ÖLÜME BAĞLI TASARRUF NELERDİR;
Türk Medeni Kanunu 514. Maddesine göre
ölüme bağlı tasarruflar
;
vasiyetname ve miras sözleşmesidir.
A-VASİYET;
VASİYETNAME ŞEKİLLERİ NELERDİR?
Türk Medeni Kanunu 531. Maddesine göre
;
resmi, el yazılı ve sözlü olmak üzere 3 şekilde vasiyetname düzenlenebilir.
RESMÎ VASİYETNAME;
Resmi vasiyetname, ölüme bağlı tasarrufların en niteliklisi olup bu sebep ile kanunda fazla yer kaplamaktadır. Bu sebep ile öncelikle resmi vasiyetname ile ilgili kanun maddelerini belirttikten sonra açıklamalar yapacağım.
Türk Medeni Kanunu Madde 532
;
‘’Resmî vasiyetname,
iki tanığın katılmasıyla
resmî memur tarafından düzenlenir.
Resmî memur,
sulh hâkimi, noter veya kanunla kendisine bu yetki verilmiş diğer bir görevli olabilir.
’’
Türk Medeni Kanunu Madde 533
; ‘
’Mirasbırakan,
arzularını resmî memura bildirir
. Bunun üzerine memur,
vasiyetnameyi yazar veya yazdırır ve okuması için mirasbırakana verir
. Vasiyetname,
mirasbırakan tarafından okunup imzalanır
. Memur, vasiyetnameyi
tarih koyarak imzalar
.’’
Türk Medeni Kanunu’nun Tanıkların Katılması Başlıklı 534. Maddesi
;
‘’Vasiyetnameye tarih ve imza konulduktan hemen sonra
mirasbırakan, vasiyetnameyi okuduğunu
,
bunun son arzularını içerdiğini memurun huzurunda iki tanığa beyan eder
.
Tanıklar, bu beyanın kendi önlerinde yapıldığını ve mirasbırakanı tasarrufa ehil gördüklerini vasiyetnameye yazarak veya yazdırarak altını imzalarlar
. Vasiyetname
içeriğinin tanıklara bildirilmesi zorunlu değildir
.’’
Türk Medeni Kanunu’nun Mirasbırakan Tarafından Okunmaksızın Ve İmzalanmaksızın Düzenleme Başlıklı 535. Madde;
‘’Mirasbırakan
vasiyetnameyi bizzat okuyamaz veya imzalayamazsa
,
memur vasiyetnameyi iki tanığın önünde ona okur
ve bunun üzerine
mirasbırakan vasiyetnamenin son arzularını içerdiğini beyan eder.
Bu durumda
tanıklar, hem mirasbırakanın beyanının kendi önlerinde yapıldığını ve onu tasarrufa ehil gördüklerini
;
hem vasiyetnamenin kendi önlerinde memur tarafından mirasbırakana okunduğunu ve onun vasiyetnamenin son arzularını içerdiğini beyan ettiğini vasiyetnameye yazarak veya yazdırarak altını imzalarlar
.’’
Türk Medeni Kanunu’nun Düzenlemeye Katılma Yasağı Başlıklı 536. Maddesi;
‘
’Fiil ehliyeti bulunmayanlar, bir ceza mahkemesi kararıyla kamu hizmetinden yasaklılar, okur yazar olmayanlar, mirasbırakanın eşi, üstsoy ve altsoy kan hısımları, kardeşleri ve bu kişilerin eşleri,
resmî vasiyetnamenin düzenlenmesine memur veya tanık olarak katılamazlar
.
Resmî vasiyetnamenin düzenlenmesine katılan memura ve tanıklara, bunların üstsoy ve altsoy kan hısımlarına, kardeşlerine ve bu kişilerin eşlerine o vasiyetname ile kazandırmada bulunulamaz
.’’
Türk Medeni Kanunu 537. Maddesi
; ‘
’Resmî vasiyetnameyi düzenleyen memur, vasiyetnamenin aslını saklamakla yükümlüdür.’’
Tüm maddelerin değerlendirilmesinde;
-
Resmi vasiyetname;
noter veya sulh hukuk hakimi huzurunda, iki tanığın katılımı ile,
sıralama olarak
mirasbırakanın arzularının yazılıp mirasbırakana verilip mirasbırakan tarafından okunarak ve tarih atılarak imzalanması, hemen sonrasında mirasbırakanın vasiyartnameyi okuduğunu, bunun son arzularını içerdiğini iki tanığın huzurunda beyan etmesi, tanıkların da bu beyanın kendi önlerinde yapıldığını ve mirasbırakanı tasarrufa ehil gördüklerini vasiyetnameye yazarak altını almaları sonucun resmi şekilde düzenlenir.
-
Mirasbırakanın vasiyetnameyi okuyamaması ve imzalayamaması halinde ise;
memur tarafından vasiyetname iki tanığın önünde okunur, mirasbırakan bunun son arzularını içerdiğini beyan eder, tanıklar hem mirasbırakanın beyanın kendi önlerinde yapıldığını ve onu tasarrufa ehil gördüklerini, hem de vasiyetnamenin kendi ölerinde memur tarafından mirasbırakana okunduğunu ve onun vasiyetnamenin son arzularını içerdiği beyan ettiğini vasiyetnameye yazarak altını almaları sonucun resmi şekilde düzenlenir.
-
Şekilde şartları;
çok kat’i nitelikte olup eksik ve yanlış olması halinde vasiyetnamenin iptalini doğurmaktadır.
-
Resmi vasiyetnameye katılacak memur ve tanıkların özellikleri ve yasakları;
yukarıda 536. Maddede açık bir şekilde düzenlenmiştir.
-
Resmi vasiyetname;
noter ve mahkeme tarafından aslı olacak şekilde saklanır.
EL YAZILI VASİYETNAME
;
Türk Medeni Kanunu Madde 538
;
‘’El yazılı vasiyetnamenin
yapıldığı yıl, ay ve gün gösterilerek
başından sonuna kadar mirasbırakanın el yazısıyla yazılmış ve imzalanmış olması
zorunludur. El yazılı vasiyetname,
saklanmak üzere açık veya kapalı olarak notere, sulh hâkimine veya yetkili memura bırakılabilir.
’’
Kanun maddesi çok açık olup;
başkaca açıklamaya gerek bulunmamaktadır.
SÖZLÜ VASİYETNAME
;
Türk Medeni Kanunu Madde 539
; ‘
’Mirasbırakan; yakın ölüm tehlikesi, ulaşımın kesilmesi, hastalık, savaş gibi olağanüstü durumlar yüzünden
resmî veya el yazılı vasiyetname yapamıyorsa
, sözlü vasiyet yoluna başvurabilir. Bunun için mirasbırakan,
son arzularını iki tanığa anlatır
ve
onlara bu beyanına uygun bir vasiyetname yazmaları veya yazdırmaları görevini yükler
. Resmî vasiyetname düzenlenmesinde
okur yazar olma koşulu dışında
, tanıklara ilişkin yasaklar,
sözlü vasiyetteki tanıklar için de geçerlidir.’’
Türk Medeni Kanunu Madde 540;
‘
’Mirasbırakan tarafından görevlendirilen
tanıklardan biri
, kendilerine beyan edilen
son arzuları, yer, yıl, ay ve günü de belirterek hemen yazar, bu belgeyi imzalar ve diğer tanığa imzalatır
. Yazılan
belgeyi ikisi birlikte vakit geçirmeksizin bir sulh veya asliye mahkemesine verirler
ve
mirasbırakanı vasiyetname yapmaya ehil gördüklerini, onun son arzularını olağanüstü durum içinde kendilerine anlattığını hâkime beyan ederler
. Tanıklar, daha önce
bir belge düzenlemek yerine, vakit geçirmeksizin mahkemeye başvurup yukarıdaki hususları beyan ederek mirasbırakanın son arzularını bir tutanağa geçirtebilirler
. Sözlü vasiyet yoluna başvuran kimse askerlik hizmetinde bulunuyorsa, teğmen veya daha yüksek rütbeli bir subay; Ülke sınırları dışında seyreden bir ulaşım aracında bulunuyorsa, o aracın sorumlu yöneticisi; sağlık kurumlarında tedavi edilmekteyse, sağlık kurumunun en yetkili yöneticisi
hâkim yerine geçer
.’’
Türk Medeni Kanunu Madde 541
; ‘
’Mirasbırakan için sonradan diğer şekillerde vasiyetname yapma olanağı doğarsa,
bu tarihin üzerinden bir ay geçince sözlü vasiyet hükümden düşer
.’’
