Karayolu üzerinde hareket halinde olan bir veya birden fazla aracın karıştığı ölüm, yaralanma ve zararla sonuçlanmış olan olay Trafik Kazası olarak tanımlanır.
Ülkemizde yoğun bir şekilde yaşanan trafik kazaları, sürücülere, araçlardaki yolculara, sürücülerin yakınlarına ve diğer üçüncü kişilere maddi ve manevi zararlar vermektedir.
Ölümlü tarafik kazalarında uğranılan maddi ve manevi zararların açtığı yaralar çok derin olduğu için maddi ve manevi tazminat miktarları çok büyük meblağlara ulaşmaktadır.
Ülkemizde trafik kazalarından zarar görenlerın, trafik kazalarından dolayı uğradıkları ve uğrayacakları zararlar, tazminat hakları ve çeşitleri bakımından fazla bilgiye sahip olmadıkları görülmektedir. Bu bilgi eksikliği neticesinde, trafik kazası nedeniyle direkt veya dolaylı olarak zarar görenler, sahibi oldukları tazminat hak ve çeşitlerinin kapsamlarını yeterince bilmediklerinden dolayı, mesleği avukat olmayan sigorta simsarlarına vekalet vermelerinin akabinde; sigorta şirketlerinin cüz’i birmiktarda olan tazminat tekliflerini kabul ederek telafisi mümkün olmayacak büyük zararlara duçar olmaktadırlar.
Tazminat hakkı sahipleri, mesleği avukatlık olmayan sigorta simsarlarına vekalet vererek, hak ettikleri maddi ve manevi tazminat miktarlarından çok daha küçük bir miktarda tazminat karşılığında; “gayr-i kabili rücu olmak şartıyla”( tazminat sözleşmesinden dönmenin mümkün olmadığını kabul etmek anlamına gelmektedir) ve “bilakayd-ü şart” (tazminat sözleşmesinin kayıtsız ve şartsız olarak imzalandığının kabulü anlamına gelmektedir) şartlarıyla sözleşmelere imza atılmaktadır.
Vekalet verdikleri sigorta simsarlarınınmattıkları imza neticesinde; büyük miktarlar tutan bakiye tazminat alacaklarından feragat eden tazminat hakkı sahipleri, artık bu büyük miktardaki bakiye tazminat alacaklarını alamama durumuyla karşı karşıya kalmaktadır.
Tazminat hakkı sahipleri, hak ettikleri maddi ve manevi tazminat çeşitlerine ve tutarlarına ilişkin haklarını tam almak için, bu hususta uzman ve tecrübeli bir avukattan, hak ettikleri tazminat çeşit ve miktarları için bilgi aldıktan sonra hukuki süreci başlatmalı, gerekli ihtarnamelerin çekilmesinden sonra gerekirse maddi ve manevi tazminat talepli davayı açmalı veya tahkim yoluna başvurmalıdır.
Trafik kazası tazminat davalarının avukat tarafından takip edilmesi halinde zarar gören, konunun uzmanı olan avukat tarafından doğru ve hukuki bilgilendirdikten sonra hak ettiği en yüksek maddi ve manevi tazminatı alacaktır.
Kendilerini sigorta hasar danışmanı olarak tanıtan SİGORTA SİMSARLARI İSE, kazaya ilişkin kusur tutanak ve raporlarının doğruyu yansıtıp yansıtmadıkalrını dikkate almadan, alelacele bir şekilde sigorta şirketlerine başvurarak, sigorta şirketlerinin (kendi sigorta şirketleri lehine yaptıkları)hesaplamalaları kabul ederek, kaza mağdurlarının aleyhine almaları gereken tazminat miktarlarından çok düşük miktarları içeren ibranamelere vekaleten imza atarak kaza mağdurlarını daha da mağduretmektedirler.
Bu nedenlerden dolayıdır ki, trafik kazalarından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davaları, sigorta simsarları tarafından takip edilemeyecek derecede bir avukatın uzmanlığını gerektiren derecede önemli hukuki işlerdir.
Eğer mağdur vefat etmiş ise onun vefatı ile maddi ve manevi zarar gören yakınları, annesi, babası, eşi, çocukları, kardeşleri, nişanlısı, bakım ve desteği altındaki kişiler maddi ve manevi zararlarının tazmini için dava çama hakkına sahiptirler.
