Sözleşmeyi Masada Bitirmek İstiyoruz

Kocaeli Kırkbir gazetesi, bu hafta yayınladıkları sayılarında Sendikamız Başkan Vekili Dr. Mustafa Çöpoğlu ile yapmış olduğu röportaja yer verdi.



Sendikamızın kuruluşu, amaç ve ilkeleri ile Toplu İş Sözleşmesi müzakereleri hakkında önemli açıklamalarda bulunan Çöpoğlu, merak edilen konularda kendisine yöneltilen soruları yanıtladı.




Sendikamız Başkan Vekili Dr. Mustafa Çöpoğlu ile yapılan röportaj metni:






SÖZLEŞMEYİ MASADA BİTİRMEK İSTİYORUZ




Yerelsen Başkan Vekili Dr. Mustafa Çöpoğlu, yerel yönetimlerde başlayan sözleşme dönemlerine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Öncelikli hedeflerini “ücret adaletsizliğini çözüme kavuşturmak” olarak açıklayan Çöpoğlu, “Örneğin Büyükşehir’de kimi işçinin yevmiyesi 30, kimininki 60 YTL. Bu kesinlikle normal değil. Ama işçi sendikası, ‘İdari maddeler bitmeden ücrete geçmeyiz’ diyerek sözleşmeyi yine Yüksek Hakem Kurulu’na götürürse, sorun bu sene de çözülmez” dedi.


Yerel Yönetimler Kamu İşverenleri Sendikası (Yerelsen) Başkan Vekili Dr. Mustafa Çöpoğlu:


ÖNCELİĞİMİZ ÜCRET ADALETİ


“Amacımız ücret adaletsizliğini öncelikli olarak çözüme kavuşturmak. Ama Büyükşehir’de işçi sendikası yine, daha ücretler görüşülmeden sözleşmeyi Yüksek Hakem Kurulu’na götürürse, sorun bu sene de çözülemez.”


Yerelsen bir işveren sendikası. Amacı işveren lehine sonuçlar elde etmek. Dolayısıyla işçilerin aleyhine. Sendika ile ilgili yürütülen düz mantık bu. Siz bu görüşlere nasıl karşılık veriyorsunuz?
Yerelsen bir işveren sendikası ama salt piyasa ekonomisinin gereklerine göre çalışan, katı biçimde işverenin çıkarını düşünen bir sendika değil. Böyle bir şey olamaz. Çünkü biz özel sektörde faaliyet göstermiyoruz. Çünkü biz bir kamu işverenleri sendikasıyız. Çünkü bizim yöneticilerimiz kamu yöneticisi. Muhatap işçi sendikalarının üyeleri aynı zamanda bizim personelimiz. Dolayısıyla Yerelsen’in amacı işverenin çıkarını korumak değil, iş barışını sağlamak. Belediye başkanlarına ve yönetimlerine danışmanlık hizmeti vermek, onlara rehberlik etmek.
Önceki dönemlerde belediye başkanları ve yönetimleri maalesef tam uzman olmadıkları alanda (Ki uzman olmalarına da gerek yoktur. Nasıl ki iyi bir muhasebeci, iyi bir mühendis olmalarına gerek olmadığı gibi, uzman isimlerden yararlanmaları yeterlidir) toplu iş sözleşmesi görüşmeleri yapıyor, bazen gerçek anlamını bilmedikleri maddelerin altına imza atıyorlardı, hukuki olmayan durumlar ortaya çıkıyordu.


Örnek verir misiniz?
Mesela amatör sendikacıların durumu. Daha önce amatör sendikacıların, hiç çalışmadan, 365 gün ücretli izinli sayılması için sözleşmeye madde koymuşlardı. Doğru bir uygulama mı? Hayır. Ama sözleşmeye konulunca uygulanması gerekiyor. Çok yanlış bir uygulamaydı. İstismara yol açabiliyordu. Biz kaldırdık.