Bu maddelerden de anlaşıldığı üzere;
-
Sözlü vasiyetname;
olağanüstü ve arızi bir şekil olup sözlü vasiyet koşulları sona erip başka türlü vasiyetname yapma olanağı doğar ise bu tarihin (resmi veya yazılı vasiyetname düzenleme koşulunun doğduğu tarih) üzerinden 1 ay geçince hükümsüz hale gelir.
-
Bu vasiyetnamede de;
iki tanık bulunmakta ancak en az bir tanığın okur yazar olması şartı bulunmaktadır.
Ayrıca her iki tanık da okur yazar olmamasına karşın
mahkemeye başvururak mirasbırakanın son arzularını
intikal ettirirler ise iş bu vasiyetname geçerli olacaktır.
-
Bu şartlar dışındaki tüm şekil ve esaslı şartlar;
resmi vasiyetname ile aynıdır.
VASİYETTEN DÖNME MÜMKÜN MÜ?
Mirasbırakan, şu şekillerde vasiyetten dönebilir;
Türk Medeni Kanunu Madde 542
;
‘’Mirasbırakan, vasiyetname için kanunda öngörülen şekillerden birine uymak suretiyle
yeni bir vasiyetname yaparak önceki vasiyetnameden her zaman dönebilir
. Vasiyetnamenin
tamamından
veya
bir kısmından dönülebilir
.’’
Türk Medeni Kanunu Madde 543
;
‘’Mirasbırakan,
yok etmek suretiyle
de vasiyetnameden dönebilir.
Kaza sonucunda veya üçüncü kişinin kusuruyla yok olan ve içeriğinin aynen ve tamamen belirlenmesine olanak bulunmayan vasiyetname hükümsüz kalır
. Tazminat isteme hakkı saklıdır.
’’
Türk Medeni Kanunu Madde 544;
‘
’Mirasbırakan, önceki vasiyetnamesini ortadan kaldırmaksızın yeni bir vasiyetname yaparsa,
kuşkuya yer bırakmayacak surette
önceki vasiyetnameyi tamamlamadıkça,
sonraki vasiyetname onun yerini alır
. Belirli mal bırakma vasiyeti de, vasiyetnamede aksi belirtilmedikçe,
mirasbırakanın sonradan o mal üzerinde bu vasiyetle bağdaşmayan başka bir tasarrufta bulunmasıyla ortadan kalkar
.’’
Türk Medeni Kanunu Madde 549
;
‘’Miras sözleşmesi veya vasiyetnameyle yapılan ölüme bağlı kazandırmalar,
mirasbırakanın tasarruf edebileceği kısmın sonradan daralması yüzünden hükümsüz olmaz; sadece tenkis edilebilir
.’’
Bu maddelerden anlaşıldığı üzere;
-
Mirasbırakan yok etmek sureti ile veya yeni bir vasiyetname ile önceki vasiyetnamenin tamamından veya bir kısmından dönebilir. Yine kaza veya 3. Kişinin kusuru ile de vasiyetnamenin içeriği belirlenemiyor ise vasiyetname hükümsüz kalır.
-
Mirasbırakan yeni vasiyetname ile açıkça ve %100 net olacak şekilde önceki vasiyetnamenin bir kısmını veya tamamını hükümsüz kılacak şekilde yeni bir vasiyetname yapabilir.
-
Yine belirli bir mal vasiyeti yapıldıktan sonra mirasbırakan tarafından söz konusu vasiyetnameye aykırı olarak tasarrufta bulunulur ise
yine vasiyetname hükümsüz kalır
.
Örneğin;
şu bankadaki 1.000.000,00 TL’yi A isimli torunuma bırakmak istiyorum şeklinde vasiyetname düzenlendikten sonra bu paranın tamamı ile bir taşınmaz alınır ise o vasiyetname geçersiz olur. Taşınmaz üzerinde vasiyet hakkı devam etmez. Ancak söz konusu paranın tamamı değil de bir kısmı başka bir amaç ile kullanılır ise bankada kalan kısım üzerinden vasiyetname geçerli olmaya devam edecektir.
B-MİRAS SÖZLEŞMESİ
;
Türk Medeni Kanunu Madde 545
;
‘’Miras sözleşmesinin geçerli olması için
resmî vasiyetname şeklinde düzenlenmesi gerekir.
Sözleşmenin
tarafları, arzularını resmî memura aynı zamanda bildirirler
ve
düzenlenen sözleşmeyi memurun ve iki tanığın önünde imzalarlar
.’’
Türk Medeni Kanunu Madde 546;
‘
’Miras sözleşmesi,
tarafların yazılı anlaşmasıyla her zaman ortadan kaldırılabilir.
Miras sözleşmesiyle
mirasçı atanan veya kendisine belirli mal bırakılan kişinin
,
mirasbırakana karşı
miras sözleşmesinin yapılmasından sonra
mirasçılıktan çıkarma sebebi oluşturan davranışta bulunduğu ortaya çıkarsa
; mirasbırakan, miras sözleşmesini
tek taraflı olarak ortadan kaldırabilir.
Tek taraflı ortadan kaldırma,
vasiyetnameler için kanunda öngörülen şekillerden biriyle yapılır.’’
Türk Medeni Kanunu Madde 547
; ‘
’Miras sözleşmesi gereğince
sağlararası edimleri isteme hakkı bulunan taraf,
bu edimlerin sözleşmeye uygun olarak yerine getirilmemesi veya güvenceye bağlanmaması hâlinde
borçlar hukuku kuralları uyarınca sözleşmeden dönebilir
.’’
Türk Medeni Kanunu Madde 548
;
‘
’Mirasçı atanan veya kendisine belirli mal bırakılan kişi
mirasbırakanın ölümünde
sağ değilse
, miras sözleşmesi
kendiliğinden ortadan kalkar.
Mirasbırakandan önce ölen kişinin mirasçıları, aksi kararlaştırılmış olmadıkça, ölüme bağlı tasarrufta bulunandan,
miras sözleşmesi uyarınca elde ettiği ölüm tarihindeki zenginleşmeyi geri isteyebilirler.’’
Bu maddelerden anlaşılacağı üzre;
ÖLÜME BAĞLI TASARRUFLAR KOŞUL VE YÜKÜMLÜLÜĞE BAĞLI YAPILABİLİR Mİ?;
Türk Medeni Kanunu’nun Koşullar Ve Yüklemeler Başlıklı 515. Maddesi
;
‘’
Mirasbırakan
, ölüme bağlı tasarruflarını
koşullara veya yüklemelere bağlayabilir
. Tasarruf hüküm ve sonuçlarını doğurduğu andan itibaren,
her ilgili koşul veya yüklemenin yerine getirilmesini isteyebilir
.
’’ Hükmünü amir olup;
İş bu maddeden de anlaşıldığı üzere
;
mirasbırakan, mirasçılarından bazı şart ve yükümlülüklerin yerine getirilmesini isteyebilir.
KOŞUL VE YÜKÜMLÜLÜKLERİN SINIRLARI VAR MIDIR?
Türk Medeni Kanunu’nun Koşullar Ve Yüklemeler Başlıklı 515. Maddesinin devamı
;
‘
’Hukuka veya ahlâka aykırı koşullar ve yüklemeler
, ilişkin bulundukları
tasarrufu geçersiz kılar
.
Anlamsız
veya
yalnız başkalarını rahatsız edici nitelikte olan koşullar ve yüklemeler yok sayılır
.’’
Hükmünü amir olup;
İş bu maddeden de anlaşıldığı üzere
;
mirasbırakan, mirasçılarından isteyebileceği şart ve yükümlülüklerin ahlaka ve adaba aykırı olmaması, anlamsız veya başkalarını rahatsız edici olmaması gerekir. Aksi halde tasarruf geçersiz, mirasbırakanın iradesi sonuçsuz kalmış olur.
MİRASÇI ATAMA;
Türk Medeni Kanunu 516.Maddesine göre
;
mirasın tamamı, mirasın belirli bir oranı için mirasçı atanabileceği gibi, aynı miras için bir veya birden fazla mirasçı da tayin edilebilir.
MİRASÇI ATAMA YAPILMADAN KAZANDIRMA YAPILABİLİR Mİ?
Türk Medeni Kanunu’nun Belirli Mal Bırakma Başlıklı 517. Maddesi
; ‘
’Mirasbırakan,
bir kimseye
onu
mirasçı atamaksızın
belirli bir mal bırakma yoluyla kazandırmada bulunabilir
.
Belirli mal bırakma
, ölüme bağlı tasarrufla
bir kimseye terekedeki bir malın mülkiyetinin
veya
terekenin tamamı
ya da
bir kısmı üzerinde intifa hakkının kazandırılmasına
yönelik olabileceği gibi; bir kimse lehine
tereke değeri üzerinden bir edimin yerine getirilmesinin
,
bir iradın bağlanmasının
veya
bir kimsenin bir borçtan kurtarılmasının,
mirasçılar veya belirli mal bırakılanlara yükletilmesi suretiyle de olabilir
.’’
