Seymenoğlu’nun Alaçatı’daki göz bebeği: Pupil

Alaçatı’da “göz bebeği” sloganıyla hizmet veren “Pupil Otel”; güneşi, yeşili içine çekip sakin bir tatil geçirmek isteyenlerin tercih ettiği mekânlardan biri. Otel, sadece coğrafyasının verdiği üstünlükle değil, sağlık turizmine yönelik hizmetleriyle de turistlerin gönlünü çeliyor.

Dünyada oksijen kapasitesi en fazla yerlerden biri olan Alaçatı; tarihi taş evleri, sıcak iklimi ve surf merkezi haline gelen deniziyle turistlerin ilgisini çekiyor. Karşıyaka Göz Hastanesi’nin Sahibi Dr. Ömer Seymenoğlu da başta yurtdışından tedavi amacıyla Türkiye’ye gelen hastalar olmak üzere tüm turistleri Alaçatı’nın doğal güzellikleriyle Pupil Otel’de buluşturmaya davet ediyor.

Sağlık turizmi konseptiyle Pupil Otel’de SPA, Türk Hamamı, Sauna, Buhar Odası yer alıyor. Yakın zamanda ise otelde termal havuzlara yer verilecek. Seymenoğlu ile bir göz doktoru olarak Pupil’i kurmaya nasıl karar verdiğini ve devamında gelişen süreçleri konuştuk.

Oteli kurmaya nasıl karar verdiniz?

Bir göz hekimi olarak ilk etaptaki amacım otel kurmak değil, bir göz hastanesi açmaktı. İzmir’de Karşıyaka Göz Hastanesi’ni 2005’te kurdum. Aynı zamanda Karşıyaka’da bir Tıp Merkezimiz daha var. Tıp alanındaki çalışmalarımız başarılı bir şekilde ilerlerken 2010’da yurtiçinde mali açıdan daralma yaşadık; özellikle Sosyal Güvenlik Kurumu’nun

Dünyada oksijen kapasitesi en fazla yerlerden biri olan Alaçatı; tarihi taş evleri, sıcak iklimi ve surf merkezi haline gelen deniziyle turistlerin ilgisini çekiyor.

Karşıyaka Göz Hastanesi’nin Sahibi Dr. Ömer Seymenoğlu da başta yurtdışından tedavi amacıyla Türkiye’ye gelen hastalar olmak üzere tüm turistleri Alaçatı’nın doğal güzellikleriyle Pupil Otel’de buluşturmaya davet ediyor.

Sağlık turizmi konseptiyle Pupil Otel’de SPA, Türk Hamamı, Sauna, Buhar Odası yer alıyor. Yakın zamanda ise otelde termal havuzlara yer verilecek. Seymenoğlu ile bir göz doktoru olarak Pupil’i kurmaya nasıl karar verdiğini ve devamında gelişen süreçleri konuştuk.

Oteli kurmaya nasıl karar verdiniz?

Bir göz hekimi olarak ilk etaptaki amacım otel kurmak değil, bir göz hastanesi açmaktı. İzmir’de Karşıyaka Göz Hastanesi’ni 2005’te kurdum. Aynı zamanda Karşıyaka’da bir Tıp Merkezimiz daha var. Tıp alanındaki çalışmalarımız başarılı bir şekilde ilerlerken 2010’da yurtiçinde mali açıdan daralma yaşadık; özellikle Sosyal Güvenlik Kurumu’nun ödediği bütün ücretlerin o yıllarda düşürülmesi bu durumun ortaya çıkmasında etkili olmuştu. Fark ücreti almakta kısıtlanan hastaneler maddi açıdan sıkıntı yaşamaya başladı. Biz de bu süreçte zorluk yaşadık ve yurtdışından gelen hastalara yönelik sağlık turizmine başlamaya karar verdik. Bu kararımızda Sağlık Bakanlığının teşvik vererek, yatırım sırasındaki bazı giderleri karşılayacağı yönünde açıklamaları da etkili olmuştu. Ben de ayrıca özel bir sağlık şirketi kurdum.

