Türkiye’nin en kuzeyinde bulunan Sinop, Hamsilos Koyu ile Karadeniz’in en cezbedici manzaralarından birini sunuyor.
Hamsilos Koyu, halk tarafından Türkiye’nin tek fiyordu olarak adlandırılsa da, esasında bilimsel olarak bakıldığında buzul aşındırması sonucu oluşmuştur. Bu sebepten dolayı fiyord demek yanlıştır. Yine de harika bir havası, unutulmaz bir doğal güzelliği vardır Hamsilos Koyu’nun. Özellikle gün batımında mutlaka Hamsilos’ta olmalısınız. Gün battığı sırada bu doğa harikası bambaşka bir manzaraya bürünür.
Koyun asıl adı Hamsolos olsa da halk tarafından Hamsilos olarak anılır. Sinop’a yaklaşık 11 kilometre uzaklıktadır ve Akliman yolundan ulaşılmaktadır. Sinop’ta bulunduğunuz günlere Hamsilos Koyu’nu mutlaka dahil etmelisiniz. Geziniz sırasında yanınıza fotoğraf makinenizi almayı unutmayın.
Sinop Kalesi, Sinop ili sınırları içerisinde şehrin girişinde denize nazır vaziyette, günümüzde halen eski ihtişamını korur vaziyettedir.
Kalenin tarihi ile ilgili Hititlere kadar gidilmekle birlikte ilk yapım tarihi hakkında kesin bilgi yoktur. Sadece M.Ö. 7. yüzyılda yapıldığı tahmin edilir. Kale Roma, Bizans ve Anadolu Selçukluları döneminde birkaç kez onarım görmüş olup, Selçuklular, İsfendiyaroğulları ve Osmanlı tarafından stratejik önemi ve şehri koruma maksatlı olduğu için bu dönemlerde de onarılmış ve kullanılmıştır.
Kalenin uzunluğu 2,050 metre, yüksekliği ise 25 metreyi bulmaktadır. Şehrin en önemli tarihsel süreçlerine tanık olan Sinop Kalesi, şehre gelen turistler tarafından ziyaret edilen yapıların başında geliyor.
İnceburun, Anadolu’nun en kuzey noktası. Karadeniz’e uzanan Sinop Yarımadasının kuzeybatı ucunda yer alır.
Burun, katılaşmış lav ve aglomeralardan oluşur. Üst Kretase (Tebeşir) Döneminde (Kretase Dönemi, y. 136-65 milyon yıl önce) ait volkanik yüzeyde lavlar, aglomeralara oranla daha geniş yer tutar. Lavlar, sütun biçiminde ve çok çatlamış bazaltlardan oluşur. Bazaltlar ve aralarındaki aglomeralar bu kesimde genellikle kuzey ve kuzeybatıya doğru tabakalı biçimde bir eğim gösterir.
Dik falezli kıyılarla çevrilen İnceburun’un açığında bulunan ve aynı volkanik kayaçlardan oluşan Davşan Adası, küçük bir kaya parçasıdır ve en kuzey nokta orasıdır. Burna en yakın köy Kurtkuyusu mezrasıdır. Köyün önünden başlayıp, kuzeye, İnceburun’a gidersek, oradan doğuya dönüp kıyıdan Başkaya Burnu’na, ardından güneydoğuya dönüp kıyıyı Hamsilos’a kadar takip edersek kıyının kayalık ve girintili çıkıntılı olduğunu görürüz. Hatta Hamsilos’un başında yüksek kayalar olması nedeniyle herkes burayı Türkiye’nin tek fiyordu olarak bilir ama bunun doğru olduğu söylenemez. İnceburun’da deniz yüzeyinden 38 m yükseklikte inşa edilmiş bir deniz feneri vardır. Sinop il merkezine 19 km uzaklıktadır.
Sinop merkeze 9 Km. mesafede yer alan Akliman, piknik alanı, arkasında yemyeşil orman ve en önemlisi upuzun geniş, denize girmeye müsait bir plajı ile popülerdir.