Hükmünü amir olup;
İş bu maddeden de anlaşıldığı üzere
;
mirasçı olmayan bir kişi, mirasbırakan tarafından mirasçılık sıfat ve sorumluluğu yüklenmeden hak sahibi olabilir.
Bu hak sahipliği örnekleme olarak;
bir tapunun devri, tüm malvarlığının bırakılması, bir malın semerelerinden yararlanma şeklinde intifa hakkı verilmesi şeklinde olabileceği gibi miras bırakılan kişilere kalan mirasın bedelinden x kişiye bir araba alınması, aylık burs bağlanması, bankaya olan borcunun ödenmesi şeklinde yükümlülük yükleme şeklinde de
yapılabilir.
Yine Türk Medeni Kanunu 518. Maddesi
;
‘
’
Tasarrufu yerine getirme ile yükümlü olan kimse
,
mirasın açılmasından sonra bırakılan belirli mala yaptığı harcamalar ve mala verdiği zararlardan dolayı, vekâletsiz iş görenin haklarına sahip ve borçlarıyla yükümlü olur
.’’
Hükmünü amir olup;
Bu madde ile;
mirasbırakanın vasiyeti ile belirli bir yükümlülük yüklediği mirasçısının bırakılan mala yaptığı yarardan ve zarardan sorumlu olduğu anlaşılmaktadır.
Yani;
mirasbırakan, mirasçısı olan oğluna ‘’sana şu ilçedeki şu dairemi bırakıyorum ama bu dairenin kira bedelinden aylık x öğrenciye şu kadar burs vereceksin’’ şeklinde irade açıklamış ve mirasçı oğul da murisinin ölümünden sonra dairenin kiraya verilmesi için masraf yapmış ise bu masraflarını aldıktan sonra burs ödeme yükümlülüğü doğacaktır.
Aynı şekilde;
bu daire için mirasçının alacaklıları tarafından kira parasına haciz konulmuş ve 1 yıllık kira parası alacaklarına ödenmiş ise mirasçı 1 yıllık kira bedelinden x öğrenciye ödenmesi gereken burs bedelini ödemek zorunda kalacaktır.
ATANMIŞ MİRASÇININ SORUMLULUĞU HANGİ DURUMDA SONA ERER?
Türk Medeni Kanunu’nun Belirli Mal Bırakma Başlıklı 517. Maddesinin devamı
; ‘
’Bırakılan belirli mal
terekede bulunmadığı takdirde
, tasarruftan aksi anlaşılmadıkça,
ölüme bağlı tasarrufu yerine getirmekle yükümlü olanlar borçtan kurtulurlar.
’’
Hükmünü amir olup;
İş bu maddeden de anlaşıldığı üzere
;
mirasbırakan, vasiyet ettiği mal varlığını ölmeden önce elden çıkarır ise mirasçılara herhangi bir malvarlığı kalmayacağından, mirasçıların sorumlulukları da ortadan kalkacaktır.
MİRASIN AÇILMASI VE SONUÇLARI;
Türk Medeni Kanunu’nun Teslim Borcu Başlıklı 518. Maddesi
;
‘
’Bırakılan belirli mal,
mirasın açılması anındaki durumuyla teslim olunur
;
yarar ve hasar
,
mirasın açılması anında
kendisine belirli mal bırakılana
geçer
.
Tasarrufu yerine getirme ile yükümlü olan kimse
,
mirasın açılmasından sonra bırakılan belirli mala yaptığı harcamalar ve mala verdiği zararlardan dolayı, vekâletsiz iş görenin haklarına sahip ve borçlarıyla yükümlü olur
.’’
Hükmünü amir olup;
İş bu madde lafzından da anlaşıldığı üzere
örnek üzerinden açıklamak gerekir ise; mirasbırakan, vasiyetname anında ‘’x bankasındaki 1.000.000,00 TL’yi mirasçım A şahsına bırakıyorum’’ şeklinde irade açıkladıktan sonra bu bedelden harcama yapar ve ölüm sonrası vasiyetname açılma anında x bankasındaki bedel 500.000,00 TL olarak kalmış ise A şahsına sadece bu 500.000,00 TL geçer. Murisin başka malları var ise ‘’500.000,00 TL’yi de bu mallardan istiyorum’’ diyemez.
SAKLI PAYLAR;
Saklı paylı mirasçılar
; altsoy (çocuklar, torunlar, torun çocukları..), anne, baba ve sağ kalan eştir.
Altsoyun saklı pay oranı
yasal miras payının 1/2’sidir.
Anne ve babanın saklı pay oranı
yasal miras payının 1/4’üdür.
Sağ kalan eş altsoy ile mirasçı olmuşsa
yasal miras payının tamamı saklı payıdır.
Sağ kalan eş anne ve baba ile mirasçı olmuşsa
yasal miras payının tamamı saklı payıdır.
Sağ kalan eş tek başına veya büyük anne ve büyük babalar ile mirasçı olmuşsa
yasal miras payının 3/4’ü saklı payıdır.
TENKİS;
Türk Medeni Kanunu Madde 519;
‘’Tereke mevcudunu veya tasarrufu yerine getirme yükümlüsüne yapılan kazandırmayı ya da saklı payı zedeleyen
tasarrufların orantılı olarak tenkisi istenebilir
.’’
Hükmünü amir olup;
İş bu maddeden de anlaşıldığı üzere
;
mirasbırakan, ölüme bağlı tasarruf ile saklı pay sahiplerinin sak paylarına müdahale etmeden tasarrufta bulunmalı. Aksi halde müdahale edilen kısmın tenkisi istenebilir. Bu durumda ölüme bağlı tasarrufun tamamı değil, müdahale edilen kısmı iptal olur, geriye kalan kısmı geçerli olmaya devam eder.
MİRASÇININ MİRASBIRAKANDAN ÖNCE ÖLMESİ, MİRASI RED ETMESİ, MİRASTAN YOKSUN KALMASI;
Türk Medeni Kanunu Madde 519;
‘
’Tasarrufu yerine getirme yükümlüsü,
mirasçılığı veya kendisine bırakılan kazandırmayı reddetmiş ya da mirasbırakandan önce ölmüş veya mirastan yoksun kalmış olsa bile tasarruf yürürlükte kalır
; yerine getirme borcu,
bu durumlardan yararlananlara geçer
.’’
Hükmünü amir olup;
İş bu maddeden de anlaşıldığı üzere
;
miras bırakılan kişinin ölümü, mirası red etmesi, mirastan yoksun kalması halinde dahi ölüme bağlı tasarruf geçerli olmaya devam eder ve bu kişilerin mirasçılarına geçer.
Yani çocuğun mirası red etmesi/mirasçılıktan çıkarılması/mirasbırakandan önce ölmesi halinde, miras, bu kişinin eşine ve çocuklarına geçer.
Yine aynı maddenin devamı;
‘
’Yasal veya atanmış mirasçı,
mirası reddetmiş olsa bile lehine yapılmış bir tasarrufun yerine getirilmesini isteyebilir.
’’
Hükmünü amir olup;
İş bu maddeden de anlaşıldığı üzere
;
mirasbırakanın oğlu, murisinin mirasını red etmiş olsa bile mirasbırakanın vasiyetname ile kendisine bıraktığı dairenin kendisine verilmesini isteyebilir. Çünkü ölüme bağlı tasarruf mirasçılık ilişkisinden üstün bir durum olup mirasbırakanın iradesinin gerçekleştirilmesini amaçlamaktadır.
YEDEK MİRASÇI ATAMA
;
Türk Medeni Kanunu Madde 520
;
‘
’Mirasbırakan,
atadığı mirasçının kendisinden önce ölmesi veya mirası reddetmesi hâlinde onun yerine geçmek üzere bir veya birden çok kişiyi yedek mirasçı olarak atayabilir
. Bu kural belirli mal bırakmada da uygulanır.’’
Hükmünü amir olup;
İş bu maddeden de anlaşıldığı üzere
;
mirasbırakan, tüm malvarlığını veya mal varlığının sadece bir kısmını bir kişiye bırakmak istemekte ancak herhangi bir şekilde (kendisinden önce ölmesi veya mirası red etmesi) bu kişinin mirası alamaması durumunda
mirasın bu kişinin anne ve babasına geçmesini istemiyor ise
onun yerine bir başka kişinin mirasa sahip olmasını isteyebilmektedir.
Örneklemek gerekir ise;
‘’şu yerdeki arsamı A isimli torunuma bırakıyorum ancak bu torunum mirası red eder ise (normal şartlarda red halinde miras A isimli torunun anne-baba-kardeşlerine geçer) aynı arsayı diğer B isimli torunuma bırakıyorum’’ şeklinde irade açıklaması geçerli bir irade açıklamasıdır.
