Sermaye Kaybı ve Borca Batıklık Hali ( Teknik iflas )

Sermaye şirketlerinde finansal durumların bozulması, faaliyetlerin zararla sonuçlanması şirketlerin özkaynak pozisyonunu aşağıya çekerek negatif yönde etkilemektedir. Faaliyet zararlarının uzun dönemlere yayılması şirket sermayelerinin belirli ölçüde karşılıksız kalmasına hatta zaman zaman tamamen karşılıksız kalmasına sebebiyet vermektedir. Bu durum şirket aktiflerininin borç ve yükümlülüklerini karşılayamaması, diğer bir ifadeyle borca batıklık halini doğurabilir.

Peki, Sermaye kaybı ve borca batıklık hali nedir? Sermaye kaybı ve borca batıklık hallerinin sermaye şirketlerine sonuçları nelerdir? Sermaye kaybı ve borca batıklık hali nasıl hesaplanır? Bu hususlarda Mevzuatımızdaki düzenlemeler nelerdir?

Makalemizin konusu özü itibariyle ticaret hukuku konusu olsa da mali ve vergisel sonuçları itibariyle özellikle özkaynak sıkıntısı çeken şirketlerde muhasebe ve vergi ekiplerinin sık sık gündemini meşgul etmektedir. Bu makalemizde yukarıda yer alan soru işaretlerine cevap bulmaya çalışacağız.

Sermaye kaybı ve borca batıklık hali nedir? Sonuçları nelerdir?

Sermaye şirketlerinde sermaye kaybı ve borca batıklık hali temel olarak 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 376.maddesinde açıklanmıştır. Söz konusu kanun maddesinde aşağıdaki ifadelere yer verilmiştir;

(1) Son yıllık bilançodan, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının yarısının zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşılırsa , yönetim kurulu, genel kurulu hemen toplantıya çağırır ve bu genel kurula uygun gördüğü iyileştirici önlemleri sunar.

(2) Son yıllık bilançoya göre, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kaldı ğı anlaşıldığı takdirde, derhâl toplantıya çağrılan genel kurul, sermayenin üçte biri ile yetinme veya sermayenin tamamlanmasına karar vermediği takdirde şirket kendiliğinden sona erer.

(3) Ş irketin borca bat ı k durumda bulundu ğ u şü phesini uyand ı ran i ş aretler varsa, y ö netim kurulu, aktiflerin hem i ş letmenin devaml ı l ığı esas ı na g ö re hem de muhtemel sat ış fiyatlar ı ü zerinden bir ara bilan ç o çı kart ı r. Bu bilan ç odan aktiflerin, ş irket alacakl ı lar ı n ı n alacaklar ı n ı kar şı lamaya yetmedi ğ inin anla şı lmas ı h â linde, y ö netim kurulu, bu durumu ş irket merkezinin bulundu ğ u yer asliye ticaret mahkemesine bildirir ve ş irketin iflas ı n ı ister. Me ğ erki, iflas karar ı n ı n verilmesinden ö nce, ş irketin a çığı n ı kar şı layacak ve borca bat ı k durumunu ortadan kald ı racak tutardaki ş irket bor ç lar ı n ı n alacakl ı lar ı , alacaklar ı n ı n s ı ras ı n ı n di ğ er t ü m alacakl ı lar ı n s ı ras ı ndan sonraki s ı raya konulmas ı n ı yaz ı l ı olarak kabul etmi ş ve bu beyan ı n veya s ö zle ş menin yerindeli ğ i, ger ç ekli ğ i ve ge ç erlili ğ i, y ö netim kurulu taraf ı ndan iflas isteminin bildirilece ğ i mahkemece atanan bilirki ş ilerce do ğ rulanm ış olsun. Aksi h â lde mahkemeye bilirki ş i incelemesi i ç in yap ı lm ış ba ş vuru, iflas bildirimi olarak kabul olunur.

6102 Sayılı kanunun 376. Maddesine açıklık getiren  “ 6102 SAYILI TÜRK TİCARET KANUNUNUN 376’NCI MADDESİNİN UYGULANMASINA İLİŞKİN USUL VE ESASLAR HAKKINDA TEBLİĞ ” 15.09.2018 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Yine 26.12.2020 tarihinde “6102 Sayılı kanunun 376. Maddesine açıklık getiren  “ 6102 SAYILI TÜRK TİCARET KANUNUNUN 376’NCI MADDESİNİN UYGULANMASINA İLİŞKİN USUL VE ESASLAR HAKKINDA TEBLİĞDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ” yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Söz konusu tebliğlerde sermaye kaybı ve borca batıklık haline detaylı açıklamalar getirilmiştir. Tebliğ çıkarımlarını özetlemek gerekirse;

Genel Kurul aşağıdaki iyileştirici önlemleri alabilir?

