Tasarrufun İptali Davası ve Şartları

Tasarrufun İptali Davası ve Şartları kanunun sınırladığı şekilde muvazaalı yapılan işlemlerin iptaline hak sağlayan fakat şartların oluşması durumunda açılabilecek bir dava türüdür.

TASARRUFUN İPTALİ DAVASI NEDİR?

Dar anlamda tasarruf işlemleri hukuksal sonuç doğurmak üzere kişinin açıklamış olduğu irade beyanlarına denir. Geniş anlamda irade beyanı ise malvarlığındaki bir hakka doğrudan etki yaparak, o hakkı başkasına devreden, değiştiren, sınırlayan veya sona erdiren tüm irade beyanları hukuki işlem olarak karşımıza çıkar ve bireyin bu yönde yapmış olduğu işlemler tasarruf işlemi olarak nitelendirilir.

Borçlunun yaptığı işlemler sebebi ile alacaklı/alacaklılar zarara uğrarsa, tasarrufun iptali davası açılarak bu zararın giderilme imkanı kanun tarafından hak kaybına uğrayan alacaklıya tanınmıştır.

Borçlunun tasarruf işlemleri bakımından tasarrufun iptali davasına konu olabilmesi için şu şartların varlığının sağlanması gerekmektedir:

Borçlunun, alacaklıyı zarara uğratmak kastı ile malvarlığındaki mal ve hakların bunların yerine geçen değerlerin devralan kişiye geçmesi sonucunda alacaklı/alacaklıların uğraması akabinde alacaklı tarafından borçlu ve devralan kişi arasından gerçekleşmiş olan tasarruf dava konusu haline getirilerek, alacaklı borçlulara karşı tasarrufun iptali davasını açabilecektir.

Tasarrufun iptali davası İcra ve İflas Kanunu’nun 277’inci ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup; hukukumuzda alacaklıyı koruyan bir dava türüdür.

İİK md. 277- İptal davası

İptal davasından maksat 278, 279 ve 280 inci maddelerde yazılı tasarrufların butlanına hükmettirmektedir.

1- Elinde  muvakkat yahut kati aciz vesikası bulunan her alacaklı,

2- İflas idaresi yahut 245 veya 255 inci maddenin 3 üncü fıkrasında yazılı hallerde alacaklıların kendileri.

Yukarıdaki hükümle kanun iptal davasını düzenlemiş ve iptal davası sonucunda hükmün sonucuna, davayı açabilecek kişileri tahdidi olarak saymıştır.

TASARRUFUN İPTALİ DAVASININ AMACI NEDİR?

Borçlunun, alacaklıyı kasti olarak zarara uğratmak amacıyla alacaklıdan mal kaçırmak için 3. kişi ile yaptığı işlemler tasarruf işlemleridir. Borçlunun henüz tasarruf yetkilerinin kısıtlanmamış olduğu dönemde yani haciz veya iflas kararı verilmeden önce alacaklılardan mal kaçırmak kastı ile kötü niyetle yapmış olduğu hukuki işlemleri davacı yani alacaklı tasarruf işleminin hükümsüz sayılmasını sağlamak adına bu davayı açabilmektedir.

Borçlunun devralan ile geçerli olarak yaptığı hukuki işlem, davacı alacaklının tasarrufun iptali davasını açması ile geçerliliğini kaybetmeyip; yapılan hukuki işlem geçerliliğini korumaya devam edecektir.

Tasarrufun iptali davasında amaç borçlu veya borçluların gerçekleştiği işlemi iptal ettirmek değildir. Davalının, alacaklıyı zarara uğratmak kastı ile mal kaçırmak kastıyla gerçekleştirdiği hukuki işlem sonucunda devralana geçen mal ve haklar üzerinde alacaklarının haklarının korunması bu dava türüyle sağlanmıştır.