İlk başlarda oteli hastanenin bir parçası olarak düşünmüştüm, ama ufak bir yer olarak planlamıştım ve bu durumdan memnuniyet duymamıştım. Sonra biraz büyüttüm, daha büyüttüm derken 25 odalı güzel bir otele dönüştürdüm. Tabi sadece sağlık turizmiyle burayı doldurmak mümkün değil, dolayısıyla dış piyasaya da açılmak gerekti…

Göz hastalarınız otelinize ilgi gösteriyor mu?

Evet. Göz ameliyatı olan hastalarımızı da otelimizde ağırlıyoruz. Göz ameliyatlarında en fazla 1 gece hasta yatırıyoruz, sonrasında hemen taburcu edebiliyoruz. Zaten hasta daha fazla yatınca sıkılıyor. Ama yabancı hastaların 3 gün sonra kontrolleri oluyor. Onlar da hastanede kalmak yerine dışarıda olmak eğlenmek istiyorlar.

Bu sırada Mevzuat gereğince bize de bazı yükümlülükler düşüyor. Yatan hastayı hem sağlık bakanlığına hem de mahalli karakola bildirmemiz gerekiyor. Biz de 3 gün sonra, kontrollerinin ardından hastalarımızın ülkelerine güvenli bir şekilde gitmelerini sağlamak için elimizden geleni yapıyoruz.

En çok hangi ülkelerden talep oluyor?

Kuzey Avrupa ülkeleri, İsveç, Norveç, İrlanda, İngiltere, Hollanda başta olmak tüm dünyadan misafirlerimiz oluyor.

İzmir turizminden bahseder misiniz?

Dünyanın neresine giderseniz gidin Türkiye’yi arıyorsunuz; güzel bir ülke. Yabancılar da bunu çok iyi biliyor ve yabancılar da Türkiye’ye ilgi gösteriyor. Türkiye’ye gelen yabancı sayısı her geçen gün artıyor. İzmir’de de turizm her yıl biraz daha canlanıyor. Türkiye’de turist sayısı arttığı gibi İzmir’de de artıyor. Hem hasta olarak hem otel misafiri olarak yabancı misafirlerimizin sayısı çok fazla.

Yurtdışı tanıtımınızı ne şekilde gerçekleştiriyorsunuz?

Ben Türkiye’de refraktif cerrahiye çok erken başlayanlar arasındayım. O yüzden hem hastalarım vasıtasıyla hem de sağlık turizmiyle ilgili yabancı internet sitemiz vasıtasıyla hizmetlerimizi duyuruyoruz. Gerekirse birebir röportaj veya görüşme yapıyoruz, memnun olurlarsa ki çoğu oluyor, tedaviye geliyorlar.

Yeni projeleriniz var mı?

Türkiye doğal yeraltı suları bakımından zengin bir ülke. Çeşme’nin adı ılıca denen bölgeden geliyor. Biz de otelimizi daha da geliştirerek termal bir otele dönüştürmeyi hedefliyoruz. Sıcak su kaynağının çok faydalı olduğu bilimsel araştırmalarla tespit edilmiş. Kuracağımız özel termal havuzlar özelikle romatizmal hastalıklar, kireçlenmeler, adale ve kireçlenmeye bağlı iskelet ağrıları olan misafirlerimiz için güzel bir seçenek olacak.

Büyük şehirin stresinden kaçıp sağlıklı saatler geçirmek için otelimiz ideal bir yer. Çeşme, doğal güzelliğiyle öne çıkıyor. Dünyada 2. Surf merkezi. Tavsiye ediyorum, herkes bir defa da olsa gelip bu güzel coğrafyayı görmeli.

Ophthalmology Life 2014 20. Sayı