Polikistik over sendromu son yıllarda oldukça sık görülen; adet düzensizlikleri ile kilo problemlerine neden olan bir hastalıktır. Hormonal nedenler ile açığa çıkan polikistik over sendromuna çevresel ve genetik faktörler de etkilidir. Kısırlık gibi ciddi problemlere yol açabilen bu durumun mutlaka kontrol altına alınması ve tedavi edilmesi gerekmektedir.
Kadın genital sisteminde pek çok problem yaşanabilmektedir. Birbiri ile bağımlı olan sistem organlarında yaşanan herhangi bir problem adet düzensizliğine neden olabilmekte ya da doğurganlığı etkileyebilmektedir. Polikistik over sendromunun erken tanısı ve nitelikli tedavisi bu nedenle oldukça önemlidir.
Yumurtalıklarda oluşan, iyi huylu çok sayıda kist oluşumu polikistik over sendromu olarak tanımlanmaktadır. Günlük yaşamda pek çok şikayete yol açan bu problem; yumurtlama düzenini bozmaktadır. Başlıca belirtiler ise aşağıdaki şekilde sıralanabilmektedir;
Merkezi sinir sistemi, hipofiz bezi, adrenal bezler ve yumurtalıklar arasındaki kusursuz etkileşimin bozulması sonucunda açığa çıkan polikistik over sendromu, tedavi edilmediği sürece yaşam kalitesini önemli derecede bozmaktadır. Kadınların %25’inde görülen bu problemin nedenleri genetik ve çevresel faktörler olarak değerlendirilmektedir.
Polikistik over sendromlu kadınlar uzun süreli diyabet, hipertansiyon, kardiyovasküler hastalıklar ve uterus kanseri olabilmektedir. Polikistik over sendromu şikayetleri ve gelecekteki sağlık problemleri için düzenli olarak izlenmesi gereken bir hastalıktır.
Polikistik over sendromunda genellikle genetik faktörler önemli rol oynamaktadır. Ailesinde bu sendromun görülmesi polikistik over riskini arttırmaktadır. Bununla birlikte çevresel ve hormonal faktörler de söz konusu hastalığa neden olabilmektedir.
İdeal kilonun üzerinde olma ya da obezite durumu insülin dengesizliği yaratmakta ve androjen hormon dengesini bozmaktadır. Bunun sonucunda ise yumurtlama düzeni bozulmakta ve polikistik over sendromu açığa çıkabilmektedir.
Zararlı ve kimyasal maddelere maruz kalmak da kişide hormon dengesizliğine yol açabilmekte ve bunun sonucunda polikistik over sendromu gözlemlenebilmektedir.
Gerek yaşanan şikayetler üzerine doktora başvurulması gerekse de rutin kontroller sırasında polikistik over sendromu teşhis edilebilmektedir. Hastanın genel sağlık durumunun değerlendirilmesinin yanı sıra fizik ve jinekolojik mauyene ile birlikte radyolojik görüntülemeler sonucunda poliksitik over sendromu tanısı konulabilmektedir. Bununla birlikte kesin tanı koyabilmek için adetin 3. Gününde uygulanacak kan testi sonucunun; östrojen hormonunun düşük erkeklik hormonlarının yüksek olduğunun tespit edilmesi sonucunda da polikistik over sendromu belirlenebilmektedir.
Polikistik over sendromu tanısı konulması üzerine tedavi süreci kadın doğum uzmanları ve endokrin uzmanları tarafından belirlenmektedir. Bu süreçte hormon seviyelerinin normal düzeye ulaştırılması amacı ile çeşitli hormon ilaçları kullanılması gerekebilmektedir. Aynı zamanda polikistik over sendromu probleminin tedavisinde beslenme oldukça önemli rol oynamaktadır. Bu nedenle beslenme düzeni ve diyet programının aksatılmaması da gerekmektedir.
İnsülin direnci araştırılmalı ve destek tedavi verilmelidir.
Polikistik over sendromunun neden olduğu akne problemi için genellikle doğum kontrol hapları önerilmektedir. Bu süreçte doktor kontrolleri aksatılmaması ve doktorun önerdiği ilaçlar eksiksiz bir şekilde kullanılmalıdır.
Polikistik over sendromunun tedavisinde hastalığın erken teşhisi büyük önem taşımaktadır. Bununla birlikte bebek sahibi olmak isteyen ancak polikistik over sendromu nedeni ile olamayan kadınların bu probleminin tam anlamıyla kontrol alınabileceğini unutmaması gerekmektedir. Rutin jinekolojik kontrollerin aksatılmaması gerek polikistik over sendromu gerekse de diğer hastalıkların erken tanı ve tedavisi açısından oldukça önemlidir.
