Törpülenmiş Yaratıcı Beyinler İçin Çözüm: Oyun

Yaratıcılık ve yaratıcı düşünme becerisi her geçen gün daha önemli bir hale gelmeye başlıyor. Dünyanın en tanınmış iş insanlarını ve politikacılarını bir araya getiren, dünyanın en önemli sorunlarının tartışıldığı konferansları ile tanınan Dünya Ekonomik Forumu’na göre, endüstri 4.0’da herkesin sahip olması gereken en önemli 10 özellikten birisi de yaratıcılık.

Peki, nedir bu yaratıcılık?

Son zamanlarda daha sıklıkla karşımıza çıkan yaratıcılık: Orijinal fikirler ortaya koyma, alışılmışın dışında düşünme ve var olanı değiştirebilme gücünün ana kaynağıdır. Özellikle de mimari yapılarda yaratıcılığı somut olarak gözlemleyebiliriz. Örneğin aşağıda gördüğünüz sepet şeklindeki bina, tamamen yaratıcı düşünmenin bir ürünü. Aslında hepimizin bildiği sepet çok farklı bir şekilde karşımıza çıkıyor, var olanı farklı görmek ve değiştirmek de yaratıcılığın kapsamı içerisinde ve Amerika’daki Sepet Bina da bunun bir örneği.

Çevrenizi gözlemlediğinizde kimlerin daha yaratıcı olduğunu düşünüyorsunuz? Çocuklar mı yoksa yetişkinler mi? Eğer daha önce oyun oynarken çocukları izlediyseniz, çocukların daha yaratıcı olduğu konusunda hemfikir olabiliriz. Çocuklar, günlük hayatta kullandığımız eşyaların alışkın olduğumuz kullanım alanlarını görmezden gelerek çok farklı yaratıcı düşünme örnekleri ortaya koyabiliyorlar; hatta hayali eşyalarıyla bile oyun oynayabiliyorlar. Çocukların nasıl yaratıcı olduğuna bir deney üzerinden bakmak gerekirse sizlere NASA’ya alım aşamasında mühendis ve bilim insanlarının yaratıcılık düzeyinin ölçülmesinde de kullanılan ataç deneyini anlatmam gerek.

Ataç Deneyi

1968 yılında George Land and Beth Jarman tarafından yürütülen bu deneyin ana malzemesi ataçlar. Deneyin amacı ise kişilerin ataçları kaç farklı şekilde birleştirebildikleri yani farklı olasılıkları düşünme becerileri ve bunun sonucunda yenilikçi fikirler üretme, yaratıcılık düzeylerinin belirlenmesi. Deney sonuçlarına bakıldığında çocuklar ve yetişkinler arasında kayda değer derecede bir fark bulunmakta. Beş yaşındaki çocuklar, kendilerine verilen ataçlarla 98 farklı şekil oluşturabilirken, yetişkinler sadece 2 farklı şekil oluşturabilmiş. Aradaki fark gerçekten çok fazla. Bu farkın hangi noktadan itibaren oluştuğunu görmek adına da deney devam ettirilmiş. 10 yaşındaki çocuklarla yapılan deneyde yaratıcılık seviyesinin %98’den %30’a düştüğü görülmüş. Son olarak 15 yaşındaki çocuklarla yapılan deneyde ise yaratıcılık seviyesinin %12’ye düştüğü gözlemlenmiş. Böyle bir düşüşün bu kadar kısa sürede olması maalesef ki üzücü ve bizi düşündürmeye itmeli.

Tucson George yaptığı TED konuşmasında okullardaki tek düze düşünmeye dair yapılan yönlendirmenin bu sonuçların elde edilmesinde büyük bir etkisinin olduğuna dikkat çekiyor. Özellikle de öğretmenlerin öğrencilere verdiği geri bildirimlerin, öğrencilerin motivasyonu üzerinde etkisi çok fazla. Örneğin öğretmenlerin “bu fikir çok saçma, bunu yapamazsın, bu çılgınca, bu daha önce hiç yapılmadı sen de yapamazsın” gibi olumsuz tutumları öğrencilerin farklı düşünmelerinin önünde büyük bir engel oluşturuyor, çünkü öğrenciler de kötü eleştiri almaktan ve başarısız olmaktan korkuyorlar.

