Açılacak olan tazminat davalarında müvekkillerin hak kaybına uğramaması için dikkat edilmesi gereken önemli noktalar bulunmaktadır. Bu yazımızda tazminat davalarında dikkat edilmesi gereken genel birkaç özelliği sizlerle paylaşmak istedik. Tazminat davalarında hak kayıplarının önüne geçilmesi için bir avukatlık bürosuyla beraber işlemlerinizi gerçekleştirmenizi tavsiye etmekteyiz. Çünkü tazminat davalarında dikkat edilmesi gereken teknik hususlar mevcuttur. Avukat aracılığıyla temsil ettirdiğinizde ise bu işlemleri kolay ve hızlı bir şekilde halledebilmeniz mümkün hale gelmektedir. Hukukta en önemli şeylerden birisi usul noktasında olmaktadır. Usul bakımından eksiklik oluşması durumunda davayı daha başlamadan kaybedebilirsiniz. Bu nedenle her konuyu şeklen ve esasen incelemeli, buna göre açılacak hukuki normları inceletmeli, varsa örnek yargıtay kararları ışığında olayın çözümü hususunda tüm mevzuat kontrol edilerek etkili bir savunma yapılmalıdır. Unutmayın, hukuk insanlar için savunma aracıdır ve saldırı amaçlı kullanılamaz. Dolayısıyla tazminat davalarında da bir önceki makalemizde belirtmiş olduğumuz gibi “ Tazminat zenginleşme aracı yapılamaz. ” Dolayısıyla hiçbir davada tazminat aracılığıyla kişinin zenginleşmesi durumu söz konusu olamaz.
Hukuken bir davayı açabilmeniz için gerekli olan dava şartları Hukuk Muhakemeleri Kanununda belirtilmiştir. Eğer burada sayılan maddelerden herhangi birinin olmaması durumunda davayı açsanız bile ilk inceleme aşamasında o davanın reddedilme ihtimali mevcuttur. HMK’da 114 ve 117. maddeler arasında sayılan dava şartlarının mutlaka açacağınız davada da bulunması gerekmektedir.
MADDE 114- (1) Dava şartları şunlardır:
a) Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunması.
b) Yargı yolunun caiz olması.
c) Mahkemenin görevli olması.
ç) Yetkinin kesin olduğu hâllerde, mahkemenin yetkili bulunması.
d) Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması.
e) Dava takip yetkisine sahip olunması.
f) Vekil aracılığıyla takip edilen davalarda, vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekâletnamesinin bulunması.
g) Davacının yatırması gereken gider avansının yatırılmış olması.
ğ) Teminat gösterilmesine ilişkin kararın gereğinin yerine getirilmesi.
h) Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması.
ı) Aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması.
i) Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması.
(2) Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.
Burada dikkat edilmesi gereken en önemli husus görev, yetki, hukuki yarar, dava ehliyeti ve derdest dava olup olmayışıdır. Eğer dava şartları eksik ise mahkeme kendiliğinden yapacağı araştırma ile eksiklik mevcutsa usulen davanın reddine karar verecektir. Davanız hangi aşamada olursa olsun mahkeme resen inceleme gerçekleştirir. HMK 115. maddede de bahsedildiği gibi eğer dava şartındaki eksiklik giderilebilecek durumdaysa duruşma aşamasında mahkeme bu eksikliğin giderilmesi için bir defaya mahsus olarak kesin süre verebilir. Eğer bu süre içerisinde de eksiklik giderilmezse (örneğin HMK 114.maddenin g bendinde sayılan gider avansı yatırılmamış ise) dava şartı yokluğu nedeniyle mahkeme reddedecektir. Fakat burada HMK m.115’de belirtildiği gibi “Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.”
HMK m. 116’da ilk itirazların nelerden ibaret olduğu sayılmıştır. Buna göre ilk itirazlar “1.) Kesin yetki kuralının bulunmadığı hâllerde yetki itirazı. 2.) Uyuşmazlığın tahkim yoluyla çözümlenmesi gerektiği itirazı. 3.) İş bölümü itirazı.” olmak üzere 3 adet olarak belirtilmiştir. İlk itirazlar yukarıda saymış olduğumuz dava şartlarından sonra incelenen önemli bir konudur. İlk itirazların mahkeme tarafından resen dikkate alınabilmesi gibi bir durum söz konusu değildir. İlk itirazlar taraflar ileri sürebilir. İlk itirazlar, ön sorunlar gibi incelenerek ilgili mahkemece karara bağlanacaktır.