Trafik kazalarında meydana gelen zararlar maddi olabileceği gibi manevi zararlar da söz konusu olabilir. Ortaya çıkan maddi ve manevi zararların yanında zarar gören kişinin tedavisinden kaynaklanan veya ölüm halinde defin masraflarını da talep edilebilir. Hatta araçta meydana gelen zararlar ve araçta bulunan eşyanın uğradığı zararın da tazmini mümkündür.
Borçlar kanunumuzun maddi tazminatı düzenleyen 45. madde göre, “Bir adam öldüğü takdirde zarar ve ziyan, bilhassa defin masraflarını da ihtiva eder. Ölüm, derhal vuku bulmamış ise zarar ve ziyan tedavi masraflarını ve çalışmağa muktedir olamamaktan mütevellit zararı ihtiva eder. Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde, onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir” şeklindedir.
Borçlar kanunu nun 47 maddesin de, “Hakim, hususi halleri nazara alarak cismani zarara düçar olan kimseye yahut adam öldüğü takdirde ölünün ailesine manevi zarar namiyle adalete muvafık tazminat verilmesine karar verebilir” denilmiştir.
Trafik kazası sonucunda ölüm olayı gerçekleşmişse; Mirasçıları, ölenin desteğinden yoksun kaldıklarından destekten yoksun kalma tazminatı ile cenaze ve defin masraflarını talep edebileceği gibi, ölenin, ölümü nedeniyle duydukları elem, acı ve üzüntü nedeniyle manevi tazminatta talep edebilirler.
Kazaya sebebiyet veren aracın şoförüne karşı yolcular tazminat davası açmadan tazminat talep edebilirler mi ? Burada yolcuların araç şoförüne veya araç sahibine dava açma hakları pek tabidir ancak ailevi nedenlerle araç şoförüne dava açılmak istenmemektedir. Peki böyle bir durumda sigorta şirketine karşı dava açılabilecek midir? Bu soruya rahatlıkla evet cevabı verebiliriz.
Rücu şartlarının olmaması kaydıyla kusurlu aracın sürücüsü tarafından herhangi bir ödeme yapılmadan meydana gelen zararın sigorta şirketi tarafından karşılanması sağlanabilir. Sigortanın türüne gore talep edilecek zarar da değişmektedir. Zira ihtiyari mesuliyet sigorta ile Zorunlu Mesuliyet sigortalarının kapsamları farklı olduğu gibi Zorunlu Ferdi Koltuk Sigortası da farklı zararları karşılamaktadır.
Vefat halinde ölen bekar ise özellikle anne ve babasının yaşı evli ise eşinin ve çocuklarının yaşı ile evlenme şansı tazminat miktarının hesabında önem kazanmaktadır. Destekten yoksun kalma tazminatı bakımından diğer önemli bir husus ta vefat edenin geliri ve kazanın iş kazası sayılıp sayılmadığıdır bu nedenle işe giderken trafik kazası geçirerek ölen kişilerin desteğinden yoksun kalanların bu hususta bilgi edinmek için trafik iş kazası bölümündeki bilgilere de bakmasında fayda bulunmaktadır.
Sigortacının en başta gelen yükümlülüğü rizikoyu taşıma yükümlülüğüdür. Korunan menfaat ile ilgili bir tehlike gerçekleştiğinde bu tehlikeden sigortacı sorumlu olacaktır. Bazı durumlarda sigortacı zarar gören üçüncü kişiye tazminatı öder, daha sonrasında motorlu araç işletenine rücu edebilir. Burada ki amaç zorunlu sigortalara olan güveni korumaktır.
Motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu na göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde bu Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür. Sigortanın kapsamı üçüncü şahısların, sigortalının Karayolları Trafik Kanunu çerçevesindeki sorumluluk riski kapsamında, sigortalıdan talep edebilecekleri tazminat talepleri ile sınırlıdır.
Demek ki maddi zararlar ve bedensel zararlar zorunlu trafik sigortası kapsamına girmektedir. Bunun dışında Yargıtay kararlarına baktığımız zaman araçta kaza sonrası meydana gelen değer kaybının da maddi zararlar kapsamında olduğu ve sigorta şirketi tarafından karşılanması gerekmektedir. Genel şartların A.5 maddesine göre;
Bu genel şart kapsamındaki teminat türleri aşağıda yer almaktadır.
Sigortacının hangi durumlarda ve şartlarda sorumlu olacağı ve sigorta sözleşmesinde veya sigorta genel şartlarında açıkça belirtilir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları trafik kazalarında sigorta şirketinin bazı durumlarda sigortalıya rücu hakkına sahip olduğunu belirlemiştir.
Bu konu hakkında benzer makaleler için tıklayın