Özellikle yaz aylarında Sinop’a giderseniz denize girmek için harika bir yer olan Akliman’a uğramanızı tavsiye ederim.
Tarihî Sinop Kapalı Cezaevi, bir dönem “Anadolu’nun Alkatrazı” tabiri ile de tanınan ve 1999 yılında kapatılarak müzeye çevrilen cezaevidir. Tarihi eskilere dayanan yapı, şiirlere, şarkılara konu olmuştur.
Üç yanı deniz olan ve tarihi kale duvarlarının içerisinde yer alan cezaevine ev sahipliği yapan kale yaklaşık 4000 yıl önce bölgenin hakimi Gaskalılar tarafından yapılmıştır. Grek, Pontus, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlılar kendi dönemlerinde kaleyi korumuş ve güçlendirmişlerdir. Kalenin cezaevi olarak kullanımına ait en eski belgeler ise 1568 yılına dayanmaktadır. Evliya Çelebi seyahatnamesinde bu zindandan şöyle bahsetmiştir;
“Büyük ve korkunç bir kaledir. 300 demir kapısı, dev gibi gardiyanları, kolları demir parmaklıklara bağlı ve her birinin bıyığından 10 adam asılır nice azılı mahkumları vardır. Burçlarında gardiyanlar ejderha gibi dolaşır. Tanrı korusun, oradan mahkûm kaçırtmak değil, kuş bile uçurtmazlar.”
İç kalenin resmi olarak zindana dönüşmesi ise 1887 yılında olmuştur. O dönem Sinop Mutasarrıfı Veysel Paşa yeni binalarla birlikte bir de hamam eklemiştir. 1939 yılında da çocuk hapishanesi olarak kullanılmak üzere bir bina daha yapılmıştır.
Sinop Cezaevinin korunmuş bir koğuşundan görünüm.
Kırım Hanı Devlet Giray, Sabahattin Ali, Refik Halit Karay, Mustafa Suphi, Ahmet Bedevi Kuran, Ruhi Su, Burhan Felek, Zekeriya Sertel bu cezaevinde yatmış bazı isimlerdir. Cezaevini anlatan şiirler Sabahattin Ali’nin kaleminden de çıkmış ve bunlardan “Aldırma Gönül” popüler olmuştur.
Balatlar Kilisesi, Sinop’un Ada mahallesinde Yusufoğlu Aralığı’nda Bizans döneminden kalma bir kilisedir. Günümüze kilisenin yalnızca kuzey ve güney duvarları kalmıştır. Bu duvarlardaki İsa, Meryem ve havarilerle ilgili freskler sürekli açıkta bulunduklarından tahrip olmaktadırlar.
3.062 m²’lik bir alanı kapsamakta olan kilisenin önceleri Roma döneminden kalma bir hamam olduğu düşünülmüştür. Kilise Bizans döneminde 660 yılında yapılmış dikdörtgen planlı bir bazilikadır.
2000 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından kamulaştırılmış ve düzenlendikten sonra ziyerete açılmıştır.
Sarıkum Sinop’a yaklaşık 21 km mesafede, Türkiye’nin cennet köşelerinden biri ve gerçek anlamda da bir kuş cenneti. Türkiye’de yer alan önemli kuş alanları içerisinde 49. sıra no ile yer alıyormuş. Sarıkum köyünde yaşayanların sayısı 200’ün altında ve her zaman olduğu gibi burada kalanlar yaşlı nüfus, gençler iş kaygısı ile buradan göç etmişler. Yaklaşık 100 yıl önce burası tamamen ormanlık bir alan iken buraya yerleşen insanlar ahşap evler inşa etmek amacıyla ağaçları düşüncesizce kesip kullanmışlar. Bunun sonucu da Sarıkum’un biraz çölleşmesi olmuş. Çölleşme nedeniyle kumlar rüzgarda uçarak etrafı kaplamaya başlamış, özelliklede gölün tabanına doğru bir gidiş tespit edilmiş. Farklı tarihlerde yapılan ölçümlerde göl tabanı derinliği 160 m iken daha sonraki ölçümlerde 100 m olduğu görülmüş. Günümüzde çölleşme halen devam ediyor ancak alınan bazı önlemlerle en azından kontrol altına alınmış. Bölgedeki tahribatı durdurmak amaçlı bir çok yasak getirilmiş. Sarıkum yakınında Orman Bakanlığı tarafından kurulan bir istasyonda, geyik, karaca, sülün ve tavşan çoğaltılarak doğaya bırakılıyor.
