İnsanoğlunun naturel yapısında muhakkak ethnikist düşünceler i vardır. Bazı entellektüel geçinenler bunu reddederler(!). Vardır, vardır da bu düşünce herkeste, önemli olan bunun şoven duygulara dönmemesidir.
İnsanoğlunun bir kimliği, bir ethnisitesi doğal olarak vardır. Türk, Yunan, Alman, İngiliz, Fransız gibi. Bunu inkar etmemiz var oluşumuzun gereği natürel olarak mümkün değildir. Ancak kültürel gelişimin artması ile ters orantılı olarak bu duygular baskılanabilir. Yok edilemez. Azınlıkta doğup büyüyenlerde ise bu duygu ve düşünceler tavan yapmaktadır. Nedenini sorsanız buna cevap alamazsınız. Yoktur da zaten.
Azınlıkta yetişenler aile büyüklerinden geçmişlerinde devamlı, mensubu olduğu ırkın hep kahramanlıklarını başarılarını dinleyerek büyümüşlerdir. Onların ırkları savaşlarda hiç yenilmemişler, bütün keşifleri onların ırkları yapmıştır. Edison ’un, Einstein ’ın, Galile ’nin büyük babaları onlara göre Türktür(!). Zaten onlara anthropometrik gözle bakarsanız ne kadar da bize benzediklerini görürsünüz(!). Amerika’yı da bizimkiler keşfetmemiş mi(!?).
Hiç ethnikist (milliyetçi) duyguları olmadığını iddia eden bazı arkadaşların milli maçlarda, olimpiyatlarda Türk sporcular yarışırken neden heyecanlandıklarını hiç düşünmüşler midir? Neden herkes bir Türk takımını destekler? Galatasaray, Fenerbahçe için birbirlerini incitebilirler de, bir Panatinaikos, bir Barselona için bunu yapmazlar. Aymazlar, fanatikler hariç tabi. Bu arada şahsına münhasır olanlarda yok değildir tabii ki.
Zikretmeden geçemeyeceğim. Çok sevdiğim uzun bir süre aynı üniversitede görev yaptığımız bir profesör arkadaşım sevgili Meriç hoca çok farklı idi. Hala öyle mi bilmiyorum? Zira Meriç Hoca hiçbir Türk takımının taraftarı olmadığını aksine İngiltere ’nin Chelsea takımının taraftarı olduğunu söylüyordu. Söylemekle kalmıyor, bütün takımın oyuncularını özeline kadar biliyordu. Neden böyle hoca diye sorduğumuzda da; Eee benim farkım olmalı, ben Meriç hocayım, farkındalık yaratıyorum diyordu. Farkındalığını sevsinler senin Meriç Hocam(!)…..
Azınlıkta doğdum, azınlıkta büyüdüm, azınlıkta doğduğum ülkede okudum. Şoven ethnikist düşünceler im hiç olmadı. Milli maçlarda tabii ki Türk sporcuları destekledim ve heyecanlandım ve heyecanlanıyorum. Her ne kadar azınlıkta olmanın acılarını çok çektimse de o melun duygulara kapılmadım. Türküm. Büyük Atatür k’ümüzün dediği gibi Türk olmaktan da çok mutluyum. Ülkemde herkesten daha Türk olduğumu da idda edebilirim. Milliyetçilik sohbetlerinde bana sorulan ‘’iyi güzel be hoca, Türkiye ile Yunanistan savaş yapsalar’’ kimi tutarsın sorusu beni çok rahatsız ediyor. Bre melunlar bu iki ülke barış içinde yaşamaya mecbur, bu iki ülke neden savaşsınlar diye haykırıyorum!!!! Büyük Atatürk ‘’ savaş kaçınılmaz olmadıkça cinayettir dememiş miydi?’’ Ama unutmayın ben Türküm.
İki hafta önce Yunanistan Demokritos Üniversitesi nde dostum arkadaşım Profesör Georgeos Kuklakis’ in Selanikte kızının düğününe gidiyordum. Kavala’ya geldiğimizde saat 3 civarında idi Tabii ki Yunanistan’da bütün resmi ve gayri resmi kurumlar paydos etmişti. Benim çok sevdiğim Kalamata zeytini aldığım dükkan kapanmıştı. Günlerden Cumartesi idi. Biliyorum, Kavala ’nın pazarı idi. Beraber olduğum kız arkadaşıma hemen pazara gidelim orada zeytin buluruz dedim, yetiştik ve bulduk. Bulduk da zeytincinin davranışı görmeye değerdi. Zeytincinin, zeytinci ile Yunanca, kız arkadaşımla Türkçe konuşmam dikkatini çekmiş. Bana nerelisin diye sordu? İstanbu l’luyum dedim. Rum sun değil mi, benden güzel Yunanca konuşuyorsun dedi. Bir an önce oradan ayrılmak için evet dedim. Bana döndü, eli ile de işaretler yaparak, oralara sahip çıkın oralar bizim bir gün oraları alacağız demez mi? Yüzüne anlamsız bir ifade ile bakmışım ki kız arkadaşımla Türkçe konuşmamızı bahane edip konuyu değiştirdi tekrar bana Kızına neden Yunanca öğretmiyorsun diye sordu? Kız arkadaşımla aramızda ki yaş farkı ona bu şekilde sormasına fırsat vermişti(!). Tam fırsat doğmuştu öcümü almak için ‘’ Ona öğretemedim dedim. Hayretle neden diye sordu? Kızımın anası Türk dedim. Bu kadar yıl eşine de mi öğretemedin diye (sanki kızarak) yüksek sesle sordu.
‘’Anası da kızımda senin gibi çok güçlü ETHNİKİSTLER . Ama onlar Türk ethnikistleri Yunanca öğrenmiyorlar ’’ dedim.
Kalın sağlıcakla…
Prof. Dr. Rehat Faikoğlu