Kişinin mülkiyet hakkının herkesçe bilinmesi, mülkiyet hakkının korunması bakımından çok önemlidir. Bu bilinirliğin sağlanması açısından kanunlarımız tapu sicili adı verilen bir sistem oluşturmuştur. Bu sistem sayesinde taşınmazın sahibi, özellikleri, taşınmaz üzerinde diğer kişilerin sahip olduğu haklar tapuda kayıt altında tutulur. Bu kayıtlar tapu senedi adındaki resmi belgede tutulmaktadır. Tapu, bir taşınmazın bütününün ya da üstünde bulunan yapının sahibini gösteren, tapu sicil müdürlüğünce düzenlenen resmi bir belgedir.
Tapu kayıtlarının tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Zarar uğrayan kişi bu yüzden devlete karşı tazminat davası açabilir. Bu davanın açılabilmesi için aşağıdaki şartlar gerçekleşmelidir:
Tapu kayıtlarından devletin sorumluluğuna karşı açılacak davada, dava tapu kaydının tutulduğu yer asliye hukuk mahkemesi görevlidir.
Eğer zarar tapu kaydını tutan memurun kusurlu olmasından dolayı doğmuşsa, devlet ödediği tazminat için tapu memuruna rücu edebilir, yani ödediği tazminatı ondan isteyebilir. Devlet ödediği bu miktarı kendisinin ödeme yapmasından itibaren 2 yıl ve her halde zararın oluştuğu tarihten itibaren 10 yıl içinde istemelidir.
Tapu ve kadastro davaları, zarara uğrayan kişi memur kusurlu da olsa kusursuz da olsa memura değil, devlete dava açacaktır.
Kişi davayı zararın varlığının kesinleşmesinden itibaren 10 yıl içinde açmalıdır.
Tapu iptal ve tescil davalarıyla kanuna aykırı şekilde tescili yapılmış olan kayıtların iptali ile düzeltilerek gerçek taşınmaz maliklerinin tapuya kaydı sağlanır.
Taşınmaz sahibini gösteren tapu senedi düzenlenirken bazı durumlarda birtakım hatalar yapılmış ve belge taşınmaz sahibi tarafından alınırken dikkatlerden kaçmış olabilir.Örneğin: Taşınmaz sahibinin adı, soyadı, kimlik bilgileri kayda eksik ya da hatalı girilebilir. Bu gibi taşınmazların kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında yapılan hatalardan dolayı oluşan sorunun çözülebilmesi için tapu kaydının düzeltilmesi davası açılmalıdır.
Yukarıda bahsettiğimiz tapu kaydının yapılabilmesi için öncelikle taşınmazın sınırlarının ve sahibinin belirlenmesi gereklidir. Kadastro da bu işlerin yapılması anlamına gelir. Kadastro ile ülke içindeki taşınmazların sınırlarınının arazi ve haritalar üzerinde gösterilir, taşınmaz üzerindeki hak sahiplerini tespit edilip, bu hak sahiplerine malik olduklarını gösteren belge verilir.
Tapulama teknisyenleri yaptıkları incelemeler sonunda her taşınmaz için bir tutanak düzenlerler. Bu düzenlenen tutanağa karşı itiraz edilebilir. İtiraz, kadastro teknisyenliğine veya kadastro müdürlüğüne yapılır. Tutanak düzenlendikten sonra kadastro ekibi o çalışma alanında işlerini bitirinceye kadar itiraz edilebilir.
İtirazla ilgili tutanak ve eklerin en geç 10 gün içerisinde kadastro komisyonuna intikal ettirilmesi gerekir.
Kadastro tespitini ilişkin itiraz sadece uygulanan belgelerin geçerliliğine ilişkin olarak yapılmalıdır çünkü belgeye dayanmayan itirazlar dikkate alınmaz.
Tutanaklara göre yapılan tespitler 30 gün süre ile ilan edilir.
İtirazı olanlar ilan süresi olan 30 gün içerisinde kadastro mahkemelerinde dava açabilirler. Bu davanın açılabilmesi için aşağıdaki şartların gerçekleşmesi gerekir:
30 günlük ilan süresi içinde dava açılmayan kadastro tutanaklarına ait sınırlandırma ve tespitler kesinleşir.
Kadastro müdürü tarafından onaylanarak kesinleşen tutanaklar ile kadastro mahkemesinin kesinleşmiş kararları, kesinleşme tarihleri tescil tarihi olarak gösterilerek 3 ay içinde tapu kütüklerine kaydedilir.
Zamanında itiraz edilmediği veya kadastro mahkemelerine başvurulmadığı için kesinleşen tutanaklar uyarınca yapılan tesciller, aksi hükmen tespit edilinceye kadar geçerlidir. Gerçek hak sahipleri ise bu duruma karşı tapu kaydının düzeltilmesi davası ve sicildeki hakkın doğru olmadığını anlamına gelebilecek davaları açabilirler. Ancak bu davanın açılması bir hak düşürücü süreye tabidir. Tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl içinde dava açılmalıdır aksi halde gerçek hak sahiplerinin dava hakkı düşer.
Tapu ve kadastroya ilişkin davalar, kadastro mahkemelerinde görülür.
Bu mahkemelerde dava açmak için ilk olarak ilgili tapu kayıtları mahkemeye sunulur.
Davalarda delil sunmak ve tanık dinletmek mümkün olduğu gibi keşif ve bilirkişi raporuna da başvurulabilir.
Bu davalar taşınmazın bulunduğu yerdeki kadastro mahkemelerinde açılmaktadır.
Tapu kadastro davalarında genel hak düşürücü süre vardır. Tutanak tespitinin ilan edilmesinden itibaren ilgililer 10 yıl içinde dava açmalıdır. Bu süreyi geçirirlerse dava açamazlar, dava hakları düşer.