Başka var mı?
Örneğin ücretli izinler. Yıllık ücretli izinlerle diğer sosyal izinlerin tamamı bir araya geldiği zaman Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan bir personelin yıl içinde çalışma gün sayısı kullandığı izin sayısının altına düşüyordu. Yani kıdemli bir işçi aşağı yukarı 70 güne kadar izin kullanıyordu. Hafta sonu ve sosyal izinleri de üzerine koyduğunuzda 365 günün yarısından fazla izin yapılıyordu. Bu doğru değildi. Biz bu noktada dedik ki asıl olan çalışmadır. İzin hakkı, tatil hakkı her çalışanın hakkıdır, kutsaldır ama makul sınırlar içinde olması gerekir.


Daha önce bu konular konuşulmuyor muydu?
Eskiden tartışılan tek şey ücret zammıydı. Belediye başkanları satır aralarındaki sözleşme maddelerinin sonuçlarını, oradan doğacak sorunları uzman olamadıkları için hesap edemiyorlardı. Sonuçta bazen istismara sebebiyet veren, belediyeyi sıkıntıya sokan durumlar ortaya çıkıyordu.


“ÖDEYEBİLECEĞİN MAAŞI YAZ”


İş barışını sağlamaktan kastınız nedir? İşvereni savunmak değil herhalde.
Bu konuda öncelikle bakış açısını düzeltmemiz gerekiyor. İşçiler, belediyede ne için çalışır, ücret. Ücretini almadığın bir yerde barış olur mu, olmaz. Eskiden toplu iş sözleşmelerine belediyelerin ödeyemeyeceği ücretler yazılıyordu. Dolayısıyla işçinin geçmişe yönelik 5-10 yıllık alacakları oluyordu. Biz ise şu an, “Ayağını yorganına göre uzat” anlayışıyla hareket ediyoruz. “Olanı zevkle paylaşırız. Ama olmayanın sözünü vermeyiz” diyoruz. Belediye başkanlarına “Gelirlerine, giderlerine bak, ödeyemeyeceğin parayı sözleşmeye yazma” diyoruz. Neden? Eskiden sırf yüksek meblağ yazılması nedeniyle işçi, “Başkan paramı neden ödemiyor?” diye düşünüyor, tepki gösteriyordu. Yerelsen kurulduktan sonra buna fırsat verilmedi. Yani iş barışına önemli bir katkı sağlandı.


Yerelsen’in kurulmasıyla belediyeler ne kazanmıştır?
Öncelikle belediye başkanları esas işleriyle daha çok meşgul olmaya başladı. Uzun süren sözleşme görüşmeleriyle vakit harcamadan, gücünü ve enerjisini daha çok hizmet üretmeye ayırmaya başladı. Tabii ki belediye başkanları konudan uzak kalmadı. Kendilerine bilgi verildi, istişare edildi, bilgisi dahilinde hareket edildi. İkinci olarak belediyelerin ödeyebilecekleri ücretleri sözleşmelere yazmaları sağlandı. Sistem doğru işlemeye başladı. Popülist yaklaşımların önü kesildi. Ayrıca amatör sendikacı izinleri, yıllık izinler ve benzeri konularda, sözleşmelerde yapılan bir takım tadilatlarla belediyelere birçok iş günü kazandırıldı.


Yerelsen’in varlığı işçi tarafına fayda getirmiş midir?
Biraz önce söyledim, sözleşmelere belediyelerin ödeyebileceği rakamların yazılması nedeniyle işçilerde “Bu rakamlar bana ödenir” duygusu, güven ortamı oluştu, “Sözleşmeden doğan alacağım var. Ama ne zaman alırım?” endişesi kalktı. Dolayısıyla işçiler de memnun.
Bununla beraber sendikamızda iş hukukunu iyi bilen insanları göreve getirdiğimiz için işçi sendikalarını da eğittik diyebilirim. Yani onlar da gerçek sendikacılığı öğrendiler. Bu anlamda Yerelsen bir okul olmuştur. İddia ediyorum, şu an Yerelsen’de bulunan uzman kadro, birçok işçi sendikasının genel merkezinde yoktur.