Cide ve İnebolu geçip Sinop’a yaklaşırken, ormanların içinde “Hala Amazonlar var mı?” diye düşünebilirsiniz. Mitolojiye göre Amazon adı verilen savaşçı kadınlar bu bölgede yaşamış. Sinop, adını Amazon kraliçesi Sinope’den almış.
Ayancık-Boyabat yolunun 44. kilometresinden sağa ayrılan ham toprak yolu takiben 4 km sonra Akgöl’e ulaşılıyor. Yemişli Deresi’nin ağzının kapatılmasıyla oluşturulan yapay gölde kırmızı benekli alabalık üretimi yapılıyor. Akgöl Yaylası bozulmamış doğasında bulunan on bin bitki çeşidiyle botanik araştırmacıların en gözde yaylalarından. Kamp yapacaksanız çadır ve temel ihtiyaç malzemelerini yanınızda getirmeyi unutmayın.
Mağara, Ayancık ilçesine yaklaşık 35 km uzaklıktaki İnaltı köyü yanında yer almaktadır. Ulaşımın toprak ancak güzel manzaralı bir yolla sağlandığı İnaltı köyü ile mağara arasındaki uzaklık, yaklaşık 400-500 m civarında olup, eğim oldukça fazladır.
İnaltı Mağarası geniş ve yüksek bir girişle başlamakta ve 350-400 m’lik kısma kadar bu özelliğini korumaktadır. Mağara 3-6 m genişliğe, 5-25 m’ye varan yüksekliğe sahip olup, büyük bir tünel şeklinde devam etmektedir. İlk 350-400 m’lik bölümde, mağara oluşumları açısından duvarlarda travertenler ile yer yer küçüklü büyüklü sarkıtlar bulunmaktadır. Mağaranın toplam uzunluğu 700 m olup, 400 m’den sonrası sulu ve çamurludur.
Sinop il sınırları içerisinde cennetten bir parça gizlenmiş olan Erfelek Şelaleleri, Karadeniz’i anlatan bir doğal güzelliktir.
Turizm açısından son zamanlarda yoğun ilgi görmektedir ve Karadeniz turları sırasında uğrak yerlerinin arasına girmiştir.
Merdiven şeklinde akan suları kademe kademe içinize işler ve etkisi uzun süre devam eder. Yüzmeye elverişli göllerinde bulunduğu şelalenin etrafına kamp yapabilme imkanınız da bulunmaktadır. Doğayla iç içe kalıp şehrin kalabalığından kurtulup sakin bir yer arıyorsanız Efelek Şelaleleri tam da aradığınız bir bölgedir. Karadeniz turlarına katılıp bu eşsiz doğa harikasını görebilir ve inanılmaz güzel zaman geçirebilirsiniz. Bu arada Sinop’taki İnaltı Mağarası’nı da ziyaret etmeyi unutmayın.
Kaya mezarı olarak bölgemiz de bilinen Kastamonu il merkezinde Şahinşah kaya mezarı, Taşköprü ilçesi Süleyman köyünde iki sütunlu bir kaya mezarı, İlçemiz’de Üç sutünlu Salar Köyü Kayamezarı, Saraydüzü ilçesinde Arımçayı kaya mezarları, Göynügören ambarkaya kaya mezarı, Durağan ilçesinde Karadiğin köyü Kayamezarı, gene Durağan ilçesinde yer alan dört sütunlu Terelek Kayamezarı, ve Amasya Kral Kaya mezarları bulunmaktadır. Salar Köyü Kayamezarı da tarihi ve sanatsal değer olarak önemli değere sahip sahiptir ve değerine göre yeterince tanıtımı yapılamamış değerlerimizdendir.