Türkiye Cumhuriyeti Kanunlarına göre bir olayın doğruluğunu ispatlayabilmek için mutlaka delil olması gerekmektedir. Dolayısıyla açacağınız tazminat davasında da delil bakımından araştırmaları tamamlamanız tavsiye edilmektedir. Mahkeme tarafından özel izinle alınabilecek deliller haricinde taraflar mutlaka delillerini duruşma aşamasında ya da verecekleri dilekçede hazır olarak bulundurmak zorundadırlar. Şunu da unutmamak gerekir bu delilleriniz mutlaka hukuka uygun deliller kapsamında olması gerekmektedir. Hukuka aykırı bir delili mahkemeye sunmanız durumunda o delilin dikkate alınmaması söz konusu olabileceği gibi karşı taraf sizleri mahkemeye de verebilir. Bu yüzden delillerinizi iyi değerlendirmeniz gerekmektedir. Tanık, bilirkişi, keşif, varsa belgeler, olayın aydınlatılmasına ilişkin fatura, makbuz örnekleri gibi şeyler delil olarak kullanılabilmektedir. Delillerin sağlıklı bir şekilde mahkemeye sunulabilmesi için mutlaka avukatınızla görüşmenizi tavsiye etmekteyiz. Zira bir delilin hukuka uygun olup olmayacağı, ya da mahkemeye sunup sunulmayacağı hakkında ileri görüşlü tahminlerde bulunabilmek çok önemlidir. Bu nedenle olayın teknik araştırmaları tamamlanmalıdır.
Savunmalarınızda veya dilekçelerinizde etkili sonuçlar almak istiyorsanız daha önce verilmiş olan Yargıtay Kararları, Hukuk Genel Kurulu Kararları ya da buna benzer yargı mercilerinin daha önce çeşitli davalarda vermiş olduğu kararları dilekçenize ek olarak belirtmeniz oldukça faydalı olacaktır. Çok sayıda Yargıtay Kararları bulunmaktadır. Doğru Yargıtay Kararını bulmak ve mahkemeye sunmak oldukça önemlidir. Bu da teknik bilginin analiz edilmesini gerektirir. Bu süreçte avukatlarınızla Yargıtay Kararlarını araştırmak ve doğru kararı olaya uygulatabilmek önem taşımaktadır. Özellikle tazminat davaları bakımından bazı evrak ve belgelerin delil olarak kullanılıp kullanılmayacağı hususunda mahkemelere yol gösterici pek çok Yargıtay Kararı bulunmaktadır. İşte bu noktada profesyonel bir dilekçe ile dava takibi etkili sonuçlar uyandırır.
Davanızın eksiksiz bir şekilde açılabilmesi ve karşı tarafın zaman aşımı definde bulunmaması için açacağınız tazminat davasında zaman aşımına uğrayan bir olayın olup olmadığı titizlikle araştırılmalıdır. Örneğin haksız fiilden doğacak olan tazminat davalarında genel kurala göre “ Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.” Fakat özel kanunlarda özel olarak belirtilmiş olan zaman aşımları mevcut ise özel kanunlardaki zaman aşımı uygulanacaktır. Açacağınız tazminat davasında karşı taraf zaman aşımı defini ileri sürerse ve mahkeme de hak talebinizin zaman aşımına uğradığını ileri sürerse tazminat elde edemezsiniz ve yargılama giderlerine de katlanmak zorunda kalırsınız. Bu nedenle tazminat davalarının mutlaka avukat aracılığıyla açılmasını tavsiye etmekteyiz.
Hukuk mevzuatları çok derin ve geniş kapsamlıdır. Bu nedenle her olay özel olarak ilgilenilmesi gereken birtakım önemli hususları da içerisinde barındırır. Örneğin olayda tanık deliline dayanılıyorsa tanıkların ifadelerinin çelişkili olmaması gerekmektedir. Ayrıca tazminat davalarında genellikle tanık delili tek başına yeterli olmayacaktır. Yazılı belge ve kanıta da dayanılması gerekmektedir. Dikkat edilmesi gereken noktalar elbette bunlarla sınırlı değildir. Tazminat davası açma noktasında kesin kararlıysanız mutlaka avukatınızla görüşmenizi tavsiye etmekteyiz.