Kötü niyetle yapılan hukuki işlemler sadece alacaklı/alacaklılar bakımından hükümsüz sayılacaktır. Borçlunun malvarlığından çıkardığı tasarrufa konu mal üzerinde alacaklı için sanki bu mal hala borçluya aitmiş gibi kabul edilir. Borçlunun malvarlığından çıkartmış olduğu malın üçüncü kişiden çıkartılarak, tekrar borçluya dönmesi söz konusu değildir. Mal, devralanda kalmaya devam ederken; alacaklı cebri icra yoluyla malın haciz ve satışını sağlayarak alacağını borçludan tahsil edebilecektir.

Alınacak kararla dava konusu malın değeri alacaklının alacağından çok ise artan değerin devralanda kalma imkanı tanıyan bir dava türüdür.

TASARRUFUN İPTALİ DAVASI KOŞULLARI NELERDİR?

İcra ve İflas Kanunu 277 ve devamı maddelerinde tasarrufun iptali davasının açılabilmesi için bazı ön koşul şartlarının varlığını gözetmektedir. Bu koşullar;

  1. Dava tarihinde kesinleşmiş alacak veya takibin bulunması

Dava tarihi itibariyle alacaklı tarafından başlatılmış ve kesinleşmiş takibin olması gerekmektedir. Eğer kesinleşmiş bir takip ortada yok ve halen itiraz aşamasında olan alacak için açılan tasarrufun iptali davasında takibin kesinleşmesine kadar bekletici mesele yapılabilme imkanı vardır.

Söz konusu takibin bekletici mesele yapılması ile tasarrufa konu malın üçüncü şahsa devredilmesi suretiyle mal bedeli üzerinden davanın devamına engel olunması engellenecektir.

  1. Tasarruf işleminin takibe konu borcun doğumundan sonra yapılması gereklidir.

Borçlunun yaptığı tasarruf işlemi, takibe konu hukuki işlemin imza tarihinden sonra yapılmış olması gereklidir.

  1. Borçlu hakkında aciz belgesi bulunması gereklidir.

Borçlu hakkında kesin aciz belgesi, rehin açığı bu dava için gerekli olup; taşınır haciz zaptları da davanın ikamesi için yeterli sayılmaktadır.

TASARRUFUN İPTALİ DAVASININ TARAFLARI KİMLERDİR?

Tasarrufun iptali davasının kimler tarafından ve kime karşı açıldığı İİK md. 277 ve 282’inci maddelerde düzenlenmiştir. Tasarrufun iptali davasının kim/kimler tarafından açılacağı İİK md. 277’de tahdidi olarak sayılmıştır. Kanunun tahdidi bu hükmü sınırlı sayıda olup; bu sayılan kişiler dışında tasarrufun iptali davasının açılması mümkün değildir.

İİK md. 277 İptal Davasında Davacı Taraf:

İİK md. 282 İptal Davasında Davalı Taraf:

Aleyhine iptal davası açılabilir. Ancak tasarrufa konu mal üçüncü kişiye devredilmiş ise; iptal davası iyi niyetli üçüncü şahısların haklarını ihlal etmez.

İVAZSIZ (KARŞILIKSIZ) TASARRUFUN İPTALİ DAVASI

İvazsız tasarrufların butlanı İİK md. 278’de düzenlenmiştir. Alacaklı, borçlu hakkında aciz belgesinin verildiği tarihten itibaren geriye doğru işlemek üzere 2 yıl içinde borçlunun yapmış olduğu karşılıksız yani ivazsız tasarruflar ve bağışlar ile yasanın bağış hükmünde kabul ettiği tasarrufların iptali tasarrufun iptalinin konusu haline getirilebilir.

ALACAKLIDAN MAL KAÇIRMA NEDENİYLE TASARRUFUN İPTALİ DAVASI

İİK md. 280’de alacaklının borçlu tarafından kasten zarar uğraması sonucunda düzenlenmiş bir hükümdür. Malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun, alacaklarına zarar verme kastıyla yaptığı tüm tasarruflar iptale tabidir.

Davanın şartları İİK md. 280’nin devamında düzenlenmiştir.Bu şartlar:

Bu şartların varlığı halinde alacaklı İcra ve İflas Kanunu md. 280’e giderek tasarrufun iptali davasını açabilir. Zarar kastı ile yapılan tasarrufların, tasarrufun yapıldığı tarihten itibaren 5 yıl içinde takip yapılması kaydı ile aynı süre içerisinde dava açılma imkanı bakidir.

