Haydi Hocam, haydi. Ne olur bana yardımcı olun. O aşüfte ye bırakmayacağım kocamı, ama gözü kör olsundu fakirliğin diyorda başka bir şey demiyordu Perihan . Ona göre büyük bir olay değildi benden talebi. Asla beni rahatsız etmek istemiyormuş ama benim büyüklüğüm, kadirşinaslığım, babacanlığım cesaret veriyormuş ona. Kimlere yardım etmiyormuşum? Kapıma gelen hiç boş çıkmıyormuş. Herkes bana hayranmış.
Herkesin hayırduasını alıyormuşum. Her akşam evde oğluyla beni konuşuyorlarmış. Kesinlikle onların yuvalarının yıkılmasını sadece ben önleyebilirmişim diyordu Perihan . Diyordu, diyordu da Perihan ben onun söylediklerini artık duymuyor ve bu olaydan nasıl kurtulacağımı düşünüyordum.
Sert bir şekilde sözünü kestim Perihan’ın ve oturmasını istedim. Beni iyi dinle kızım dedim. Daha da rahatlaması için bizim Fafiden çay getirmesini istedim. Amacım evvela Perihan ’ı sakinleştirmekti. Ona kalsa o an oracıkta ellerimi kaldırıp –çevir getir- duasını okuyup ellerimi yüzüme sürsem (adresi doğru girerek) kocası pijama larını dahi çıkarmadan koşa koşa evine dönecekmiş. Nefesim o kadar kuvvetli imiş ki benim Alimallah adamı ipe verir ipten alırmışım diyordu. Durum dahada vahimleşiyordu.
Perihan tekrar susmadan konuşmaya başlamış habire anlatıyordu. Kızım ben diye söze başlamak istiyorum ama bir türlü sözlerime başlayamıyorum! Zira Perihan, kurulu düzenek gibi boyun damarlarını şişirerek nefes almadan anlatıyordu. Oğlu anne O hoca görmedin mi nasıl da bütün duaları ezber e biliyor ve saatlerce anlatıyor. En sonunda demişim ki her türlü kötülükten kurtaracak dualar mevcuttur. Yeterki ehil kişiler okusun(!)
Sağlık konularında dahi i ç hastalıkları, dış hastalıkları, kulak burun boğaz, diş hastalıkları ndan kurtulmayı sağlayan dua lar bile var demişim. Kulakları ile duymuş oğlu Perihan’ın. Kaynana vırvırından, koca dırdırından korunmak için dahi dualar var diye anlatıyormuşum. Oturduğun yerden ( !) para kazanmak, kısmet açmak kısmet kapamak, çocuk sahibi olmayı (!) bırakın çocuk sayısını düzenleyen dualar var diye anlatıyormuşum. Hatta ben o duaları a kadar iyi ve ezbere biliyormuşum ki ekranda yukarıdan aşağıya su gibi hızla akar tarzda yazılanlar bana yetişemiyormuş deyince Perihan ayağa kalkıp bağırarak sözünü kestim Perihan ’ın. Olayı çözmüştüm.
Dur dur kızım dedim. Oğlun mu görmüş beni televizyonda? Tabii hocam bende gördüm. Bütün Ramazan ayı boyunca iftar vakti sadece sizi dinliyor sizi izliyorduk deyince deriiin bir oh çektim ve yerime oturdum. Olayı çözmüştüm ve Perihan’a sakın sözümü kesme ve sadece dinle dedim. Önce yüzüne ve gözlüklerine baktım (gözlükleri şişe dibi gibi) ve sordum. Kaç numara gözlüklerin? Ben uzağı göremiyorum hocaaaammm 7 numara demez mi? Ben ilahiyat hocası değilim kızım diye sözlerime başladım. (Bütün ilahiyatçı meslektaşlarımı burada hassaten tenzih ederim) Ben pozitiv ilim le uğraşıyorum. Kadın hastalıkları hocasıyım. O senin dediğin duaları hiç bilmem, kaldıki o dualar okuyanla Allah arasındadır ve kişi sadece kendisi için dua edebilir diye izah ettim.
Perihan ama hocam o sizdiniz diye ısrarında hala diretiyordu. Hem ben Ramazan ayı nda televizyonda program da yapmadım çünkü ben ilahiyatçı değilim dedim. Üzerine basa basa ben kadın hastalıkları hocasıyım. Kadın hastalıkları, cinsellik ve cinsel yolla bulaşan hastalıklar benim konum diye anlattım Perihan’a. Siz sakın karıştırmayasınız. Herkes bana benzetir ama o ben değilim. İsimlerimizde yakın ama o hocamız Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu . Ben ise Prof. Dr. Rehat Faikoğlu değil miyim? Deyince çok mahcup olmuş bir şekilde başını önüne eğdi ve çok hafif bir şekilde affedersiniz dedi.
Akabinde ayağa fırladı bir elini oturduğu koltuğun kenarına koyarak buldum buldummm diye bağırdı Perihan. Bir anda Arşimet oluvermişti. Hocam siz kadın doğumcusunuz evet. Tamam, bana yardımcı olacaksınız. Benim adamın orasını burasını bağlarsanız benim adam o şıllığı bırakır bana döner lütfen hocammmm deyince; Perihan senin adamın neresini ne ile bağlayayım kızımmmmmm? Dedim, mahçup bir şekilde ofisimden ayrıldı Perihan.
Kalın sağlıcakla…
Prof. Dr. Rehat Faikoğlu