Şimdi Kur Yapma Zamanı! Ama Hanımlar Önden!

Dikkat: Bu yazı genel algılarınızı etkileyebilir. Karşı cinse kur yapmak ve aşık olmak hususundaki (varsa) yerleşmiş temel kabulleriniz sarsılabilir ve kendinizi iki elinizi başınızın arasına almış, bugüne kadar yaptığınız hataları sorgularken bulabilirsiniz. Açık Beyin, bu hususta bir sorumluluk kabul etmemekle birlikte, sizi aydınlatmaya çalışacağı için de son derece bahtiyardır.


Deniz yıldızı, bakteri ve toprak solucanı gibi organizmalar eşeysiz üreyebiliyorlar. Daha yüksek organizmalar ise eşeyli ürüyorlar. Peki neden böyle? Mesela insan; üremesi ancak erkek ve dişinin birleşmesi sayesinde mümkün oluyor. Tek başına bölünerek yahut tomurcuklanarak üreyebilenimiz yok; en azından bildiğimiz kadarıyla. Bazı bilim insanları ileride bunun da olabileceğini iddia etseler de bu iddialar şimdilik temelsiz birer distopyadan ibaret.

Yalnızlık İnsana Mahsus Değil

Evrimsel açıdan bakarsak, bizim gibi türlere mensup bireylerin üremek için eş bulması zaruridir. ( Yalnızlık tavsiye edilmez. Bunun için bakınız: İFA: İlişkiler ve Stres, Sinan Canan ) Uygun eşi bulmanın da yegane yolu, uygun yer ve zamanda “kur davranışları” yapabilmektir. Kur yapmak, diğer tüm eşeyli üreyen canlılarda olduğu gibi, insanın da doğasının temelinde olan bir içgüdüdür. İlişki kurmaktaki rolü ise son derece önemlidir. Kur yapma davranışı sayesinde en uygun eşi seçmek, topluluğun “gen havuzuna” yeni ve farklı kombinasyonlar eklemek mümkün olur ve bu tip davranışlar, evrim mekanizmasının adeta katalizörleri olarak rol oynarlar.

Karşı cinsiyetten insanlarla hiç ilgilenmeyip temas kurmasaydık, ürememizin pek zor olacağı aşikar. Hatta soyumuz dahi tükenirdi; ona şüphe yok. İki birey arasında cinsel karşılaşmayı teşvik eder görünen davranışlar hakkında yapılan çalışmalar da gün geçtikçe bize bu gizemli ve karmaşık mekanizmalar hakkında yeni şeyler söylüyor. Kur yapmak, cinsel veya romantik amaçlı olsun fark etmez, bir başka insana ilgi göstermek açısından en temel etkileşim biçimidir aslında.

İnsanlar Da Kur Yapar; Aynen Hayvanlar Gibi

Hayvanlar alemi rengarenk ve birbirinden ilginç kur davranışları açısından adeta bir festival gibi. İnsan da bir çok noktada benzer kur yapma dürtüleri taşıyor; fakat ortaya çıkış şekilleri biraz farklı. Bizde mevcut olan dil, zeka, kültür gibi özellikler aslında erkek  tavus kuşunun o devasa kuyruğu ile oldukça eşdeğer özelliklerdir. Zira bunların hepsi, temelde “potansiyel bir eşi” cezbedebilmek için işe yarar. Kuantum fiziği problemlerini çözmek, MR makinaları icat etmek veya akla zarar sanat eserleri üretmek, bu “kur araçları” nın yan ürünleridir sadece…

Hayvanlarda bin bir (lafın gelişi tabii, aslında milyonlarca) farklı kur yapma davranışı var. Farklar çok olsa da türlere özgü belirgin kur yapma davranışları hemen gözümüze çarpar; yani her türün kendine özel ve diğer türdaşlarında da hemen hemen aynı şekilde ortaya çıkan kur yapma davranışları vardır. Peki insanlarda da var mı? Kent etnoloji uzmanı olan Ireanus Eibl-Eibesfeldt, Güney Denizi Adaları’ndan Batı Avrupa, Afrika ve Güney Amerika’ya kadar farklı kültürden insanların, birbirlerine kur yapmak için benzer bir jest repertuarına sahip olduğunu keşfetti.

Ek olarak, antropologlar, daha öncül (ilkel değil, kadim) kur yapma modellerinin evrensel kalıpları takip ettiğini de fark ettiler. Londra’dan New York’a; Yeni Gine’nin dağlık bölgelerinden Amazon ormanlarında yaşayan insanlara kadar, hepimiz aynı vücut dili kalıplarını kullanıyoruz. Belgesellerde şahit olduğumuz kuşların ve diğer hayvanların kur danslarından farkı olmayan jest ve ifadeleri ortak bir akılla, hep birlikte sergiliyor gibi görünüyoruz.

