Krem şanti yiyeceklerin üzerinde aynı iştah açıcı etkiyi vermez mi? Verir elbette. Ancak uzun süren çekimlerde, ışık altında kolayca eriyebilen krem şantiler yerine traş köpüğü kullanmak yemek fotoğrafçılarının sıkça başvurduğu bir yöntem. Ayırt etmek ise çok zor.
Reklamlarda gördüğümüz meyvelerin parlak mı parlak, canlı mı canlı gözükmesinin nedeni aslında üstlerine sıkılan deodorantlar. Deodorant yerine saç spreyi de kullanılabiliyor.
Reklamlarda burger köftelerinin büyük ve sulu gözükmesi için çekimden hemen birkaç dakika önce kızartılıyor ve neredeyse çiğ olarak kullanılıyor. Bu yüzden fotoğrafçılar onları renklendirmek için köftelerin üzerine ayakkabı boyası sürüyor ve kızgın şişler yardımıyla üstlerinde mangal izi bırakıyorlar.
Reklamlardaki gazlı içeceklerin yüzbin baloncuklu olması ama evde aynı etkiyi oluşturamamanızın sebebi fotoğrafçıların içeceklerin için özellikle mide ekşimesine iyi gelen antiasit haplardan atması. Gazlı içeceklerle bu ilaçlar buluştuğunda kimyasal bir reaksiyon meydana geliyor ve ortaya o gördüğünüz baloncuklar çıkıyor.
Reklamcıların başvurduğu diğer bir hile ise pasta katmanlarının arasına kartonlar koyarak onları kürdanlarla sabitlemek. Aynı yöntemi sandviç ve hamburger reklamlarında da kullanıyorlar.
Kahvaltılık gevreklerin sütün içine batması ve çok çabuk dibe çökmesi reklamcıların işine gelmiyor, doğal olarak. Bu yüzden süt yerine tutkal kullanarak gevreklerin yüzeyde kalmasını sağlıyorlar.
Kahve olsun, alkollü içecekler olsun, fotoğrafçılar bu içeceklerin üstünde köpük oluşturmak için bulaşık deterjanlarından yardım alıyorlar. Sebebi bulaşık deterjanının hem doğal gözüken hem de bakanlara çekici gelen sabit bir köpük oluşturma becerisi.
Dondurma, stüdyo ışıkları altında hızla eriyeceğinden fotoğrafçıların buna bulduğu çözüm dondurma yerine püre kullanmak. Diğer bir deyişle bildiğimiz patates püresini gıda boyalarıyla dondurma görünümüne getiriyorlar. İçinde dondurma olmayan bir dondurma reklamı düşünün kısacası 😉
Reklamlarda gördüğünüz tavuklar aslında tam olarak kızartılmıyor. Minimum düzeyde ateşe tutulup boyanarak nar gibi kızarmış görüntüsü veriliyor. Tavuğun şişkin gözükmesi için ise içine kağıt havlu doldurulup dikiliyor.
Buzlar ışıklar altında hızlıca eriyeceği için çekimlerde alkolsüz içeceklerin içine plastik buz atılıyor. Hem aynı etkiyi veriyor, hem de uzun süre bu şekilde çalışılabiliyor.
Normalde üzerine döktüğümüz şurubu pancake’ler çok çabuk içine çektiği için çekimlerde onun yerine motor yağı kullanılıyor. Ayrıca pancake’lerin üzerine suya dayanıklı sprey sıkarak da koruyucu bir katman oluşturuyorlar.
Deniz ürünlerinin görünüşü çok hızlı bozulabiliyor. Bu yüzden onu çekim boyunca taze tutmak için fotoğrafçılar su ve gliserini karıştırarak ürünlerin üzerine sürüyorlar.
Sosların kusursuz gözükmesini isteyen reklamcılar sosların içine çeşitli renklerde eritilmiş bal mumu katmayı tercih ediyorlar.
Reklamlarda en fazla iştahımızı açan etkenlerden biri olan ve neredeyse yiyeceğin kokusunu burnumuza kadar getiren “buhar” aslında o yiyeceklerden çıkmıyor. Bunun için genelde özel bir buhar makinesi kullanan yapımcılar bazen de bir parça pamuğu ıslatarak mikroldalgada ısıtıyor ve tabağa koyarak o dumanın yiyecekten çıktığını sanmamızı istiyorlar.
