Kişilerin haksız bir fiil nedeniyle görmüş olduğu zararların giderilmesine yönelik açılan davlar tazminat davası konusunu oluşturur. Davaları maddi zararın karşılanmasına yönelik açılabileceği gibi, manevi zararların karşılanmasına yönelik de açılabilir.
Tazminat davalarının açılabilmesi için, ortada haksız bir fiilin olması, borç ve alacak ilişkisine dayalı sözleşmenin ihlal edilmesi, haksız fiil karşısında bir zararın meydana gelmiş olması gerekir.
Tazminat davası , ihlal fiili ile tazminat istemine ilişkin olayla bir nedensellik bağı kurulması durumunda açılabilir. Ayrıca kişilik haklarını ihlali durumlarında da, eylem ile nedensellik bağı kurulduğunda zararın tanzimine ilişkin dava açılabilir.
Tazminat davaları;
Gibi işlemlerde haksız bir fiil oluşmuşsa, hak sahipleri maddi tazminat davası açabilecekler gibi, manevi tazminat davası da açabilirler.
İçindekiler
Sözleşmeye dayanılarak haksız bir fiil oluşması durumunda tazminat davası açılabileceği gibi, hakaret, kişisel hakların ihlali gibi sözleşmeye dayandırılmayan durumlarda da dava açılabilir. Türk hukuk sistemi tazminat davalarına, maddi tazminat davaları ve manevi tazmin davaları olarak olmak üzere iki başlık altında yer vermiştir.
Maddi tazminat davaları kişilerin haksız bir fiil nedeniyle maddi zarara uğraması durumunda, zarara uğrayan tarafın maddi zararın tanzimine yönelik kanun yollarına başvurması durumunu ifade eder.
Bu gibi davalarda öncelikle mahkeme kişinin uğradığı zarara ilişkin tespitleri gerçekleştirerek, bu bilgiler ışığında borçluya yaptırım öngörür. Kişilerin haksız fil karşısında duydukları elem ve üzüntünün karşılığı olarak yasal yollarla tazminat talebinde bulunmaları, manevi tazminatla ilgili görülen davaların konusun oluşturur.
Taraflar arasında gerçekleştirilen sözleşmeleri varlığı durumunda, sözleşmeye aykırı eylemde bulunan taraf hakkında tazminat davası açılabilir. Bu durum sözleşmeden kaynaklanan bir kısım yükümlülüklerin yerine getirilmemesi, tamamının ifade edilmemesi veya sözleşmede yer verilen süre içerisinde iş tesliminin gerçekleşmemesi gibi durumlarda, zarar gören taraf, haksız fiil oluşturan tarafa yönelik dava açarak hakkının tanzimini talep edebilir.
Sözleşme ihlali nedeniyle tazminat davası açılabilmesi için, sözleşmenin hukuka uygun hale getirilmesi gerekir. Sözleşme oluşturulurken, oluşabilecek sorunlara karşı öngörülü davranılarak tazminat içeriklerine yer verilebilir.
Ancak bu durum her ne kadar sözleşmede tazminat haklarına yer verilmişse de, mahkeme talebi doğrudan yerine getirmeyecek ve yapmış olduğu tespitlere dayanarak, zarar oranında tazminata hükmedecektir.
Örnek olarak; kat karşılığı inşaat, satış vaadi ile gayrimenkul satışı, alım satım işlemlerine yönelik yapılan sözleşmelerde ihlal oluşması durumunda, hak kaybına uğrayan taraf maddi haklarının tanzimine ilişkin dava açabileceklerdir. Kişiler sözleşmeye aykırılık durumunda elem ve üzüntü içerisinde girmişlerse ayrıca buna ilişkinde manevi olarak tazminat davası açabilirler.
Ortaya çıkan bir fiil TCK’da yer verilen bir suçun eylemi olabilir. Bu gibi durumlarda ceza davası, fail için kanunda belirtilen cezaya hükmedecektir. Bazı durumlarda haksız fiil ayrıca tazminat davalarına da konu olabilir.