ÖN MİRASÇI-ART MİRASÇI;
Bu çok detaylı bir konu olduğu için öncelikle bu konu ile ilgili tüm maddeleri sıralayıp sonrasında örnekler ile açıklama yapacağım;
Türk Medeni Kanunu Madde 521
; ‘
’Mirasbırakan, ölüme bağlı tasarrufuyla
önmirasçı atadığı kişiyi mirası artmirasçıya devretmekle yükümlü kılabilir.
Aynı yükümlülük artmirasçıya yüklenemez. Bu kurallar belirli mal bırakmada da uygulanır.
’’
Türk Medeni Kanunu 522. Maddesi
;
‘’Tasarrufta geçiş anı belirtilmemişse miras, önmirasçının ölümüyle artmirasçıya geçer. Tasarrufta geçiş anı gösterilmiş olup önmirasçının ölümünde bu an henüz gelmemişse miras, güvence göstermeleri koşuluyla önmirasçının mirasçılarına teslim edilir. Mirasın artmirasçıya geçmesine herhangi bir sebeple olanak kalmadığı anda miras, önmirasçıya; önmirasçı ölmüşse onun mirasçılarına kesin olarak kalır.’’
Türk Medeni Kanunu Madde 523
;
‘’Önmirasçıya geçen mirasın sulh mahkemesince defteri tutulur. Mirasbırakan açıkça bağışık tutmadıkça, mirasın önmirasçıya teslimi onun güvence göstermesine bağlıdır. Taşınmazlarda bu güvence, yeterli görüldüğü takdirde mirası geçirme yükümlülüğünün tapu kütüğüne şerh verilmesiyle de sağlanabilir. Önmirasçı güvence göstermez veya artmirasçının beklenen haklarını tehlikeye düşürürse, mirasın resmen yönetimine karar verilir.’’
Türk Medeni Kanunu Madde 524
;
‘’Önmirasçı, mirası atanmış mirasçılar gibi kazanır. Önmirasçı, mirasa artmirasçıya geçirme yükümlülüğü ile sahip olur.’’
Türk Medeni Kanunu Madde 525
; ‘
’Artmirasçı, mirası belirlenmiş olan geçiş anında sağ ise kazanır. Artmirasçı geçiş anından önce ölmüşse, tasarrufta aksi öngörülmüş olmadıkça, miras önmirasçıya kalır. Önmirasçı mirasbırakanın ölümünde sağ değilse veya mirastan yoksun kalmışsa ya da mirası reddederse, miras artmirasçıya geçer.’’
Tüm maddelerin değerlendirilmesinde;
Tüm bu yasal durumları örnek ile açıklar isek;
Mirasbırakan ‘’şu yerdeki anaokulumu ölümümden sonra emeği geçen A isimli müdür yardımcım 3 yıl işlettikten sonra B isimli kızıma devredecektir’’ şeklinde ölüme bağlı tasarruf yapılabilir. Ya da ‘’ölüm anımda adıma kayıtlı olan tüm malvarlığımı torunum A şahsına bırakıyorum. A şahsı da bu malvarlığını diğer torunum B şahsına devir edecektir’’ şeklinde tasarrufta bulunabilir. Bu durumlarda
1. Örnekteki devir
mirasbırakanın ölüm tarihinden itibaren 3 yıl sonra,
2. Örnekteki devir
önmirasçının ölümü halinde gerçekleşecektir.
MİRASTAN FERAGAT SÖZLEŞMESİ;
Türk Medeni Kanunu Madde 528
;
‘
’Mirasbırakan,
bir mirasçısı ile karşılıksız veya bir karşılık sağlanarak mirastan feragat sözleşmesi yapabilir.
Feragat eden, mirasçılık sıfatını kaybeder. Bir karşılık sağlanarak mirastan feragat, sözleşmede aksi öngörülmedikçe feragat edenin altsoyu için de sonuç doğurur.’’
Türk Medeni Kanunu Madde 529
;
‘
’Mirastan feragat sözleşmesi belli bir kişi lehine yapılmış olup bu kişinin herhangi bir sebeple mirasçı olamaması hâlinde, feragat hükümden düşer. Mirastan feragat sözleşmesi belli bir kişi lehine yapılmamışsa, en yakın ortak kökün altsoyu lehine yapılmış sayılır ve bunların herhangi bir sebeple mirasçı olamaması hâlinde, feragat yine hükümden düşer.’’
Hükmünü amir olup;
İş bu maddelerden de anlaşıldığı üzere
;
mirasbırakan, bir mirasçısı ile bir araya gelip bu mirasçının kendi miras hakkından feragati konusunda anlaşmaya varabilirler.
Örnek vermek gerekir ise;
eşler biraraya gelip bir eşin kendi malvarlığından olan bankadaki parasını torununa bırakmak istediğini beyan edip, diğer eşin de bu iradeye karşı çıkmadığı ve kendisinin, mirasbırakanın bu torunu veya bu torunu mirasçı olamaz ise de mirasın geçeceği herkes için saklı payı dahil tüm haklarından feragat ettiğini beyan edebilir. Mirasçıların herhangi bir şekilde bu mirasa hak kazanamaması halinde mirastan feragat sözleşmesi de geçersiz olur ve diğer eş miras hakkına yeniden kavuşur.
VASİYETİ YERİNE GETİRME GÖREVLİSİ;
Türk Medeni Kanunu
Madde 550;
‘
’Mirasbırakan,
vasiyetnameyle bir veya birden çok vasiyeti yerine getirme görevlisi atayabilir.
Vasiyeti yerine getirme görevlisinin,
göreve başladığı sırada fiil ehliyetine sahip olması gerekir.
Vasiyeti yerine getirme görevlisine
sulh hâkimi tarafından bu görevi bildirilir
; bildirim tarihinden başlayarak
onbeş gün içinde kabul edilmediği sulh hâkimine bildirilmezse, görev kabul edilmiş sayılır.
Vasiyeti yerine getirme görevlisi hizmetinin karşılığında uygun bir ücret isteyebilir.
Türk Medeni Kanunu
Madde 551;
‘’Birden çok vasiyeti yerine getirme görevlisinin atanmış olması hâlinde,
tasarruftan veya işin niteliğinden aksi anlaşılmadıkça bunlar görevi birlikte yürütürler
.
Bunlardan biri görevi kabul etmez veya edemez ya da herhangi bir sebeple görevi sona ererse
, mirasbırakanın tasarrufundan aksi anlaşılmadıkça
diğerleri göreve devam eder
. Birden çok vasiyeti yerine getirme görevlisi birlikte hareket etmek üzere atanmış olsa bile
acele hâllerde her biri gerekli işlemleri yapabilir
.’’
Türk Medeni Kanunu
Madde 552;
‘’Mirasbırakan, tasarrufunda aksini öngörmüş veya sınırlı bir görev vermiş
olmadıkça
vasiyeti yerine getirme görevlisi,
mirasbırakanın son arzularının yerine getirilmesi için gerekli bütün işlemleri yapmakla görevli ve yetkilidir
. Vasiyeti yerine getirme görevlisi, özellikle;
-
Göreve başladıktan sonra gecikmeksizin terekedeki malların, hakların ve borçların listesini düzenler. Liste düzenlenirken olanak varsa mirasçılar hazır bulundurulur.
-
Terekeyi yönetir ve yönetimin gerektirdiği ölçüde tereke mallarının zilyetliğinin kendisine devrini ister.
-
Tereke alacaklarını tahsil eder, borçlarını öder.
-
Vasiyetleri yerine getirir.
-
Terekenin paylaşılması için plân hazırlar.
-
Tereke ile ilgili dava ve takiplerde miras ortaklığını temsil eder. Mirasçılar tarafından açılmış davalardan görevi ile ilgili olanlara müdahil olarak katılabilir.
-
Açtığı veya aleyhine açılan davalar ile yapılan takipleri mirasçılara bildirir.
’’
Türk Medeni Kanunu Madde 553
; ‘
’Mirasbırakan taahhüt etmiş olmadıkça
, terekeye dahil malların, vasiyeti yerine getirme görevlisi
tarafından devri veya bunlar üzerinde sınırlı aynî haklar kurulması, sulh hâkiminin yetki vermesine bağlıdır
. Hâkim, olanak bulunduğu takdirde
mirasçıları dinledikten sonra karar verir.
Olağan giderleri karşılayacak ölçüdeki tasarruflar için yetki almaya gerek yoktur.’’