  1. İktifa ( Yetinme )

a.1) Sermaye azaltımı yaparak sorunu çözebilir. ( Basitleştirilmiş sermaye azaltımı )

a.2) Kanuni Yedekler ve Serbest Yedekler aracılığı ile birikmiş zararlar yok edilir ve teknik iflastan kurtulunabilir.

b.1) Zarar ortakların hissesi oranınca ortaklara dağıtılır. Ortaklar sermaye artırımı yapmaksızın zararı telafi etmek için şirkete ödeme yapar. (sermaye tamamlama fonu hesabında toplanır )

b.2) Eş zamanlı azaltım ve artırma (yada eş zamanlı artırım ve azaltım ) işlemi yapılarak teknik iflastan kurtulunabilir.

c) Sermaye artırımı yaparak teknik iflastan kurtulunabilir.

d) Tasfiye sürecine girebilir.

** Zarar telafi fonu, sermaye azaltımı gibi iyileştirici önlemlerin vergisel sonuçları mutlaka değerlendirilmelidir.

Sermaye kaybı ve borca batıklık hali nasıl hesaplanır?

6102 Sayılı TTK 376.maddesinin Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Tebliğinin 13.maddesinde belirtildiği üzere “ Şirketlerin sermaye kaybı veya borca batık olma durumları, 6102 Sayılı Kanunun 88 inci maddesine göre hazırlanacak finansal tablolar esas alınarak belirlenir. Finansal tabloların düzenlenmesinde ihtiyari olarak Türkiye Muhasebe Standartlarının uygulanmasının tercih edilmesi halinde, bahsi geçen durum bu şekilde hazırlanan finansal tablolar üzerinden değerlendirilir.”

Borca batıklık halinin hesaplanmasında yıllık bilançoların kullanılabileceği gibi ara dönem finansal tablolar üzerinden de yapılır.

Sermaye kaybı ve borca batıklık hesabı aşağıdaki formül ile yapılır;

*** Söz konusu tebliğe eklenen Geçici Madde 1 kapsamında “1/1/2023 tarihine kadar, Kanunun 376 ncı maddesi kapsamında sermaye kaybı veya borca batık olma durumuna ilişkin yapılan hesaplamalarda, henüz ifa edilmemiş yabancı para cinsi yükümlülüklerden doğan kur farkı zararları dikkate alınmayabilir.” İfadesini yer verilmiştir.

26.12.2020 tarihinden yayınlanan tebliğ ile birlikte 1/1/2023 tarihine kadar, Kanunun 376 ncı maddesi kapsamında sermaye kaybı veya borca batık olma durumuna ilişkin yapılan hesaplamalarda ““kur farkı zararlarının tamamı ile 2020 ve 2021 yıllarında tahakkuk eden kiralamalardan kaynaklanan giderler, amortismanlar ve personel giderlerinin toplamının yarısı” dikkate alınmayabilir ifadelerine yer verilmiştir.

Bununla birlikte Tebliğlerde, henüz ifa edilmemiş yabancı para cinsi yükümlülükten doğan kur farkı zararı olarak dikkate alınmayacak tutarın nasıl hesaplanacağı açık değildir.

Biraz daha detay ifade edecek olursak; Tebliğde ifade edilen henüz ifa edilmemiş yabancı para cinsinden yükümlülüklere ilişkin kur farkı zararlarından kasıtın sadece vadesi gelmeyen borçlara ilişkin kur farklarının mı olduğu, yoksa vadesi geldiği halde ödenmeyen kur farklarını da mı kapsadığı net değildir.

Öte yandan söz konusu tebliğde sadece kur zararlarından bahsedilmiş olup, kur gelirlerinden hiç bahsedilmediği görülmektedir.  Hesaplama yaparken kur zararlarının tamamının mı yoksa kur gelirleriyle netleştirildikten sonra kalan kısmının da hesaplama dışında kalacağı net olarak ifade edilmemiştir.

Tüm bu nedenlerden dolayı yabancı para biriminden kaynaklı yükümlülükten doğan kur zararlarının hesaplama dışında bırakılmasından önce bu soru işaretlerinin giderilmesi gerektiği kanaatindeyim.

Saygılarımla,

Gökhan Kasap, CPA