Okullar Hayat Nasıl Olmalı?

Eğitim yılının ikinci dönemi, sona ermesiyle çocuklarımız yaz tatile çıktı.Stresle, kaygıyla sınavlarda mutlak başarı beklentisiyle çocuklarımız eğitimlerini sürdürüyorlar. Adeta her bir öğrenci yarış atı gibi, sınavlara hazırlanıyor. Sınavlarda başarılı olma, eğitimde tek amaç haline gelmiş.

Öfkeli bir gençlik geliyor!

Günümüzde gençlerin ruhsal gelişim sorunları hızla artıyor. Ebeveynlerle iletişim çatışmaları, akran gruplarıyla yaşanan ilişki güçlükleri, patolojik aile ve toplum dinamikleri gençlerin ruhsal sonlarına yol açıyor.Gençlere yönelik araştırmalarda, kendilerini normalden fazla beğendikleri, öfke, kaygı ve narsisizm duygularında ve klinik düzeyde kaygı sahibi olan genç sayısında hızla artış olduğu saptanıyor.

Gençlik sorunları nasıl oluşur?

Gençlerin kimlik oluşturma, arkadaş grubu tarafından kabul ve onay görme çabası ebeveynlerinden uzaklaştırır. Eğer bağımsızlaşma çabası yeterli düzeyde anlaşılmazsa aile içi ilişkileri krize dönüşür. Kriz ergenin, günlük yaşam aktivitelerini olumsuz etkiler.

Aile ve akranlarıyla çatışma içerisinde iletişim kalitesi düşer  15–20 yaş arası gençlerde öfke arttıkça kendine saygı da azalıyor.

Sağlık problemi yaşayan gençlerde öfke düzeyi yaşamayanlara göre çok daha yüksek. Hastalık sahibi gençlerin sağlıklı gençlere oranla kendilerine olan saygıları düşük. Duygusal düzeyde yaşadığı stres ve gerilim çevresine öfke, kızgınlık patlamaları olarak yöneltir. Okulda performans, derslerinde dikkat ve algıda sorunlar yaşar. Çocuğun ders kalitesinde düşme, sınıfta kalma ya da okulda öğretmenleri tarafından sürekli uyarı cezaları aldığı gözlenir.

Bedeninde belirgin değişiklikler ortaya çıkar. Aşırı kilo kaybı, kollarında iğne izleri, sürekli öksürmesi, gözlerinde kızarıklık, uyku düzeninde bozukluk oluşur. Arkadaş grubu değişir, giyim tarzı değişir, kollarında dövme ya da kesikler görülür. İçine kapanabileceği gibi aşırı hareketlilik öfke, kızgınlık patlamalarının yanı sıra yalan söyleme gibi uyum ve davranış sorunları baş gösterebilir.

Ne olursan ol ama önce insan ol!

Çocuk zihinsel, duygusal ve sosyal bir varlıktır. Eğitim çocuğu zihinsel, duygusal ve sosyal yönünü geliştirir. Çocuğu hayata ve geleceğe hazırlar. Eğitimde sadece bilgi, akademik beceri değil çocuğun davranış gelişimine ağırlık verilmelidir.Birey olarak eğitimin ihtiyacını duymak ve istemek gerekiyor. Ne istediğimizin bilincinde olmalıyız. Bizde şöyle güzel bir tabir var: ”oğlum kaymakam olmuşsun ama adam olamamışsın”. Eğitim seviyesi yükseldikçe şiddetin düşmesi gerekir, fakat bizde aksine şiddet oranı yükseliyor. Sorguladığımızda fark ediyoruz ki eğitimli, ama önce insan olma sorumluluğu önem kazanıyor.  “Adam” olabilmekle iyi insan olabilmenin önemini vurguluyorum.

Çocuklar ebeveynlerini, öğretmenleri taklit eder!

Çocuğun öğrenmesi, taklit yoluyladır. Ailede anne, babasını okulda öğretmenini taklit ederek öğrenir. Sağlıklı rol ve modeller çocuğun bilgiyi kullanabilme ve davranışa dönüştürme becerisini geliştirir. Mesela çocuklar futbolcuları neden örnek alıyor. Çünkü aile ve sosyal çevresinde özdeşim kurabileceği sağlıklı model yok. Kendini gerçekleştirmek için bir model arıyor ona ilgi duyuyor ve yöneliyor. “Hedefler, amaçlar, roller” bireyin kişilik, sosyal gelişiminde çok önemlidir.Yeni bir eğitim döneminde içinde çocuklarımızı, gençlerimizi sağlıklı hedeflere, modellere yönlendirmeliyiz. Ulaştığı hedeflerden varoluşsal ihtiyacını, kendini gerçekleştirme ihtiyacını karşılamalı. Kendini gerçekleştiren insan hayatın içerisinde sağlıkla “var” olur. . .

Tüketen değil değer üreten insan olabilmeli!

Meslek, kariyer sahibi olmak ama nasıl? Dürüst, güvenli, çalışkan, sürekli kendini geliştiren sosyal hayatta tüketen değil, değer üreten insan olabilmek esastır.Heidegger in bir sözü var; Lider,  ” ne zaman geri adım atacağını, ne zaman ileri adım atacağını, ne zamanda duracağını en iyi bilen insandır”.

Kariyer odaklı değil değer odaklı eğitim!

Eğitimle kendini bilen, tanıyan karşısındaki kişiyi anlama çabasında olan, kendisini yönetebildiği gibi karşısındaki kişiyle ilişkiyi yönlendirebilen olumsuz davranışları olumluya çevirebilen insan yetiştirmeli. Bilgiyi davranışa dönüştürebilmeliyiz. Kariyer odaklı değil değer odaklı bir eğitim Hayat içinde sürekli gelişim içinde olmalı, değişimi yönetebilecek beceri sahibi olabilmeliyiz. Hayatı bilgisiz yaşamak, sorunları çözümlemek mümkün değildir. Bilgili, tecrübeli ve yeterince donanımlı olamazsak sorunlar bizi yönetir, bunun sonucun faturası çok ağır olabilir.Kendimizi sürekli yenileyip güncel yaşama uyum sağlamalıyız. Anne baba olduk, ebeveynlikle ilgili eğitim veren kurumlardan destek alabilmeliyiz.

Sağlıklı ebeveyn yaklaşımları!

Çocukla iletişimde açık, net tutumlar almalı, sınırları çizebilmeli ve sağlıklı duruşlar belirlemeliyiz. Çocuğun davranışını anlam verme, etiketleme, damgalamadan kaçınmalı, tanıma ve anlama çabası içinde açık iletişim kurmalıyız. Olumsuz iletişim kalıplarından kaçınmalıyız.Uyum, işbirliğini ve sorun çözme yeteneklerimizi geliştirebilmeliyiz. Maksat “bağcıyı dövmek değil üzüm yemek” olmalıdır. Sorunlarımızı birlikte çözüp geleceğe güvenle bakmak olmalıdır.

Fatih Kılıçarslan/ Sosyal Hizmet Uzmanı/ Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi