Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme sebebiyle boşanma; kanunumuza göre eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işlemesi veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden dolayı ortak yaşam sürdürülemez hale gelmesi nedeniyle evlilik birliğinin sona ermesidir.
Küçük düşürücü bir suçun işlenmesi boşanmak için yeterli olurken haysiyetsiz hayat sürme de kısa süreli de olsa bir devamlılık söz konusu olmalıdır. Yani haysiyetsiz yaşam tek defalık değil kısa süreli de olsa devam eden bir süreç olmalıdır. Birkaç haysiyetsiz yaşam örneği vermek gerekirse; toplumsal ahlaka aykırı mesleklerle uğraşmak(hayat kadınlığı, insan ticareti), yasal olmayan işlerle uğraşmak(kumar, uyuşturucu satıcılığı) gibi durumlar haysiyetsiz yaşam sürmeye örnektir.
Bu dava ile ilgili zamanaşımı veya hak düşürücü bir süre kanuna belirtilmemiştir. Kanuna göre küçük düşürücü suçun işlenmiş olması veya haysiyetsiz bir yaşam sürülmesi ve bu yaşam tarzının evliliğin ortak yaşamını çekilmez hale getirmesi üzerine her zaman dava açılabilecektir.
Fakat hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi kanunda belirtilmemiş olmasına rağmen eşlerden birinin küçük düşürücü suç işlemesi veya haysiyetsiz hayat sürmesi üzerinden uzun bir zaman geçtiyse ve diğer eş boşanmak için ilgili maddeye dayanırsa dava reddedilebilir. Çünkü aradan geçen uzun zaman eşin boşanma davasıyla ilgili kötü niyetli olduğu gerekçesine dayandırılabilecektir.
Maddi tazminat talep edebilecek eş boşanma sebebi açısından kusursuz ya da daha az kusurlu olmalıdır ve boşanma sonucunda mevcut veya gelecekteki durumu ile ilgili maddi zarara uğramalıdır. Manevi tazminat talebi ise boşanma sonucundan kusurlu eşten diğer eşin, psikolojik ve sosyal hayat olarak yaşadığı manevi zararın giderilmesini talep etme hakkı bulunmaktadır.
Maddi ve manevi tazminat talebi için boşanmaya sebep olan olay açısından tazminat talep edecek eşin kusuru önemlidir. Sonrasında ise maddi ve manevi zararını kanıtlayarak tazminat talep edilebilecektir. Bu boşanma davası türünde suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme eylemlerini gerçekleştiren eşin kusurlu ve boşanmaya sebep olması nedeni ile vermiş olduğu zararların kanıtlanması durumunda maddi ve manevi tazminat talep edilmesi mümkündür.
Nafaka taleplerinde nafaka yükümlüsünün kusuru kural olarak aranmaz. Eğer boşanma davası sonucunda eşlerden biri yoksulluğa düşecek olursa diğer eşten nafaka talep edebilmektedir. Bunun şartı olarak yoksulluk nafakası talep eden eşin, boşanma nedeni açısından kusursuz olması veya nafaka talep ettiği eşinden daha az kusur sahibi olması durumunda nafaka talep edip alabilecektir. Suç işleyen veya haysiyetsiz hayat süren eş boşanma sebebi oluşturduğu için kusurlu olacaktır. Bu sebeple maddi olarak yoksulluğa düşeceğini kanıtlayan kusursuz veya daha az kusurlu eş yoksulluk nafakası alabilecektir.
İştirak nafakası açısından yani eşlerin ortak çocuklarının giderleri için ödenecek nafaka konusunda ise kusurla alakalı bir durum söz konusu değildir. Suç işleyen veya haysiyetsiz hayat süren eş çocuk veya çocukların velayetini almışsa eşinden iştirak nafakası alabilecektir.
Velayet konusunda hakimin göz önüne aldığı en önemli husus çocuğun menfaatleridir. Çocuğun iyi bir eğitim alması, iyi bir yaşam sürmesi ve olumsuz koşullara karşı en uygun ebeveyninin yanına verilmesiyle menfaatleri korunmalıdır. Çocuğun yaşı ve kiminle yaşamak istediği gibi konularda bu konuda etkilidir.
Suç işleyen veya haysiyetsiz hayat süren eşin çocuğun gelişimini olumsuz etkilemesi muhtemel bir davranıştır ve bu sebeple velayetin alınmasında diğer eşi ön plana çıkarmaktadır. Çünkü hakimin en dikkat ettiği ve koruyacağı durum çocuğun menfaatleri olacaktır. Koşullar uygunsa ortak velayet de tahsis edilebilir.
Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme sebebiyle açılmış olan boşanma davası; eşlerin evlilik boyunca edindiği mallar üzerindeki haklarını etkileyecek sonuçlar doğuran bir dava değildir. Yani zina veye hayata kast sebebiyle açılmış olan boşanma davaları için kişilerden kusurlu olan tarafın evlilik içindeki edindikleri mallar üzerinde hakları azaltılıp ya da tamamen kaldırılırken suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme sebebiyle boşanma davalarında bu durum söz konusu değildir. Kişilerin tabi oldukları mal rejimi uyarınca mal paylaşımı yapılacaktır. Ayrıntılı bilgi almak için EŞLERİN BOŞANMADA MAL PAYLAŞIMI makalemizi okuyabilirsiniz.
Kişinin suç işlemesi veya haysiyetsiz yaşam sürmesinin kanıtlanması gerekmektedir. Eğer mahkeme kararıyla suç işlediği sabitse bu durum güçlü bir delil oluşturacaktır. Fakat haysiyetsiz hayat sürme, süreklilik arz eden bir davranış sonucu oluşmaktadır ve her durum haysiyetsiz hayat sürme olarak adlandırılamaz. Ayrıca bu yaşam biçiminin ortak yaşamı diğer eş açısından çekilmez bir hale getirmesi gerekmektedir. Bu durumun tespiti, kanıtlanması ve ortak yaşama etkisini mahkeme önünde boşanma sebebi olacak şekilde sunmak hukuki bilgi gerektiren bir durumdur. Bu sebeple bir avukattan yardım alınması daha isabetli ve sonuç almak açısından daha güvenceli bir davranış olacaktır.
Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme sebebiyle açılacak boşanma davası; eşlerden birinin yaşadığı yer mahkemesi veya eşlerin boşanma başvurusu yapmadan önce son 6 ay içinde beraber yaşadıkları yer mahkemesinde açılmalıdır. Ayrıca boşanma davası için başvuru yapılacak mahkemeler belirlidir. Boşanma davası kural olarak Aile Mahkemesinde açılması gereken bir dava türüdür. Fakat her il ve ilçede Aile mahkemesi bulunmayabilmektedir. Eğer bulunulan yerde Aile mahkemesi mevcut değil ise boşanma davası bulunulan yerin Asliye Hukuk Mahkemesinde açılacaktır.