Sözlü Tarih Kılavuzu

Sözlü Tarih Nedir?

“Sözlü tarih ile tarihin, değişen toplumlardan ve kültürlerden insanları dinleyerek ve onların hatıralarını, yaşam deneyimlerini kaydederek yorumlanmasını kastediyorum” diyor ünlü tarihçi Paul Thompson.

Sözlü tarih hem en eski hem de en yeni tarih yazma biçimlerinden biridir. Belgenin olmadığı alanlarda, araştırma konusuyla ilgili bilgi verebilecek kaynak kişilerin sözlü anlatımlarına, anılarına başvurulabilir, günümüz kayıt teknolojilerinden faydalanılarak da bunlar hem kendimiz hem de başka araştırmacılar için kayıt altına alınabilir.

Sözlü tarihin tarih içinde uzun bir yolculuğu olmuştur. Aslında adı sözlü tarih olmasa da sözün tarihle ilişkisi hep vardı: insanların tanıklıkları, anlatıları modern zamanlardan önce tarihin malzemesiydi. Sözlü gelenekler önemliydi: kuşaktan kuşağa aktarılan deneyimler, mitler, gelenekler vb.

Örneğin M.Ö. 5. yüzyılda yaşamış olan ve tarihin babası olarak bilinen Herodot ünlü tarih kitabını yazarken gezip gördüğü yerdeki insanların anlatımlarını, hikâyelerini kullandı. Çağdaşı Thukydides  “Peloponnesos Savaşları”nı savaşa katılan kişilerin anılarından, anlatılarından yazdı.

Doğrudan tanıklıkların önemi 19. yüzyıl ortalarına kadar sürer. 1840’larda Jules Michelet Fransız Devrimi’ni kaleme alırken yazılı kaynakların yanı sıra çiftçilerin, köylülerin, kasabalıların, kadınların hatta çocukların anlattıklarına da kulak vermiştir.

Sözün tarihle ilişkisi 19. yüzyıl ortalarına kadar sürdü. 19. yüzyılın ikinci yarısında “Belge yoksa tarih de yoktur” lafını söyleyen ünlü Alman tarihçi Ranke önemli bir değişime işaret ediyordu. Çünkü bu yüzyılda Batı Avrupa’da Sanayi Devrimi’yle birlikte oluşan sanayi kentlerine kırdan büyük ölçekli göçler oluyordu ve kentlere yığılan nüfus kısa sürede çözülemeyecek sorunların ortaya çıkmasına neden olmuştu: Altyapı sorunları, salgın hastalıklar, toplumsal buhranlar vb. Bilim insanları tıpkı doğa bilimlerindeki genel geçer kurallar gibi toplumsal yaşamı düzenleyecek yasaların peşine düşmüşlerdi. Bu yüzyılda sosyal bilimler alanında yeni disiplinler ortaya çıkıyordu: Sosyoloji, antropoloji gibi.  Her disiplin kendi alanını, konusunu ve bilgi kaynaklarını tanımlıyor, çalışma alanının sınırlarını çiziyordu.  Tarih disiplini bilgi kaynaklarını yazılı belgelerle sınırlayınca, alanı ister istemez devlet ve siyasi tarihle sınırlandırılmış oldu. Çünkü o dönem için yazılı belgeler daha çok devletlerarası antlaşmalar, yazışmalar vb dokümanlardı. Tarihin bilgi kaynakları olmaktan çıkan sözlü anlatılar ve tanıklıklar sosyoloji, antropoloji gibi yeni bilim alanlarının gözde kaynakları oluyordu.

20. yüzyılın ikinci yarısına gelindiğinde, II. Dünya Savaşı sonrası dönemlerde özellikle sosyoloji alanında sosyal tarih çalışmaları gelişmeye başladı.

Savaş dönemleri sonrasında, yerel tarih çalışmaları Batı Avrupa’da önem kazınmaya, iktidarların alanından konuşan tarih disiplininin yok saydığı alanlar; azınlıklar, kadınlar, köylüler kısacası sıradan insanlar yavaş yavaş tarihin çalışma konusu haline gelmeye başladı (İspanya iç savaşı, Yahudi soykırımı üzerine çalışmalar, kadın tarihi çalışmaları vb). Bu dönemde toplumsal alana ilişkin bilgi üretiminde ‘disiplinlerarası yaklaşım’ giderek  önem kazanıyordu.

Sözlü tarihin kurumsallaşması nasıl oldu? İlk çalışmalar nelerdi?

Amerika’da, 1929 ekonomik krizinde işsiz kalan yazar ve araştırmacılardan Amerikan kırsalındaki kadınların, Yerlilerin, eski kölelerin, savaş gazilerinin, sıradan insanların yaşam öykülerini derlemeleri istenmişti. Bugün Amerika’daki en kapsamlı sözlü tarih arşivi başlangıcını bu çalışmaya borçludur.

