Prof. Dr. Hidayet Erdöl:“Türkiye malzeme ve cihaz üretimiyle de dünya Oftalmoji liginde ilk sıralarda olacak”

Babası’ndan elektronik cihazların yapılarını ve nasıl tamir edildiğini öğrenen Prof. Dr. Hidayet Erdöl, elektroniğe olan ilgi ve bilgisini tıp cihazlarının gelişmesi için kullanıyor. Haftada bir gün görevli olduğu projelerde cihaz geliştirme üzerine çalışan Prof. Dr. Erdöl, Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı’nda 1995 yılından bu yana akademisyenlik görevini de sürdürüyor.
Prof. Dr. Hidayet Erdöl, tıp hayatına 1982 yılında istanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni kazanarak başladı. 1995 yılında Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz hastalıkları Anabilim Dalında ihtisasını tamamladı. Bir yıl sonra yardımcı doçentlik kadrosuna atanarak akademik hayatına “merhaba” dedi. 2005 yılında doçent ve 2010 yılında profesör unvanlarını aldı, halen aynı fakültede görevine devam ediyor. Son 15 yıldır özellikle retina hastalıkları alanında çalışıyor. Prof. Dr. Erdöl’e oftalmolojiye bakışı ve özel hayatı üzerine sorular yönelttik.

Geçmişe gidersek… Doktor olmaya nasıl karar verdiniz?

Öncelikle şunu belirtmek isterim. Babam çok iyi bir öğretmendi ve gelişmelere açıktı. Bu nedenle, öğretmenliğin yanı sıra almış olduğu radyo televizyon tamir sertifikası ile bu alanda da bilgi sahibi idi. Ben de çocukluğumda elektronik cihazların tamiri ile uğraştığını görünce elektroniğe ilgi duymaya başladım. Üniversite öncesinde bu konu ile ilgili oldukça fazla kitap okuyup pratik yapma fırsatım oldu. Ve hep hayalimde iyi bir elektronikçi olmak vardı. Üniversite için tercih yaparken arkadaşlarımın ısrarı sonucu sadece iki tıp tercihim vardı. ilk sırada istanbul Tıp ve 7. Sırada KTÜ Tıp Fakültesi. Diğer bütün tercihler elektronik üzerine idi. Ve ben istanbul Tıp Fakültesini kazanınca hem sevindim hem üzüldüm. Yani doktor olmayı çok da istememiştim. Ama tıp fakültesine başladıktan sonra okuduğum okuldaki ortam, tıbbı bana sevdirdi.

Elektronik merakınız devam etti mi?

Aldığım eğitimle de alanımda başarılı olmak için elimden gelenin en iyisini yaptığıma inanıyorum. Mesleğim zamanımın büyük bir kısmını alıyor, fakat elektronik cihazlarla ilgilenmeye az da olsa zevkle devam ediyorum. Zaman zaman tamir işiyle uğraşıyorum ve bundan da oldukça keyif alıyorum. Klinikteki cihazların ve çevremdeki birçok kişinin elektronik aletlerini tamir etmişimdir. Tıpta göz hastalıklarını tercih etmemdeki en önemli etkenlerden birisi elektronik cihaz kullanımının oldukça fazla olmasıydı. Elektronik dünyası ile yakından ilgileniyor olmam nedeniyle cihazların en verimli şekilde kullanılmasında hiç zorluk çekmedim.

Anne, Babanız ve kardeşlerinizden de bahseder misiniz?

Annem ve babam şu an hayatta değiller. Biz 4 kız, üç erkek olmak üzere 7 kardeşiz. Çok şükür kardeşlerimin hepsi hayattalar ve birbirimizle olandiyaloglar oldukça iyi düzeyde. Ağabeyim kimyager, küçük erkek kardeşim kimya öğretmeni, küçük kız kardeşim edebiyat bölümü mezunu olup Almanya’da yaşadığı için görevini maalesef yapamıyor.

Trabzon’daki yaşantınızdan bahseder misiniz?

Yaklaşık 3000 yıllık tarihe sahip olan Trabzon, Forbes dergisinde geçtiğimiz aylarda açıklandığı gibi yaşanılacak ve tarihi olan önemli şehirlerden biri.Trabzon’da yaşamaktan mutluyum. Doğa ile iç içe bir kent ve ulaşım sıkıntısı yok. Yaz aylarında havaalanına günde 70-80 civarında uçak iniş kalkış yapıyor. Bir iş günü genellikle yoğun bir hastane ve eğitim hizmeti dışında görevli olduğum projelerde cihaz geliştirme üzerine çalışmaktayım.

Trabzon’daki bir tatil gününüzü anlatır mısınız?

Trabzon’da tatil günleri uygun koşullar olunca, çok güzel bir şekilde değerlendiriyorum. Doğayla iç içe olmak, güzellikleri yakalamak için özellikle fotoğraf ve yürüyüş amacıyla sık sık dağ gezileri yaparım.Merkeze en fazla 1-1,5 saatlik mesafelerde gidilebilecek çok güzel yerler var. Doğada hem dinlenmek hem de fotoğraf çekip yürüyüş yapmak en sevdiğim aktivitedir. Her fırsatta tatil günlerini bu şekilde değerlendirmekteyim.

Başka ne tür hobileriniz var?

