*Bu makale, Dr.Jockers.com ’dan alınarak Türkçe’ye çevrilmiştir. Bu yazının içeriğiyle ilgili Habit Gıda AŞ’nin herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır. bu yazı sadece bilgilendirme amaçlı olup, İngilizceden Türkeye çevrilmiş olup, hiçbir şekilde sağlık tavsiyesi içermemektedir. Bu yazı dolayısıyla okuyucularda oluşabilecek sağlık sorunlarından Habit Gıda AŞ hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Okuyucular bu yazının içeriğiyle ilgili kendi sağlık durumlarına göre doktorlarına danışmadan herhangi bir eylemde bulunmamalıdır. Sağlığınızla ilgili her türlü konuda doktorunuza danışmanız gerekmektedir.
Lupus (deri veremi), romatoid artrit (romatizmal eklem iltihabı) ve MS (multipl skleroz) gibi otoimmün hastalıklar dünya çapında 250 milyonu aşkın kişiyi etkilemektedir. Bu hastalıklar, Amerika Birleşik Devletleri’nde kanser ve kalp damar hastalıklarının altında yatan kronik rahatsızlıklar arasında üçüncü sırada gelmektedir.
Otoimmün koşulların oluşmasını sağlayan 3 ana faktör vardır. Bunları genetik yatkınlık, sızıntılı bağırsak sendromu ve herhangi tetikleyici bir neden olarak sıralamak mümkündür.
İşlenmiş gıdalarda mikrobiyomun yapısını değiştirerek kötü bakteri ve mantarların oluşumuna yol açan zararlı kimyasallar bulunur. Bu gıdalar bağırsak duvarına zarar vererek otoimmün aktiviteye yol açar ve kronik iltihaplanmaya neden olabilir.
Yalnızca filtrelenmiş su için. Bunun için kaliteli bir karbon filtre veya ters ozmozla su arıtma ünitesini kullanabilirsiniz. Bu ünite, suyunuzun tüm klor, florür ve dezenfektan yan ürünlerden arınmasını sağlar. Ancak, bu su arıtma ünitesi önemli mineralleri de yok edebilir. Bunu önlemek için, ortalama 3,5 litre filtrelenmiş suya çeyrek çay kaşığı pembe tuz ekleyebilirsiniz. Ayrıca, nane veya limon yağı gibi antioksidan bileşikler içeren uçucu yağlardan da faydalanabilirsiniz.
Yiyecekleri daha iyi çiğnediğinizde sindirim sisteminizin yükü azalacak, böylece daha kaliteli beslenmiş olacaksınız. Her bir lokmayı 30-40 kez çiğnemeye çalışın. İlk başta zorlansanız da zamanla buna alışacaksınız.
Butirik asit gibi küçük zincirli yağlar ve kaprik, kaprilik ve laurik asit gibi orta zincirli yağlar güçlü bir mikroflora için gereklidir. Butirik asidi hayvansal saf yağdan ve kaprilik/laurik asidi hindistancevizi yağından alabilirsiniz. Sebzelerinizi sotelerken veya buğularken hindistancevizi yağı ve hayvansal saf yağ kullanın.
Güveyotu, kekik, sarımsak, nane ve reyhan gibi bazı otlar zararlı mikropların yok olmasını sağlar ve yararlı mikropların oluşumuna yardımcı olur. Her gün bu otlardan taze, kurutulmuş halde veya bunlardan elde edilen yağları bol miktarda tüketin.
Bunlara ek olarak, berberin, defne ve greyfurt çekirdeği özleri gibi antimikrobiyal ürünleri kullanabilirsiniz.
Gece boyu en az 12 saat aç kalmaya çalışın. Bu açlık süresini günlük 16-18 saate kadar çıkarmaya çalışın. Açlık krizlerini engellemek ve metabolizmayı dengelemek için bol miktarda su ve bitki çayı tüketmeyi ihmal etmeyin.
Örneğin, ben kahvaltıya kadar ortalama 1.5 lt sıvı alıyorum. Böylece, hem zihinsel fonksiyonlarımı düzenleyerek kendimi daha enerjik hissediyorum hem de açlık hissini büyük ölçüde bastırmış oluyorum. Diyetinize biraz hindistancevizi yağı veya hayvansal saf yağlardan ekleyerek işinizi kolaylaştırabilirsiniz.
Düzenli olarak güneş ışığından faydalanarak veya kaliteli D3 vitamin takviyesi alarak D vitamini seviyenizi dengeleyin. Bağışıklık sistemini düzenlemek için gerekli en önemli vitaminlerden birisi de D vitaminidir. Otoimmünite olan kimselerde D vitamini eksikliğinin yaygın olduğunu gösteren çok sayıda araştırma vardır.
