İnsanlar neden evlenir ve neden boşanır sorularıyla başlayalım. Toplumsal norm ve dini gereklilikler dünyadaki bütün kültürlerde belirli yaşa gelen gençlerin evlenmesi için teşvik, destek ve hatta zorunluluklar oluşturur. Bir çoğumuz neden evleniyorum sorusunu soramadan kendisini evli bulur. Haliyle evlilikteki ve eşteki beklentiler ve sorumluluklar da sorgulanmamış olur. Bireyin istediği tek şey mutlu olmakmış gibi görünse de bunu başarmak çiftler için hiçte kolay olmayacaktır ve başarısız girişimler boşanmayla sonuçlanacaktır.
İÇİNDEKİLER
Evlilik gerçekten insan için faydalı veya gerekli mi? Evrimsel açıdan bakacak olursak bireyin iki temel amacı var: Hayatta kalmak, yaşam kalım mücadelesi vermek ve genlerini bir yavruya aktarmak yani üremek. Yaşamını devam ettiren bireyin, ikinci görevi olan üremeyi yerine getirmesi gerekir. İnsan gibi memelilerin üremesi içinde karşı cinse ihtiyaç duyulur. Karşı cinsle temas sağlanıp cinsel birliktelikten sonra olan yavru için ebeveynlerin etkileşim kurarak yavrunun yaşam kalım mücadelesinde bir süre yavruya destek olmaları yani yavrunun bakımını üstlenmeleri gerekir. Kadınların toplayıcılıkla erkeklerin avcılıkla yavruya gerekli besini sağlama çabaları cinsiyet rollerini oluşturmuştur. Çiftlerin yavru bakımı için etkileşim halinde olmaları ve cinsel birliktelik için toplum ‘evlilik’ kavramını oluşturmuş ve bazı şeylerin meşrulaştırılmasını sağlamıştır.
Evlilik gerçekten faydalı mı diye sorgulayacak olursak yapılan araştırmalar gösteriyor ki gerçekten insan sağlığı için evlilik olumlu bir etkiye sahip. Yapılan araştırma mutlu bir evlilik süren bireyin boşanmış bir bireye göre ömrünün dört yıl daha uzadığını söylüyor.. Mutlu bir beraberlik süren çiftlerin birbirlerine daha iyi baktıkları, sosyal destek sağladıkları, sağlıklı yaşam için birbirlerini teşvik ettikleri görülmüş. Bu durum onların evlilik yaşamlarında daha az stresli olmalarını ve çevreden gelen stres faktörlerinden daha az etkilenmelerini sağlamış. Stresle olumlu baş etmek ise bireyin kalp ve damar hastalıklarına yakalanma riskini azaltıyor. Depresyon, madde bağımlığı, anksiyete gibi bir çok psikolojik rahatsızlıklardan da koruyor.
Evliliğin insan ömrünü uzatmaya varana dek bu kadar çok olumlu yanı , faydaları var ise çiftler neden boşanır ya da evlilikten neden kaçınırlar diye düşünmeden edemiyoruz. İnsanların evlilikten kaçınma sebebinin altında ‘Erkek ve kadınlar farklı gezegenlerden gelir, erkekler biyolojik olarak evliliğe uygun değildir.’ gibi toplumlarda kabul görmüş bir takım mitler, mutsuz evlilik sürdüren çiftler ve boşanan çiftler yatıyor. Boşanan çiftlerin psikologlara başvurma sebepleri ve mahkemelerdeki boşanma gerekçeleri genellikle ‘şiddetli’ geçimsizlik olarak belirtiliyor. Ayrılmak isteyen çiftler şiddetli geçimsizlik yaşarken birliktelik sürdüren çiftler şiddetli geçim sağlıyor olmalılar ki boşanmıyorlar. Peki bu geçimi nasıl sağlıyorlar ? Bu sorunun cevabını Dr. John Gottoman ‘ duygusal zekalı evlilik ‘ diyerek veriyor. Duygusal zekalı evliliklerde çiftler ilişkilerine , birbirlerine, eşinde gördüğü farklılıklara ve benzerliklere saygı gösteriyor, değer veriyor ve empati geliştiriyor yani ona onun gözüyle bakıyor, eşini anlamaya çalışıyor. Davranışları olumlu değerler atfederek değerlendiriyor. Karı koca arasındaki ilişki iyi bir dostluk ilişkisi halini alıyor. İşte bunları yapan çiftlerin uzun yıllar mutlu bir beraberlik sürdükleri sağlıklı ve huzurlu bir ortamda çocuk yetiştirdikleri ve bu olumlu hallerin çocuğa da yansıdığı görülüyor.
