Psikiyatri kendi disiplini içerisinde insanın ruh sağlığını, insan beynindeki organik değişimleri ve bunların duygulanım, düşünüş ve davranışlara etkilerini araştıran, çözüm yolları geliştiren bir Tıp anabilim dalıdır. Temel çözümlemede çıkışını beynin en muhafazalı bölümü olan ve/veya evrimselleşme sürecinde inanılmaz bir koruma altına alınan limbik içerisinde yer alan temel içgüdülerden alır.
Dünyaya ilk geldiğimiz anda eğer mental bir yetersizlik yoksa insanoğlunun tümünün beyin kimyası aynıdır. Bu beyin kimyası; yaşadığımız çevredeki uyarıcıların -ki bu uyarıcılar sosyal uyarıcılar, politik uyarıcılar, sanatsal uyarıcılar, bilimsel uyarıcılar-dır, beynimizde oluşturduğu formatlamaların etkileriyle bozulabilir. Beyin formatlanabilir yapısı sebebiyle reklamcıların en çok sevdiği organdır.
Bir mal veya hizmetin pazarlanmasında pazarlama bileşenlerinin içerisinde en direkt etkilere sahip olan reklamın kişi tutum ve davranışlarını değiştirirken bir psikoterapist gibi davranması gerektiğini söyleyebiliriz. Siz istediğiniz kadar iyi bir mal üretin istediğiniz bütçelerde reklamlar hazırlayın, eğer ekibinizden birileri motor terapi, bilişsel (cognitif) terapi, davranışsal (behavioural) terapi bilmiyorsa halkın beynine girmeyi ve onu kendi amacına yönelik formatlamayı beceremeyecektir.
En temel insan davranışları na baktığımızda beslenme, ölümsüzlük, annelik, cinsellik, saldırganlık (şiddet) istekleri olduğunu ve eşik altı uyarıcılarında bu içgüdüleri çağrıştıran öğelerin rekabette üstün olduğu görülmektedir. Beyin, Psikiyatrinin konusu, Davranış ise beynin sonucudur. Kitleleri ortak davranışa yöneltmekte psikiyatrik temelleriyle düşünülerek şekillendirilen kampanyalarla daha mümkündür.
Reklamcılar şunu bilmek zorundadır ki; Türk toplumunun % 1’i Şizofren, % 1’i Mental sorunlu, % 1′ Epilepsi, % 1’i Manik Depresif, %10’u Depresif ,%5’i Obsesif-Kompulsif,%12’si Cinsel İşlev Bozuklukları yaşamakta, % 5 Fobik, %10 Alkol ve Madde Bağımlısı,% 1’i Kişilik Bozukluğu, % 1 Nevrotik ve Histeriktir.
Bu oranlar kesin ve az değişir oranlardır. Şöyle kabaca bir hesaplama yaptığımızda toplumumuzun % 48’i psikiyatrik yardıma muhtaçtır. Bu oranların içerisinde basit mutsuzluk, neşesizlik ve çaresizliklere yer verilmemiştir. Tamamen son bir senede ilaç almayı gerektirecek anlamda ciddi tedaviye alınan hastalarım üzerinde yaptığım araştırmaların sonucudur. Bu toplumun % 48’inin beyin kimyasında organik değişiklikler olduğunu ve tedavi edilmesi gerektiğini kanıtlamaktadır.
İşte burada reklamcının bu mutsuz kitleye yönelik eşik altı uyarıcılarla mesajını belirlemesi gereği ortaya çıkar. Hedef Kitle Analizleri yapılırken kullanılan yöntemler içerisinde olan anket yönteminde bu psikiyatrik tedavi alan kişilerin cevap vermekten kaçındıklarını ya da hastalığın gizlenmesi alt düşüncesiyle yanıltıcı cevaplar verebileceklerini reklamcı unutmamalıdır. İşte bu sebepten dolayı reklamcı Psikiyatriyi ve Psikolojiyi bilmek zorundadır.
İçgüdülere yönelik yapılacak her reklam ise başarılı oluyor elbette. Annelik içgüdüsü, davranışı, çocuğunun beslenmesine, giyimine, bebek bezine, bebek mamasına,boy uzatan yoğurtlara. , ölümsüzlük içgüdüsü, davranışı, sağlık reklamlarına, doğaya, yaşlanmaya karşı geliştirilen kremlere, sağlıklı besinlere. , rekabet ve farkındalık içgüdüsü, davranışı en güzel araba, en hızlı lastikler, en çekici cep telefonuna. yöneltmektedir. İşte reklam başarısını bu eşik altı uyarıcılar belirler temelde.
Bununla beraber sosyal fobi türleri nden biri olan arkadaşlık kurma fobisini de tertemiz dişlerle yenebileceğini söyleyen bir diş macunu reklamı aslında yanlış bir mesaj vermektedir. Çünkü bu sosyal fobik kişide fiziksel eksiklik kavramını çağrıştırmaktadır.
Diş temizliği nin daha uzun ve sağlıklı bir ömür için gerekli olduğunun mesajını vermek daha geçerlidir. Yani burada özellikle şunun üzerinde durmak istiyorum; Kitleler için reklam mesajı yaratırken içgüdülerden çok daha fazla yararlanmalı , fobilere yol açan eksiklik duygusunu çağrıştıran mesajlardan kaçınılmalıdır.Çünkü bu % 48 üzerinde ters etki yaratacaktır.
Kişiye kendini üstün ve farklı hissettirmek, uzun, sağlıklı ve güvenli bir yaşam vaat etmek, daha çekici daha seçilen daha özel biri olacağına inandırmak için beyni formatlamak; beyni formatlamak için limbik bölgesini iyi tanımak şarttır.
Paylaşmak istedim, saygılarımla.
Sevgilerimle
Prof. Dr. Arif VERİMLİ / www.heykadin.com
Psikiyatrist