Trafik Kazasında Çocuklarını Kaybeden Anne Baba Destekten Yoksunluk Gaziantep Avukat Ali Tümbaş

Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Nedir?

Destekten yoksun kalma tazminatı; “Ölüm sonucunda bu kişinin ölümünden dolayı destekten yoksun kalan kimselerin ölüme neden olan kişiden tazminat istemeleri” olarak tanımlanabilir.

Bir haksız fiil neticesinde ölüm gerçekleştiğinde ölüm hadisesinin tek mağduru müteveffa (vefat eden kişi) değildir. Bu kişinin eşi, bakmakla yükümlü olduğu çocukları vs. de bu ölüm hadisesinden dolayı zarara uğramaktadırlar.

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ’nun “Haksız Fiil” sorumluluğunu düzenleyen 49’ uncu maddesi hükmü şu şekildedir.

“Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.

Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” (m. 49)

Öyleyse eğer bir kişinin hukuka aykırı bir eylemi neticesinde kusuruyla sebebiyet vermiş olduğu zararları tazmin yükümlülüğü bulunmaktadır. Ölüm hâli de elbette bu zararlardan birisidir. Peki ölüm sebebiyle ne tür zararlar ortaya çıkmaktadır?

Aynı Kanun’un “Ölüm” başlıklı 53’ üncü maddesi hükmü ölüm sebebiyle uğranılan zararlara açıklık getirmektedir. Anılan madde incelendiğinde, kanun koyucunun ölenin desteğinden yoksun kalan kimselerin bu sebeple uğramış oldukları zararları da “ölüm hâlinde uğranan zararlar” arasında saydığı görülmektedir:

“Ölüm hâlinde uğranılan zararlar özellikle şunlardır:

Bu zararlar ölüm sebebiyle maruz kalınan maddi zararlardır. Bu zararın yanı sıra ölenin yakınları ayrıca ölüm sebebiyle acı ve elem duymaktadır. İşte kanun koyucu bu acı ve elemi manevi zarar kapsamında değerlendirerek müteveffanın yakınlarına bir de manevi tazminat talep etme hakkı tanımıştır.

TBK’nın “Manevi tazminat” başlıklı 56’ ncı maddesi

“Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” (m. 56/2) hükmünü içermektedir.

Destekten Yoksun Kalma Tazminatının Özellikleri

Destekten yoksun kalma tazminatının özellikleri 4 şekildedir. Bunlar;

1)Destekten yoksun kalma tazminatı kanundan doğar ve bağımsız niteliktedir.

Bu tazminatın bağımsız nitelikte olması demek ölenden miras yolu ile intikal etmemesi, ölenin malvarlığı ile ilgisinin olmaması demektir. Bu tazminata sebep olan zarar doğrudan doğruya ölenin yakınlarının şahsında doğmaktadır.

2)Destekten yoksun kalma tazminatı istisnai niteliktedir.

Borçlar hukukunda kural olan bir eylemden doğrudan zarar gören kişinin zararının giderilmesidir. Dolaylı olarak zarar görenlerin zararlarının giderilmesi ise istisnâi mahiyettedir. Bu açıdan söz konusu tazminatın istisnai nitelikte bulunduğu ifade edilebilir.

3)Destekten yoksun kalma tazminatına esas teşkil eden zarar maddi zarardır.

Manevi zararlar bu kapsamda kalmaz, onlar ayrıca manevi tazminat talebinin konusunu oluşturabilirler.

4)Destekten yoksun kalma tazminatı haczedilemez.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu ’nun “Haczi caiz olmıyan mallar ve haklar” başlıklı düzenlemesi şu şekildedir:

Aşağıdaki şeyler haczolunamaz:

..

11. Vücut veya sıhhat üzerine ika edilen zararlar için tazminat olarak mutazarrırın kendisine veya ailesine toptan veya irat şeklinde verilen veya verilmesi lazım gelen paralar” (İİK; m. 82/I-11)

Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Talep Edebilecekler

Trafik kazaları neticesinde; maddi hasar, bedensel yaralanma ve ölüm gibi farklı sonuçlar meydana gelmektedir ve zararların giderilmesi için 2819 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ’nun 90.maddesinin atfı ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun haksız fiil hükümleri uygulanmaktadır.

Bu kapsamda trafik kazası neticesinde, ölümün gerçekleşmesi halinde manevi tazminatın yanı sıra cenaze giderleri, ölümün hemen gerçekleşmemesi durumunda tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan iş göremezlik ve destekten yoksun kalma tazminatı talep edilebilecektir. İşbu makalemiz ile sadece destekten yoksun kalma tazminat davalarında davacı tarafın kimler olabileceğine değinilecektir.

Destekten yoksun kalma tazminatının amacı, ölen kişinin yardımlarından kaza tarihinde ve/veya gelecekte mahrum kalacak kişinin zararının giderilmesidir. Bu kapsamda talepte bulunacak kişinin, ölenin mirasçısı olması şartı bulunmamaktadır.

Nitekim bu husus 6098 sayılı TBK md.53’te de “ölenin desteğinden yoksun kalan kişiler” olarak açıkça belirtilmiş olup “mirasçı” kavramı kullanılmamıştır. Kaldı ki; destekten yoksun kalan kişinin mirası reddetmesi halinde de destekten yoksun kalma tazminatı talep etme hakkı bulunmaktadır. (Y.4.HD., 2018/2928 E., 2019/2868 K., 15.05.2019)

Destekten yoksun kalma tazminatı talep edecek kişinin, ölen kişiden maddi olarak yardım alıyor olması gerekmemektedir. Nitekim Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2007/5604 E., 2008/4057 K. sayılı ve 27.03.2008 tarihli kararında “Destekten yoksun kalma tazminatının amacı, desteğini kaybeden kimsenin ölümle sonuçlanan olaydan önceki sosyal ve ekonomik hayat seviyesini devamını sağlayacak bir paranın ödettirilmesidir.