Yukarıda bahsedilen yargılardan yola çıkarak mutlu çiftler hep mutludur, hiç sorun yaşamazlar gibi çıkarımlarda bulunmak doğru mu? İnsanlar farklı ortamlarda büyümeleri ve farklı farklı çevreyle etkileşime girmeleri sonucu farklı kişilikler oluştururlar ve bu farklılıklar düşünce ve davranışlara da yansır. Haliyle insan ilişkilerinde de kendini gösterir. Farklılıklara olan bakış açısı da çiftler arasında çatışmaya sebep olabilir. Yani farklılıklar sebebiyle mutlu çiftler de yüksek sesle tartışabilir. Ancak mutlu çiftler tartışsalar bile birbirlerine ve ilişkilerine karşı olumlu duyguları sürdürmeye, birbirlerine eşlik etmekten hoşlanmaya , birbirlerine umut vermeye ve destek olmaktan mutlu olmaya devam ediyorlar. Yani aralarındaki dostluğu devam ettiriyorlar. Olumlu duygu durumunun ağır bastığı çiftler olumsuzlukları daha az algılama eğilimindedirler. Bu da onların daha az çatışmalarını az çatışma da daha çok mutlu olmayı sağlar. Olumsuz duygu durumunun ağır bastığı çiftler de olumsuzlukları daha çok algılama olumlu şeyleri daha değersiz algılama eğilimindedirler. Bu da onların daha fazla çatışmasına daha fazla çatışma hali de daha çok mutsuz olmaya sebebiyet vermektedir. Özetle olumlu ve olumsuz duygular kısır bir döngü halinde çiftleri mutluluğa veya mutsuzluğa mahkum kılar.
Çiftler arasındaki tartışmayı olumlu kılan ilişkideki çatışmayı faydalı hale getirebilen şey çiftlerden birinin tartışma sırasında onarma girişiminde bulunmasıdır. Onarma girişimi çatışmayı yumuşatma çabalarıdır. Bu şöyle bir hareket veya davranıştır diyemeyiz bunu çiftler belirler. Bazı çiftlerde dil çıkarma, bazı çiftlerde bir anda gülme gibi kendini göstermektedir onarma girişimleri. Eğer ki çiftler arası dostluk kuvvetli değil ve olumsuz duygular daha ağır ise bu onarma girişimleri faydalı olmayabilir çünkü karşı taraf olumsuz algılama eğilimindedir.
Boşanmış çiftler bir anda boşanamayacaklarına göre olumsuz olarak yaşanan bir süreç olmalıdır. Yani tehlike çanları çalmaya başlamıştır. Bu tehlike çanları birkaç şekilde kendini göstermektedir. Gelin bu belirtilere biraz göz atalım.
Tartışmaya suçlama , iğneleme , genellemeler atfetme gibi sert başlangıçlar yapmak o tartışmanın sonuçsuz kalacağını göstermektedir. Aradaki onarma girişimleri bile sert başlangıçlı tartışmalarının iyi sonuçlanmasına imkan tanımamaktadır.
İkinci belirtide eleştiri, hor görme, kendini savunma, araya duvar örme gibi birkaç unsur bir arada bulunmaktadır. Eleştiri bireyin karakterini de kapsar yani geneller bu sebeple bireyler eleştiriyi olumsuz algılarlar. Hor görmenin temelinde de tiksinme yatar eşlerden biri bunu algılarsa çatışmanın olumlu ilerlemesi pekte mümkün olmaz. Alay etme , küçümseme, göz devirme gibi söz ve davranışlar hor görmeye girmektedir. Kendini savunan eş bir bakıma saldırıya geçmiştir ve saldırıya geçen taraf geri adım atmaz onarma girişimlerinde bulunmaz yani yangına körükle gitmiş olur haliyle de çatışma sönmek yerine alevlenir. Eleştiriyle başlayan çatışma çiftlerden birinin araya duvar örmesi yani kendini iletişime kapatmasıyla son bulur. Duvar ören taraf sadece o anki çatışmadan değil bir süredir var olan evliliğinden de kaçmaktadır. Eşlerden birinin kendisini iletişime kapatması sorunu çözümsüz hale getirir.
Çatışmalarda aniden ve karşı tarafı çok etkileyecek şekilde gelişen patlamalar dolup taşmak olarak nitelendirilmektedir ve bu bireyi tartışma sırasında sürekli bunu düşünmeye sevk eder. Psikologlar danışanlarından yola çıkarak diyor ki beden dili bireyin patlamak üzere olduğunun belirtilerini gösterir. Bireyin kalp atışının hızlandığının, soluğunun kesildiğini hissetmesi bireyi daha da gerginleştirir. Karşı tarafında bunu fark etmesi kişide duygusal gerginliğe yol açar. Evrimsel bir kökene dayanan erkeklerin daha öfkeli olduğu miti oldukça yüksek düzeyde gerçeklikler barındırır. Fizyolojik olarak incelediğimizde görüyoruz ki erkeğin kardiyovasküler sistemi stres durumlarında kadınlarınkine göre daha aktiftir ve daha uzun bir sürede normal düzeye gelir. Bu sistemin aktifliği avcılıkla uğraşan erkeklerin tehlike karşısında korunmasına olanak sağlamıştır. Yani sakin kalamayan erkekler seçilmiştir.
Onarma girişimlerinin çatışma yumuşatmada olumlu etkiye sahip olduğunu söylemiştik. Ancak başarısız onarma girişimleri çatışmayı frenleyememektedir. Bu da daha çok olumsuz duyguların olduğu evliliklerde gözlenir.
Son belirti kötü anılardır. Evliliğin iyi gitmediği çiftler geçmişteki olumsuzlukları daha büyük ve daha olumsuz algılama ve olumlulukları görmeme eğilimindedirler. Geçmişte yaşadıkları mutlu anlar hiç hatırlanmaz hale gelir.
İşte bütün bu belirtiler ayrılık geliyor demektedir. Boşanmanın habercisi olabilir.
Psikolojik Danışman Fatih UĞUR
Konya – 2018
Optimum Aile Danışma Merkezi