Spor alanındaki temel sorumuz şudur: bir sporcu yüksek performans için kullanabileceği zihinsel potansiyel inin ne kadarını kullanabilir? Bu potansiyeli kullandığında sonuçları neler olur? Bu “rezervden” en üst düzeyde istifade etmenin bilimsel yolları nelerdir?
Sporcu lar öteden beri bir takım zihinsel hazırlık metodlarını kullandılar. Bunlar basitçe zihinsel canlandırmalardır ve esasında otohipnoza benzer. Hipnoz isiminden çekinenler uygulanan bu hipnotik yöntemler e “meditasyon” ya da “zihinsel hazırlık” gibi farklı isimler verdiler. Hipnoz her dönem gelişen bir yöntem olarak gücüne güç katmakta ve bu alandaki spesifik uygulamalarla çok daha etkin iş görmektedir. Şahsi fikrim, gelişmiş ülkelerin sporcuları özellikle olimpiyatlara hipnozla hazırlanmaktalar ve bunu kamuoyuna duyurmamayı tercih etmekteler.
Dr. Ikai ve Dr. A. H. Steinhaus 1961 yılında Some Modifying the Expression of Human Strength adlı çalışmalarında, hipnoz atında “çok güçlü oldukları ve bu gücü sonuna kadar kullanabilecekleri” telkini verilen sporcuların, hipnoz halinde iken normal zamanlara göre maksimum güçlerinden %30 daha fazla bir ağırlık kaldırabildiklerini ortaya koymuşlardır. O tarihe kadar antrenman, tamamen fiziksel olarak teknik ve kondisyon özellikleri geliştirilmek üzere yaptırılıyordu. Teknik ve kondisyon özellikleri geliştirilen sporcunun, maksimum verim gücüne eriştirilmiş olacağına inanılıyordu.
Bu teorinin Dr. Ikai ve Steinhaus tarafından yıkıIması, üstelik % 30 gibi büyük bir kullanılamayan rezervin ortaya çıkışı, bu rezervlerin nasıl kullanılabilir hale getirileceğine yönelik araştırma çabalarını doğurdu. Dr. Ikai ve Dr. Steinhaus, yaptıkları çalışmayla fiziksel bir uyarı olmadan da insan organizmasının verim gücünde artış olabileceğini ortaya koymuşlardı.
İşte burada altın bir bilinçaltı ilke gündeme geliyor. Merkezi sinir sistemi gerçek bir olayla olayın hayal edilmesi arasındaki farkı ayırmamaktadır. Bu bize bir hareketi zihnimizde mükemmel ve ayrıntılı olarak canlandırdığımızda bilinçlatı zihni ve sinir sistemimizi (başarılı hareket yönünde) eğitme fırsatı sunar. Burada beyindeki merkezi sinir sisteminden kaslara uyarı sinyallerinin gitmesi sağlanarak uygun nörolojik bağlanıtılar oluşturulur. Bu tekrar ettikçe bu nörolojik, sinaptik yapı daha belirgin bir hale gelir. Rus araştırmacılar bu tekniğe Sinir-kas programlaması (neuromuscular programming) adını vermişlerdir.
Birçok performans alanında bize yardımcı olan hipnoz, spor performansını artırmak , daha verimli kılmak için eşsiz bir araçtır. Hayatımızda bizi ilgilendiren tüm alanlarda ortaya koymaya çalıştığımız her çaba bir çeşit performansın konusudur. Bir sınava hazırlanırken, satranç oynarken ya da kitap okurken zihinsel performans sergilemiş oluruz. Eğer sanatçıysanız yaratıcılık performasınızı çalıştırırsınız ki bu tamamen bilinçaltı bir süreçtir. Eğer bedensel bir spor aktivitesine dayanan bir spor alanıyla ilgileniyorsak orada fiziksel bir performanstan bahsederiz. Örnekleri çoğaltmak mümkün. Unutulmamalıdır ki tüm performans alanlarında kendimize, benliğimize ilişkin algılarımız, zihinsel kabullerimiz performansımızı belirleyen yegane unsurdur. Performans süreci ister bedenesel olsun ister zihinsel yada yaratcı bir süreç, kendimize ilişkin yapıcı, olumlu bir algımız yoksa ve stresi yönetemiyorsak o alanda iyi bir performans sergilemek oldukça zordur.
okculuk konsantre olEfsanevi boksör Muhammed Ali zor bir müsabaka sonucu nakavtla kazandığı maçtan sonra verdiği röportajda; rakibinin fizik ve kondisyon olarak kendisinden çok daha güçlü olduğunu fakat zihinsel olarak ondan daha üstün olduğu için maçı kazandığını ifade etmiştir. Muhammed Ali psikolojik üstünlüğünü her maçta rakibine hissettirmiştir. Bu güçlü bir özgüvenin ve kendine inancın rahatlığıdır. Eğer kişi yeterince inanırsa neredeyse bir yetenek yaratabilir diyor ünlü aktör Bruce Wills.
Performansın en büyük düşmanı gergin stresttir. Bu stres bir kelebek etkisi yaratır ve sporcunun zihni olumsuz bir döngüye kapılır. Hata yapmaktan korkar (beklenti anksiyetesi) ve tüm bu duygular performansı olumsuz etkiler. Saniyelerin, milimetrik ölçümlerin, hızın bile çok önemli olduğu müsabakalarda sporcuların maksimum düzeyde konsantrasyona ihtiyaçları vardır. Bu ihtiyaçtandır ki provalarda gösterilen rekor başarılar müsabaka içinde gösterilemez. Hipnoz sporculara dinamik bir rahatlık sunarak gerçek performansın zeminini hazırlar.
Dünyanın başarılı tenisçileri, golfçüleri, atletleri, boksörleri, beyzbolcuları, jimnastikçileri, rugbycileri, basketbolcuları, su altı dalışçıları otohipnozdan istifade ederler. Onlardan bazıları; ünlü golfçüler Tiger Woods ve Nick Dougherty, futbolcular Andy Cole, Jerzy Dudek ve Nathan Redmond, rugbyci Ben Cohen ve henüz bilmediğimiz bir çok sporcu.
Otohipnoz kişiye ve spor branşına göre şekillendirimiş güçlü bir zihinsel durumdur. Zihnen üstün olan sporcuların performanslarını en üst düzeye taşımları işten bile değildir. Duygusal kontrolü sağlayan sprocu branşının gerektiridiği teknikleri harfiyen icra eder, yerine getirir.
Hipnoz bir sporcuyu aşağıdaki noktalarda programlar ve ileriye taşır:
1. Teknik Becerileri Geliştirme
2. Kendine İnanç/ Güven
3. Akışa Kapılmak
4. Öz Disiplin
5. Motivasyon
6. Dikkat, konsantrasyon
7. Zihinsel Antreman
8. Otohipnoz- Otokontrol
9. Zihinsel Sağlamlık
10. Kazanan Zihin Yapısı
11. Dinamik Rahatlık
Not: 1873 yılında Dr. W. B. Carpenter, “İdeomotor ve Carpenter Etki Kanunu” adını verdiği teorisini ortaya koymuştu: “Herhangi bir algı, o algıyı oluşturan organizmada, o algının gerektirdiği eylemi yapmak için bir istem oluşturur. Bu istemle yapılan eylem, o algı olmadan yapılan aynı tip eylemden daha olumlu sonuç verir. “(6)