Türk Medeni Kanunu Madde 554
; ‘
’Vasiyeti yerine getirme görevlisinin görevi, ölümü veya atanmasını geçersiz kılan bir sebebin varlığı hâlinde kendiliğinden sona erer. Vasiyeti yerine getirme görevlisi sulh hâkimine yapacağı bir beyanla görevinden ayrılabilir. Görev uygunsuz bir zamanda bırakılamaz.’’
Türk Medeni Kanunu Madde 555
;
‘’Vasiyeti yerine getirme görevlisi, görevinin yerine getirilmesinde
sulh hâkiminin denetimine tâbidir
.
Hâkim, şikâyet üzerine veya re’sen gereken önlemleri alır
. Vasiyeti yerine getirme görevlisinin
yetersiz olduğu, görevini kötüye kullandığı veya ağır ihmali tespit edilirse, sulh hâkimi tarafından görevine son verilir
. Bu karara karşı tebliğinden başlayarak onbeş gün içinde asliye mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz üzerine verilen karar kesindir.’’
Türk Medeni Kanunu Madde 556
;
‘’Vasiyeti yerine getirme görevlisi, görevini yerine getirirken özen göstermekle yükümlüdür; ilgililere karşı bir vekil gibi sorumludur.’’
Vasiyeti yerine getirme görevlileri, mirasbırakandan sonra en önemli kişi oldukları için özenle ve birden fazla madde ile düzenlenmiştir. Bu maddelerin özetinde örnek üzerinden gider isek;
-
Babaanne, torunu olan A şahsına vasiyetname ile mal bırakmak istemekte ancak bu malların denetiminin oğlu ve gelininin idare etmesini istemekte,
-
Bu durumda
; mirasın açılması ile sulh hukuk hakimi tarafından fiil ehliyetine sahip olduğunu tespit ettiği kişilere görevini tebligat ile bildirir. Aksi vasiyetname ile öngörülmedikçe bu kişiler birlikte hareket ederler ancak acele hallerde bir kişi tek başına hareket edebilir. Tabii ki birlikte veya tek başına yapılan tüm işler sulh hukuk hakiminin denetiminde olup hakim mirasçıları da dinleyerek mirasçı lehine ve mirasbırakanın iradesine uygun olmak koşulu görevliye izin verilmektedir.
ÖLÜME BAĞLI TASARRUFLARIN İPTALİ VE TENKİSİ;
A-İPTAL DAVASI
;
Türk Medeni Kanunu Madde 557
; ‘’Aşağıdaki sebeplerle ölüme bağlı bir tasarrufun
iptali için dava açılabilir:
-
Tasarruf
mirasbırakanın tasarruf ehliyeti bulunmadığı bir sırada yapılmışsa
,
-
Tasarruf
yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama sonucunda yapılmışsa
,
-
Tasarrufun
içeriği, bağlandığı koşullar veya yüklemeler hukuka veya ahlâka aykırı ise
,
-
Tasarruf
kanunda öngörülen şekillere uyulmadan yapılmışsa
’’
Türk Medeni Kanunu Madde 558
; ‘
’İptal davası,
tasarrufun iptal edilmesinde menfaati bulunan mirasçı veya vasiyet alacaklısı tarafından açılabilir
. Dava, ölüme bağlı tasarrufun
tamamının veya bir kısmının iptaline ilişkin olabilir.
İptal davası, ölüme bağlı tasarrufla kendilerine, eşlerine veya hısımlarına kazandırma yapılanların tasarrufun düzenlenmesine katılmalarının yol açtığı sakatlığa dayandığı takdirde
tasarrufun tamamı değil, yalnız bu kazandırmalar iptal edilir
.’’
Türk Medeni Kanunu Madde 559;
‘
’İptal davası açma hakkı, davacının
tasarrufu
,
iptal sebebini
ve kendisinin
hak sahibi olduğunu
öğrendiği tarihten başlayarak
bir yıl ve her hâlde vasiyetnamelerde açılma tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın geçmesi tarihinin üzerinden, iyiniyetli davalılara karşı on yıl, iyiniyetli olmayan davalılara karşı yirmi yıl geçmekle düşer
. Hükümsüzlük, def”i yoluyla her zaman ileri sürülebilir.’’
Kanun maddelerinin lafzı çok açık olup;
başkaca açıklama yapılmayacaktır.
B-TENKİS DAVASI
;
Türk Medeni Kanunu Madde 560
; ‘
’Saklı paylarının karşılığını alamayan mirasçılar, mirasbırakanın tasarruf edebileceği kısmı aşan tasarruflarının tenkisini dava edebilirler. Yasal mirasçıların paylarına ilişkin olarak tasarrufta yer alan kurallar, mirasbırakanın arzusunun başka türlü olduğu tasarruftan anlaşılmadıkça, sadece paylaştırma kuralları sayılır.’’
Türk Medeni Kanunu Madde 561
;
‘’Saklı pay sahibi mirasçılara ölüme bağlı tasarrufla yapılan ve
tasarruf edilebilir kısmı aşan kazandırmaların onların saklı paylarını aşan kısmı orantılı olarak tenkise tâbi olur
. Tenkise tâbi birden fazla ölüme bağlı tasarrufun bulunması hâlinde,
saklı pay sahibi mirasçıya yapılan kazandırmanın saklı payı aşan kısmı
ile saklı pay sahibi olmayan kimselere yapılan kazandırmalar orantılı olarak tenkis edilir.’’
Türk Medeni Kanunu Madde 562
; ‘
’Mirasbırakan, tasarruf edebileceği kısmı aştığında, saklı payı zedelenen mirasçı, iflâsı hâlinde iflâs dairesinin veya mirasın geçtiği tarihte kendisine karşı ellerinde ödemeden aciz belgesi bulunan alacaklıların ihtarına rağmen tenkis davası açmazsa, iflâs idaresi veya bu alacaklılar, alacaklarının elde edilmesi için gerekli olan oranda ve mirasçıya tanınan süre içinde tenkis davası açabilirler. Mirasçılıktan çıkarılanın çıkarma tasarrufuna itiraz etmemesi durumunda da iflâs idaresi veya alacaklılar, aynı koşullarla tenkis davası açabilirler.’’
Türk Medeni Kanunu Madde 563
;
‘’
Tenkis
, mirasbırakanın arzusunun başka türlü olduğu tasarruftan anlaşılmadıkça, mirasçı atanması yoluyla veya diğer bir ölüme bağlı tasarrufla elde edilen kazandırmaların tamamında,
orantılı olarak yapılır
. Ölüme bağlı tasarrufla kazandırma elde eden kimse, bazı vasiyetleri yerine getirmekle yükümlü kılınmışsa, kazandırmanın tenkise tâbi tutulması hâlinde,
bu kimse mirasbırakanın arzusunun başka türlü olduğu tasarruftan anlaşılmadıkça vasiyet borçlarının da aynı oranda tenkis edilmesini isteyebilir
.’’
Türk Medeni Kanunu Madde 564
;
‘
’Değerinde azalma meydana gelmeksizin bölünmesine olanak bulunmayan
belirli bir mal vasiyeti tenkise tâbi olursa,
vasiyet alacaklısı, dilerse tenkisi gereken kısmın değerini ödeyerek malın verilmesini, dilerse tasarruf edilebilir kısmın değerini karşılayan parayı isteyebilir.
Tasarruf konusu malın vasiyet alacaklısında kalması durumunda, malın tenkis sebebiyle vasiyet borçlusuna verilmesi gereken, aksi hâlde tasarruf oranı içinde kalan kısmının
karar günündeki değerinin para olarak ödetilmesine karar verilir.
Bu kurallar, sağlararası kazandırmaların tenkisinde de uygulanır.’’
Türk Medeni Kanunu Madde 565
;
‘’Aşağıdaki karşılıksız kazandırmalar, ölüme bağlı tasarruflar gibi tenkise tâbidir:
-
Mirasbırakanın,
mirasçılık sıfatını kaybeden yasal mirasçıya miras payına mahsuben yapmış olduğu sağlararası kazandırmalar
,
geri verilmemek kaydıyla altsoyuna malvarlığı devri veya borçtan kurtarma yoluyla yaptığı kazandırmalar ya da alışılmışın dışında verilen çeyiz ve kuruluş sermayesi
,
-
Miras haklarının ölümden önce tasfiyesi maksadıyla yapılan kazandırmalar
,
-
Mirasbırakanın serbestçe dönme hakkını saklı tutarak
yaptığı bağışlamalar ve ölümünden önceki bir yıl içinde âdet üzere verilen hediyeler dışında yapmış olduğu bağışlamalar
,
-
Mirasbırakanın
saklı pay kurallarını etkisiz kılmak amacıyla yaptığı açık olan kazandırmalar
.’’
