Cinsel saldırı suçu Türk Ceza Kanunu 102. maddesinde ele alınmıştır. Suçun temel cezası şikayete bağlı olsa da ağırlaştırılmış halleri bakımından suçun şikayete bağlı olup olmadığı tarafımıza sıklıkla sorulmaktadır. Suçun işlendiği iddia edilen ağırlaşma sebepleri Türk Ceza Kanunu 102/3.fıkrasında belirtilmiştir. Buna göre;
(3) Suçun;
a) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
b) Kamu görevinin, vesayet veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kull anılmak suretiyle,
c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş, evlat edinen veya evlatlık tarafından,
d) Silahla veya birden fazla kişi tarafından birlikte,
e) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilen cezalar yarı oranında artırılır.
TCK’nın 102/3.fıkrasındaki belirtilen haller nitelikli hal değil ağırlaştırma sebepleridir. Bu sebeple basit cinsel saldırı ise suçun konusu ve yukarıdaki fıkralar doğrultusunda işlendiği kabul görüyorsa şikayete bağlı suç olarak değerlendirilebilmektedir. Kamu hukukunu ilgilendiren şikayete bağlı olmayan suçlarda genel olarak kamu düzenini ilgilendiren hususlar bulunmaktadır. Cinsel dokunulmazlık kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hak olması sebebiyle şikayete bağlıdır diyebiliriz.
Avukat ile müvekkili arasındaki cinsel saldırıya ilişkin yapılan yargılama sonucunda suçun faili avukat hakkında 102/3-b suçundan ağırlaşma sebebine istinaden ceza verilemez. ( 14. Ceza Dairesi 2016/96 E. , 2020/1761 K. 5237 sayılı TCK’nın 102 / 3 -b. maddesinde düzenlenen hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuzun kötüye kullanılması kavramı ile failin, yazılı veya sözlü bir hizmet akdine dayanarak mağdur üzerinde işe alma, işten çıkarma, ücret gibi sosyal haklarını belirleme şeklinde yetkilere sahip olup, bunun verdiği nüfuzun kötüye kullanılması suretiyle suç işlenmesinin kastedilmesi karşısında, avukat olan sanıkla müvekkili katılan arasındaki vekalet ilişkisinin bu kapsamda değerlendirilemeyeceği gözetilmeden sanık hakkında anılan maddenin tatbiki suretiyle fazla ceza tayini, )
Yukarıda avukat için belirtilen her husus doktorlar içinde geçerlidir. Kamu görevi sebebiyle doktor ile hastasının durumu göz önüne alındıktan sonra şartlar oluştuğu takdirde 102/3-b nin uygulama alanı olmayacaktır.
(
14. Ceza Dairesi 2015/4780 E. , 2019/8326 K.
Meram Tıp Fakültesi Ortopedi polikliniğinde araştırma görevlisi
doktor
olarak görev yapan sanığın muayene ettiği reşit olan mağdureye karşı basit cinsel saldırı eylemlerinde bulunduğu, mevcut haliyle sanığın, mağdure üzerinde kamu görevinden kaynaklanan bir nüfuzunun olmadığı, zira sanığın nüfuzunun bulunduğunun kabulü için görevinin mağdure üzerinde güç ve otorite oluşturması, bu otoritenin mağdurenin direncini kırması ve mağdurenin bu nedenle çekinerek karşı koyamaması gerektiği, bunun gerçekleşmesi içinde sanığın görevinin mağdure yönünden zorunlu ve icbar edici nitelik taşımasının zaruri olduğu, dolayısıyla sadece görevinin sağladığı kolaylıktan faydalanarak eylemin gerçekleştirilmesi halinde nüfuzun kötüye kullanıldığının kabulünün mümkün olmadığı, 5237 sayılı TCK’nın
102
/
3
-b maddesi gereğince yapılacak artırımın, kamu görevinin, vesayet ve hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuzun kötüye kullanılması haline münhasır olup dosya içeriğine göre sanığın, mağdure üzerinde nüfuzu kötüye kullanma durumunun olmadığı anlaşıldığından, mağdureye yönelik eyleminin TCK’nın
102
/1. maddesinde düzenlenen suçu oluşturup takibinin şikayete bağlı olduğu ve müştekinin hükümden sonra verdiği 21.08.2013 günlü dilekçe ile mevcut şikâyetinden vazgeçtiği anlaşılmakla, 5237 sayılı TCK’nın 73/6. maddesi gereğince vazgeçmeyi kabul edip etmediği sanıktan sorulup neticesine göre hüküm kurulması lüzumu, )
14. Ceza Dairesi 2016/4577 E. , 2016/5266 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Basit cinsel saldırı
HÜKÜM : Mahkûmiyetİlk derece mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Tüm dosya içeriğinden, sarkıntılık suretiyle basit cinsel saldırı suçunu insanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle işlediği anlaşılan sanık hakkında TCK’nın 102/3.e maddesinin uygulanmaması suretiyle eksik ceza tayini karşı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
5237 sayılı TCK’nın 102. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan basit cinsel saldırı suçunun soruşturma ve kovuşturması şikayete bağlı olduğu gibi 102. maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde düzenlenen ve suçun temel şekline göre daha az cezayı gerektirip sarkıntılık düzeyinde kalan basit cinsel saldırı suçunun soruşturma ve kovuşturmasının da şikayete tabi olduğu, mağdurun ise 13.01.2016 tarihli celsede sanıktan şikayetçi olmadığını açıkça belirttiği anlaşılmakla, sanık hakkındaki kamu davasının TCK’nın 73/4 ve CMK’nın 223/8. maddeleri gereğince düşmesine karar verilmesi gerekirken yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerine görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK’nın 321 ve 326. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 30.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.