Trafik Kazası Maddi ve Manevi Tazminat Davası Trafik kazası oluşu ile başlayan bir süreçtir.Trafik kazası, bir karayolu taşıtının, diğer bir taşıta, yayaya, hayvana ya da herhangi bir nesneye çarpması suretiyle meydana gelen maddi ve manevi hasarlara sebep olan bir olay olup trafik kazaları sebebiyle birçok hukuki uyuşmazlık yaşanmaktadır. Taraflara haklarının verilmesi ve adaletin sağlanması birtakım davalarla olmaktadır.
Yaralanmalı trafik kazalarında yarlanan kişi uğradığı bedensel zarar dolayısıyla maddi tazminat açabilirken duymuş olduğu acı, keder ve üzüntü sebebiyle manevi tazminat davası açarak uğramış olduğu zararı tazmin yoluna gidebilmektedir.
Yaralanmalı trafik kazalarında talep edilebilecek tazminatlar kapsamına iş göremezlik tazminatı, tedavi masrafları, maddi ve manevi tazminatlar girmektedir.
Ölümlü trafik kazalarında ise ölenden, yaşarken destek alan herkes maddi ve manevi tazminat hakkına sahip olmaktadır. Kanun koyucu destekten yoksun kalan bu kişilerin mağdur olmamaları adına bu kişilere bu imkanı tanımıştır. Bu tazminat davaları destekten yoksun kalma tazminatı olarak isimlendirilmektedir.
Trafik kazalarında meydana gelen maddi hasar ve bedensel yaralanmalardan dolayı bu hasarların tazmini (eşyalardaki hasarın onarımı masrafları, tedavi masrafları vb.) için maddi tazminat davası yoluna başvurulmaktadır. Maddi hasar görmüş bireyler maddi tazminat davası yolu ile uğramış oldukları maddi zararları ve hasar onarım bedellerini tazmin edebilmektedirler.
Trafik kazaları sonucunda taraflarda maddi hasarlar meydana gelebileceği gibi böyle bir olay sonucunda kişilerin duyacakları acı, keder ve üzüntüden dolayı ciddi manevi hasarlar da meydana gelebilmektedir. Trafik kazası geçirmiş olan bireyler, uğramış oldukları bu manevi hasarlardan ötürü manevi tazminat yoluna başvurabilmektedirler.
Bahsetmiş olduğumuz gibi, ölümlü trafik kazalarında ölenden, yaşarken destek alan herkes maddi ve manevi tazminat hakkına sahip olmaktadır. Kendisine destek olan yakınını kaybetmiş olan bireylerin mağdur olmamak adına bu yola başvurması mümkündür.
Böyle bir durumda hayvana nerede çarpıldığına bakılır. Eğer hayvan sahibi hayvanını yeterince gözetememiş ve hayvan, araç geçişi sağlanan yola çıkmışsa böyle bir durumda hayvan sahibi sorumlu olur. Trafik kazası geçiren zararını tazmin ile yükümlü olur.
Trafik kazası sonrasında araçlardaki hasarın tespiti üzerine kusurlu olan tarafın sigortası diğer aracın masraflarını karşılamak suretiyle zarar tazmin edilmektedir. Zorunlu trafik sigortaları hasar tazmininde kusura bakmaktadır. Eğer kusurlu iseniz sigortanız yalnızca karşı tarafın hasarını karşılamakta olup kusursuz olan taraf iseniz karşı tarafın sigortası sizin hasarınızı karşılayacaktır.
Uğranılan maddi ve manevi hasarlar sonucu adaletin sağlanması ve haksızlığa uğrayan tarafın mağdur olmaması için tazminat davaları gündeme gelmektedir. Peki bu tazminat miktarı nasıl hesaplanmaktadır?
Açılmış olan tazminat davaları sonucunda ilgili mahkemece, bilirkişiye başvurulmuşsa bilirkişinin hasar ve hasarın karşılığında ödenecek tazminat miktarı hakkındaki görüşleri de göz önünde bulundurularak takdir edilir.
Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar
görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zaman aşımına uğrar.(KTK madde 109) Kural olarak böyle olmakla birlikte dava, cezayı gerektiren bir eylemden doğmuşsa TCK’da belirtile hükümlere göre değişiklik göstermektedir
İlgili Yargıtay kararında belirtildiği üzere:
-Bir davada, davalı sayısı birden fazla ise, dava bunlardan birinin ikametgahı mahkemesinde açılabileceği gibi haksız fiilin vuku bulduğu, zararın meydana geldiği, zararın meydana gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir.
-Bunların yanında ve öncelikle 2918 Sayılı K.T.K.nın 110 . maddesi uyarınca, motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa dair davalar, ihtiyari ve zorunlu sorumluluk sigortası yapan şirketler aleyhine de işleten ve sürücüyle birlikte açılması halinde hem bu kanun hem de H.U.M.K.nın 9. maddesi (H.M.K.m. 6 ) uyarınca bu davalılardan birinin ikametgahı mahkemesinde de açılabilir.
-K.T.K.nın 110. madde son cümlesinde yer alan kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de, dava açılabileceği kuralı kesin yetki kuralı olmayıp, davacıya tanınan bir seçimlik haktır. H.M.K.nın haksız fiillerde yetkiyi düzenleyen 16. maddesinde de esasen H.M.K.nın 7 /1-2. cümlesindeki düzenleme anlamında kesin yetki söz konusu değildir.