Noun Clause ( Zıt Anlamlı Cümleler ) 2

Noun Clause ( Zıt Anlamlı Cümleler ) 2 Hakkında Bilgi

Noun Clause ( Zıt Anlamlı Cümleler ) 2 İSİM CÜMLELERİ

1 – Proficiency Sınavı ( Proficiency Sınavı için Bireysel – Özel Ders )
2 – Proficiency Sınavı ( Proficiency Sınavı için 4 kişilik Gruplarla Ders )

ON THE OTHER HAND: buna karşın; tam tersine
*This house is not very comfotable; on the other hand, it has an excellent location.
Bu ev çok konforlu değil, buna karşın konumu mükemmeldir.
*Most television programmes are very boring; on the other hand, some of them are worth watchin.
Televizyon programlarının çoğu çok sıkıcıdır, buna karşın bazı programlar görülmeye değer.
*Mary was unhappy. Tom, on the other hand, was very happy.
Mary mutsuz idi, buna karşın Tom çok mutlu idi.
*Susan loves cats. Her husband, on the other hand, hates them.
Susan kedileri çok sever, kocası tam tersine onlardan nefret eder.
ALL THE SAME : buna karşın; gene de
*They don’t have enough money; all the same, they are going to buy a new car.
Onların yeterince paraları yok, buna karşın yeni bir otomobil satın alacaklar.
*The rocket was struck by lightning; all the same, it went into orbit.
Rokete yıldırım çarptı, buna karşın yörüngeye girdi.
JUST THE SAME: buna karşın; gene de
*I coldn’t find time to finish the test; just the same, I answered most of the questions.
Testi bitirmek için zaman bulamadım, gene de soruların çoğuna yanıt verdim.
*Jane told me that she wasn’t coming because she was sick; just the same, she ought to come to school.
Jane bana hasta olduğu için gelmeyeceğini söyledi, gene de okula gelmesi gerekir.
EVEN SO : böyle olmasına karşın
*They built a new road; even so, the traffic got worse.
Yeni bir yol yaptılar, böyle olmasına karşın trafik daha da kötü oldu.
*The students have fallen behind (with) the schedule; even so, they will catch up in time.
Öğrenciler programın gerisinde kaldılar, böyle olmasına karşın zamanla yetişecekler.
DESPITE THAT: buna karşın
*The flowers woldn’t grow in that rocky soil; despite that, he kept on platnting those.
Çiçekler bu kayalık toprakta yetişmez, buna karşın onları dikmeye devam etti.
*The people didn’t like the subway plan; despite that, it was approved.
Halk metro planını beğenmedi, buna karşın plan onaylandı.
IN SPITE OF THIS (THAT) : buna karşın
*There have been many delays in getting the work started; in spite of this, we expect to finish it in time.
İşi başlatmada birçok gecikmeler oldu, buna karşın işi zamanında bitireceğimizi ümit ediyoruz.
*My father is rolling in money; in spite of this, he works day and night.
Babam para içinde yüzüyor, buna karşın gece gündüz çalışır.
REGARDLESS: buna karşın
*My friend knows that he doesn’t have a chance to win the race; regardless, he decided to run.
Arkadaşım yarışı kazanmak için şansı olmadığını biliyor, buna karşın koşmaya karar verdi.
*He was tired and hungry; regardless, he finished the work in time.
O çok yorgun ve aç idi, buna karşın işi zamanında bitirdi.
ANYHOW: buna karşın
*It was raining; anyhow, they went out to play football.
Yağmur yağıyordu, buna karşın futbol oynamak için dışarıya çıktılar.
*There isn’t much snow; anyhow, they will go skiling.
Çok kar yok, buna karşın kayak yapmaya gidecekler.
IN ANY CASE: buna karşın, ne olursa olsun
*It is going to rain. In anycase, we can’t cancel the match.
Yağmur yağacak. Ne olursa olsun, maçı iptal edemeyiz.
*I am not feeling well. In any case, I have to take that trip right now.
Kendimi iyi hissetmiyorum, buna karşın bu geziye hemen çıkmam gerekiyor.
IN ANY EVENT: buna karşın
*There is not much time. In any event, I’II get the jobe done.
Çok zaman yok, buna karşın işi yaptıracağım.
*The subway plan isn’t completely satisfactory. In any event, they are going to approve it.
Metro planı tamamiyle tatmin edici değil, buna karşın planı onaylayacaklar.

THOUGH: buna karşın

*Jane said that she would come; she didn’t though.
Jane geleceğini söyled; buna karşın gelmedi.
*It was very cold; we swam in the sea, though.
Hava çok soğuk idi; buna karşın denizde yüzdük.
Bu tür “compoun” cümelerde bağlaçlar (coordinating- conjunctions) cümlenin sonuna da gelebilirler :
Sonya was sick. She went to work,  anyway.
Sonya was sick. She went to work,  anyhow.
Sonya was sick. She went to work,  notwithstanding.
Sonya was sick. She went to work,  regardless.
Sonya was sick. She went to work,  neverthless.
Sonya was sick. She went to work,  just the same.
Sonya was sick. She went to work, all the same.
Sonya was sick. She went to work, though.
Sonya hasta idi; buna karşın işe gitti.