Tehdit Suçu İle Yağma Suçu Arasındaki Ayrım?

Tehdit suçu ile Yağma suçu aralarında benzerlik taşıyan hususların bulunması sebebiyle hem yargılama makamları hemde meslektaşlar tarafından oldukça üzerinde durulan ve çoğu zaman da ayrıma düşülen hususlardır.

Tehdidi düzenleyen TCK 106/1. maddesi ilk cümlesi “… Yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi…” demekte, 106/1 ikinci cümlesinde ise “…. Bir kötülük edeceğinden bahisle tehditle..” şeklinde düzenleme yapmıştır.

Yani sanığın söz ve davranışla, müştekiye hayatına veya vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğini söylemeli veya göstermeli, mal varlığı itibariyle büyük bir zarara uğratma veya sair bir kötülük edeceğini söylemeli veya göstermelidir.

Bunun doğal sonucu sanık hareketinin veya sözlerinin bir sonuç göstermesi bir kötülük yapılacağını açıkça göstermesi gerekir. Söylediği söz veya davranışından yapacağı kötülük veya davranış rahatlıkla anlaşılmalıdır.

Kanunsuz suç ve ceza olmaz yorum ve kıyas yoluyla cezalandırma yapılamaz ilkesinin doğal sonucu olan tipiklik unsuru suçun oluşumunda ve cezalandırmada en önemli kriterdir. Bu nedenle tehdit suçunun oluşumu için öncelikle tipiklik gerekir.

TCK 106/1. 1.cümle ile birlikte hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına saldırı gerçekleştireceğini söylemediği, açıkça görüleceği üzere sanıkların sarfettikleri ‘o parayı senden zorla alırım’ ve ‘ sana o evde huzur vermeyiz’ şeklindeki sözlerinde hiçbir saldırı veya yaptırım içeren ibare yoktur. Dolayısıyla söz konusu fiilin 106/1 ilk cümlesini ihlal etmediği çok açıktır.

Bu ibare TCK 106/1. 2. cümlesi için aranan ve sair bir kötülük edeceği kapsamında tipiklik unsuruna uymaktadır. Çünkü sanığın söylediği sözlerden “… Bir kötülük edeceği….” açıkça anlaşılmaktadır.
Kısaca ” bu parayı zorla senden alırım” ve ‘o evde sana huzur vermeyiz’ sözleri TCK 106/1-1. cümle ve bunu daraltan 148/1.maddesi kapsamında tipiklik unsuru taşımaz.

Sarf edilen sözlerle TCK 106/1. maddesi 1.fıkrasının birinci cümlesinde düzenlemesini bulan ve TCK 148’e de taşınmış olan “…. Hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceği mahiyetinde olmadığı çok açıktır. Çünkü sanıklar ifadesinde herhangi bir saldırıdan bahsetmemektedir.

Yine söz konusu ibarenin 106/1. fıkra 2. cümlesinin ilk kısmını oluşturan ve TCK 148. maddesinde aynen taşınan “malvarlığı itibariyle büyük bir zarara uğratacağına yönelik olmadığı da açıktır.”

Tehdit sayılabilmesi için geriye sadece 106/1-f 2. cümle son kısmında düzenlemesini bulan “..sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehdit…”, kapsamında yorumla değerlendirilebilir. Söylenen sözler en ağır olarak sadece ve sadece “sair tehdit” kapsamında değerlendirilecektir.
Giriş kısmında da açıklandığı üzere yağmayı düzenleyen temel madde olan TCK 148/1 “Tehdit” diyerek atıfla yetinmek yerine TCK 106 kapsamında tehdit sayılan hangi unsurların eylemi yağmaya dönüştüreceğini tek tek saymış ve sayarken diğer tüm kısımları aynen aktarırken 106/1, 1. fıkra 2. cümle son kısmını açıkça kapsam dışında bırakmıştır. Yani TCK’nın 148/1. “sair tehdit…” kısmını yağmayı oluşturan tehdit seçenekleri arasında saymamıştır.

Kanun koyucu ceza miktarı ve sonuçları itibariyle ağır sonuçları olan yağma gibi bir suçun işlenmesinde tehditin belli bir ağırlık ve yoğunluğa ulaşması gerektiğini kastettiği açıktır. Nitekim 148. maddesinin gerekçesinde “… Yağma suçunun tamamlanabilmesi için kullanılan cebir veya tehdidin etkisiyle mağdur malı teslim etmeli veya malın alınmasına karşı koymamalıdır. Bu bakımdan, kullanılan cebir veya tahdidin, kişiyi malı teslim etmeye veya alınmasına ses çıkarmamaya yöneltmeye elverişli olması gerekir. Bu nitelikte olmayan bir cebir veya tehdit sırf mağdurun normalden fazla ürkek olması nedeniyle, malı teslim etmeye veya alınmasına yöneltmişse yağma suçundan söz edilemez ve fiilin hırsızlık olarak nitelendirilmesi gerekir…” şeklinde açıklaması yapılmıştır.

Yargıtay uygulamaları da bu yöndedir. Mesela CGK’ya intikal eden bir olayda kendisini apartman boşluğuna kadar takip eden elinde bali poşeti olan ve diğer eli cebinde olan sanığın “üzerinde ne var” sorusu üzerine korkup paniğe kapılan telefonu veren mağdura “başka ne var” sözü üzerine cebindeki müzik çaları da veren sanığın eyleminde tehdit unsuru gerçekleşmediğinden yağma olmaz yönünde karar vermiştir. (2017/6-1175 Esas ve 2018/518 Karar)

Yine “bu parayı vereceksin, bugün mutlaka bulup vereceksin bana ceza kesildi bunu sen ödeyeceksin” diye ısrarla isteyen daha sonra versin ısrarına rağmen “bu gün bu parayı bulup verecek” şeklindeki ısrarlar üzerine korkup 60 TL’yi verme eyleminde yağma suçunun oluşmayacağına karar vermiştir (CGK 2017/85 esas)

Yağma suçunu tanımlarken özel olarak oluşturulmuş ve tek tek sayılmış tehdit türleri arasında sayılmayan Genel Hüküm niteliğinde olan TCK 106/1. 1 fıkrası 2. cümle 2. kısımda sayılan “sair tehdit” in kıyasen ve yorum yoluyla yağma suçunda da uygulanması açıkça kanun koyucunun amacına ve Türk Ceza Yargısının genel ilkelerine aykırılık teşkil edecektir. Çünkü bir hususu düzenleyen özel bir düzenleme yoksa ancak o zaman genel nitelikli hükümler uygulanabilir o hususu düzenleyen özel bir düzenleme varken oradaki düzenlemenin dışında kalan hususlar kıyasen de olsa uygulanamaz.

İlgili Diğer Hukuki Makaleler :

Yağma Gasp Suçunda TCK 150/2 Uygulaması

Yağma ( Gasp ) Suçu

Alacaktan Dolayı Gasp ( Yağma ) Suçu

Zorla Senet İmzalatmanın Cezası

İstanbul ‘da Ceza Avukatlığı

Uyuşturucu Avukatı İstanbul Ağır Ceza