İl genelinde belediyelerdeki işçi maaşları aynı düzeye getirilebilir mi?
Bizim muhtelif bütçeleri, muhtelif gelir düzeyi olan üye belediyelerimiz var. Dolayısıyla “Bütün belediyelerimizde çalışan işçilerin ücretlerini aynı seviyeye getirilim” diye bir anlayışımız yok. “Eşit işe eşit ücret” anlayışımız var. Biz işçi ücret zammını belediyenin bütçesine göre yapıyoruz.


Geçen sene fırsatı kaçırdık


Büyükşehir belediye işçilerinin maaşları arasında uçurum var. Bildiğim kadarıyla yevmiyesi 30 YTL olan da var 60 YTL olan da. Bu normal mi? Bugüne kadar neden azaltılmadı?
Bu kesinlikle normal değil. Büyükşehir Belediye personeli, SEKA’dan gelenler, Köy Hizmetleri’nden gelenler, diğer belediyelerden gelen işçiler. Bu işçiler arasında büyük ücret dengesizliği vardı. Bunlardan önce belediye bünyesinde çalışan işçilerin ücretleri arasında da uçurum söz konusuydu. Uçurum büyük olunca, bu sorunu bir sözleşme döneminde düzeltemezsiniz. Bu nedenle biz geçen dönem ilk adımı atmak istedik. “Aynı işi yapana aynı ya da yakın ücreti vermek istiyoruz. Yevmiyesi düşük olana fazla, yüksek olana daha az zam yapılırsa aradaki fark önlenir” dedik. Ancak bu ahengi yakalayabilmemiz için işçi sendikalarının da konuya aynı duyarlılıkla yaklaşması lazımdı.
Geçen yıl maalesef bu konuları görüşemedik. Çünkü ücret dahil bazı idari maddeleri toplu iş sözleşmesi masasında ciddi anlamda müzakere şansımız olmadı. Çünkü sendika bunları müzakereden kaçındı. “İdari maddeler bitmeden ücrete geçmeyiz” dediler. Dolayısıyla bizim ücreti, ücret dengesizliğini konuşma gibi bir şansımız olmadı. Sendika sözleşmeyi Yüksek Hakem Kurulu’na götürdü.
Yüksek Hakem Kurulu, Türkiye’nin bütün sözleşmelerine bakan bir kurum. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin ücret dengesizliği ile ilgilenecek vakti de, bilgisi de yok. Yine de biz durumu kendilerine görüş olarak beyan ettik ama değerlendirmeye almadılar. Sözleşme bilindiği gibi yüzdelik bir zamla geçti. Bu nedenle geçen sene çok önemli bir fırsatı kaçırdık. Dolayısıyla oransal zam yapıldığı için mevcut ücret adaletsizliği katlanarak çoğaldı.
Özetle Büyükşehir Belediyesi’ndeki ücret dengesizliği, belediye yönetimi olarak elbette bizim de canımızı acıtıyor. Bu konudaki hassasiyetimiz, muhataplarımızla kıyaslanmayacak ölçüde büyüktür.


ÜCRET ADALETSİZLİĞİNE İKİ ÖNERİ


Bu konunun en mağdur ettiği kesim SEKA’dan gelen işçiler sanırım. Ücret dengesizliğini bu yıl nasıl çözeceksiniz?
SEKA’dan ve bazı alt belediyelerden gelen arkadaşların ücreti diğerlerine göre düşük. Ama bu konuda diğer bir mağdur kesim dört yıllık üniversite mezunu olan, teknik kadrodaki işçiler. Amacımız bu durumdaki bütün arkadaşların sorunlarını çözüme kavuşturmak. Ama işçi sendikası yine, daha ücretler görüşülmeden sözleşmeyi direkt Yüksek Hakem Kurulu’na götürürse, sorun bu sene de çözülemez. Yevmiyesi, mezun olduğu okul veya yaptığı işe uygun olmayan işçilerimiz var. Bu sorunun çözümü için bizim iki önerimiz var. Bunları işçi sendikasına da sunacağız:
Bir: İşçi sendikasına üye olup da dört yıllık mezun olan ve teknik kadroda yer alan arkadaşları sözleşmeden çıkaralım, kapsam dışı olsunlar. Bunların maaşlarını belediye yönetimi tayin etsin. Bunların sayısı 100-150 civarındadır.