Türk Medeni Kanunu
Madde 566
;
‘’Kendisine tenkise tâbi bir kazandırma yapılmış olan kimse iyiniyetli ise, sadece mirasın geçmesi anında kazandırmadan elinde kalanı geri vermekle yükümlüdür; iyiniyetli değilse, iyiniyetli olmayan zilyedin geri verme borcuna ilişkin hükümlere göre sorumlu olur. Miras sözleşmesiyle elde ettiği kazandırma tenkise tâbi tutulan kimse, bu kazandırma için mirasbırakana verdiği karşılığın tenkis oranında geri verilmesini isteyebilir.’’
Türk Medeni Kanunu Madde 567;
‘
’Mirasbırakanın
kendi ölümünde ödenmek üzere üçüncü kişi lehine hayat sigortası yaptığı
veya
böyle bir kişiyi lehdar olarak sonra belirlediği
ya da
sigortacıya karşı olan istem hakkını
sağlararası veya ölüme bağlı tasarrufla
karşılıksız olarak üçüncü kişiye devrettiği hâllerde,
sigorta alacağının
mirasbırakanın ölümü zamanındaki satınalma değeri tenkise tâbi olur
.’’
Türk Medeni Kanunu Madde 568
; ‘
’Mirasbırakan, tahmin edilen devam sürelerine göre sermayeye çevrilmeleri hâlinde tasarruf edilebilir kısmı aşan intifa hakkı veya irat borcu ile terekesini yükümlü kılarsa,
mirasçıları, intifa hakkının veya irat borcunun tenkisini ya da tasarruf edilebilir kısmı vererek bu yükümlülüğün kaldırılmasını isteyebilirler
.’’
Türk Medeni Kanunu Madde 569
;
‘’Mirası
artmirasçıya geçirme yükümlülüğü ile saklı payı zedelenen mirasçı, aşan kısmın tenkisini isteyebilir.
’’
Türk Medeni Kanunu Madde 571
; ‘
’Tenkis davası açma hakkı, mirasçıların saklı paylarının zedelendiğini
öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve herhâlde vasiyetnamelerde açılma tarihinin
,
diğer tasarruflarda mirasın açılması tarihinin üzerinden on yıl geçmekle düşer
. Bir tasarrufun iptali bir öncekinin yürürlüğe girmesini sağlarsa, süreler iptal kararının kesinleşmesi tarihinde işlemeye başlar. Tenkis iddiası, def’i yoluyla her zaman ileri sürülebilir.’’
Tüm maddelerin özetinde;
-
Mirasbırakanın tasarruf özgürlüğü;
saklı paylar ile sınırlandırılmış olup
,
-
Mirasbırakanının ölüme bağlı tasarrufunda saklı payı zedelenen mirasçılar
;
tenkis davası açarak saklı payları oranında tasarrufun tenkisini talep edebilirler.
-
Mirasbırakan tarafından tasarruf yapılan kişinin de saklı paylı mirasçı olması halinde;
ancak bu mirasçının saklı payını aşan kısmının tenkisi istenebilir.
-
Kendisine miras bırakılanın payında tenkis sonucu azalma olması halinde;
mirasbırakan tarafından kendisine yükümlülük yüklenmiş ise bu yükümlülükleri de tenkis edilen saklı pay oranında tenkisini isteyebilir.
-
Bölünemeyen bir malın (örneğin bir daire) tenkisi halinde;
miras bırakılan dilerse saklı payın bedelini ödeyerek malın tamamını, diler ise saklı pay dışında kalan tasarruf edilebilir bedeli isteyebilir. Bu hesaplama karar tarihindeki değerler üzerinden yapılır.
-
Sağlararası bazı kazandırmalar da;
ölüme bağlı tasarruflar gibi tenkise tabidir.
Örneğin;
bağış, tapu devri, alışılmışın dışında hediye, saklı payları zedelemek amacı ile yapılan devirler.
-
Tenkis kuralları;
hayat sigortalarında ve artmirasçılıkta da geçerlidir.
-
Yine intifa hakkı ya da irat borcunun mrias bırakılmasında;
saklı paylı mirasçılar intifa hakkının veya irat borcunun tenkisini ya da tasarruf edilebilir kısmın bedelini ödeyerek yükümlülüğün kaldırılmasını isteyebilirler.
MİRASTAN YOKSUNLUK
;
Türk Medeni Kanunu
Madde 578;
‘
’Aşağıdaki kimseler, mirasçı olamayacakları gibi; ölüme bağlı tasarrufla herhangi bir hak da edinemezler:
-
Mirasbırakanı kasten ve hukuka aykırı olarak öldüren veya öldürmeye teşebbüs edenler
,
-
Mirasbırakanı
kasten ve hukuka aykırı olarak sürekli şekilde ölüme bağlı tasarruf yapamayacak duruma getirenler,
-
Mirasbırakanın
ölüme bağlı bir tasarruf yapmasını veya böyle bir tasarruftan dönmesini aldatma, zorlama veya korkutma yoluyla sağlayanlar ve engelleyenler,
-
Mirasbırakanın
artık yeniden yapamayacağı bir durumda ve zamanda ölüme bağlı bir tasarrufu kasten ve hukuka aykırı olarak ortadan kaldıranlar veya bozanlar.
Mirastan yoksunluk, mirasbırakanın affıyla ortadan kalkar.’’
Türk Medeni Kanunu Madde 579
; ‘
’Mirastan yoksunluk,
yalnız yoksun olanı etkiler
. Mirastan yoksun olanın
altsoyu, mirasbırakandan önce ölen kimsenin altsoyu gibi mirasçı olur
.’’
MİRASÇLIĞA HAK KAZANMA;
Türk Medeni Kanunu Madde 580
;
‘
’Mirasçı olabilmek için
mirasbırakanın
ölümü anında mirasa ehil olarak sağ olmak şarttır
. Mirasın açıldığı anda sağ olan mirasçı sonradan ölürse,
onun miras hakkı kendi mirasçılarına kalır.
’’
Türk Medeni Kanunu Madde 581
;
‘’Vasiyet alacaklısı olabilmek için mirasbırakanın
ölümü anında mirasa ehil olarak sağ olmak şarttır.
Vasiyet alacaklısı mirasbırakandan önce ölmüş ise, tasarruftan aksi anlaşılmadıkça,
vasiyeti yerine getirme yükümlülüğü, vasiyet yükümlüsünün yararına ortadan kalkar.
’’
Türk Medeni Kanunu
Madde 582;
‘
’Cenin, sağ doğmak koşuluyla mirasçı olur
. Ölü doğan çocuk mirasçı olamaz.’’
Türk Medeni Kanunu Madde 643
;
‘’Mirasın açıldığı tarihte,
mirasçı olabilecek bir cenin varsa paylaşma doğumuna kadar ertelenir
. Ana muhtaç ise, doğuma kadar geçim giderlerinin terekeden sağlanmasını isteyebilir.‘’
Türk Medeni Kanunu’nun İleride Doğacak Çocuk Başlıklı 583. Maddesi
; ‘
’Mirasın açıldığı anda henüz var olmayan bir kimseye
artmirasçı
veya
art vasiyet alacaklısı olarak
, tereke veya tereke malı bırakılabilir.
Mirasbırakan tarafından önmirasçı atanmamışsa, yasal mirasçı, önmirasçı sayılır
.’’
Bu maddelerin özetinde;
-
Mirasçı veya vasiyet alacaklısı olabilmek için;
mirasbırakanın ölümü anında sağ olunması gerekmektedir. Vasiyetin açılması anında ölüm gerçekleşmiş ise (mirasbırakanın ölümü ile vasiyetin açılması aynı zamanda gerçekleşmediğinden) miras, mirasçının mirasçılarına geçer.
-
Vasiyet alacaklısı, mirasbırakandan önce ölmüş ise;
vasiyet yükümlüsünün yükümlülüğü ortadan kalkar.
-
Sağ doğmak koşulu ile;
cenin mirasçı olabilir.
-
Doğmamış bir çocuk;
mirasın açılma anında henüz dünyaya gelmemiş olsa bile art miraşçı olarak tayin edilebilir. Genel olarak önmirasçılar, yasal mirasçılar olmaktadır.
Örneğin;
anneanne kızının doğmamış çocuğuna da üniversiteyi kazandığı tarihte verilmek üzere 1 arsasını miras bırakabilir ancak bu tarihe kadar mirasbırakan aksini belirtmemiş ise önmirasçı kızı olacaktır. Ancak mirasbırakanın torunun annesi olan kızı dışında başka çocuğu olması halinde tüm çocukları hisseleri oranında önmirasçı olacaklardır.