Olaydan zarar gören kişi bu gibi durumlarda nedenlere bağlı olarak tazminat isteminde bulunmak için kanun yollarına başvuruda bulunabilir. Kişinin eyleminden dolayı TCK’da öngörülen cezaya çarptırılması buna engel teşkil etmez.
Kanun koyucu, suç teşkil eden eylemin taksirli ve kasten işlendiğine bakılmaksızın, bu tür tazminat taleplerinin gerçekleştirilebileceğine hükmeder. Olayda mağdur olan kişinin üzüntü ve elem duyması, maddi ve manevi yönden zarara uğraması tazminat talebine ilişkin başvuruda bulunması için yeterli sebeptir.
Sözleşmeye dayanan tazminat davalarında, sözleşmeye aykırı fiilin ortaya çıkmasından itibaren tazimat davası açılabilir. Konusu suç teşkil eden eylemler nedeniyle ortaya çıkan tazminat istemine ilişkin davalar failin belli olmasından sonra açılabilecektir. Tazminat davaları fiilin niteliğine göre farklı farkı mahkemelerin konusuna girebilir. Bu gibi durumlarda dava açma süreleri de fiilin niteliğine göre değişiklik gösterir.
Türk hukukunda tazminat davası zamanaşımı haksız fiilin durumuna, davanın görüldüğü mahkemeye göre değişiklik gösterir.
Tazminat talebine ilişkin davalarda;
Gibi ilkeler benimsenmiştir. Trafik kazası ayrıca ceza davasına konu olmuşsa, bu gibi durumlarda ceza davası zaman aşımı süresi, aynı zamanda tazminat istemine ilişkin dava zaman aşımı süresi olarak kabul edilir.
Ölüm, yaralanma, maddi zarar verme, kişisel hakların elden alınması veya kısıtlanması gibi birçok konuda manevi veya maddi tazminat davaları açılabilir. Tazminat davasının kime karşı açılacağının tespit edilmesi için, öncelikle haksız fiil ile kişi arasında illiyet bağının bulunması gerekir. Haksız fiili oluşturan kişi bazen bireyler olabileceği gibi bazen özel veya tüzel kişilerde eylemi gerçekleştirmiş olabilir.
Bu gibi durumlarda eylemi gerçekleştiren özel veya tüzel kişiler, eylem gerçekleştiren bireylere karşı tazminat istemine ilişkin davalar açılabilir. Hukuk çerçevesinde bazen fiili şahsen işlememiş olsa bile, buna aracı olan kişilere de dava açılabilir.
Bir trafik kazasında haksız fiili oluşturan araç sürücüsüne karşı dava açılabileceği gibi, iş verenin de bu yönde sorumluluğu olduğu varsayılır. Haksız fiile maruz kalan bir hasta veya hukuki temsilcileri doktora tazminat davası açabileceği gibi, fiilin gerçekleştiği hastaneye de aynı şekilde dava açabilir.
Türk hukukunda manevi ve maddi tazminat davalarının nerede açılacağı açıkça belirtilmiştir. Buna ilişkin tüm davalar davalının ikametinde, hastane, vakıf, üniversite gibi tüzel kişiliğe sahipse ilgili oluşumun merkez adresinin bulunduğu adreste, asliye hukuk mahkemelerinde talep istemine ilişkin davalar açılır.
Sözleşme ihlali nedeniyle açılan tazminat davaları, sözleşmenin gerçekleştirildiği yer olabileceği gibi, davalının adresinin bağlı bulunduğu yer mahkemesine de başvuruda bulunulabilir. Ayrıca fiilin gerçekleştiği yer, zarar görenin adresi de yetkili mahkemelerde de tazminat istemine ilişkin davalar açılabilir. Ticari faaliyetler çerçevesinde oluşan haksız fiile yönelik davalar asliye ticaret mahkemelerinde görülür.
Manevi tazminatın koşularının oluşması durumunda, davacı buna karşı tazminat davası açarak, fiili oluşturan davalıya yönelik haksız fiilin karşılığında maddi talepte bulunur. Bu her durumda davacıya para ödeneceği anlamı taşımaz. Öncelikle mahkeme maddi gereği ortaya koyarak deliller ve tanıklara ışığında belirlenen miktarda davalıyı ödemeye hükmedebilir veya aksi yönde karar verebilir.
