Dünya Çevre Günü – 5 Haziran 2023
Prof. Dr. Ender YARSAN
Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dekanı
Çevre; bir organizmanın var olduğu ortam ya da şartlardır; insanların ve diğer canlıların yaşamları boyunca ilişkilerini sürdürdükleri ve karşılıklı olarak etkileşim içinde bulundukları fiziki, biyolojik, sosyal, ekonomik ve kültürel ortamdır. Çevre kirliliği ise, çevrenin fiziksel, kimyasal ve biyolojik etkenlerle doğal durumunun bozulmasıdır. Bütün canlıların sağlığını olumsuz yönde etkileyen, cansız çevre öğeleri üzerinde yapısal zararlar meydana getiren ve niteliklerini bozan yabancı maddelerin; hava, su ve toprağa yoğun bir şekilde karışması olayıdır.
Dünya Çevre Günü , İsveç’in Stockholm kentinde 1972 yılında düzenlenen Birleşmiş Milletler Çevre Konferansından itibaren her yıl 5 Haziran tarihinde, çevrenin korunması konusunda Dünya çapında farkındalık oluşturulması amacıyla kutlanmaktadır. Bu yıl, Dünya Çevre Günü’nün 50. yıl dönümü. 5 Haziran Dünya Çevre Gününün 2023 yılı teması ise “ Plastik Kirliliğine Çözüm ” olarak belirlenmiştir.
Ülkemizde Çevre Haftası ve etkinliklerini düzenleyen genelge ise 2022 yılında Cumhurbaşkanlığı tarafından onaylanarak Resmî Gazete’de yayımlanmıştır. Genelgeye göre; doğal çevrenin korunması, sürdürülebilir yaşam çevrelerinin oluşturulması, iklim değişikliği ile mücadele konularında çevre bilincinin her geçen gün giderek arttığı ülkemizde Dünya Çevre Günü kutlamalarının daha katılımcı, çok paydaşlı şekilde gerçekleştirilmesi, çevre sorunlarının ve gelişmelerin değerlendirilmesi amacıyla her yıl 5 Haziran tarihinin bulunduğu hafta Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından duyurulacak bir temayla “Türkiye Çevre Haftası” olarak kutlanacaktır. Ülkemiz için bu yılın teması ise “ Temiz Deniz, Temiz Dünya ” olarak belirlenmiştir.
Tüm Türkiye’de eş zamanlı, 5 Haziran’da denize kıyısı olan illerde denize, olmayan illerde ise uygun su yüzeylerine şehir idarecileri başta olmak üzere tüm vatandaşların katılımıyla depremden etkilenen tüm vatandaşlar adına ve anısına saygı çelengi bırakılarak Çevre Haftası başlatılacak. Etkinliklerin mümkün olduğunca suyla etkileşimi olan deniz, göl ve akarsu kıyısı gibi alanlarda, mümkün olmayan yerlerde millet bahçelerinde temaya uygun bir şekilde yapılması sağlanacak. Denize kıyısı olan illerde sahil ve deniz kirliliğini engellemek amacıyla çeşitli etkinlikler düzenlenecek, diğer illerde ise şehrin doğal çevresine göre yine çevre kirliliğine dikkati çekmeye yönelik aktiviteler yapılarak dünyanın yaklaşık yüzde 70’ini oluşturan denizlerin önemi anlatılacak.
FAKÜLTEMİZDEN ÇEVRE DOSTU YAKLAŞIMLAR 2872 Sayılı Çevre Kanunu, 12.07.2019 tarihinde 30829 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “ Sıfır Atık Yönetmeliği ” gereği Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi 21.04.2022 tarihinde “ SIFIR ATIK BELGESİ ”ni alınmıştır. Diğer taraftan yine Fakültemizin Çevre Yönetim Sistemi konusundaki yetkinliğini ortaya koyacak şekilde 12 Mayıs 2022 de ise ISO 14001:2015 (Çevre Yönetim Sistemi) Kalite Belgesi de alınmıştır. |
Dünya Çevre Günü için Fildişi Sahili’nin ev sahipliği yaptığı ve Hollanda’nın da destek verdiği etkinliklerin temel noktası, plastik kirliliği ve plastiğin ülkeler, kişiler ve kurumlarca sürdürülebilir kullanılması şeklinde belirlenmiştir. Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) tarafından hazırlanan ve küresel ölçekte plastik kirliliğinin önlenmesi için çözümler önerilen Raporda, 2040’a kadar plastik kirliliğini yüzde 80 azaltabilmek için önce gereksiz plastik üretiminin azaltılmasının önemine işaret edilerek, bu kapsamda 3 aşamalı bir plan önermiştir. İlk aşamada, plastiğin tekrar kullanılması tavsiye edilen raporda, tekrar doldurulabilir şişeler ve depozito uygulamalarının hayata geçirilmesiyle 2040’a kadar kirliliğin yüzde 30 azaltılmasının hedeflendiği kaydedilmiştir. Raporda, plastik kirliliğini azaltmayı öngören planın uygulanması durumunda 1,27 trilyon dolar tasarruf sağlanmasının öngörüldüğü de ifade edilmiştir. Plastik kirliliğinin çevreye, sağlığa ve havaya vereceği zararların azaltılmasıyla 3,25 trilyon dolar daha tasarruf sağlanabileceğine de dikkat çekilmiştir.
