SENDE HANGİSİ VAR?

Şekilcilikte üstümüze yok. Şekle saplanıp kalmak – bu hangi görüş olursa olsun- bağnazlık ve bundan insanoğlunda çok var.

Bu köşe yazım diğerlerine benzemeyecek pek… Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa’nın (SAV) çeşitli kaynaklardan derlediğim ve adına “üsve-i hasene” denilen “örnek” alınacak özelliklerine yer vereceğim bu yazımda.

Üsve-i Hasene, Allah Resulü Peygamberimiz Hazreti Muhammed Mustafa için, Yaradan’ın kullanmış olduğu bir sıfat. Kelime anlamı olarak, “güzel örnek” anlamına gelen “Üsve-i hasene,” Ahzab Suresi’nde şu şekilde geçiyor:

“Kesin olan şu ki, sizin için Allah’ın huzuruna çıkmayı umanlar, ahiret gününe inananlar ve Allah’ı çok zikredenler için Allah’ın Resulü güzel bir örnektir.”

Bu yazı özellikle siyasi propaganda aracı olarak dini çok güzel kullanan ama iş uygulamaya gelince, koca bir teğet çizerek, Allah’ın resulünün bu özelliklerin yanından bile geçmeyenlere gelsin… Allah’ın, ona iman etmeyi kendisine imanın şartı olarak bildirdiği peygamber efendimizin örnek hallerinin üstünden hep birlikte geçelim. Hep birlikte geçelim ama “dindarlığı kisve yapan dil cambazları” özellikle geçsinler ve bu listede kendilerine uyan özelliklere bir tık atsınlar…

Altını çizeyim; din alimi değilim. Kitaplardan, internetten derlenen bilgiler bunlar. Ancak takdir edersiniz ki, yazımızın bir uzunluk kısıtlaması var. Dolayısıyla bu üsve-i hasene’lerin hepsi bu yazıya dahil edilemedi ne yazık ki…

Peki, nedir bu üsve-i hasene’ler?

Peygamber efendimiz;

1- Haram ve helal konusunda çok hassastı.

2- Aynı hassasiyeti kul hakkı konusunda da gösterirdi.

3- Hatta kamu hizmetinde bulunanların görevleri dolayısıyla aldıkları hediyeleri de doğru bulmamış ve bu hediyelerin aslında kendi hakları olmadığını vurgulamıştır. Hazreti Peygamber efendimiz, bu tür hediyeleri de kul hakkı kavramı içinde değerlendirmiştir.

4- Bir meclise girince neresi boş kalmışsa oraya otururdu. Diğer insanların da öyle yapmasını arzu ederdi. Öyle ki, belli bir yerde oturulmasının bir adet haline gelmesini istemediği için, mescidin her yerine otururdu. Makamlara, yerlere önem atfedilmesinden hoşlanmazdı. Bizde ise etkinliklerde ön sırada poposuna ayrılmış koltuk bulamayanlar köpürüyor, kükrüyor. Gelmese de koltuğu etkinlik boyunca boş kalıyor…

5- Alçak gönüllü idi.

6- Cömertti.

7- Şükrederdi.

8- Vefaya önem verirdi.

9- Sükunet sahibiydi. En kızıştırıcı olaylar karşısında dahi sükunetini ve vakarını korurdu.

10- İfrat ve tefritten kaçınır, itidalli olmayı önerirdi. Her hususta aşırılığı yasaklamış, orta yolu benimsemeyi önermiştir.

11- Evi de eşyaları da sadeydi. Hatta günlerden birinde, hazreti Peygamber’in yatağının katlanmış bir şilteden ibaret olduğunu gören bir kadın ona içi yün dolu bir yatak getirmiş ama Hazreti Peygamber bunu geri çevirmiş ve Hazreti şöyle demiştir: “Allah’a yemin ederim ki, şayet isteseydim, hak Teala altın ve gümüş dağlarını benimle yürütür, emrime verirdi.”

12- Öfkeli bir insan değildi ancak söz konusu bir hakkın çiğnenmesi olursa, öfkelenirdi. Ne zamanki hak yerini bulurdu, öfkesi o zaman dinerdi.

13- Yolu üzerinde rastladığı ve diğer insanlara zarar verecek şeyleri yoldan kaldırır ve kenara koyardı.

14- Vücudunun ve giysilerinin temiz olmasına önem verirdi.

15- Aynı şekilde çevre temizliğine de ehemmiyet gösterirdi. İnsanların toplu olarak bulunduğu yerlere tükürülmesini istemezdi. Hatta bir keresinde, mescitte gördüğü bir tükürüğü bizzat temizlemişti…

16- Başkalarının yaşadığı yere izinsiz girmeyi asla kabul etmez, hatta bu yerlere izinsiz bakmayı bile onaylamazdı.

17- Selamlaşmaya önem verirdi. “Küçük olan büyüğe, binitli olan yürüyene, yürüyen oturana, sayıca az olanlar da çok olanlara selam vermelidir” derdi. Bir meclise girerken de, o meclisten ayrılırken de selam verilmesi gerektiğini söylerdi.

18- Konuşma şekline dikkat ederdi: yüksek sesle konuşulmasını veya öfkeli tarzda konuşmayı onaylamazdı. Alçak sesle ve anlaşılır bir dille konuşulmasını isterdi. Süslü kelimelerle konuşulmasını, bilgiçlik taslayan kelimeleri yasaklamıştı.

19- Tabii ki konuşmada güzel söz söylemeyi öğütlerdi. Hatta bir Hadis-i Şerifi’nde; “yarım hurma vermek suretiyle de olsa cehennemden korunun. Bunu da bulamayan güzel bir sözle cehennemden korunsun” buyurmuştur.

20- İki kişinin aralarında fısıldaşarak konuşmalarını yasaklamıştı.

21- Kendisinin; “özür dilemek zorunda kalacağın bir sözü söyleme” şeklindeki sözünün de altını çizmek isteriz.

22- Hasta ziyaretine kıymet verirdi.

23- Ona göre, insanlara taziyede bulunmak, önemli bir insani vazifedir.

24- Hayvanları severdi. “Her hayvan Allah’ın eseridir ve insanoğluna emanettir.” derdi. Her canlıya yapılan iyilikte sevap olduğunu söylerdi. Hayvanlara kötülük yapanların Allah’ın gazabını hak ettiğini vurgulamıştı.

25- Ağaca çok kıymet verirdi: “Kıyamet kopmaya yakınken elinizde bir ağaç fidanı varsa ve onu dikmeye vakit bulabilirseniz onu dikin” diye buyurmuş;

DAHA NE DESİN? NASIL YAŞASIN?

Bir sonraki yazımızda belki bu özellikler ile günümüzde çelişen bazı yaşanmışlıkları karşılaştırırız. Ben dayanamadım bir iki tanesini yazdım bile! Siz yaşarken şahit olduğunuz teğetleri yorum olarak yazın lütfen; birlikte değerlendirelim…

Kalın sağlıcakla…