Pelvik Konjesyon Sendromu Video Anlatım:
Pelvik konjesyon sendromu nedir?(Pelvic Congstion Syndrome); kadınlarda yumurtalık toplardamarları dediğimiz overyan venlerin, genişleyip bozularak karın alt bölgelerinde iç varis gelişimi ve buna bağlı problemlere verilen isimdir.
Pelvik Konjesyon Sendromu kadınların yaklaşık %10’unda görülmektedir. Bu kadar yaygın olmakla birlikte bilinilirliği toplu tarafından çok az ve bu hastalık için hekimlerimizin ise tanı refleksleri henüz yeterince gelişmemiştir. Son yıllarda dünyada olduğu gibi ülkemizde de başlayan farkındalık aktiviteleri nedeniyle pelvik konjesyon sendromu daha bilinir hale gelmeye başlamıştır.
Pelvik Konjesyon Sendromunu; Over (yumurtalık) toplardamarlarının genişleyerek uterus ve overler çevresinde içi varis oluşumuna bağlı olarak meydana gelir. Varis; toplardamarın genişleyerek büklüntülü hale gelip görevini yapamaması demektir. Toplardamarlar kanı kalbe taşıyan yapılardır, bu damarlar görevini tam yapamadığında kan hızlı bir şekilde kalbe dönemez ve damar içinde birikip göllenerek basınç artışına neden olur. Varise bağlı basınç artışı nedeniyle damar içindeki sıvı çevre dokulara sızıp ödem oluşur. Uterus ve overler çevresinde bu ödem kasık ağrısı, şişkinlik hissi, ağrılı cinsel ilişki ve dış genital bölgelerde görülür varislere neden olur.
Pelvik konjesyon sendromu; genelde doğum yapmış kadınlarda, 6 aydan uzun süren, adet dönemiyle ilişkisiz, ayakta durmakla şiddetlenen, alt karın/kasık bölgesinde ağrı, şişkinlik, sık idrara çıkma, ağrılı cinsel ilişki ve ilerlemiş vakalarda genital veya kasık bölgesi varisleriyle kendini gösteren bir iç varis hastalığıdır.
Pelvik konjesyon sendromunun temel şikayetleri kasıklarda ağrı ve şişkinliktir. Bu ağrının özelliği akşam saatlerinde ve fazla ayakta kalınan günlerde belirginleşmesidir. Pelvik konjesyon sendromunda görülen ağrı rutin ağrı kesicilere pek cevap vermez. Burada hastalar adet dönemlerinden bağımsız karın alt kısımlarda sanki adet olacakmış gibi bir ağrı ve huzursuzluk hissinden yakınırlar. Kasıklarda uzun süredir ağrı (kronik pelvik ağrı) kadınların yaklaşık %30 gibi çok büyük bir bölümünde pelvik konjesyon sendromu vardır. Uzun süre devam eden karın alt kesimi ağrılarına kronik pelvik ağrı denmektedir. Pelvik Konjesyon Sendromu bu ağrıların en sık nedenlerindendir. Hastalar genellikle doğum yapmış kadınlarda görülür. Bu hastalar sabahları önemli bir sorun yaşamazken günün geç saatlerinde şikayetlerindeki artış olur.
Pelvik konjesyon sendromlu hastaların öyküleri dinlendiğinde; uzun süredir devam eden alt karın ağrı ve şişkinlik nedeniyle defaten jinekoloji polikliniklerinde, incelemeler yaptırıp tanı konamadığını ifade ederler. Hastaların jinekoloji kliniklerinde birçok kez antibiyotik ve ağrı kesici ilaç kullanım öyküsü vardır. Fakat genel kuraldır tanı doğru olmazsa tedavide doğru olmaz.
Pelvik konjesyon sendromlu hastalar özelikle akşamları sık idrar ve tuvalete giderek, ağrı ve şişkinlik sorunlarında kurtulmaya çalışırlar.
Ağrı bazı hastalarda o kadar şiddetli olabiliyor ki; hastalar yürüyemez hale gelebiliyorlar. Her adım atışta titreşim dalgası kasıkta şiddetli ağrıyı tetiklediğinden hastalar yürümekten kaçınmaya başlıyor.