İki: Toplu iş sözleşmesi düzeninde belediye başkanının, genel sekreter ve yardımcılarının, daire başkanlarının birebir çalıştığı işçilerin ücretini yönetim kendisi belirlesin. Örneğin sekreterler. Normal bir ofis personeli mesaisi bittikten sonra çıkıyor, ama sekreterler saatlerce burada kalabiliyor. Örneğin mimar ve mühendisler. Onların da ücretini encümende yönetim belirleyebilsin, onlara daha özel ücretler verilebilsin. Bu özel ücretin içinde fazla mesai de olsun. Bir şekilde çözümler bulalım, ücret adaletsizliğini kaldıralım istiyoruz.
Yine SEKA’dan ve alt belediyelerden gelen işçilerle ilgili özel bir çalışma yapıp bu grupların ücret dengesizliğini gidermemiz gerekiyor. Tabii işçilerimizin de sendikalarını bu konuda yönlendirmesi şart.


İŞÇİ SENDİKALARI ÇOK MUHAFAZAKAR


Sendikaların en büyük eleştirisi “Kazanılmış hakları geri vermemizi istiyorlar” şeklinde oluyor. Bu görüşü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Toplu iş sözleşmeleri süreli yapılır. Ve yapılan her sözleşme, sadece dönemini kapsar. Eğer kazanılmış haklar geri gitmeyecekse, sözleşmeler bir kere yapılır, ikinci kere görüşülmez. Yani eğer ben toplu iş sözleşmesindeki her maddeyi her toplu iş sözleşmesinde görüşüp artırabiliyorsam, aynı zamanda eksiltme imkânınım da var demektir. Bunun hukuken de hiçbir mahsuru olmaz. Her madde her sözleşme döneminde müzakere edilir.
Bu yaklaşım sendikacıların sözleşme masasında elini kuvvetlendirmek için kullandığı bir argümandır bence. Tekrar söylüyorum, bunun toplu iş sözleşmesi düzeninde bir karşılığı yoktur. Birçok toplu iş sözleşmesinde işçilerin kazanılmış hak dediği pek çok madde, sözleşmeden çıkarılmıştır. İşçi sendikaları da buna imza atmışlardır.
Hatta uygulama değeri olmayan birçok madde, sırf o zaman sözleşmeye yazıldığı için aynen korunuyor. Biz “Bu hükmü buradan çıkaralım” dedikçe, onlar “Hayır kalsın. Yazanın mutlaka bir bildiği vardır” mantığı ile hareket ediyorlar. İnanın çok komik. Ama bizim işçi sendikaları çok muhafazakar oldukları için bunu anlamakta zorluk çekiyorlar.


Bem Bir-Sen ile yaptığınız sözleşme de kısmen eleştirildi. Emekli olmayanlara “Sosyal Denge Zammı” vermiyor muşsunuz? Doğru mu?
En son yapılan sosyal denge sözleşmesinde emekliliğini hak etmiş aktif idarecilik yapmayan personele sosyal denge zammı yapılamasın diye memur sendikasıyla böyle bir mutabakata vardık. Emekliliği hak etmemiş personel için bu söz konusu değil. Belli bir yaşa gelmiş, emekliliği hak etmiş insanları zaten yangın söndürme, zabıta gibi bedensel işlerde değerlendirmemiz mümkün olmuyor. Dolayısıyla onları bir anlamda emekliliğe teşvik etmek istiyoruz. Tıpkı işçilerde yaptığımız gibi. Belediyeye taze kan girişi sağlamak, yeni kuşaklarla çalışma olanağı oluşturmak istiyoruz.


