Savaş cephesinin petrol oyunu ve eriyen servetler

Bugün küresel bir oyuncu olan bir bankanın altınla ilgili görüşleriyle başlayayım; oldukça aydınlatıcı olduğunu göreceksiniz. Deutsche Bank, yükselen petrol fiyatlarının altın fiyatları için olumlu olduğunu söyledi. Haberin tümünü okuduğunuzda Deutsche Bank’ın petrol fiyatlarındaki oynaklıktan pek endişe duymadığını, aksine bu demecin içinde yüksek petrol fiyatından duyulan ‘gizli’ memnuniyeti seziyorsunuz.

Bugün dünyada en çok altın rezervine sahip merkez bankası ABD Merkez Bankası yani Fed. Fed’i takip eden merkez bankası Alman Merkez Bankası. Alman Merkez Bankası’nın elindeki altın rezervleri 3 bin 500 tona yaklaşıyor. Alman Merkez Bankası (Bundesbank) aslında, ECB’nin bir şubesi sayılabilir. Ama pratikte pek öyle değil. Almanya, yerel merkez bankalarının rezervlerinin güçlü olmasından yana. Bunu İtalya Merkez Bankası da yapıyor. Bu, hala ECB’nin ve Euro’nun gerçek yerine oturamadığını bize gösteriyor. Yani Kara Avrupası ulus-devletleri, gizliden gizliye, hep geriye dönmenin ideolojisini bir taraflarında taşıyorlar ve buna uygun araçları kıskançlıkla koruyorlar.

Bugün petrol fiyatlarını, İran’ı kullanıp yüksekte tutmak oldukça politik bir operasyon ve bu operasyonun arkasında, geleneksel Alman sermayesi, neoconlar ve bunların dayandığı yağmacı küresel sermaye var. İşte Deutsche Bank’ın altın fiyatlarını petrol fiyatlarına bağlayan ‘gizli’ sevincinin arkasında bu gerçek var. Ayrıca petrolün yükselmesine bağlı olarak rezerv paraların değer yitirmesi ve altına kaçış, ihracat sıkıntısı çekmeye başlayan ve küresel pazarlarda Çin hatta Türkiye gibi rakiplerle kapışmak zorunda kalan geleneksel Alman sanayisini rahatlatacak bir gelişme. Bunun için Almanya niye, neoconlarla birlikte, İran’ı kışkırtıp petrol fiyatlarını yukarı çekmesin. Üstelik artan petrol fiyatları, Ortadoğu’da katil Esad’ı destekleyen Rusya’nın işine yaradığı gibi, İran’ın kısıtlı petrol ihracatını değerli hale getirip İran rejiminin daha fazla diklenmesine (!) yol açıyor. Tabii yükselen petrol fiyatları, ilk önce seçime giden Obama yönetimini sonra da Ortadoğu’da büyüyen ekonomisi ile giderek etkin olan ve Suriye rejimine, bölgede tek dur diyebilecek, Türkiye’yi vuracak. Balyozlarla, MİT operasyonlarıyla yapamadıklarını şimdi İran’ı kışkırtarak petrol fiyatları ile yapmaya çalışacaklar. Ama bu oyunlar bizdeki Ergenekoncuların son on yılda yaptıkları her hamle gibi direkten dönmeye mahkûm. Çünkü Türkiye’nin bu durumun farkında olması İran’ın da farkında olması anlamına geliyor ve İran tarafı ‘meseleyi’ bölgesel bir çatışma seviyesine hiçbir zaman çıkarmıyor. Bunun için Türkiye, İran’ın nefes almasını sağlıyor. Ama tabii ki bu oyunlar bitmeyecek.

Aslında bu küresel çekişmenin Türkiye tarafını ise Forbes’ın son zenginler araştırmasına dikkatli bir gözle baktığımız zaman görebiliyoruz. Geçen sene Forbes listesinde 39 dolar milyarderi yer almıştı.

Forbes dergisinin de vurguladığı gibi, ‘şimdi durum elbette pek parlak görünmüyor. Bu kez 35 dolar milyarderi var. En Zengin 100 Türk’ün geçen yıl 104,4 milyar dolar olan toplam serveti 9,4 milyar dolar azalarak 95 milyar dolar oldu.’ Bu, yaklaşık yüzde 10’luk, erime hiç şüphesiz bir takım bilânço ve kur oynamalarıyla açıklamayacak kadar ciddi. Türkiye, 2011’de çok önemli bir büyüme aşınmasına uğramadı. Ama servetlerdeki bu erime, bu servetlerin bir değerlendirme sorunu ile karşı karşıya kaldığını bize gösteriyor.


Eyvah! Nereye gitti sizin paralar!

Zenginler, grafikten de göreceğiniz gibi, çıkışı enerji de bulmuş. Ama bu da bir yere kadar tabii.Bunun dışında bu zenginlerin servetlerinin kaynağı on yıldır hep aynı. Yani, tekstilden, demir-çeliğe oradan çimentoya kadar hep geleneksel sektörler. Teknoloji alanında da, öyle nano-teknoloji, genetik falan sanmayın, operatörlük falan… Şimdi, çok tartıştığımız 28 Şubat’da, bu sermayenin örgütlü kesiminin, kendini askerle 1000 yıl garanti altına almak istemesiydi. Ama olmadı; onların yerine küresel pazarlarda rekabet eden yenileri geldi.  İran diklensin, petrol fiyatları tavan yapsın, faizler yukarı çıksın, Türkiye’ye sermaye girişi dursun, yine savaş çıksın, Anayasa süreci bitsin, askerler konuşsun, Türkiye küçülsün, sizin servetleriniz artsın… Çok isterdiniz değil mi?  Deutsche Bank, şunlara bir rapor hazırla; 28 Şubat tarihli olsun…