Peki, kur yapmak bu kadar içgüdüsel ve evrensel ise, neden bazen “yanlış anlaşılabiliyoruz”? Bunun da cevabı var. Her ne kadar kur yapmaya programlanmış olsak da diğer her içgüdüsel durum gibi kur yapmanın da bir “adabı” var. İnsan çok karmaşık sosyal roller ve kalıplar içinde neredeyse sınırsız davranış çeşitliliği üretebilen bir canlı. Bir kadını saçlarından tutup mağarasına sürükleyerek taşımak taktir edersiniz ki pek de “kur yapmak” olarak nitelenemez. Belki eski çağlarda böyle bir yöntemin” seksi” olduğu bir dönem olmuş olabilir ama artık böyle bir kalıba uygun bir sosyal yapımız yok.

Kur Yapma Davranışının Simgeleri

Kur yapma davranışı insanda nasıl anlaşılır? Birinin bize kur yaptığını gösteren “tanımlanabilir” yüz ifadeleri var mıdır mesela? Var ise şayet, bunlardan ne anlamalıyız?

Kansas Üniversitesi araştırmacılarının Journal of Sex Research’te yayınladığı yeni bir makalede, kur davranışlarında, kadınların bir erkeğe olan ilgisini gösteren belirgin yüz ifadelerinin var olup olmadığını incelemişler. Çalışmayı yürüten ekipten Prof. Omri Gilliath, yapılan altı farklı araştırmada, kadınlarda belirli bir biçimde ortaya çıkan yüz ifadelerinin “kur yapma davranışını simgelediğini” tespit etmişler. Benzersiz bir morfolojiye sahip olan özel bir yüz ifadesinin, gülümsemek gibi yakınlık ve samimiyet mimikler içeren yüz ifadelerinden farklı algılandığı ve kur yapma davranışını gösteren ayırıcı bir işaret değeri taşıdığı keşfedilmiş.

Çalışmaya katılan, profesyonel oyuncu ve gönüllülerden oluşan kadın deneklere bazı anlık kur yapma davranışlarını taklit etmeleri veya araştırmacıların daha evvel antropolojik olarak “kur davranışı” olarak tanımladıkları davranışları taklit etmeleri talimatı verilmiş. Kullanılan “yüz hareketlerinden duygu okuma sistemi” (Facial Action Coding System) en etkili kur ifadesinin, kafanın bir tarafa ve yana doğru devrilmiş, hafif bir tebessümle birlikte gözlerin belirlenmiş hedefe (yani hedef erkeğe) kilitlenmesi olduğunu göstermiş. (Şimdi hemen hemen tüm instagram fotoğraflarında kadınların neden kafalarını yaklaşık 30 derece eğerek poz vermeyi adeta bir “refleks” gibi benimsediklerini daha iyi anlayabiliriz. İçgüdüler her yerde!)

En önemli bulgu da belki de şu: Romantik ya da cinsel çekicilikle ilgili olsun, birine ilgi duymak gibi duygusal yargıların yüz ifadelerine yansıması, sözsüz olarak başka insanlara doğrudan aktarılabiliyor. Diğer bir deyişle kur yapmak, en azından karşıdaki kişinin mevzuyu anlaması açısından, işe yarıyor! Böylece belki de erkeklerin binlerce yıldır en büyük sorunlarından birisi olan “acaba bana kur mu yapıyor?” sorusunun cevabını bulmaya yönelik büyük bir sıçrama yapmış olabiliriz.

Kur Yapmayı Kadınlar Başlatıyor

Belgesellerde rastlamışsınızdır: Erkek kuşların çiftleşme dönemlerinde renkli tüylerini kabartarak kanatlarını hareketli bir şekilde açarlar. Dişi kuşlar ise uzaktan uzağa seyreder ve kendilerine uygun eşi bulmaya çalışır. Bu süreç bazen bir ayı bile bulabilir. Kuşlar gibi birçok canlıda gözlemlenen bu olgunun insanlarda da aynı olup olmadığı halen araştırılıyor. İnsanlarda erkeğin ilk adımı atmasının popüler olduğu yönünde bir inanç hakim. Halbuki kur sekanslarının üçte ikisin kadınlar başlatıyor! Diğer bir çok türde de aslında durum buna benziyor: Dişi işareti veriyor, erkek de marifetlerini sergilemek için geçerli ruhsatı aldığını anlıyor. Sonra bildiğimiz kısım: “O zaman dans ve renk!”