Sözlü tarih tarih yazımında neden önemli?

Gelişme-kalkınma çalışmalarından bir örnek: Kerala’daki balıkçılık sanayisi üzerine yapılan bir sözlü tarih çalışması sayesinde yatırımın doğru ve dengeli belirlenmesi sağlanabilmiştir: Balıkçılar daha çok erkekler ve yatırımın tamamının balıkçı teknelerinin yenilenmesi için kullanılmasını istiyorlar. Sözlü tarih çalışması sırasında balığın avlanma işinden sonraki iş sürecini; temizlenme ve işlenmesi işlerinin kadınlarca yapıldığı görülüyor ve onlarla yapılan görüşmelerde üretimin bu sürecine de yatırım yapılması gerektiği anlaşılıyor. Yardım programının böylelikle doğru kullanımı sağlanıyor.

Örn: İngiltere’de eski bir kilisenin restorasyonu için sözlü tarih çalışmasıyla başlatılan kampanya sayesinde sponsor bulunabilmiştir.

Örn: Yaşlı yurtlarında kuşaklararası ilişkinin güçlendirilmesi, yaşlıların bakım nesnesine dönüşme riskini azaltması. Yaşlı yurtlarında uygulanan anı terapisi programları buna iyi örnektir.

Sözlü tarih ile hangi yeni araştırma alanları ortaya çıkmıştır?

Uluslararası sözlü tarih çalışmalarıyla ilgili bilgilere nasıl ulaşılabilir?

Örneğin aşağıdaki web sitelerine bakılabilir:

Türkiye’de Sözlü Tarih Çalışmaları yürüten hangi kurumlar var?

Bir Sözlü Tarih Projesi Nasıl Tasarlanır ve Uygulanır?
Dört ana başlık altında aşamaları sıralayabiliriz.

  1. Araştırma tasarımı ya da planının oluşturulması
  2. Görüşme
  3. Transkripsiyon-Görüşmelerin Deşifresi
  4. Değerlendirme-Ürünler

1.  Araştırma tasarımında neler yapılır?

2. Görüşme süreci hangi aşamaları içerir?

Görüşme öncesi-hazırlık

Görüşme süreci

İlk soru: “Bana Hayatınızı Anlatır mısınız?” olabilir

Susma anlarında hislere, duygulara yönelik sorular (daha önce  anlattıklarından örnek vererek, ne hissettiniz, ne düşündünüz diye sorulabilir,

Görüşme sonrası

ETİK KURALLAR

Görüşme yapılan kişilere karşı sorumluluklarımız nelerdir?

  1. Görüşme yapılan kişiler katkıda bulunacakları özel projelerin amaçları ve kabul edilmiş kullanımları konusunda bilgilendirilmelidir.
  2. Görüşme yapılan kişiler, sözlü tarih süreci içindeki, metin düzenleme, erişim sınırlamaları, yayın hakları, öncelikli kullanım, telif hakkı ve kaydın bütün biçimlerinin beklenen kullanımı ve dağıtımı gibi ortak haklar konusunda bilgilendirilmelidir.
  3. Görüşme yapanlar kendilerinden yasal bir yayını imzalamalarının isteneceği konusunda bilgilendirilmelidir. Görüşmeler, görüşme yapılan kişiler kullanım izni verene kadar gizli kalmalıdır.
  4. Görüşmeyi gerçekleştirenler, görüşme yapılan kişilere, görüşmeler kamuya açıldıktan sonra yayın garantisi ve gelecekteki kullanımlarının kontrolü gibi tutamayacakları sözler vermemelidirler.
  5. Görüşmeler, görüşme yapılan kişilerle yapılmış herhangi bir ön anlaşma uyarınca yapılmalı ve bu tercih ve anlaşmalar kayıt için belgelenmelidir.
  6. Görüşme yapanlar, projenin hedefleri ve görüşme yapılan kişilerin perspektifleri arasında bir denge kurmaya çalışmalıdırlar. Toplumsal kültürel deneyimlerin farklılığı ve ırk, cinsiyet, sınıf, etnisite, din ve cinsel yönlendirmenin içerimleri konusunda duyarlı olmalıdırlar. Görüşme yapılan kişileri kendi üslup ve dillerinde yanıt verme konusunda cesaretlendirmeli ve onların ilgilerini yansıtan sorular yöneltmelidirler. Görüşme yapanlar, konuyla ilgili araştırma yapmalı, yüzeysel bilgilerle yetinmemelidirler.

3. Transkripsiyon (bant çözümü): Ses kayıtların deşifresi nasıl yapılır?

Ses veya hareketli görüntü kaydında geçen konuşmaların yerel ağız ve konuşma dili özellikleriyle birlikte bire bir metne aktarılması işlemine deşifre ya da transkripsiyon diyoruz. Teknik olarak basit bir iş gibi görünmesine karşılık zahmetli bir iştir. Doğru deşifre yapmak deneyimle kazanılır. Görüşmeyi yapan kişinin deşifreyi de yapması en uygunudur. Deşifre metinleri sözlü tarih projelerinin kitap, film vb ürünlerinde kullanılan temel kaynaklar olduğu, deşifre sırasında yapılan hataların ürünlerde bilgi hatasına neden olabileceği unutulmamalıdır.

Uluslararası Sözlü Tarih Derneği (IOHA)* sözlü tarih çalışmaları ve arşivciliğine ilişkin uluslararası teknik ve etik standartları günün değişen teknolojisini de dikkate alarak belli zaman aralıklarında duyurmaktadır. Bu kapsamda, sözlü tarih arşivinde yer alacak deşifre metinlerinin belli bir standartta olması gerekmektedir, birbirinden farklı formatlarda oluşturulan deşifre metinleri arşiv için uygun değildir. Her bir görüşmenin deşifre metni girişinde “proje adı, görüşülenin adı-soyadı, görüşenin adı-soyadı, yer, tarih vb künye bilgileri mutlaka yer almalıdır. Deşifre metninde kullanılan kısaltmalar her görüşme transkripsiyonu için ortak olmalıdır. Bunun yanı sıra deşifre metinlerine kaset sayılarının ve zaman kodlarının doğru olarak verilmesi gerekmektedir, aksi durumda ses veya hareketli görüntü malzemesinin kullanımı zorlaşacaktır.

Deşifre yapan kişiler, kaynak kişilerin yerel ağızlarına saygı göstermelidirler ve deşifre sırasında yerel ağızla söylenen sözcükleri düzeltmeden, olduğu gibi metne geçirmelidirler. Bunun yanı sıra deşifre yapan kişinin yazım kurallarını bilmesi ve imlâ işaretlerini yerli yerinde kullanması beklenir. Aksi durumda, 1 saatlik görüşme kaydının 12 puntoyla yaklaşık 12-13 (A4) sayfa tuttuğu düşünüldüğünde, deşifre edilen yüzlerce sayfanın yazım hatalarının düzeltimi için ayrıca zaman ve emek harcamak gerekir.

Görüşmelerin değerlendirilmesi nasıl yapılabilir? Proje ürünleri neler olabilir?
Görüşme kayıtlarından elde edilen hareketli görüntü, ses ve metin pek çok farklı biçimde kullanılabilir. Gazete, kitap, broşür vb yayın projelerinde kullanılabileceği gibi interaktif bir internet sayfasında, belgesel film yapımında, sergilerde,  çeşitli konularda kamuoyu duyarlılığını artırmayı hedefleyen çıngıllarla radyo programlarında kullanılabilir. Ama sözlü tarihçilerin en önemli sorumluluğu yazılı kaynakların sınırlı olduğu alanlarda ve konularda ürettikleri görüşmelerin kamuya açık sözlü tarih arşivlerinde değerlendirebilmesini sağlamak olmalıdır.

Kent tarihi sözlü tarih çalışmalarının renkli ve çok sayıda kişiye ulaşan ürünlerinden biri internet ortamında web sitesi olarak tasarlanan sanal müzelerdir.  Örnek olarak www.mardinkultur.org  adlı web sitesini ziyaret edebilirsiniz. Bu tür sitelerde farklı sosyoekonomik statüden kişilerin anlatımlarıyla kentin sokaklarında dolaşmak, geçmişi bugünle ilişkilendirebilmek mümkün olabilmektedir.

Toplumsal barışın ve farklı toplumsal gruplar arasında hoşgörünün güçlendirilmesini amaçlayan, tarihte sessiz kalmışların seslerini duyurmayı hedefleyen çalışmalarda da yaşam anlatıları web siteleri aracılığıyla yayınlanmaktadır. Örnek olarak www.afroturk.org sitesine bakabilirsiniz.

1950 sonnrasının İstanbul’unu insan hikayelerinden dinlemek için  www.belleklerdekiistanbul.org adresine bakabilirsiniz.

Yararlanılan kaynaklar

  1. Geçmişin Sesi, P. Thompson, Tarih Yakfı Yurt Yayını, İstanbul, 1999.
  2. Geçmişin İzleri, Esra Danacıoğlu, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, 2001.
  3. Kuşaklar, Deneyimler, Tanıklıklar: Türkiye’de Sözlü Tarih Çalışmaları, Yay. Haz. Aynur İlyasoğlu, Gülay Kayacan, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, 2006.
  4. Sözlü Tarih Atölyesi Eğitim Notları, Haz: Ebru Soytemel, Gülay Kayacan, 2004.

* www.iohanet.org