Şirket Adına Hareket Eden Kişilerin Dolandırıcılığı Yargıtay Kararı

Tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında dolandırıcılık konusunu içeren bu Yargıtay Kararı sizler için Gülsün Hukuk sitesinde paylaşıldı. Daha fazla bilgi edinmek ve benzer hususlar için avukat desteği almak için whatsapp hattımız üzerinden bilgi alabilirsiniz.

15. Ceza Dairesi 2017/33184 E. , 2021/3527 K.

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında dolandırıcılık
HÜKÜM : Beraat

Tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında dolandırıcılık suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm O yer Cumhuriyet savcısı ve katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;

Müşteki …nin temsilcisi katılan … ve vekilinin dinlendiği 20/12/2012 tarihli duruşmada davaya katılan olarak kabulüne karar verildiği anlaşıldığından, tebliğnamedeki katılma konusundaki görüşe iştirak edilmemiştir.
Sanığın ortağı ve yetkilisi olduğu Edasan Tekstil San. Dış Tic. Ltd. Şti ‘nin iflas ettiği ve hakkında İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2006/451 E. Sayılı dosyasından iflasın ertelenmesine ilişkin davada 18/07/2006 tarihli tedbir kararıyla şirket hakkında yapılan icra takipleri, şirketin menkul ve gayrimenkul malları ile bankalardaki hesapları paraları üzerinde üçüncü kişilerce yapılacak icra takipleri, ihtiyati haciz ve tedbir uygulamalarının takas mahsup, hapis ve temlik uygulamalarının durdurulması, erteleme isteyen şirketin borç altına girmesini sağlayacak çek keşide etmesi ve senet düzenlemesinin ikinci bir karara kadar önlenmesine karar verildiği halde, sanığın bu hususu bile bile müşteki şirketten mal alarak karşılığında 26/03/2007 vade tarihli, 13.000 TL bedelli bonoyu imzalayarak müşteki şirkete verdiği, daha sonra haciz işlemine gidildiğinde durumun anlaşıldığı, bu suretle sanığın üzerine atılı tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında dolandırıcılık suçunu işlediği iddia edilen olayda;

Katılanın soruşturma aşamasındaki beyanında “senet tarihinden 15 gün önce kumaş vermiştik” dediği, ancak buradaki kastının senedin vade tarihi olabileceği, kovuşturma aşamasındaki beyanında ise “malı vermeden önce senet aldım. Zaten kendileriyle daha önce de alış verişim oldu, ancak peşin çalışıyorduk. Daha sonra son mal karşılığında paralarının olmadığını söyleyerek senet verdiler. Senedi bana doldurulmuş olarak …’ın iş yerinde çalışan… isimli biri getirmişti” dediği, ancak mahkeme tarafından iki beyan arasındaki çelişkinin giderilmediği, sanığın da borcun kuruluşu, ödeme şartlarına ilişkin beyanının alınmadığı, katılanla mal konusunda kendisinin muhatap olup olmadığının, nasıl bir ticari ilişkilerinin olduğunun sorulmadığı, sanığın temsilcisi olduğu şirkette toplamda sanıkla birlikte dört temsilcinin olduğu, katılanın da beyanında “Senedi bana doldurulmuş olarak …’ın iş yerinde çalışan… isimli biri getirmişti” dediği anlaşıldığından;

Maddi gerçekliğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması açısından, katılanın beyanı alınarak çelişkinin giderilmesi, ticari kayıtlarının getirilerek gerektiğinde bilirkişi marifetiyle senedin önceden doğan borç karşılığı alınıp alınmadığının tespiti, katılanla iş anlaşmasını yapanın kesin olarak tespit edilmesinden, olaya ilişkin sanığın detaylı savunmasının alınmasından, sanığın suç işleme kastıyla hareket edip etmediğinin karar yerinde tartışılmasından sonra sonucuna göre hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesinin gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması,

Bozmayı gerektirmiş, O yer Cumhuriyet savcısı ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 24/03/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.