Destek sayılabilmek için yardımın yalnızca parasal nitelikte bulunması zorunlu değildir. Eylemli ve düzenli olarak yapılan hizmet edimleri de bir kimsenin destek sayılabilmesi için yeterlidir.” ifadesine yer verilmiştir. Dolayısıyla yapılan yardım sadece para ile ölçülebilen bir değer olarak sınırlandırılmayacaktır.

Ayrıca desteğin, trafik kazası tarihinde fiilen destekte bulunuyor olması da gerekmemektedir. Keza fiilen desteklik veya farazi desteklik söz konusu olmaktadır.

Gaziantep Avukat Ali Tümbaş Anlaşmalı ve Çekişmeli Boşanma Avukatı

Ölümlü Trafik Kazası Tazminatı (Destekten Yoksun Kalma Tazminatı)

Karayolu üzerinde hareket halinde olan bir veya birden fazla aracın karıştığı ölüm, yaralanma ve zararla sonuçlanmış olan olay Trafik Kazası olarak tanımlanır. Ülkemizde yoğun bir şekilde yaşanan trafik kazaları, sürücülere, araçlardaki yolculara, sürücülerin yakınlarına ve diğer üçüncü kişilere maddi ve manevi zararlar vermektedir.

Ölümlü trafik kazalarında uğranılan maddi ve manevi zararların açtığı yaralar çok derin olduğu için maddi ve manevi tazminat miktarları çok büyük meblağlara ulaşmaktadır. Ülkemizde trafik kazalarından zarar görenlerin, trafik kazalarından dolayı uğradıkları ve uğrayacakları zararlar, tazminat hakları ve çeşitleri bakımından fazla bilgiye sahip olmadıkları görülmektedir.

Bu bilgi eksikliği neticesinde, trafik kazası nedeniyle direkt veya dolaylı olarak zarar görenler, sahibi oldukları tazminat hak ve çeşitlerinin kapsamlarını yeterince bilmediklerinden dolayı, mesleği avukat olmayan sigorta simsarlarına vekalet vermelerinin akabinde; sigorta şirketlerinin cüz’i bir miktarda olan tazminat tekliflerini kabul ederek telafisi mümkün olmayacak büyük zararlara duçar olmaktadırlar.

Tazminat hakkı sahipleri, mesleği avukatlık olmayan sigorta simsarlarına vekalet vererek, hak ettikleri maddi ve manevi tazminat miktarlarından çok daha küçük bir miktarda tazminat karşılığında; “gayr-i kabili rücu olmak şartıyla”( tazminat sözleşmesinden dönmenin mümkün olmadığını kabul etmek anlamına gelmektedir) ve “bilakayd-ü şart” (tazminat sözleşmesinin kayıtsız ve şartsız olarak imzalandığının kabulü anlamına gelmektedir) şartlarıyla sözleşmelere imza atılmaktadır.

Vekalet verdikleri sigorta simsarlarının attıkları imza neticesinde; büyük miktarlar tutan bakiye tazminat alacaklarından feragat eden tazminat hakkı sahipleri, artık bu büyük miktardaki bakiye tazminat alacaklarını alamama durumuyla karşı karşıya kalmaktadır.

Tazminat hakkı sahipleri, hak ettikleri maddi ve manevi tazminat çeşitlerine ve tutarlarına ilişkin haklarını tam almak için, bu hususta uzman ve tecrübeli bir avukattan, hak ettikleri tazminat çeşit ve miktarları için bilgi aldıktan sonra hukuki süreci başlatmalı, gerekli ihtarnamelerin çekilmesinden sonra gerekirse maddi ve manevi tazminat talepli davayı açmalı veya tahkim yoluna başvurmalıdır.

Trafik kazası tazminat davalarının avukat tarafından takip edilmesi halinde zarar gören, konunun uzmanı olan avukat tarafından doğru ve hukuki bilgilendirdikten sonra hak ettiği en yüksek maddi ve manevi tazminatı alacaktır.

Kendilerini sigorta hasar danışmanı olarak tanıtan sigorta simsarları ise, kazaya ilişkin kusur tutanak ve raporlarının doğruyu yansıtıp yansıtmadıklarını dikkate almadan, alelacele bir şekilde sigorta şirketlerine başvurarak, sigorta şirketlerinin (kendi sigorta şirketleri lehine yaptıkları)hesaplamaları kabul ederek, kaza mağdurlarının aleyhine almaları gereken tazminat miktarlarından çok düşük miktarları içeren ibranamelere vekaleten imza atarak kaza mağdurlarını daha da mağdur etmektedirler.

Bu nedenlerden dolayıdır ki, trafik kazalarından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davaları, sigorta simsarları tarafından takip edilemeyecek derecede bir avukatın uzmanlığını gerektiren derecede önemli hukuki işlerdir.

Oysa ki, sigorta şirketine Avukat tarafından açılacak davada, trafik kaza tutanağının gerçeklere uygun tutulup tutulmadığı, kazaya karışanların kusur oranları, maddi ve tazminat miktarları uzman bilirkişilerin tespit ve hesaplamaları neticesinde oluşacak bilirkişi raporlarına dayanılarak mahkemece verileceğinden dolayı, hak edilecek maddi ve manevi tazminat miktarlarının en yükseğine hüküm verilecektir.

Bu konu hakkında benzer makaleler için tıklayın

Avukatlarımızın Yazısını Oylar mısınız?