Rehber Aydın

REHBER AYDIN

1934 yılında Mersin’in Arslanköy beldesinde doğan Rehber Aydın, ortaöğretimini Mersin Lisesi’nde (T.S.G. Lisesi) yüksek öğrenimini de 1962 yılında Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’ni bitirerek tamamladı.

Şiire 1950’li yıllarda başladı. İlk şiiri 1953 yılında Kaynak Dergisi’nde yayımlandı. Sonraki yıllarda aralıklarla Varlık, Çağdaş Türk Dili, Türk Dili, Öğretmen Dünyası, Aykırı Sanat, Maki, İçel Sanat Kulübü, Bolkar, Bizim Ece gibi çeşitli dergilerde yayımlandı.

1982 yılında Hürriyet Gazetesi’nin açtığı “Doğa” konulu yarışmada mansiyon aldı. TRT Gap Televizyonu’nun düzenlediği yarışmada “Dört Mevsim Türkiye’de” adlı seçki yapıtında “Yitik Dünya” adlı şiiriyle yer aldı.

Dergiler dışında 1990-2000’li yıllarda çeşitli şiir antolojilerinde (ortak kitap) şiirleri yayımlandı.

Dil Derneği, Edebiyatçılar Derneği, Meşyad (Mersin Şairler ve Yazarlar Derneği), İçel Sanat Kulübü gibi derneklerin üyesidir.

Şiirlerini, son yıllarda ve şimdilerde yine bazı dergilerde (Yeni Turunç, Dikili Ekim, Aratos, İçel Sanat Kulübü gibi) sürdürmektedir.

Doğa içinde gözünü açmış ve yaşamının büyük bir kısmını doğa içinde geçirmiş olmasının sonucu bir doğa tutkunudur. Şiirlerinde doğa ve insan sevgisi, kadın portreleri (anlatımları) yanında tüm uygarlıklar (antik çağdan bugüne yer alışları, görüntüleri) anlatılmaya çalışılmıştır.

Doğanın çiçekleri, renkleri, büyülü güzellikleri yanında, bugünkü insanlığın doğaya ve eski uygarlıklara verdikleri zararlara baş kaldırılmıştır.

Şiir kitapları dışında basında yer almış, yayımlanmış çeşitli düz yazıları (günlükler, gezi notları ve yazar, şairler üzerine yazılar, tanıtımlar gibi) bir dosya olarak yayına hazırlanmaktadır.

Yine şiirle birlikte, çeşitli konularda günlükler ile (doğa günlükleri gibi) gezi, doğa ve anı notları üzerinde çalışmalarını sürdürmektedir.

BİR GÖÇMEN ZEYTİN AĞACINA

ADANMIŞ DİZELER

Tarsus’ta,

Karadirlik Köyü’nün oralarda

Bir ana ağaç vardır

Nice kardeşleri “Sarı Ulak”lar arasında.

Belki Soli’li Aratos’tan daha çok yaşamıştır

Belki de yüzyılı aşmıştır.

II.

Bu ana ağaçtan

Bir yaşam parçası aldım, bir çelik

Ağaç konuştu: “Ben yaşlandım artık, benden de yavrular üret,

Çocuklarım çoğalsın.”

Ben de dedim: “Fidanlar büyüteyim,

Seni sonsuza taşıyabilsin.”

Böyle söyleştik.

III.

Bu çeliği

Sularla, özel ortamlarla köklendirdim

Yeşerttim.

Sonra yeniden bir ortama taşındı

Bebeğim.

IV.

Yine sularla, besinlerle

Ve asıl sevgiyle

Büyüttüm

İki yaşında fidan oldu

Çocuğum.

Dört ana dal doğdu genç gövdesinden

Gelecek yıllar için,

Anasının küçük modeli oldu.

V.

Onu götürdüm çok uzaklara

Ana toprağından, Tarsus’tan

Bodrum’a.

Bir bebek gibi taşıdım

Yeni yurduna.

VI.

Bir akşam vakti

O şaşkınlık içindeyken

Bodrum toprağına dikildi.

BİR KADIN PORTRESİ

Bir kadın

Güler durur resimlerde

Acıları unutarak.

Dudaklarının ucunda anı çizgileri

Yılları

Yeniden çiçek açmış gibi

Gülüşleriyle yaşatarak

Bir kadın daha da güzelleşir resimlerde.

II.

Bahar otlarına değdi miydi bir zamanlar

İnce, küçücük ellerin?

Son yayla güneşleri

Mor kayaları öperken

İçim titrer, içim burkulur

O günleri anımsadıkça

Yorgunluğun da öyle güzel

Yine güler durur mu acaba

Yaz terlerinin karıştığı ela gözlerin.

III.

Bir kadın

Soluk alır resimlerde

Kirazlara ben düşerken

Adımlarında getirmez miydin

Yaylaların ikindi yağmurlarını?

Siyah saçlarında ardıç yaprakları kalmış

Son gölgeler

Yonca çiçekleriyle titreşirken

IV.

Bir kadın

Gelip ansızın

O yüreğin tam ortasına yerleşmiş

Asıl yaşamak istemiş

Sevdiği için yaptığı anı resimlerde.

Ve o kadın

Gözlerimden ayrılmaz.

Büyülü bakışlarla yaşar durur.

Güler durur

Akşam ışıklarıyla sarmaş dolaş

O mozaik desenlerinde…

Rehber Aydın

4 Mart 2009, Mersin

VII.

Yıllar birbirini izledi…

O şimdi Bodrum evlerinin arasında,

O “Tarsus Güzeli”

O “Sarı Ulak”

Bir genç kız, bir gelinlik kızımdır

Artık anasının toprağından uzak.

Akçıl sarısı

Boncuk boncuk meyveler gülüşür dallarında

“Memecik”le kardeş olmuş

Onun topak yeşilliğini kıskanmaz

Gülümserler barış içinde, yan yana.

VIII.

Bazan düşünür:

“Tarsus, Karadirlik’te

Anam, kraliçem ne oldu” diye

Özlemleriyle üzülür

Antik çağlara uzanmış ataları

Akdeniz, Ege kıyılarında

Barışın, sağlığın, sonsuzluğun kaynağı

Ve simgesi olmuş

Ege’den bir imbat koşar gelir.

Halikarnassos’ta bir göçmen “Sarı Ulak”

Tarsos’a,

Toroslar’dan kopup gelen Kydnos’a,

Tarsus’taki ana ağacına

Ve bütün “Sarı Ulak”lara

Ege imbatıyla selam gönderir…

Rehber AYDIN

Galeriye dön