Mide asidi vücuttaki mikropları yok etmek ve protein sindirimini düzenlemek için gereklidir. Vücudunuzun yeteri kadar mide asidi üretmediği durumlarda, hazımsızlık ve aşırı miktarda mikrop üremesi gibi sorunlar olabilir. Sağlıklı olmanın yolu, mide asidini düzenlemekten geçiyor.
Bitki çaylarının sağlıklı bir mikrobiyom için gerekli çok güçlü antioksidan özellikleri vardır. Bu çayların organik olanlarını tercih edin, orta ve küçük zincirli yağlardan maksimum düzeyde faydalanmak için bu çayları hindistancevizi yağı vb. yağlarla içmeyi deneyebilirsiniz.
Zencefil, zerdeçal, ginseng, naneli çay ve yeşil çay en çok tercih ettiğim çaylar arasındadır.
Günlük 8-9 saatlik kaliteli bir uyku bağışıklık sisteminizi güçlendirerek zinde kalmanızı sağlar. Otoimmün hastalıklardan korunmak için iyi bir uyku şart.
İyi bir uyku için şu yolu izleyebilirsiniz: Gece 10 gibi yatağa girin, odanın yeterince karanlık olmasını sağlayın, gerekirse bir uyku maskesi kullanın. Derin bir uyku için gerekli melatonin salınımı için ortamın karanlık olması lazım. Oda sıcaklığını dengeleyin, gerekirse küçük bir vantilatör kullanın.
Magnezyum kan şekerini düzenleme, metilasyon ve kan-beyin bariyerini korumada önemli bir mineraldir. Koyu yeşil yapraklı sebzeler, kabak çekirdeği ve işlenmemiş kakao, B vitamini ve magnezyum bakımından zengin besinlerdir.
Bu yiyeceklere karşı bir gıda duyarlılığınız yoksa bunları diyetinizin temel bir parçası haline getirebilirsiniz. 30 günlük otoimmüniteden korunma diyeti boyunca, ilk etapta süt ürünleri ve kakao hariç koyu yeşil yapraklı sebzeleri ve kabak çekirdeğini tüketebilirsiniz.
Ayrıca, magnezyum seviyenizi dengelemek için epsom (magnezyum sülfat) tuzu banyosunu da deneyebilirsiniz.
Günlük kaliteli probiyotik takviyesi alımı özellikle bağırsak sağlığınız açısından önemlidir.
Araştırmalara göre, bağırsak sağlığının vazgeçilmez bir parçası olan probiyotikler inflamasyonu azaltmada da oldukça etkilidir. Sağlıklı bir mikrobiyoma sahip olmak için diyetinizden probiyotikleri eksik etmeyin. Koyu yeşil yapraklı sebzeler, kuşkonmaz, pırasa, sarımsak, kırmızı turp, enginar ve meksika turpunu bunlar arasında saymak mümkün.
Lahana turşusu, kimchi (sebzeli Kore yemeği), pancar, hindistancevizi sütü kefiri ve yoğurdu gibi fermente besinler, enerji veren ve sindirimi düzenleyen asit metabolitleri ve enzimleri yönünden oldukça zengindir.
Eğer fermente gıdalara alışık değilseniz, işe bir çay kaşığı hindistancevizi kefiri ile başlayabilirsiniz. Tolere etmeniz halinde, bunu günlük ortalama 6-8 çay kaşığına kadar çıkarabilirsiniz. Bu fermente ürünleri dönüşümlü olarak tüketebilir, böylelikle sizin için en faydalı olanı bulabilirsiniz. Zamanla bu gıdalardan daha bol miktarda tüketebilirsiniz.
Bir gün önce yediklerinizi tamamen sindirmek için günlük 2-3 bağırsak hareketi yapın. Yiyecek artıklarından 12-24 saat aralığında kurtulmalısınız, aksi takdirde bağırsaklarınız kötü mikropların üremesi için elverişli bir ortam haline gelir. Bu da neticede immün reaksiyonları tetikleyerek inflamasyona yol açabilir.
Kabızlık şikâyetiniz varsa, işe vücut ağırlığınızla orantılı olarak su tüketerek başlayabilirsiniz. Öğün aralarında ortalama yarım litre su içmek bağırsak hareketliliğinizi artıracaktır. Yüksek dozlarda magnezyum ve C vitamini almak da etkili olacaktır. Ortalama 500mg. ila 1g. magnezyum sitrat veya oksit alabilirsiniz.
Gaz giderici bitkiler sindirim sistemini uyararak daha iyi çalışmasını sağlar. Bol miktarda uçucu yağlardan oluşan bu bitkiler, gaz gidermede, bağırsak ve karın ağrılarını hafifletmede oldukça etkilidir.