BÜTÜN SÖZLEŞMELER İNTERNET SİTESİNDE


Yerelsen, Büyükşehir’e, belediyelere yük oluyor mu?
Hayır olmuyor. Yerelsen’in toplu iş sözleşmesi görüşmeleriyle belediyelere kazandırdığı çok önemli katkıları var. 4 uzman personel ve 1 genel sekreter, toplam 5 kişiyle faaliyet gösteriyor. Uzmanlarımızın hepsi nitelikli ve üniversite mezunu. Birçok işçi sendikasında bile bu kadar eğitimli teknik kadro yok. Bunların maaşları, kırtasiye giderleri, iletişim, ısınma ve kira giderleri üyelerden toplanan paralarla karşılanıyor.
Bizim aidatlarımız, yasal olarak işçi sendikalarının aldığı aidatlar gibidir. Her belediyenin aidatı farklıdır. Büyükşehir’inki farklı, ilçelerinki farklı. Yasal olarak almamız gereken aidatın sadece yüzde 30’unu alıyoruz. Örneğin Karamürsel Belediyesi’nin aidatı aylık 950 YTL civarında. Kuruçeşme Belediyesi’nin 300, Körfez Belediyesi’nin 485 YTL. Yine üyemiz olan İl Özel İdaresi’nin 2008 yılı toplam aidatı ise sadece 780 YTL.
Ayrıca biz sadece toplu iş sözleşmesi görüşmesi yapmıyoruz. Toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan sorunlarda ekibimiz eğitim ve danışmanlık hizmeti de vererek belediye yönetimlerinin sıkıntılarını çözüme kavuşturuyor.
Bazı işçi sendikaları “Biz Yerelsen’i tanımayız” diyorlar ama Yerel- Sen de işçi sendikalarının kurulduğu kanunla oluşmuş bir yapılanmadır. Eğer sen Yerelsen’in kurulduğu kanunu yok sayıyorsan, kendi kurulduğun kanunu da yok sayıyorsun demektir.


Sendika yönetiminin de aldığı maaşlar bir dönem eleştirildi. Ne kadar ücret alıyorsunuz?
Yönetim kurulu başkan ve üyeleri net asgari ücretin iki katı, denetim kurulu üyeleri ise bir asgari ücret tutarında ücret almaktadır. Bu ücretleri, işçi sendikalarının bırakın genel merkez yöneticilerini, şube yöneticilerininkilerle bile kıyaslamak istemiyorum. Konuşmuyorsak bilmediğimiz için değil.


Ne kadar şeffaf bir sendikasınız?
Örnek vereyim: Yaptığımız bütün sözleşmeleri sendikamızın www.yerelsen.org.tr adlı internet adresinde yayınlıyoruz. Bugüne kadar hangi belediyede, hangi sendika ile ne şekilde sözleşme yapmışsak internet sayfamızda yer almaktadır. Her işçi, sözleşme maddeleri hakkında buradan detaylı bilgiye ulaşabilir. İster işçi ister işveren olsun, bunu Türkiye’de hiçbir sendikanın yaptığına şahit olmadık. Bizim kendimize güvenimiz var. Yerelsen olarak yaptığımız her şeyin arkasındayız.





YERELSEN’İN UZMAN EKİBİ: Yerelsen’in Genel Sekreterliğini, Kamu İşverenleri Sendikası’nda uzun yıllar hukuk müşaviri olarak çalışan Av. Halil Üstündal yapıyor. Hasan Tenlik, Av. Serdar Semih Türeyen ve İzzettin As uzman, Derya Akkaya ise yardımcı personel olarak hizmet veriyor.