Cinsel ilişkide ağrı; Pelvik konjesyon sendromlu kadınlarda vajen duvarlarında ödem nedeniyle genelde cinsel ilişki anında ciddi ağrı duyarlar. Cinsel ilişkide ağrıya neden olan pelvik konjesyon sendromuna tanı konamadığından, erkeklerde istenmediğine dair özgüven problemleri oluşmakta ve bu durum aile için yıkım olabilmektedir.
Pelvik konjesyon sendromunda genital varisler; bu hastalarda zamanla vajen içinde ve kasık bölgelerinden, bacak veya alt karın cildine uzanan varis gelişmektedir. Bu varisler vajinal kanamaya neden olabildikleri gibi vulva ve kasık bölgelerinde riskli, estetik problemler oluşturmaktadır.
Pelvik konjesyon sendromu olan kadınlar tanı alamadıklarından dolayı çevresinde hastalığın şikayetleri inandırıcılığının kaybettiğinden, gereksiz uzun süreli psikiyatrik tedavi almak zorunda kalabiliyorlar.
Pelvik konjesyon sendromunun bir takım risk faktörleri vardır;
Tanı hastanın şikayetleri dinlendikten sonra Renkli Doppler Ultrasonografi, Tomografi veya manyetik rezonansla konur. Tanı pelvik konjesyon sendromu konusunda tecrübeli radyologlar tarafından konur. Tanıda önemli faktör hastanın şikayetleridir. Hastanın 6 aydan uzun devam eden, adet dönemleriyle ilişkisiz, kasık-vajen ağrısı, akşamları alt karın veya kasık bölgesi şişkinliği, cinsel ilişkide ağrı ve genital bölgede varis gibi şikayetler varsa pelvik konjesyon sendromu akla gelmelidir. Hasta şikayetleri iyi sorgulanıp ve uygun radyolojik görüntüleme yapılmalıdır. Tanı koyacak doktor bu hastalık konusunda deneyimli olmalıdır. Tanı genişlemiş overyan venler ve rahim-yumurtalık çevresindeki varislerin gösterilmesiyle rahatlıkla konabilir. Pelvik konjesyon tanısında Ultrasonografi etkili olmakla birlikte, Bilgisayarlı Tomografi ve MR daha iyi bulgular vermektedir. Overyan ven (yumurtalık ana toplar damarı) çapının 5 mm nin üzerinde ve paraoveryan alanlarda genişlemiş variköz venlerin varlığı gösterilerek tanı konur. Direk kateter anjiyografi ise direk reflü (venöz yetmezlik) varlığını gösteren en etkili yöntemdir.
Pelvik konjesyon sendromu tedavisinde ağrı kesiciler fazla etkinlik gösteremez. Hafif bulguları olan ve operasyon olma istemeyen hastalara yaşam alışkanlıkları değişiklikleri, ağrı kesiciler veya venoprotektif ilaçlar kullanılabilir. Fakat unutulmamalıdır bu tedaviler hastalığın bulgularını tam baskılayamaz ve hastalığı tedavi edemez. Özelikle cinsel ilişki anındaki ağrılarda ise bu tedaviler etkisizdir.
Tek etkili tedavi yöntemi mekanik (koil) embolizasyon veya miks tip (koil + kimyasal) embolizasyondur.
Pelvik konjesyon kadınların yaşam kalitesini ciddi şekilde bozmaktadır. Pelvik konjesyon sendromuna sekonder cinsel ilişki sırasında ağrı erkeklerde istenmeme duygusu ve özgüven yıkımı yaparak evliliklerin bitmesine neden olabilmektedir. Pelvik konjesyon sendromunun ilaçla veya ameliyatla tedavisi yoktur. Pelvik konjesyon sendromunun tek tedavisi anjiyografi ile yapılan embolizasyon yöntemidir. Girişimsel radyoloji birimlerinde bu hastalık aynı günde tedavi edilerek hasta taburcu edilebilmektedir.