VASİYETNAMENİN AÇILMASI
;
Türk Medeni Kanunu
Madde 596
; ‘’Vasiyetname, geçerli olup olmadığına bakılmaksızın tesliminden başlayarak
bir ay içinde
mirasbırakanın yerleşim yeri sulh hâkimi tarafından açılır ve ilgililere okunur
. Bilinen mirasçılar ve diğer ilgililer vasiyetnamenin açılması sırasında diledikleri takdirde hazır bulunmak üzere çağrılır. Mirasbırakanın sonradan ortaya çıkan vasiyetnameleri için de aynı işlemler yapılır.’’
Türk Medeni Kanunu Madde 597
;
‘
’Mirasta hak sahibi olanların her birine gideri terekeye ait olmak üzere, vasiyetnamenin
kendilerine ilişkin kısımlarının onaylı bir örneği hâkim tarafından tebliğ edilir
. Nerede olduğu bilinmeyenlere vasiyetnamenin kendilerine ilişkin kısımları ilân yolu ile tebliğ olunur.’’
MİRASIN KAZANILMASI
;
Türk Medeni Kanunu Madde 599
;
‘
’Mirasçılar, mirasbırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak, kanun gereğince kazanırlar. Kanunda öngörülen ayrık durumlar saklı kalmak üzere mirasçılar, mirasbırakanın aynî haklarını, alacaklarını, diğer malvarlığı haklarını, taşınır ve taşınmazlar üzerindeki zilyetliklerini
doğrudan doğruya kazanırlar ve mirasbırakanın borçlarından kişisel olarak sorumlu olurlar
.
Atanmış mirasçılar da mirası, mirasbırakanın ölümü ile kazanırlar.
Yasal mirasçılar, atanmış mirasçılara düşen mirası onlara zilyetlik hükümleri uyarınca teslim etmekle yükümlüdürler.’’
Türk Medeni Kanunu Madde 600;
‘
’Vasiyet alacaklısı,
vasiyeti yerine getirme görevlisi varsa ona; yoksa yasal veya atanmış mirasçılara karşı
kişisel bir istem hakkına sahip olur
. Bu alacak, tasarruftan aksi anlaşılmıyorsa
vasiyet yükümlüsünün mirası kabul etmesi veya ret hakkının düşmesiyle muaccel olur
. Vasiyet alacaklısı, yükümlülüğünü yerine getirmeyen vasiyet yükümlüsüne karşı,
vasiyet edilen malın teslimini veya hakkın devrini
;
vasiyet konusu bir davranış ise, bunun yerine getirilmemesinden doğan zararın giderilmesini dava edebilir
.’’
Türk Medeni Kanunu Madde 601
; ‘
’Kendisine bir intifa hakkı veya bir irat hakkı ya da belli aralıklarla tekrarlanan diğer bir edim vasiyet edilen kimsenin istem hakkı
, tasarrufta başka bir esas öngörülmüş olmadıkça,
eşya hukuku ve borçlar hukuku kurallarına tâbidir
. Kendisine mirasbırakanın ölümünde ödenecek bir sigorta alacağı vasiyet edilen kimse,
sigorta sözleşmesinden doğan istem hakkını sigortacıya karşı doğrudan doğruya kullanabilir
.’’
MİRASI RET;
Türk Medeni Kanunu Madde 605
; ‘
’Yasal ve atanmış mirasçılar
mirası reddedebilirler
. Ölümü tarihinde mirasbırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır.’’
Türk Medeni Kanunu Madde 608
;
‘
’Mirası reddetmeden ölen mirasçının ret hakkı kendi mirasçılarına geçer.
Bu mirasçılar için ret süresi, kendilerinin mirasbırakanına mirasın geçtiğini öğrendikleri tarihten başlar.
Ancak bu süre, kendilerinin mirasbırakanından geçen mirasın reddi için mirasçıya tanınan süre dolmadıkça sona ermez.
Ret sonucunda miras daha önce mirasçı olmayanlara geçerse; bunlar için ret süresi, önceki mirasçılar tarafından mirasın reddedildiğini öğrendikleri tarihten işlemeye başlar.’’
Türk Medeni Kanunu Madde 609;
‘
’Mirasın reddi, mirasçılar tarafından sulh mahkemesine sözlü veya yazılı beyanla yapılır.
Reddin kayıtsız ve şartsız olması gerekir
….’’
Türk Medeni Kanunu
Madde 611
; ‘
’Yasal mirasçılardan biri mirası reddederse
onun payı, miras açıldığı zaman kendisi sağ değilmiş gibi, hak sahiplerine geçer
. Mirası reddeden
atanmış mirasçının payı,
mirasbırakanın ölüme bağlı tasarrufundan arzusunun baska türlü olduğu anlaşılmadıkça,
mirasbırakanın en yakın yasal mirasçılarına kalır
.’’
Türk Medeni Kanunu Madde 618
;
‘’Ödemeden âciz bir mirasbırakanın mirasını reddeden mirasçılar,
onun alacaklılarına karşı, ölümünden önceki beş yıl içinde ondan almış oldukları ve mirasın paylaşılmasında geri vermekle yükümlü olacakları değer ölçüsünde sorumlu olurlar
. Olağan eğitim ve öğrenim giderleriyle âdet üzere verilen çeyiz,
bu sorumluluğun dışındadır.
İyiniyetli mirasçılar, ancak geri verme zamanındaki zenginleşmeleri ölçüsünde sorumlu olurlar.’’
PAYLAŞMANIN NASIL YAPILACAĞI
?
Türk Medeni Kanunu Madde 647
;
‘’
Mirasbırakan
, ölüme bağlı tasarrufuyla
paylaşmanın nasıl yapılacağı ve payların nasıl oluşturulacağı hakkında kurallar koyabilir
.
Bu kurallar
, mirasbırakan tarafından kastedilmemiş olan bir eşitsizlik hâlinde payların denkleştirilmesi olanağı saklı kalmak kaydıyla,
mirasçılar için bağlayıcıdır
. Aksini arzu ettiği tasarruftan anlaşılmadıkça,
mirasbırakanın tereke malını bir mirasçıya özgülemesi, vasiyet olmayıp sadece paylaştırma kuralı sayılır
.’’
KONUYA İLİŞKİN GÜNCEL İÇTİHATLAR;
‘’Davacı; murisi Kütay tarafından düzenlenen vasiyetname ile davalı lehine tasarrufta bulunduğunu,
vasiyetnamede şekil şartlarının yerine getirilmediğini
,
TMK 533. madde gereği memurun vasiyetnameye tarih koyarak imzalaması gerektiğini, bu hususun bulunmadığını, vasiyetnamenin okunması için murise verilmediğini, imzasının alınmadığını, 534. maddeye göre vasiyetçinin vasiyeti okuduğunu, son isteklerini içerdiğini, memur huzurunda iki tanığa söylemesi, tanıkların da kendi önlerinde vasiyetnameyi okuduğunu, son isteklerine uygun olduğuna ve yeterli gördüklerine dair beyanda bulunmaları gerektiğini, bu yönlerden de eksiklik olduğunu, aynı memur tarafından işlemlerin tamamlanması gerektiğini, ancak bütün işlemlerde Noter … ismi yazılı olduğu halde noter vekili … adına kaşe basılarak imzalandığını, murisin fiil ehliyetinin bulunmadığını, rapor tarihinden 26 gün sonra notere gidildiğini, muhtemelen murisin iradesinin sakatlandığını, baskı ve korkutma olduğunun düşünüldüğünü belirterek; vasiyetnamenin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir
.
Davacıların şekil eksikliğine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde
;
Okuma yazma bilenlere özgü resmi vasiyetnamenin düzenlenmesine ilişkin şekil şartları TMK’nın 532-534. maddelerinde belirlenmiştir.
TMK. m. 532
. Resmi vasiyetname, iki tanığın katılmasıyla resmi memur tarafından düzenlenir. Resmi memur, sulh hakimi, noter veya kanunla kendisine bu yetki verilmiş diğer bir görevli olabilir.
Bu kapsamda;
Resmi vasiyetnamenin
işlemde birlik prensibi uyarınca
, vasiyetçinin vasiyetnameyi okumasından sonra,
aşamalarında araya fasıla girmeksizin
tamamlanması gerekir
. Resmi memurun yaptığı işlemler tevsik işlemi olduğu için,
baştan itibaren Aynı memur tarafından yapılması
ve son imza işleminin de tahriri alan, okuyan ve vasiyetçi ile tanık sözlerini dinleyen, yazdıran memur tarafından yapılması zorunludur. Bu yön işlemlerde birlik prensibinin zaruri bir sonucudur.
Memurun işlevi başlıklı 533. maddede;
“Mirasbırakan, arzularını resmi memura bildirir. Bunun üzerine memur, vasiyetnameyi yazar veya yazdırır ve okuması için mirasbırakana verir. Vasiyetname, mirasbırakan tarafından okunup imzalanır. Memur, vasiyetnameyi tarih koyarak imzalar.”