Bu bitkiler, muköz bölgeleri yumuşatmada, yemek borusu ve mide içi hareketleri düzenlemede de etkilidir. Kişniş, tarçın, zencefil, ardıç, anason, rezene, karanfil, kimyon, dereotu, nane, kekik ve meyan kökü gaz giderici bitkilerdendir.
Bunları genellikle aloe bitkisi ile birlikte kullanın. Bağırsakları temizleyici özelliği olan aloe, besinlerin bağırsaklara geçiş zamanını yavaşlattığından kabızlığı gidermede etkilidir. Bu bitkilerin aloe ile buluşması bağırsaklardaki sancıyı dindirerek kronik kabızlığa da iyi gelir.
Binlerce yıldır hareketinize hareket katmak için kullanılan sinameki çayı, bağırsaklarınızı hafifçe uyararak vücudunuzun rahatlamasına yardımcı olur. Kabızlık şikâyetinizi gidermede oldukça etkilidir.
Smooth Move çayın içeriğindeki sinameki, rezene, kişniş ve zencefil gibi gaz giderici bitkiler krampları önlemeye de yardımcı olur.
Gün içinde cep telefonu, radyo ve bilgisayar kullanımından dolayı sürekli elektromanyetik frekanslara maruz kalıyoruz. Bu elektromanyetik dalgalar stres seviyenizi artırabilir ve vücudunuzda inflamasyonu tetikleyebilir.
Her gün dışarı çıkıp çimde ya da toprakta yalın ayak yürüyerek bu frekanslardan kurtulabilir ve vücudunuzun elektro-ritmini dengeleyebilirsiniz.
Sağlığınızı korumak için duruşunuzu düzeltmeli, zaman zaman kendinizi iyi bir masörün ellerine bırakmalı ve doğru nefes alıp vermeye özen göstermelisiniz. Doğru nefes, stresi azaltırken, otonom sinir sisteminin uyarılmasına ve böylece sindirim sisteminin ve vücudun kendi kendini iyileştirme düzeninin işlemesine yardımcı olur.
Sabah uyandığınızda, yemeklerden önce ve gece uyumadan önce 3 kez derin derin nefes alıp vererek işe başlayabilirsiniz.
Yağla gargara, bakteri ve bakteri artıklarını ağızda toplayarak mikrobiyel yükün azalmasına yardımcı olur. Bu da bağışıklık sisteminin rahatlamasına ve vücutta inflamasyon riskinin azalmasına yol açar. Günde 2 kez zeytinyağı, hindistancevizi gibi yağlarla gargara yaparak en iyi sonucu alabilirsiniz.
Safra (öd) sıvısı, karaciğer tarafından üretilen ve safrada depolanan önemli bir sindirim unsurudur. Safra sıvısı, yağları ince parçacıklar haline getirerek (emülsiyon) onların yağ asidine dönüşmesini ve vücut tarafından sindirilip emilmesini sağlar.
Metabolik sorunlar nedeniyle safra sıvısının az salgılanması ciddi sağlık problemlerine davetiye çıkarabilir.
Antioksidan ve aromaterapi özelliği sayesinde uçucu yağlar, oksijenasyonu artırarak vücudunuzu oksidatif stresin zararlı etkilerine karşı korur. Lavanta, akgünlük yağı ve nane yağı otoimmüniteyi azaltmada oldukça etkili yağlardandır. Bunları evinizin birkaç köşesine damlatıp soluyarak da antioksidan özelliklerinden yararlanabilirsiniz. Hindistancevizi yağı gibi yumuşatıcı bir yağ yardımıyla bunları vücudunuza uygulayabilirsiniz. Bu yağları 2 çay kaşığı hindistancevizi yağı yardımıyla troit ve diğer hassas bölgelere uygulayarak inflamasyonu azaltabilirsiniz.
Mitokondri, hücrenin enerji üretim merkezidir. Vücuttaki herhangi bir otoimmün rahatsızlık, mitokondride fonksiyonel bir bozukluğa işaret eder.
Mitokondrinizi bazı takviye ürünlerle destekleyebilirsiniz.
Bunun için ilk etapta alerji testi yaptırıp buna uygun bir diyet uygulamalısınız. Böylece, hangi gıdaların vücudunuzda inflamasyon ve fonksiyonel bozukluğa yol açtığını belirleyecek ve hangilerini en iyi tolere ettiğinizin farkına varacaksınız.
Vücudunuzun duyarlı olduğu herhangi bir şey tükettiğinizde, inflamasyona yola açan maddelerle savaşan aktif kömür veya bentonit kilinden 1-2 gram alarak bu maddelerin kötü etkisini ortadan kaldırabilirsiniz. Ciddi bir gıda hassasiyeti durumunda bu maddeler hayat kurtarıcı olabilir.
*Bu makale, Dr.Jockers.com ’dan alınarak Türkçe’ye çevrilmiştir.