Perihan bir sabah erkenden ofisime girdi. Siz çok iyi ve çok büyük bir hocasınız bana yardımcı olacaksınız dedi, günaydın demeden. Perihan karar vermişti. O çok büyük derdini ancak ben çözebilecektim. Alı al, moru mor, saçı başı karışmıştı. Belli ki hiç uyumamıştı.
Bütün gece oğlanla konuştuk, Hocam benim problemimi çözeceksiniz diyor da başka bir şey demiyordu. Hastane de ofisime erken gelirim. En geç saat 07 gibi ofisimde olurum. Geldiğimde Perihan kapıda beni bekliyor olduğuna göre belli ki daha erken gelmişti.
Perihan bizim personelimizdi. Kendine bakan, giyimine dikkat eden,herkese yardım etmek isteyen güneydoğulu bir elemanımız. Gelmedi hocam gelmediiiiiii (!). O kadar paramızı aldı ve yine kocamı geri döndüremedi o hoca denilen adam diyor durmadan konuşuyordu. Dur ne oldu dediğimi bile duymazdan gelip devamlı konuşuyordu.
Evi barkı başına yıkılasıcası adam parayı alırken,3 güne kalmaz kocan evde olacak dedi bana. Ben o parayı bankadan kredi çektim hocaaaammmmm diye ağlamaya başlayınca, dur hele dedim sözünü kestim, biraz sakin olmasını salık verdim. Masamın üzerindeki sudan biraz almasını ve sakinlemeden dinlemeyeceğimi söyleyince Perihan kendine geldi biraz. Islak mendil le yüzünü sildi ve anlatmaya başladı.
24 yıllık evli imiş bizim Perihan. Müşterekte bir çocukları varmış. Hem de erkek. Babasına, yakasına yapışarak: Söyle be herif anamın ne suçu var da evi terk ediyorsun diye sorabilen bir erkek. Perihan’ın yediği önünde yemediği ardında, bir giydiğini bir daha giymeyen herkes tarafından kıskanılan (onun tabiri ile) kocasının üzerine titreyen işveli mi? İşveli, cilveli mi cilveli , (kendi tabirleri, hatta gerdan kırarak anlatması seyre değer), her akşam süslenip püslenerek kapıda kocasını karşılayan, derhal hatırını ve günü nasıl geçirdiğini soran, hemencecik ılık tuzlu su hazırlayıp kocasının ayaklarını yıkayan, kocasına iç çamaşırı dâhil her gün çamaşır hem de ütülü değiştirten, nerden duydu ise, bir gemşa ( geyşa diyecek) imiş…
Perihan babasının hasta ve akabinde ölüm haberini alınca derhal memleketi Malatya ’ya gitmiş. Defin işlemleri, yedisini anladık da(!) hocam nereden çıkarmışlar yok kırkı yok elli ikisi derken benim İstanbul ’a dönüşüm gecikti dedi. İki elini dizlerine vurarak namaz da rükû a varırcasına eğilerek hay gecikmez olaydım hocammmmm eve döndüm, ne göreyim boynu altında kalasıcası benim adam kapı komşu m yamuk suratlı, sidikli, devamlı kasım ayı tekesi gibi kokan, bir gözü sana, bir gözü bana bakan çürük dişli Sultanla beraber kaçmamışlar mı? Hocammmmmm. Birde beraber ev tutmuşlar canım hocammmmmm diyor da başka bir şey demiyor Perihan.
Haberi de kim vermiş biliyor musunuz? O kokarca karının kocası. Karşısına geçip Perihan ’ın, kocan benim karı ile kaçtılar dememiş mi? Alageyik herif. (Boynuzlu p………venk demek istedi.) Haydi buyurun. Koynumda yılan beslemişim hocammmm diyor da başka bir şey demiyor Perihan .
Bütün akrabalar toplanmışlar, istişarelerde bulunmuşlar, adamı tehdit etmişler yok yok? benim adam o yamuk karıda ne bulmuş? hocammm diye bana sorunca Perihan, vallahi bilmiyorum senin adama sormalı dedim, biraz kendine geldi Perihan. Ayağa kalkıp bir elini beline koyup hafif kırıtarak gül gibi karısını bırakıp o yamuğa gitti hocammm diye haykırınca sözünü kestim; söyle ben ne yapabilirim? Hocam arkadaşım Cevriye bana …….. …….hocasına gidelim onun yaptığı muskalar adamı karının koynundan alıp sana getirmez ise ne dersen de dedi.
Hele birde çevir getir duasını okuyunca adam senin evde dedi. Hoca çok para istiyordu. Kararlıydım. O aşufte ye bırakmayacaktım kocamı. O kadar para m olmadığı için Cevriye de kefil olunca bankadan kredi çektim ve hocaya gittik. Bir güzel parayı verdim. Hoca okudu üfledi. Bir şeyler yazdı muska haline getirdi.
Muska yı bir gece sirkeli suda beklet, sonraki gün sabah erken saatte karı ile adamın evinin dört köşesine sirkeli suyu dök dedi. Kendisi de bol bol – çevir getir- duasını da okuyacağını ve kocamın 3 güne kalmaz eve döneceğini söyledi. Aynen yaptım Hocammmm. Dönmedi dönmedi benim adam. İçim yanıyor hocammmm!!!!! Dedi.
Perihan. Bu gün onuncu gün, 3 güne kalmaz demişti kâfir . Niye gidip sormuyorsun? hocaya deyince gittim, gittim; kafir bana sen evinin adresini tekrar ver bakayım dedi ve verdim; Tühhhh, tühh ben yanlış adres girmiş ve çevir getir dua sını okumuşum. Senin adres yerine beraber oldukları evin adresini girmişim. Hocam bu adam internetle mi yapıyor muska ları? Adres nereye girmişte yanlış olmuş hocammmm? Hem söyle bakayım sirke bir kilo mu? Yarım kilo mu idi deyince ben yarım kilo dediğimde, Tühhhh!!!! Tühh!! dozu da az gelmiş sirkenin dedi.
Ben ne yapayım Hocam. Tekrar yeniden yapmamız gerekiyormuş. İyide önceki paranın yarısını istiyor bu defa kafir!!! ben ne yapayım mmmmmmm? Ben ne yapabilirim? Diye sordum? Perihan hiç düşünmeden, “Siz Çok büyük bir adam, çok büyük bir hocasınız. Ne olur siz muhakkak bilirsiniz. Çevir getir duasını bir okusanız. Muhakkak tutar hocam. Ama adresi yazılı vereyim. Aman yanlış girmeyin adresi hocam” demez mi?
Kalın sağlıcakla…
Prof. Dr. Rehat Faikoğlu / www.heykadin.com.tr