Manevi tazminatlara ilişkin davalar, dava dosyasında yer verilen miktar üzerinden gerçekleştirilir. Bu miktar üst sınır olup, mahkeme daha az miktarda ödeme yapılmasına hükmedebilir. Davacının mahkeme safahatında talep edilen miktarın ıslahına yönelik başvuruda bulunamaz. Maddi tazminat davalarında hüküm gerçekleşinceye kadar mahkemenin her safahatında ıslaha yönelik başvuruda bulunabilir.
Maddi tazminat davalarında haksız fiil nedeniyle tazimat talep eden kişinin maddi zarara uğramış olması, davalının kusuru nedeniyle zararın doğmuş olması gerekir. Davanın haksız fiile karşı zamanaşımı süresi içerisinde başvuruda bulunması gerekir.
Manevi tazminat davalarında öncelikle haksız fiil nedeniyle doğan zararın ispatlanması gerekir. Davacı malında eksilmeleri tanık ve delillerle ortaya koymalıdır. Türk yargı sisteminde tazminat davası hesaplama fiilin durumuna, meydana gelen zarara, dava nedenlerine, kişilere göre değişiklik gösterir. Davacı taraf her durumda dava dilekçesinde iddialarına ilişkin tüm delillere yer verecektir.
Dava kabulü ile mahkeme heyeti tarafında dosyaya bilirkişi ataması yapılır. Bilirkişi incelemesi ve deliller ışığında mahkeme bir karara vararak zararın tanzimine ilişkin hesaplamalar, gerekçeleri ile birlikte hüküm verir. Yaralanma ve ölüm vuku bulan eylemlerde kişinin yaşı, kişide meydana getirdiği hasarın boyutu hesaplamalarda etkili rol oynar.
Tazminat davaları haksız bir fiil nedeniyle zarara uğrama durumlarında veya işlenen bir suçun sonucu olarak ortaya çıkabilir. Fiili nedeniyle suçtan zarar görenin maddi zararının karşılanması, aynı zamanda da uğradığı manevi zararların da talep edilen tazminat ile bir nebze olsun giderilmesini amaçlanır.
Her haksız fiil karşısında maddi veya manevi tazminata ilişkin yaptırımların öngörülmesi hukukun doğasına aykırıdır. Bu nedenle öncelikle maddi gerçeğin ortaya konulması gerekir. Haksız bir fiil nedeniyle zarara uğradığını iddia eden kişinin, dava konusu iddiaları ortaya konulamadığında, davalı tarafının kişilik haklarına saldırım anlamında asılsız suçlama tazminat davası açma hakkı doğar. Bu durum sıklıkla ceza davalarında ortaya çıkmaktadır.
Tazminat davalarında her ne kadar mahkemeler şahsi davaları kabul etse de, dava sonucunda maddi anlamda ağır sonuçlar ortaya konulması muhtemeldir. Bu nedenle davacının ve davalıların tazminat davalarında uzmanlaşmış avukatlardan hukuki yardım alması, süreç içerisinde maddi gerçeğin ortaya konulması, hukuki hakların etkin bir şekilde kullanılması açısından önemlidir.
Tazminat davalarında mahkemeye sunulan ilk dava dilekçesi önemlidir. Tazminat davalarında uzmanlaşmış Av. Sinan Eroğlu’nun hukuki yardımından fayda sağlamak, dava sürecine başvuruda bulunan adına katkılar sağlar. Hukuki yardım talepleri için sinaneroglu.av.tr web sayfasından başvuru talepleri gerçekleştirilebilir.
Taleplere ilişkin itirazlar gerçekleşmediğinde daha kısa sürerken, itirazların varlığı durumlarında mahkeme süreci daha da uzar. Tazminat davaları ortalama 1,5 ile 2 yıl aralığında karara bağlanır.
Avukatın hukuki yardımından faydalanacak davacılar, sözleşmeye bağlı olarak avukat harcını yatırmak durumundadırlar.