S e k i z harfli bir kelime…Herkesin farklı anlamlar yüklediği, herkesin aradığı… Peki sizin için ne anlam ifade ediyor? Hangi duyguları çağrıştırıyor ve bunu yansıttığınızda hangi görüntüler aklınıza geliyor? Bir dakikanızı ayırın, isterseniz gözlerinizi kapatın ve bu kavramın sizin için ne anlama geldiğini düşünün. Mutluluk kavramının tanımlanmasının göreceliliği, nasıl mutlu olunacağını anlamayı eşit derecede zorlaştırıyor olsa da yürütülen psikolojik çalışmalar şunu ortaya koyuyor eğer güzel bir yeni ev satın alırsak veya aradığımız aşkı bulursak gibi başımıza iyi bir şey gelirse, o zaman mutlu olacağımız fikrine sahipsek bu nadiren kalıcı ve gerçek bir mutluluğa yol açıyor. Bu beklentilerimiz olumlu yönde gerçekleşse bile sağladıkları mutluluk sandığımızdan daha kısa sürüyor. Bu fenomenin klasik bir örneği piyango talihlileri üzerinde yapılan çalışmalarda görülür. Piyangoyu kazanmak genellikle bir kişinin mutluluğu açısından anında ve büyük bir artışa yol açsa da birkaç ay içinde, çoğu piyango kazananı eski yaşam memnuniyeti seviyesine hatta daha düşük bir seviyeye geri döner. İnsanoğlu, çevresindeki değişikliklere uyum sağlama konusunda olağanüstü bir yeteneğe sahiptir. Gözünüzün karanlığa alışması, zamanla bizi başta çok rahatsız eden kötü bir kokuya alışmamız ve bir süre sonra kokunun bizi ilk başta olduğu kadar rahatsız etmemesi fizyolojik adaptasyon yeteneğimizin sonucudur. Benzer bir süreç mutluluğumuz söz konusu olduğunda da ortaya çıkar ve hedonik adaptasyon olarak bilinir. Bu, çevremizdeki hedonik (hoş) değişikliklere “uyum sağlama” eğiliminde olduğumuz ve kendimizi oldukça hızlı bir şekilde temel mutluluk seviyemizde geri bulduğumuz fikrini ifade eder. Normalde bizi kalıcı olarak daha mutlu edeceğini düşündüğümüz faktörlerin çoğunun (daha fazla para, kilo kaybı, yeni bir ilişkiye girme vb.) kısa bir süre sonra parlaklığını neden kaybettiğini açıklamaya yardımcı olur. Ancak harika bir şey olduktan sonra bizi aşağı çeken aynı süreç, bir trajedinin ardından bizi tekrar hayata bağlamaya da yardımcı olur. Örneğin bir sevdiğimizin vefatından sonra artık asla gülemem, mutlu olamam desek bile bir müddet sonra özlem, yokluk hissi gibi farklı duygular taşısak da bu adaptasyon yeteneğimiz hayata devam etmemizi ve yine mutlu anlar yaşayabilmemizi sağlar. Aslında, hedonik adaptasyon tek başına ne iyi ne de kötüdür. Bu adaptasyon sayesinde iyi talih vuruşlarının sevinç etkileri zaman içinde sönse de kayıp ve aksiliklerle ilişkili acı verici duygular da kaybolur. Kısaca, insanoğlu şu hayatta her duruma alışır. Peki Daha Kalıcı Mutluluğun Sırları Nelerdir? İ n a n ç ve felsefe sistemlerinden bilimsel çalışmalara birçok kaynakta mutluluğa dair sürekli tekrarlanan başlıca kavramlara haydi bir bakalım. 1. Şükrün Gücü Hayatımızın olumlu yönleri için şükür ve minnettarlık duygusu kalıcı mutluluğun en önemli anahtarıdır. İşin sırrı odağımızı hayatımızdaki iyiliğe ve sahip olduklarımıza doğru kaydırmak olarak dile getirilir. 