Oyun ile yaratıcılık arasındaki ilişkinin incelendiği birçok çalışma bulunmakta

Çocuklar, sınırları ve sınırlamaları olmayan kendi kurdukları oyunları oynarken aynı zamanda beyinlerini geliştirebiliyorlar. Oyunlar beyinde yeni bağlantılar oluşmasını sağladığı gibi esnek düşünme, başarısızlıklarla başa çıkma, problem çözme, uyum sağlama gibi becerilerin kazanılmasına da yardımcı oluyor. Peki sizce oyun ve yaratıcılık arasında nasıl bir ilişki olabilir?

Oyun ve yaratıcılık arasında pozitif ilişki bulan çokça çalışma bulunmakta. Örneğin Hsiao ve arkadaşları 33 ilkokul öğrencisini kapsayan çalışmalarında yaratıcılık ve puzzle oyunları arasında pozitif bir ilişki olduğunu gözlemlemişler. Bir başka örnek ise Fessakis ve Lappas’ın Crayon Physics Deluxe oyununu kullanarak yaptıkları çalışma. Bu çalışmada da Crayon Physics Deluxe oyununun yaratıcılık ve problem çözmede pozitif etkisi olduğu gözlemlenmiş.

Yapılan başka bir çalışmada 300 öğrenci üç gruba ayrılmış . İlk gruba internet ortamında Legolardan bir dünya yaratılmasına olanak sağlayan Minecraft oyunu oynatılmış. İkinci gruba Nascraf isimli bir oyun oynatılmış. Nacraf’da Minecraft’ın aksine çok fazla yaratıcı unsur bulunmamakta, yalnızca arabayı yönlendirme üzerine kurulmuş bir oyun. Oyunların yaratıcılık üzerine etkisini incelediği için araştırmaya Nascraf gibi, yaratıcı unsurların çok fazla bulunmadığı, bir oyun da dahil edilmek istenmiş.  Kontrol grubu olan üçüncü gruba ise sadece televizyon izletilmiş. Televizyon izleme aktivitesinin seçilmesi, televizyonun da oyun gibi eğlenceli bir aktivite olarak oyun ile benzer duyguları yaşatabiliyor oluşundan kaynaklanıyor. Minecraft oyunu oynatılan grup kendi içerisinde ikiye ayrılmış. İlk gruba olabildiğinizce yaratıcı olun yönergesi verilmiş ve diğer gruba ise hiçbir yönerge verilmemiş. Çalışma sonunda ise Minecraft oyunu oynayan grubun daha yaratıcı olduğu ve yönerge verilmeyen grubun yönerge verilen gruba göre daha yaratıcı olduğu gözlemlenmiş. Aslında bu çalışma oyun ve yaratıcılık arasındaki ilişkiyi anlamamıza yardımcı olması açısından çok değerli çünkü sadece oyunların yaratıcılığı etkileyip etkilemediği incelenmemiş; bunun yanında farklı nitelikteki oyunların ve yapılan yönlendirmelerin de yaratıcılık üzerinde etkiye sahip olduğunu gözler önüne sermiş.

Oyunlar nasıl bu kadar etkili olabiliyor?

Oyunların yaratıcılık üzerinde pozitif etkileri olduğunu gördük, acaba oyunlar yaratıcı düşünmeye nasıl destek oluyor gibi bir soru sizin de aklınızda belirdiyse, bunu şu şekilde açıklayabiliriz. Yaratıcılık dediğimizde yaratıcılığın dört alt boyutu karşımıza çıkmaktadır. Bunlar;

Akıcılık çok sayıda düşünce üretme yeteneğidir; nitelikten ziyade nicelik önemlidir. Akıcılık ile çok sayıda fikir üretildiğinden problemlerin çözümü için ortaya atılan çok sayıda fikir, olası çözüm yöntemlerini bulma olasılığını arttır. Akıcı düşünme becerisini geliştirmek için önerilen bazı yöntemler şunlardır;

Esneklik, çok çeşitlilikte düşünce üretme, düşüncede yön değiştirme yeteneğidir. Esnek düşünme her gün değişen dünyaya adapte olabilmek, değişen durumlara göre fikirlerimizi yeniden düzenleyebilmek adına çok önemli bir düşünme becerisidir. Örneğin pandemi sürecinde fikirlerini bu yeni sürece uygun hale getirip değiştirebilenler hızlı bir şekilde adapte olarak ilerlemeye devam edebildiler.