MUHATAPLARIMIZ YETERLİ DONANIMA SAHİP DEĞİL


Geçen yıl Yerel İş Barışı Kongresi düzenlediniz. Neden Hak-İş’le düzenlediniz? Ve kongrenin somut faydaları nelerdir?
O kongre, Yerelsen’in sosyal sorumluluk projelerinden Yerel İş Barışı Projesi’nin sonuçlarından biriydi. Geçen sene Avrupa Birliği’nce desteklenen 50 bin Euro’luk bir çalışmaydı. Bunu neden Hizmet-İş’le yaptık? DİSK’e bağlı Genel-İş’in prensip olarak AB projelerine katılmama kararı var. Büyükşehir Belediyesi’nin muhatabı olan Belediye-İş Sendikası’na arkadaşlarımız teklif götürdü. Ancak sıcak bakmadılar. Ardından Antikkapı’da örgütlü bulanan TOLEYİS Sendikası’na teklif götürdük. Onlar “Bizim Kocaeli’nde üye sayımız az. O yüzden üye sayısı fazla başka bir sendika ile görüşün” dedi. Aynı teklifi Hizmet-İş’e de götürmüştük. Onlar olumlu cevap verdiler. Projeyi bu süreçten sonra Hizmet-İş’le gerçekleştirdik. Projenin amacı yerelde işverenle işçi sendikası arasındaki diyalogu artırmak, iş barışını sağlamak, işçi-işveren sendikalarının birbirleriyle düşman değil, olsa olsa rekabet eden taraflar olduğunu vurgulamaktı. Kongreden “Aynı düşünmediğimiz her konuyu bile konuşalım. Sözleşmeleri masada bitirelim. Hiç anlaşamadığımız konularda bile çözümü masada bulalım” sonucu çıktı. Kongrede sunulan konuları kitap haline getirip istifade etmeleri için tüm Türkiye’deki sendikalara dağıttık, olumlu tepkiler aldık.


Yerelsen’e kaç belediye üye?
Kocaeli, Adapazarı ve Yalova’dan toplam 48 üyemiz var. Bu sayıya Büyükşehir Belediyesi’nin iştirakleri de dahil. Bu işyerlerinde toplam 8 bin 250 işçi çalışıyor.


Türkiye genelinde kaç tane Yerelsen var?
Yerelsen gibi mahalli idarelere hizmet veren iki sendika daha var. Biri Sayın Başbakanımızın 1994 yılında kurduğu MİKSEN, diğeri ise Ankara’da kurulu Belediye İşverenleri Sendikası. MİKSEN sadece İstanbul’daki belediyelere hizmet veriyor. Belediye-İşverenleri Sendikası ise daha dar çerçevede hizmet veren bir yapıya sahip.


Sendika yönetimi olarak en çok sıkıntı duyduğunuz konu nedir?
Muhataplarımızın gerek toplu iş sözleşmesi sırasında gerekse toplu iş sözleşmesinin uygulanması aşamasında yeterli donanıma sahip olmamaları. Özelikle bu dönemde sendikalardan rica ediyoruz, toplu iş sözleşmelerine mutlaka genel merkezlerinden uzman hukukçu ve danışman getirsinler. Çünkü biz onlarla daha iyi anlaşıyoruz. Bu konudaki hassasiyetlerinden dolayı Tes-İş Sendikası ile Hizmet-İş Sendikası’na özellikle teşekkür ediyorum. Bir konuyu insanlarla müzakere edebilmek için aynı kavramlar üzerinden konuşmak gerekir. Biz bu konuda çok sıkıntı çekiyoruz. Ayrıca sözleşme görüşmelerinin basın üzerinden yapılması konusunda. Medyaya yapılan açıklamalar, pazarlık masasında uzlaşma adına atılacak adımların önünü tıkıyor.


Yerelsen’in hedefleri neler?
Hedefimiz ulusal düzeyde örgütlenmiş, güçlü bir sendika olmak. Bu konuda da istikrarlı bir şekilde yürüyoruz. Üye sayımızı çoğaltabiliriz. Ancak biz insanlara hizmet verebildiğimiz ölçüde üye kazanıp büyümek istiyoruz.