Brezilyalı bir kabile üyeleri, sayıları bilmeden ve isimlendirmeden, yani sayı kelimeleri olmadan aritmetiği kavrayabiliyor.
Tam olarak nerede ve nasıl başladığını bilemiyoruz ama kelimelerle iletişim insanlık tarihinin açık ara en büyük devrimi olarak nitelendirilebilir. Öyle büyük bir atılım ki kelimelerin olmadığı bir evren tahayyül etmek bile zor çünkü bu durumu açıklayan bir “kelime” yok!
Birçok dini anlatıda insanın varoluş macerası Yaratıcı’nın ona “isimleri” öğretmesi ile başlar. Siz ekranınızda gördüğünüz bu kelimeleri okuyup zihninizde bir anlam inşa ederken bu kelimelerin yazarı belki de yüzlerce kilometre uzakta ve hatta yıllarca geride kalmış olabilir. İşte hergün üzerinde hiç düşünmeden büyük bir bonkörlükle dağıttığımız kelimeler bu kadar güçlü, zamandan ve mekândan muaf araçlarımızdır. İnsanlığın yarattığı en büyük güç “kelime” desek muhtemelen abartmış olmayız.
Bir düşünelim: Bir kelime yahut kelime grubu hayatımıza hiç girmemiş olsaydı ne olurdu? İçinde yaşadığımız medeniyet nasıl şekillenirdi? Hayal edin; mesela kullandığımız dilde “sayılar” hiç olmasaydı, yaşantımız nasıl olurdu? Yaşayabilir miydik?
Brezilya’nın Amazon yağmur ormanlarının sakinleri olan Pirahã halkının bir rakam veya başka herhangi bir kesin miktar için hiçbir terimi yok. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü bilim insanı Edward Gibson tarafından yönetilen bir araştırma grubu, rakam veya sayısal terimlerden yoksun dillerine rağmen Pirahã üyelerinin, bir deneycinin önlerine yerleştirdiği öğelerin sayısını rahatlıkla belirleyebildiklerini keşfetti. Araştırma sonuçları, sayı kelimelerinin insanların tam olarak öğelerin miktarlarını düşünmesini ve tanımasını sağladığını savunan ve uzun süredir baskın olarak kabul gören temel bir fikre meydan okuyor. Görünen o ki, sayı kelimeleri altta yatan sayı temsillerimizi değiştirmiyor; bunun yerine zaman içinde ve farklı bağlamlarda çoklu nesnelerin tam miktarını takip etmek için bilişsel bir yöntem kullanılıyoruz.
Önceki çalışmalarda Brezilyalı kabile üyelerinin “bir”, “iki” ve “çok” için kelimeleri olduğunu göstermişti (SN: 12/10/05, s. 376). Ancak, uzun süredir Pirahã araştırmacısı olan ve Illinois State Üniversitesi’nde yeni bir çalışma yürüten Dr. Daniel Everett bu sonuçları sorgulayan yeni bir çalışma başlatmış.
Yeni çalışmada Pirahã dilinde tam sayılar için hiçbir kelime bulunmadığı konusundaki sonuç masaya yatırılmış. Altı yetişkin Pirahã gönüllüsünün her biri için, bir araştırmacı bir tahta makarayı bir masaya yerleştirmiş ve toplam 10 makaraya ulaşana kadar her seferinde birer birer makaralar eklemiş. Her yeni miktar için, deneye katılan gönüllülere “bu ne kadar?” diye sormak üzere Pirahã dilini kullanmışlar. Daha sonra aynı gönüllülerden dördüne benzer bir çalışma, bu kez araştırmacının 10 makaradan sonuçta tek bir makara kalana kadar her seferinde bir makarayı çıkarttığı bir tasarımla uygulanmış. Gönüllülerin, aynı sayıda sözcüğü, artan veya azalan makara sayısıyla uğraşırken önemli ölçüde farklı miktarlar için kullandıkları görülmüş. Artan miktarlar için, bu kelimeler kabaca bir, iki ve çok’a karşılık gelirken azalan miktarları belirtmek için, aynı üç kelime 1-6 makarayı, 4-10 makarayı ve 7-10 makarayı belirtmek için kullanılmış.
Bu sonuçlara göre Pirahã üyelerinin kullandığı üç kelimenin az, bazıları ve daha fazlası gibi genel miktarları ifade ettiği düşünülüyor. Benzer bir örüntü toplayıcı olarak yaşayan başka kabilelerin dilleri için de geçerli gibi görünüyor.
İkinci bir deneyde, 14 Pirahã üyesi yetişkinin sayılara dair hiç bir kelime bilmemelerine rağmen tam istenen miktarlarda nesne grupları üretebildikleri görülmüş. Bir ile 10 arasında farklı sayılarda makaralardan oluşan bir hattın karşısındaki katılımcılar, hemen hemen her zaman eşleşen bir satıra koymak için aynı sayıda şişmemiş balon seçmişler. Öte yandan, aynı bireyler, bir deneycinin bir kutuya damlattığı su damlalarını izledikten sonra, damlalarla eşleşen sayılarda balon seçmek gibi kesin miktarları ardışık olarak izlemelerini ve hatırlamalarını gerektiren görevleri çoğu kez becerememişler.
Araştırmacılara göre sayı sözcükleri, büyük nesne gruplarının tam miktarlarını izleme yeteneğini büyük ölçüde artıran önemli kültürel buluşlar olarak niteleniyor. Dillerinde sayı sözcükleri olan insanlar, bir teneke kutuya bırakılan makara sayısını hatırlamayı ve yeniden oluşturmayı kolaylıkla başarabiliyorlar.
Harvard Üniversitesi psikoloğu Elizabeth Spelke, Pirahã yerlilerinin sayılara dair kelimelerinin olmadığını kabul ediyor, ancak daha önceki çalışmalarda gösterildiği gibi tam miktarları anlayıp anlayamadıklarını sorgulamak istiyor. Spelke’ye göre, “yedi gibi kesin sayı miktarlarının sayı kelimelerine ve sözlü saymaya bağlı olup olmadığı sorusu hala cevaplanmayı bekliyor.
Bu satırlara kadar sabırla okuyabilmiş olan sizlere bir zihin alıştırması ya da zihinsel bir deney olarak soralım: “7” rakamı gibi kesinlik belirten ve gerektiren bir kavramı sayıların kelime karşılığının olmadığı bir dilde nasıl ifade edebilirdik? Kültürel evrimin gereği hiçbir zaman “bir”, “iki” ve “çok” dan daha fazlasını saymaya gerek duymamış bir topluluğun yaşam şekli nasıl olabilir? Yokluklar toplumu olduğu için mi saymaya gerek duymamışlar ya da tam tersi bolluk toplumu olduğu için mi saymayı dillerine yerleştirmemişler?
Dilimizin yapısı dünyamızı nasıl algıladığımızla çok yakından ilişkili. Pirahã dili gibi uç konularda yapılan çalışmalar bize insanın dil yeteneği ve zihinsel dünyası hakkında yeni bir çok ipucu sağlaması açısından çok önemli.
Bu yazı ilginizi çektiyse sıradaki yazımız sizin için geliyor: Dilimin Sınırları Dünyamın Sınırlarıdır
İçerik: ScienceNews By Bruce Bower JUNE 18, 2008
Orijinal Çalışma: Frank, M.C., et al. In press. Number as a cognitive technology: Evidence from Piraha language and cognition. Cognition. doi: 10.1016/j.cognition.2008.04.007