TASARRUFUN İPTALİ DAVASI SONUÇLARI

İptal davası ayni bir dava değil, şahsi bir davadır. İptal davası ayni bir dava olmadığından iptal isteminin kabul edilmesi halinde, dava konusu tasarrufun tümünün iptaline karar verilmez. Takip konusu alacak miktarı ile sınırlı olarak tasarrufun iptaline karar verilir.

İptal konusunun taşınmaz mal olması halinde; davalı üçüncü kişi üzerindeki tapu veya trafik kaydının iptaline ve borçlu adına tesciline dair karar verilmeyip; taşınmaza ilişkin işlemler iptal edilerek, davacı alacaklıya dava konusu taşınmaz üzerinde haciz ve satış isteme yetkisinin tanınması yönünde karar verilmektedir.

İptal davası ayni bir dava olmayıp, şahsi bir dava olması sebebiyle dava sonucunda verilecek kararın kesinleşmesini beklenmeden uygulanır. Çünkü iptal davası HMK md. 367/2 hükmü kapsamı içine girmez.

TASARRUFUN İPTALİ DAVASINDA ZAMANAŞIMI

İptal davası 5 yıllık hak düşürücü süreye tabi olup; bu dayanağı İİK md. 284’ten almaktadır. Bu maddeye göre tasarrufun iptali davası 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde ikame edilmelidir. Şayet  md. 284’te belirtilen süre içerinde açılmamış dava diğer şartlar gerçekleşmiş dahi olsa alacaklının dava hakkı düşecektir.

Alacaklının kanunda belirtilen 5 yıllık süre içerisinde davayı açmaması halinde, hakim esasa girmeden açılan iptal davasını usulden resen reddeder. Açılan iptal davasında davalı zamanaşımı def’ini davanın her aşamasında ileri sürebilme imkanına sahiptir. Bu durum sürelerin kamu düzenine ilişkin olmasından kaynaklanmaktadır.

Bu süre tüm iptal davalarında uygulanır. Yani İİK md. 278, 279, 280’de 5 yıllık zamanaşımı süresi uygulanır. Bu sürenin başlangıç tarihi dava konusu tasarruf işleminin yapıldığı andan itibaren başlar.

TASARRUFUN İPTALİ DAVASINDA GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME

İptal davası ayni bir dava değil, şahsi bir davadır. Bu sebeple ayni dava olmayan iptal davasının konusu taşınmaz mal dahi olsa özel yetki hükmü iptal davalarında uygulanmaz. Özel yetki hükmü Hukuk Muhakemeleri Kanunu md. 12’de düzenlenmiştir.

HMK md. 12- Taşınmazın aynından doğan davalarda yetkiyi düzenlenmiş olup; “taşınmaz üzerindeki ayni haklara ilişkin veya ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davalar ile taşınmazın zilyetliğine yahut alıkoyma hakkına ilişkin davalarda, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir.” hükmü düzenlenmiş olsa da bu hükmü tasarrufun iptalinde uygulayamayız.

Yetkili mahkemeyi belirlerken HMK md. 5′ e göre genel kurallara göre belirleyebilir kimi zamanda HMK md. 16’ya göre haksız fiilden doğan davalarda yetki kuralına başvurabiliriz.

Görevli mahkemeyi belirlerken dikkat edilmesi gereken husus davanın değeridir. Davanın değeri, iptal konusu tasarrufun değerine göre değil, alacaklının aciz belgesinde gösterilen ödenmemiş alacak miktarı ile iptal konusu tasarrufun kıymetinden daha az olanına göre belirlenir. Belirlenen değere göre tasarrufun iptali davasına bakacak olan görevli mahkemeyi saptamada önemlidir.

Alınması gereken peşin harç, karar ve ilam harcı ve dava sonucunda hükmedilecek olan avukatlık ücretinin belirlenmesinde de önem taşır.