Hobilerim başta elektronik, bilgisayar dünyasındaki gelişmeleri takip etmek, doğa ve makro fotoğrafları çekmek. Mütevazılık yapmayacağım, bu konularda oldukça iyi seviyede olduğumu söyleyebilirim. Bu alanlarda enaz 20 yıldır ciddi şekilde uğraşmaktayım. Biyografi okumaktan özel bir keyif alırım. Güncel ve kaliteli film seyretmek de beni oldukça dinlendirmektedir.

AİLECEK YAPILAN AKTİVİTELERDEN ZEVK ALIYORLAR

Ailenizle birlikte zevk aldığınız uğraşlar ya da aktiviteler varsa bahseder misiniz?Ailemle birlikte mütevazı bir dairede yaşamaktayım. Kişinin en keyifli aktiviteleri ‘ailesi ile yaptıklarıdır’ diye düşünüyorum. Biz de ailecek olabildiğince değişik aktiviteler gerçekleştirdik. Çocuklar büyüyene kadar beraber birçok etkinliğimiz oldu. Artık büyüdüler ve beraberce aktivitelerde bulunma şansımız çok fazla olmuyor. Çocuklarımdan biri elektronik mühendisliğinde araştırma görevlisi olarak çalışıyor, diğeri de inşaatmühendisliğini bitirdi ve yurt dışında yüksek lisansını yapmak istiyor.

GENÇLER DİNÇ TUTUYOR

Üniversite bünyesinde çalışmanızın avantajları, dezavantajları nelerdir? Akademisyen olarak 1995 yılından itibaren üniversite bünyesinde çalışmaktayım. Üniversitede çalışmanın en önemli avantajı, karşınızda öğrenmeye istekli öğrenci ve asistanlarla tecrübe ve bilgi paylaşımında bulunmak. Ayrıca üniversitede çalışmak, ister istemez sizi yenilikleri ve gelişmeleri takip etmeye zorlamakta ve bu gelişmelere bazı projeler üreterek katkıda bulunuyorsunuz. Bir başka önemli avantaj ise karşınızdaki kitlehep aynı yaş grubunda olduğu için yılların geçtiğini fark etmiyorsunuz, onların dinamizmi sizi daima dinç tutuyor; yaşlanmanıza müsaade etmiyor. Dezavantajları olmakla birlikte işinizi sevmeniz bunları göz ardı etmenize sebep oluyor. Özellikle maddi olarak emeğinizin karşılığını alamıyor olmanız, önemli bir dezavantaj olarak sayılabilir.

“PROF. DR. HİDAYET ERDÖL, TÜRK
OFTALMOLOJİSİNİN DÜNYA OFTALMOLOJİ LİGİNDE İLK SIRALARDA YER ALDIĞINI BELİRTEREK; “MALZEME VE CİHAZ ÜRETİMLERİ İLE DE GELECEKTE DAHA ÇOK SÖZ SAHİBİ OLACAĞIMIZI ÜMİT EDİYORUM; ÇÜNKÜ ARTIK BİLGİ, DENEYİM VE TAKIM OLARAK TÜRKİYE BUNA HAZIR VE BAZI
FİRMALARIMIZ BELLİ BİR MESAFE KAT ETTİLER BİLE…” DİYOR.”

Sizce son dönemde alanınıza yönelik önemli teknolojiler neler?

Göz hastalıkları teşhis ve tedavisinde kullanılan ekipmanlar, dünyada en gelişmiş teknolojileri içermektedir. Elektronik ve
bilgisayar dünyasındaki gelişmelere paralel olarak bu alandaki cihazlarda da hızlı gelişim ve değişim olmakta. Son yılların belki de en önemli gelişmeleri arasında Optik Koherens Tomografi’nin (OCT) kullanıma girmesi ve yeni versiyonlarının geliştirilmesi, yapay retina protezlerinin aşama kaydedilmesi ve Fakovitrektomi cihazlarındaki gelişmeler sayılabilir.

DEONTOLOJİYE SAHİP ÇIKILMALI!

Türk oftalmoloji sektörü dünyada hangi konumda ve nereye doğru gidiyor?

Türkiye’de oftalmoloji oldukça gelişmiş olup, bu konuda her ne kadar üretici olarak söz sahibi olmasak da, hastalıkların tanı ve tedavilerinde oldukça ileri düzeyde olduğumuzu ifade edebilirim. Türk oftalmolojisinin dünya oftalmoloji liginde ilk sıralarda yer aldığını gururla söyleyebilirim. Başlayan malzeme ve cihaz üretimleri ile de üretim alanında gelecekte söz sahibi olacağımızı ümit ediyorum; çünkü artık bilgi, deneyim ve ekipman olarak Türkiye buna hazır ve bazı firmalarımız belli bir mesafe kat etmişler bile.

Doktorlara iletmek istediğiniz mesajlar var mı?

Meslektaşlarıma ileteceğim en önemli mesaj deontolojiye sahip çıkmalarıdır.Ayrıca, zor bir meslek seçtiğinin bilincinde olsunlar ve etik kuralları yaşam felsefesi olarak kabul etsinler. Başarının gayret göstermedengerçekleşmeyeceğini bilsinler ve daima kendileriyle yarışarak en iyi olmaya çalışsınlar. Bir de konumu gereği topluma örnek olacak şekilde hemmesleki hem de paramedikal konularda donanımlı olsunlar.

Ophthalmology Life 2016 23. Sayı