Plaza dili, günümüzde birçok kurumsal şirket çalışanı arasında Türkçe’nin yerini almış, arasına Türkçe karşılıklarından çok daha havalı olan İngilizce kelimeler serpiştirilmiş, ek kelimeler ile zenginleştirilmiş ( yapacağım yerine yapıyor olacağım), plaza insanı için yeni bir iletişim yolu olmuş gayrı resmi dildir.
Bu arada Eczacıbaşı Holding başkanı Bülent Eczacıbaşı ‘uydurukça’ ismini verdiği plaza dilini yasaklamış. Yasaklı kelimeleri kullananlardan kelime başına 5 TL alınarak Eczacıbaşı Gönüllüleri’ne aktarılıyor ve bu paralarla okullara sözlükler alınıyor.
Konunun detayı için Bülent Eczacıbaşı’nın Ayşe Arman ile gerçekleştirdiği
röportaja
göz atabilirsiniz.
Aksiyon almak:
Harekete geçmek, bahsi geçen konu ya da proje ile ilgili bir eylemde bulunmak.
Yeni server ile ilgili bir aksiyon alındı mı arkadaşlar?
Assign etmek:
Bir iş için birini görevlendirmek.
Projeyi yeni arkadaşa assign edelim lütfen.
Attach etmek:
E-postaya bir belge ya da dokümanı eklemek.
Sunum dosyasını ajans ile paylaştığınız maile attach ettiniz mi?
Best practice:
Konu ile ilgili en iyi örnek.
Kampanyanın best practicelerini gün içerisinde paylaşıyor olacağım.
Brain storming:
Türkçe karşılığı olan Beyin Fırtınası ’ndan çok daha havalı olan sözcük öbeği, karşılıklı fikir teatisinde bulunmak anlamına gelmektedir.
Brief:
Bir proje veya iş ile ilgili detaylı bilgi vermek.
Projenin briefini marketing ile paylaştık mı?
Canlıya almak:
Bir sistemi test aşamasından çıkarıp çalışır duruma getirmek/başlatmak.
Testlerde bir sorun ile karşılaşmazsak sistemi haftaya canlıya alırız.
CClemek:
Bir kişiyi e-postada bilgiye eklemek.
Sunum dosyalarını paylaşırken marketingi de ccler misiniz?
Charge etmek:
Masrafı tahsil etmek.
Clarify etmek:
Açıklamak.
Konuyu clarify etmek gerekirse…
Clear:
Anlaşılır, açık.
Konu anlaşıldı mı? Clear mıyız arkadaşlar?
Collegue:
İş arkadaşları.
Concern:
Endişe.
Confidential:
Gizli.
Bu proje konfidenşıl arkadaşlar. Lütfen kimseye bir şey söylemeyelim.
Cross Check :
Tekrar kontrol etmek, üzerinden geçmek.
Projeyi sunmadan bir cross check yapalım.
Deadline:
Bir iş ya da görevin teslim zamanı. Projenin Bitiş Tarihi.
Down olmak:
Morali bozulmak, motivasyonu düşmek.
Bu ayki satış verilerini gördükten sonra down olmuş durumdayım.
Excuse:
Özür.
Bu konuda excuseumuz yok. Daha dikkatli olmalıydık.
Farewell:
Veda.
Cuma akşamına plan yapmayın. Merve’nin farewell yemeği var.
Feedback:
Geri bildirim.
Bu ayki raporlar ile ilgili henüz bir feedback almadık.
Focuslanmak:
Odaklanmak.
Forwardlamak:
Gelen e-posta iletisini farklı bir kişiye yönlendirmek/iletmek.
Aralık ayı raporlarını Ahmet’e forwardladınız mı?
Fyi(For your info)
: Bilgine/bilginize.
Ekteki rapor sanıyorum yanlışlıkla bana gelmiş. Sana forward ediyorum. Fyi.
Ignore etmek:
Görmezden duymazdan gelmek.
Kick off meeting:
Herhangi bir proje için ilk başlangıç toplantısı.
Proje planını hazırlamadan önce bir kick off meeting yapalım.
Know how:
Bir konu veya iş ile ilgili bilgi birikimi
Proje başarısız oldu ama çok iyi bir know how kazanmış olduk.
Confirm etmek:
Onaylamak.
Rapor eline geçtiğinde confirm edebilir misin?
Konsolide etmek:
İşleri toparlamak, birleştirmek.
Tüm raporları konsolide edip paylaşacağım.
LCV:
Malesef sanılanın aksine “el cl vl” değil “le ce ve” olarak telaffuz edilir. Lütfen Cevap Veriniz’in kısaltmasıdır. Bildiğiniz Türkçe yani.
Yeni yıl yemeği için lcv yapmayı unutmayalım.
Lead etmek:
Liderlik etmek, konu/proje ile ilgili sorumlu olmak.
Meeting:
Toplantı.
Bugün tüm gün meetinglerim vardı.
Mobbing:
Baskı, yıldırıcı davranışlar. (Plaza insanı için önemli bir yere sahiptir. Collegueleriniz arasında da sıkça kullanacağınız bu sözcük için arada evde pratik yapmanızda fayda var. Bir plaza insanı olarak mevcut işinizden sürekli olarak yakınmazsanız göze batabilirsiniz. Aman dikkat)
Ofisteki mobbing dayanılmaz hale geldi.
Must:
Zorunluluk.
Deadline’ı yetiştirmek bizim için must.
Nice-to-Have:
Olsa güzel olur.
Arkadaşlar öncelikle bu proje bizim için must mı nice to have mi ona karar vermemiz gerekiyor.
Off day:
Tatil günü.
Bugün işleri tamamlamam lazım. Yarın offum.
Off the record:
Kayıtdışı.
Off the record söylüyorum. Bu yıl şirkette işler pek iyi gitmiyor.
Out of Office:
Ofis dışında.
Overload:
Aşırı iş yükü.
Print almak:
Belgenin yazıcıdan çıktısını almak.
Toplantıdan önce raporu print alıp hard copysini hazır edelim.
Push etmek: Süreci hızlandırmak için baskı yapmak. İtmek
Deadline’a çok az kaldı. Tasarım departmanını push edelim. (bkz: deadline)
Qualification:
Yetenek, yetkinlik.
Road map:
Yol haritası
Sabah ilk iş proje road mapimizi çıkaralım.
Sales meeting:
Satış toplantısı
Gelecek yıl hedeflerini sales meeting de görüşeceğiz.
Schedule Etmek:
Zamanlamak, programlamak
Bir sonraki meetingi şimdiden schedule edelim.
Set etmek:
Ayarlamak, organize etmek
Sales meetingi bu haftaya set edelim. ( bkz: sales meeting)
Start vermek:
Başlamak.
Projeye en geç haftaya start vermemiz lazım.
Team:
Takım, çalışma arkadaşları
Third party:
Taşeron firma.
Yazılımı third partye veririz olmadı.
Timeline:
Zamanlama.
Taymlaynı iyi programlamayız.
Training:
Eğitim.
Bu hafta pazarlama traininginde olacağım için önemli işleri geçtiğimiz hafta tamamlamıştım.
To do list:
Yapılacaklar listesi.
Yeni satış rakamlarına göre raporları güncellemeyi to do listine eklemeyi unutma.
Update etmek:
Yeni verilerle güncellemek.
Gelişmelerden birbirimizi update edelim.
Wrap up meeting:
Projenin, işin son kapanış toplantısı.
Wrap up meetingden sonra projeyi canlıya alacağız.