Yeni ve alışılagelmişin dışında düşünceler üretme yeteneği ise, özgünlüktür. Özgünlük alışılagelmiş düşünceleri takip etmenin aksine, yaşam boyu kendi değerlerinize uygun olarak, bağımsız bir şekilde biriktirdiğiniz fikirlerin sonucunda ortaya çıkar. Farklı bakış açılarını görmek, büyük resmi anlamaya çalışmak, geleneksel düşünceleri fark etmek ve bunlardan farklı düşünmeye çalışmak özgün düşünmeye yardımcı olabilecek alıştırma örnekleri olabilir.

Ayrıntılama ise ayrıntılar eklenerek düşüncenin tamamlanmasıdır. Ayrıntılı düşünme, olaylar içerisinde genellikle dikkat edilmeyen noktaların fark edilmesine, küçük detayları görmeye olanak sağlayarak yaratıcı düşünmeye katkı sağlayan alt boyutlardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır.

Oyunlar yaratıcılığın bu dört alt boyutuna olumlu yönde etki yaparak yaratıcı düşünmeye destek olurlar. Kişilerin öznel düşünceleri tarafından yeni sonuçlara götürecek şekilde, dış çevrenin yeniden düzenlendiği, üründen ziyade sürece yönelik bir etkinlik olması noktasından da hareket ederek kişilerin yaratıcı davranışlarındaki artışa yol açabildiği düşünülmektedir. Buradan yola çıkılarak yapılan bir çalışmada Dansky ve Silverman, oyun ile düşünce akıcılığı arasındaki ilişkileri araştırmışlar. Bu çalışmada, bir grup çocuğun belirli birtakım nesnelerle oynamalarına izni verilmiş. İkinci grupta, aynı nesnelerle bazı davranışları taklit etmeleri istenmiş ve üçüncü gruba ise, bu nesneleri içermeyen deneyim imkânı tanınmış. Deneysel uygulamadan sonra her denekten, uyarıcı nesnelerin değişik kullanımlarını sıralamaları istenmiş. Sonuçlar, bir takım aşina nesnelerle serbestçe oynamalarına izin verilen çocukların, böyle bir imkân tanınmayan çocuklara göre anlamlı oranda daha fazla, her nesnenin kullanımına ilişkin ender rastlanan türden cevaplar verdiklerini göstermiş. Dansky ve Silverman’ın araştırması, oyunun hem düşünce akıcılığını hem de yanıtların özgünlüğünü arttırdığını göstermiştir. Ayrıca oyunlar, çocuğun esnek düşünmesini arttırıcı ve düşüncelerini zenginleştirme yeteneğini geliştirici fırsatlar sunmaktadır. Çocuk oyunu sürdürebilmek için, oyunun temasını zenginleştirmek zorundadır ve bu zorunluluk da yaratıcı düşünmeyi beraberinde getirmektedir.

Bu gücü kullanalım

Böyle bir gücü nasıl hayata entegre edebiliriz diye düşündüğümüzde ise en geniş etkiye sahip olabilecek yöntemin eğitim olabileceğini söyleyebiliriz. Eğitime entegre edilen, öğrencilerin yaratıcı düşünmelerine olanak tanıyacak, onlara alan sunacak çeşitli oyunlarla ve oyunlaştırılmış ders planları ile yaratıcı düşünmeyi en başından destekleyebilir ve farklı fikirlerin yeşermesine olanak sağlayabiliriz. Oyunlaştırmanın eğitime entegre edilmesine dair örnekler incelemek isterseniz GamFed Türkiye Kahramanlarının hazırladığı oyunlaştırma bloğunda bulunan “Ders Planları” sayfasına göz atabilirsiniz.

Bu makale Gamfed Türkiye Gönüllülerinden Şahsenem Öz katkılarıyla yazılmıştır.