Tanıkların katılmasına ilişkin 534. maddede;
“Vasiyetnameye tarih ve imza konulduktan hemen sonra mirasbırakan, vasiyetnameyi okuduğunu, bunun son arzularını içerdiğini memurun huzurunda iki tanığa beyan eder. Tanıklar, bu beyanın kendi önlerinde yapıldığını ve mirasbırakanı tasarrufa ehil gördüklerini vasiyetnameye yazarak veya yazdırarak altını imzalarlar. Vasiyetname içeriğinin tanıklara bildirilmesi zorunlu değildir.” hükümleri getirilmiştir.
Dosyanın incelenmesinde;
muris tarafından düzenlenen 22/02/2011 tarihli vasiyetname ile davalı lehine taşınmaz ve eşya vasiyeti yapıldığı, TMK m. 532 uyarınca işlemde birlik prensibine aykırı olarak, dava konusu vasiyetnameye “….ben Gaziantep 9. Noteri…,… görev yaparken yanıma gelen….şeklinde başlanıldığı, düzenlendikten sonra Başkatip … adına kaşe basılarak imzalandığı, ayrıca murisin TMK m. 534/1’e göre vasiyetnameyi okuduğunu,
bunun son arzularını içerdiğini memurun huzurunda iki tanığa beyan etmediği, yine TMK m. 534/2 gereği, tanıkların murisin beyanının kendi önlerinde yapıldığına ve mirasbırakanı tasarrufa ehil gördüklerine dair vasiyetnamede yazılı ve imzalı ifadelerinin bulunmadığı görülmektedir.
O halde, ilk derece mahkemesince
; açıklanan nedenlerle TMK’nın 532 ve 534. maddelerinde öngörülen şekil şartlarına aykırı olarak düzenlenen vasiyetnamenin iptali hakkındaki davanın
kabulüne karar verilmesi gerekirken
, yanılgılı değerlendirmeyle davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.’’
(Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2018/7254 E., 2019/6465 K. Sayılı ve 10.09.2019 Tarihli)
‘’Davacılar; ortak muris …’ın çocukları olduklarını, murisin 29.07.1996 tarihinde vasiyetname düzenlediği 26.08.1996 tarihinde vefat ettiğini,
murisin hukuki ehliyetten yoksun olduğu bir dönemde baskı ve yönlendirmelerle davaya konu vasiyetin hazırlandırıldığını, murisin hareket edecek hali olmadığı halde köye noter getirtilerek, neye imza attığını veya ne için beyanda bulunduğunu bilmeden vasiyetnamenin düzenlendiğini, mirasçıları olduğu halde ikamet ettiği evini davalıya vasiyet etmesini gerektirecek bir durum olmadığını ileri sürerek muris …’a ait… Noterliği’nin 29.07.1996 tarih ve 6321 yevmiye sayılı vasiyetnamesinin iptaline yada kendi miras hisseleri oranında iptaline karar verilmesini talep etmiştir
.
Dava; vasiyetnamenin iptali istemine ilişkindir
.
4721 sayılı TMK’nun 559. maddesinde
, vasiyetnamenin iptali davasına ilişkin ‘’hak düşürücü süreler’’ düzenlenmiştir. Buna göre, maddenin birinci fıkrasında;
’’iptal davası açma hakkı, davacının tasarrufu, iptal sebebini ve kendisinin hak sahibi olduğunu
öğrendiği tarihten
başlayarak bir yıl ve her halde vasiyetnamelerde açılma tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın geçmesi tarihinin üzerinden, iyiniyetli davalılara karşı on yıl, iyiniyetli olmayan davalılara karşı yirmi yıl geçmekle düşer
.’’ denilmektedir.
Dosya arasında bulunan, murisin eşi olan … tarafından açılan tenkis davası incelendiğinde
;
davacılarımızın o davada taraf olmadıkları, yine vasiyetnamenin açılmasına ilişkin dava dosyasının incelenmesinde; davacılarımıza vasiyetnamenin ve gerekçeli kararın tebliğ edilmediği böylece temyize konu iş bu davadan önce
vasiyetnameden haberdar olduklarına dair herhangi bir bilgi ya da belge olmadığı, böylece kanunda aranan 1 yıllık hak düşürücü sürenin dava tarihinde henüz geçmemiş olduğu anlaşılmaktadır
.’’ (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/13684 E., 2019/6312 K. Sayılı ve 08.07.2019 Tarihli)
‘’Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;
Davacılar, asıl davada muris babaları …’nun Kadirli 2. Noterliğinin 05.08.1998 tarih ve 5384 yev. nolu vasiyetnamesi ile maliki olduğu 114 parsel sayılı taşınmazın bir kısmını davalı kızı …’ye, … bölümünü davalı oğlu…’ya, yine 350 parsel sayılı taşınmazının 1/4 hissesini davalı eşi …’ e, … 3/4 hissesini davalı oğlu…’ya vasiyet ettiğini, yine traktörüne ait olan pamuk mibzeri ve römorkunu da davalı oğlu…’ya vasiyet ettiğini, murisin düzenlediği bu vasiyetname ile saklı paylarının zedelendiğini ileri sürerek, Kadirli 2. Noterliğinin 05.08.1998 tarihli vasiyetnamesinin iptali ile tenkisine karar verilmesini istemişler, birleştirilen davada davacı … dava konusu 350 parsel sayılı taşınmaz üzerine ev yaptığını belirterek temliken tescil talebinde bulunmuştur.
Mahkemece, vasiyetnamenin iptali şartlarının oluşmadığı,
davacıların saklı paylarına el atılmadığı
gerekçesiyle vasiyetnamenin iptali ve tenkis isteklerinin reddine, davacı …’ın temliken tescil isteğinin ise iyiniyetli olmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir
.
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davacı …’nun yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün
ONANMASINA
.’’ (Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/10242 E., 2019/4349 K. Sayılı ve 04.07.2019 Tarihli)
‘
’Asıl ve birleşen davada davacılar; mirasbırakana ait 25/10/2011 tarihli vasiyetnamenin ehliyetsizlik, irade sakatlığı ve şekil eksikliği nedenleriyle geçersiz olduğunu ileri sürerek; vasiyetnamenin iptalini talep etmişlerdir.
Davacıların şekil eksikliğine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde
;
TMK 535. maddesi
; “
Mirasbırakan vasiyetnameyi bizzat okuyamaz veya imzalayamazsa, memur vasiyetnameyi iki tanığın önünde ona okur ve bunun üzerine mirasbırakan vasiyetnamenin son arzularını içerdiğini beyan eder.Bu durumda tanıklar, hem mirasbırakanın beyanının kendi önlerinde yapıldığını ve onu tasarrufa ehil gördüklerini; hem vasiyetnamenin kendi önlerinde memur tarafından mirasbırakana okunduğunu ve onun vasiyetnamenin son arzularını içerdiğini beyan ettiğini vasiyetnameye yazarak veya yazdırarak altını imzalarlar.” hükmünü içermektedir.
Yazılışına bakılarak TMK’nın 535. maddesinin, ancak vasiyetçinin okuyamaması veya imzalayamaması halinde uygulanabileceği düşünülebilirse de, bu görüş doğru değildir. Nitekim, 26/03/1962 günlü ve 23/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının sonuç bölümünde açıkça ifade edildiği üzere; okuryazar kişiler bile, dileğine göre ve hiç bir sebep bildirmeye veya vasiyetnameye yazdırmaya yer olmaksızın okuyamayan veya imzalayamayanlar gibi resmi vasiyetname düzenletme yolunu seçebilirler.
Sözü edilen içtihadın yürürlüğünden bu yana uygulama bu yolda devam edegelmiştir (Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 24/11/1980 tarihli ve 1980/7187 E.-8357 K. ve Dairemizin 17/12/2012 tarihli ve 2012/21939 E.-25917 K. sayılı içtihatları da aynı yöndedir).
Öte yandan, okuryazar kişilerce, okuyamayan veya imzalayamayanlar gibi resmi vasiyetname düzenletme yolunun seçilmesi halinde de
;
TMK’nın 535. maddesinin ikinci fıkrasında gösterilen şekle uyulmak zorundadır.
Davaya konu vasiyetname, okuryazar olan mirasbırakanın gözlerindeki ve ellerindeki rahatsızlıkları nedeniyle noter tarafından okuyamayan veya yazamayanlara özgü vasiyetname şeklinde düzenlenmiştir. Ne var ki, vasiyetnamede tanıkların “mirasbırakanın beyanının kendi önlerinde yapıldığını” tevsik eden beyanları yoktur. Bu beyanın yokluğu vasiyetnameyi geçersiz kılar.
’’ (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2018/543 E., 2019/6048 K. Sayılı ve 02.07.2019 Tarihli)