2. Nezaket ve Şefkat Mutluluğun bir diğer önemli unsuru, başkalarına karşı gösterdiğimiz nezaket ve şefkat. Çok sayıda çalışma, resmi gönüllü çalışma veya başka yollarla başkalarına vermenin mutlu olmanın en güçlü yollarından biri olduğunu göstermektedir. 3. Kendine Değer Vermek ve Özen Göstermek İnsanların çoğu kendilerine diğerlerine göre daha sert olma eğilimindedir. Aslında kimse bizi kendi kendimizi yargıladığımız kadar ağır yargılayamaz. Bunun farkındalığı bile hayatımızdaki mutsuzluğu azaltır. Kendimize şefkat ve özenle davranmak mutluluğumuzun kalıcılığında çok güçlü etkiye sahiptir. Stres zamanlarında, öz bakımı gözden kaçırmak özellikle kolaydır ve sağlığımız ilk acı çeken alanlardan biridir. Uykumuza, egzersiz kalıplarımıza ve hatta yediğimiz yiyeceklere dikkat ederek, artan mutluluk için zemin hazırlayabiliriz. 4. İyimserlik İyimserler birçok farklı alanda kötümserlerden hem daha mutlu hem de daha sağlıklı olma eğilimindedir. Olaylara kötümser bakıp stres kaynağı yapmak, kendimize yapacağımız en büyük kötülüktür. Herkesin bildiği örnek; bardağın yarısının dolu olduğunu görüp mutlu olmak varken, ‘yarısı boş’ diye mutsuz olmanın hiçbir anlamı yoktur. 5. Kaliteli Sosyal İlişkiler Teknoloji ve sosyal medya sayesinde bugünlerde sonsuz bir bağ dünyasında yaşıyoruz. Ne yazık ki, bazı çalışmalar kişilerarası bağlantılarımızın kalitesinin, miktar arttıkça kötüleştiğini göstermektedir. Bu talihsiz bir durumdur, çünkü birçok araştırma mutluluğu bulmanın en iyi yollarından birinin en yakın kişilerarası i l i ş k i l e r i m i z i n kalitesini artırmak o l d u ğ u n u göstermektedir. 6. Affetme İncindiğimizde, öfke doğal bir tepkidir. Ancak aylarca, hatta yıllarca öfkeye tutunmak zihinsel ve fiziksel sağlığımız üzerinde toksik bir etkiye sahip olabilir. Mutlu bir hayatın nasıl yaşanabileceğine dair sırlardan biri, bu öfkeyi serbest bırakmayı ve affetmeyi öğrenmektir. 7. Olumlu Deneyimlerin Tadını Çıkarmak Hayatımızda iyi şeyler olduğunda genellikle bir sonraki şeye hızla geçerken, olumsuz deneyimler ise üzerimizde çok daha güçlü bir etkiye sahip olur. Olumsuz beynimiz baskın duygumuzu belirleyerek her gün yaşanabilecek iyi deneyimleri gözden kaçırmamızı kolaylaştırır. Bu yüzden ana odaklanarak tadını çıkarma becerisi, olumlu ve hoş deneyimleri güçlendiren mutluluğun ana anahtarlarından biridir, 8. Güçlü Yönlerimizi Kullanma Yetersizliklerimiz üzerinde durmak yerine kişisel güçlerimizi tanımlamak ve kullanmayı öğrenmek kendi mutluluk seviyemizi artırmak ve hayatımızda daha büyük bir anlam ve amaç duygusuna ulaşmamızı kolaylaştırır. 9. Geçmişi Geçmişte Bırakmak Geçmişi değiştiremeyiz ama bize hissettirdiklerini değiştirebiliriz. Geçmiş hayal kırıklıklarına ya da başarısızlıklarımıza bakış açımızı değiştirdikçe mutluluk yolunda sırtımızda taşıdığımız yüklerden de kurtulmuş oluruz. Evet, biliyorum bunlar insanı hayrete düşürecek, ilk defa duyduğunuz şeyler değil. Defalarca okuduğumuz zaten biliyor olduğumuz kavramlar. Onuncu madde de işte tam burada bilmekle uygulamak arasındaki farkta gizli. Çünkü mutluluk aslında bir seçimdir