Bu korunma sistemi nispeten diğerlerine göre yeni olarak algılanıyor. Peki ama tam olarak ne zamandır kullanıma başlandı? Diğer bir değişle ne kadarlık bir geçmişi var?
Doğum kontrolünde kullanılan en güncel tercih aylık doğum kontrol halkası düşük doz hormon içeriği ve kullanım kolaylığı sayesinde kullanan 10 kadından 9’unun diğer kadınlara da önerdiği modern bir doğum kontrol yöntemi. 8 yıldır 5,5 milyon kadın tarafından kullanılan halka avantajları açısından Avrupa’da olduğu gibi Türkiye’de de sevilmeye aday bir yöntem.
Halka , bir aylık kullanım amacıyla geliştirilmiş. Fitil gibi vajinaya atılıyor. Yanlış uygulamak mümkün değil. Tam olarak nerede durduğunun etkinliği açısından bir önemi olmuyor. Halka, vajinada 3 hafta bırakılıyor, ardından 1 hafta çıkarılıyor. Çıkarma işlemi işaret parmağı kenarının altına takılarak veya orta parmakla işaret parmağı arasında sıkıştırılarak yavaşça çekilip, kolayca gerçekleştirilebiliyor. Bu 1 haftalık dönemde kadının kanaması oluyor. Halka çıkarıldıktan tam 7 gün sonra yeni halka uygulanıyor. Başlangıçta ilk halka adet kanamasının 1. ila 5.günleri arasında bir zamanda yerleştiriliyor.
Doğru yerleşip yerleşmediğini anlamanın bir yolu var mı?
Vajina anatomisinden dolayı yanlış yerleştirmek çok zordur. Genellikle parmak kontrolü ile vajina arka duvarında halkaya zor ulaşmak doğru takıldığını gösterebilir.
Halkanın en büyük avantajlarından biri kadınların kolayca ve kendi başlarına uygulayabilecekleri bir yöntem olması. Araştırmalar halkayı kullanan kadınların yüzde 97`sinin uygulamada hiçbir sorun yaşamadığını gösteriyor.
Yüzde 99 oranında etkili bir yöntem olan halka aynı zamanda en düşük doz hormon içeren üründür. Diğer doğum kontrol yöntemleri ile aralarında başarı oranı veya başarısızlık oranı farkı var mıdır? Aslında modern yöntemlerin tümünde teorik koruyuculuk oranı oldukça yüksek: yüzde 99 civarında. Farklılık ise kadınların günlük hayatlarında en rahat edebilecekleri, kullanım kolaylığı ve toleransa bağlı olarak ortaya çıkıyor.
Düşük doz hormon içeriği ve aylık kullanım kolaylığı ile kadınların yoğun gündelik hayatı için uygun bir alternatif. Kadınlar kendi kendilerine uygulayabilirler ve her gün hatırlamalarına gerek kalmaz. Oral alınmadığından karaciğerde ilk geçiş etkisine takılmaz. Kandaki hormon seviyesi dalgalanma göstermez. Yiyeceklerle etkileşimi yoktur.
Vücut ağırlığını etkilemediğine yönelik çalışmalar bulunmaktadır. Adetleri düzenler. Bıraktıktan hemen sonra hamile kalmak mümkündür. Doğum kontrol haplarıyla kıyaslandığında daha az ara kanama, lekelenmeye neden olduğu görülmüştür.
Vajinit görülme sıklığını arttırır. Fakat kimi bayanlarda bu durum avantaj olarak da nitelendirilebilir. Yapılan çalışmalarda katılımcıların yüzde 10`u cinsel ilişki sırasında halkayı hissettiğini fakat bunun ilişkiyi olumsuz etkilemediğini belirtmiştir.
Serviks problemi yaşamış, kronik ya da şiddetli konstipasyonu olan kadınlar için uygun değildir.
Anatomik farklılıklara bağlı olarak düşme oranı yüzde 2,7 olarak bildiriliyor.Halkanın düşmesi, çıkarılması durumunda soğuk ya da ılık suyla yıkanarak 3 saat içerisinde yerleştirilmesi öneriliyor.
Halka, bir aylık kullanım amacıyla geliştirilmiştir, bu sebeple aynı halkanın ikinci ay tekrar kullanılmasının hiçbir etkinliği olmayacaktır.