliği ile karar verildi.

4.7/5 - 82 Toplam Oy