Kadınların Ön Sezilerine Güvenin

Bu açıdan, insan davranışı yine diğer türlerle benzerlik gösteriyor. Örneğin şempanze dişileri, erkeklerle aktif olarak üremek istiyor, dinlenen bir erkeği ayağa kaldıracak ve çiftleşmede ısrar edecek kadar ileri gidiyor. Bu seçim, “dişinin önsezisi” olarak biliniyor. İnsanlar söz konusu olduğunda ise kadınların önsezisi çok daha inceliklidir. Aslında kadınlar bunu o kadar göze çarpmadan yaparlar ki, çoğu insan erkeklerin cinsel veya romantik ilişkinin başlamasında başlatıcı olduğu yanılgısına düşebilir. Kadınlar, kur davranışları serisini tetiklemek için ince ve sözsüz ipuçları kullanırlar, ancak bu sinyaller o kadar ihtiyatlıdır ki erkekler bunların farkına varamaz ve genellikle ilk adımı kendilerinin attıklarını zannederler. Bu konuya günlük hayatınızda biraz daha dikkat ederseniz, aşk oyunlarına bakışınız baştan aşağı değişebilir.

Kur yapma davranışları üzerine çalışan biyolog Timothy Perper, erkeklerden gözlemlediği davranış dizgelerini yine aynı erkeklerden “açıklamalarını” istediğinde, görüştüğü kişilerin üçü hariç tümü; kadının kur davranış sinyallerini dikkate almadı ve yalnızca kendilerinin süreci nasıl başlattıklarını anlattılar. Halbuki bazı deneylerde kadınlar 52 farklı tür sözlü olmayan sinyal göndermişti ve erkekler bunun farkında bile değildi!

Hatta Mishra ve arkadaşlarının gerçekleştirdiği bir araştırma da yine aynı doğrultuda  sonuçlar vermiş. Deneyde katılımcılardan, karşı cinsten insanların videosunu izlemeden önce ve sonra partnerlerini veya tanıdıklarını derecelendirmeleri isteniyor. Videodaki kadın görüşmeciler daha sosyal ve sıcakkanlı davrandıkları zaman, ister evli ister bekar olsun, erkekler gerçek hayattaki mevcut eşlerinin ve diğer tanıdıkları kadınların “puanlarını” düşük vermeye başlıyorlar. Dahası da var: Kadın deneklerde videoda izledikleri erkeklerin flörtçülüğünün hiçbir etkisi yok. Onlar “bildiklerini okumaya” devam ediyorlar. Yani erkekler, kadınların kur yapma sinyallerine, hiç fark etmeseler dahi son derece hassaslar.

Erkek ve Kadının Fabrika Ayarları Farklı

Kısaca özetlediğimiz bu ilginç bulgular, evrim biyolojisinin eşeysel yahut cinsel seçilim denilen dalının öngörüleri ile bire bir uyumlu sonuçlar gibi görünüyor. Kadınların erkeklerden gelen kur amaçlı “niyet sinyallerine” tepki verme olasılığı, erkeklerin kadınlardan gelen sinyallere verdikleri tepkilere göre çok daha düşük olmalıdır; çünkü tarih boyunca kadınlar, evrimsel tarihin milyonlarca yıllık den eyimiyle “en kaliteli eşi” bulmak için eşsiz mekanizmalarla donatılmış olmalılar. Bu nedenle, çekici bir erkeğin flörtçü davranışlarına maruz kalmak kadınların partnerleri hakkındaki görüşlerinin değişmesine çok az etki edebiliyor. Erkekler için ise mevzu bambaşka: Onlar üreme başarısı açısından olabilecek en çok sayıda dişiyi bulma ve onlarla çiftleşme açısından donatılmış gibi duruyorlar. Bunun anlamı “insan erkekleri herkesle çiftleşmeli” değildir elbette; erkeklerin bu “fabrika ayarları”, kadınların seçimlerinde daha fazla aday arasından verimli seçim yapabilmesi ve sonuçta insan türünün daha sağlıklı genlerle varlığını devam ettirebilmesi gibi üst bir amaca hizmet ediyor gibi görünüyor.

Neticede, yanılsamalara aldanmamak lazım. Biyolojideki kurallar neredeyse aynıyla insan için de geçerli. Özellikle de eşleşme ve üreme söz konusuysa. Kur yapma davranışların temel amacı, hayvanlarda da olduğu gibi, doğru eşi bulma amaçlıdır. Hayvanlarda çeşitli şovlar eşliğinde gösterilen bu davranışlar, insanlarda zihinsel kararların beden ve yüz ifadelerine yansıması ile dışa vuruluyor; tek fark bu.

Bir Açık Beyin tavsiyesi: Sadece kendinize değil, etrafınıza da iyi bakın, göreceksiniz!

SoruYorum: Aşık Olmak / Doğal Seçilim

Eğer bu yazı ilginizi çektiyse sıradaki yazımın sizin için geliyor: (İyi Ki) Bilim Aşkı Tahmin Edemiyor!