İnsanlığın başlangıcından itibaren yaklaşık 6 milyon kimyasal bileşik üretilmiştir. Bu bileşiklerin çoğu da 20. yüzyılda sentezlenerek kullanıma girmiştir. Endüstriyel değişimle birlikte kontrol edilemeyen atıkların zamanla artmasıyla başta metal ve bileşikleri olmak üzere birçok atık türünde doygunluğa ulaşılmış ve zararlı etkileri görülmeye başlamıştır. Üretilen bu kimyasal maddeler endüstriyel faaliyet, modern zirai faaliyet, fosil yakıtlarının kullanılması, radyonüklit kazaları başta olmak üzere ekolojik bozulmaya neden olmakta ve canlıları olumsuz etkilemektedir.
Dünyada nüfus artışı ile birlikte plastik kullanımı da artmış ve 1950’lerden itibaren hızla artarak 2018 yılında toplam 359 milyon tona ulaşmıştır. Bugün için Birleşmiş Milletler verilerine göre Dünya çapında her yıl 430 milyon tondan fazla plastik üretiliyor ve bunların yarısı yalnızca bir kez kullanılmak üzere tasarlanıyor. Bunun yüzde 10’dan azı geri dönüştürülüyor. Yılda tahminen 19-23 milyon ton göllere, nehirlere ve denizlere karışıyor. Mikroplastikler – çapı 5 mm’ye kadar olan küçük plastik parçacıklar – yiyecek, su ve havaya karışırlar. Gezegendeki her insanın yılda 50.000’den fazla plastik parçacığı tükettiği ve soluma düşünüldüğünde çok daha fazla olduğu tahmin ediliyor. Atılan veya yakılan tek kullanımlık plastik, insan sağlığına ve biyolojik çeşitliliğe zarar veriyor ve dağların tepesinden okyanus tabanına kadar her ekosistemi kirletiyor.
Plastik artıklar sucul canlıları hem fiziksel olarak (alındığında sindirim sisteminde tıkanıklığa yol açarak) hem de kimyasal olarak (plastiklerin bir parçası olan veya plastik tarafından absorbe edilen toksik kirleticiler vasıtasıyla) etkileyebilirler.
Mikroplastikler, sucul canlılar tarafından doğrudan alınabileceği gibi düşük trofik seviye avların tüketilmesiyle dolaylı olarak da alınabilmektedir. Mikroplastiklerin-nanoplastiklerin sucul canlılar tarafından alınmasının; mekanik yaralanma, beslenme aktivitesinin azalması, büyüme hızında düşme, oksidatif stresin uyarılması, gen ekspresyonlarında değişiklikler, üreme anormallikleri, genotoksisite ve nörotoksisitenin uyarılması, endorin ve immun sistemde bozukluklar gibi olumsuz etkileri olduğu bildirilmiştir.
Sorunun üstesinden gelmek için mevcut bilim ve çözümlerle, hükümetler, şirketler ve diğer paydaşlar bu krizi çözmek için önlemleri artırmalı ve hızlandırmalıdır. Bu, dünyanın her köşesinden dönüştürücü eylemi harekete geçirmek için bu Dünya Çevre Günü’nün önemini vurgulamaktadır. Doğal kaynakların aşırı ve dengesiz kullanımı sonucu oluşan çevre sorunları ve tahribatları, insanlar dahil dünyadaki her türlü canlının yaşamını tehdit eden boyutlara ulaşmıştır. Kaldı ki bu durum bilimsel araştırmalarla da ortaya konulmaktadır. Çevre kirliliğine sebep olan bu kimyasal maddeler sadece o çevrede kalmayıp hava, su ve canlı organizmalarla taşınarak bütün biyosferde yayılmakta, o çevrede bulunan organizmaların yapısına girmekte, doğadaki madde döngülerine katılarak besin zincirine ulaşmakta ve besin zincirlerinde birikmektedirler. Bütün organizmaları hatta insanları bile etkileyerek çeşitli toksik, neoplastik, mutajenik etkilere; doku organ hasarlarına, fonksiyon bozukluklarına sebep olmaktadırlar. Canlılar, bu bileşikleri doku ve organlarında akümüle edebilirler. Bu maddelerin büyük bir bölümü, biyolojik sistemlerde birikip etkili yoğunluklara ulaşarak, ciddi hastalıklara hatta ölümlere sebep olabilirler.
Bütün bu düşüncelerle 5 Haziran Dünya Çevre Gününü kutluyoruz.
Son ağaç kesildiğinde, Son nehir kuruduğunda, Son balık avlandığında, İşte o zaman paranın yenmediğini anlayacaksınız. — Kızılderili Atasözü |