Hafta sonları (cumartesi- pazar)son iki yıldır çalışmıyorum. Bahçemde çiçeklerimle, çimlerimle uğraşmak büyük keyif oluyor benim için. Yeni yeni bitmeye başlayan laleler im ve sümbüller im bu günlerde görmeye değer. Ama gel gör ki hastalarım, sevdiklerim, eş dost sayesinde 2 yıldır hiçbir cumartesi günüm hasta kabül etmeden, müadahele veya ameliyat yapmadan geçmiyor. Şikayetçi değilim tabi ki.
Bu cumartesi günü de yine sevdiğim bir meslektaşımın ricası üzerine hastaneye gittim. Müdahele için hasta hazırlanırken her zamanki gibi hemşire bankosunun etrafında 4-5 hemşire ve hasta refakatçılarına kadın, kaynana ve hanım kelimelerini tarifini anlatıyordum. 2-3 dakika arayla, giyimi kuşamı ile tipik bir Trakya kadını, mimikleri ile başka bir tarife hacet bırakmayan ben Trakyalı yım diyen bir hanımefendi, gülümseyerek, göz kıpıştırarak, bankonun önünden geçtikten sonra yürüyüşü ile kendini hissettiren bir bayan sanki resmi geçit yapıyordu. Bu durumu mübalasız üç dört defa tekrarladıktan sonra kendi odalarının kapı girişinde sağlık personeline heyecanla bir şeyler anlattığını gördüm. Akabinde gerdan kırarak, saçını düzelterek, yürüyüşünü olağandan olağan dışı yaparak baktım ki yanımıza doğru yürümüyor, seyirtiyordu.
Konuşmamın bitmesini dahi beklemeden iki elini oturduğum masaya dayayıp etrafındaki hemşireleri ve sağlık personelini poposu ile sağlı sollu iterek bana eğilerek ‘’sen bizim Rehat Dr değil misin?’’dedi. Artık emindi. Zira odalarının kapı aralığında sağlık personelinden benim kimliğimi öğrenmişti. Hem de sağlık personelinden aaaaa o bey mi? O bizim Rehat Hoca demesine aldırmadan O bizim Rehat Dr. baaa diyerek kadına ters ters bakmıştı.
Ben onlar için Rehat Hoca değil Karaköy ’den Zehra halanın Faik’in Rehat’ı idim. Benim çocukluk yıllarımı biliyorlardı. Çocukluk yıllarım beraber geçmişti. Üstelik kız kardeşimle İlkokulda köyde ayni sırada oturmuşlardı. Nasıl olur.? Ben Profesör olayım .onlar hala Sadiye, Sadriye, Amet, Memet, Osman olsunlar. Fakat bunun böyle olduğu aşikardır.
Sen Profesör değil başbakan olsan da onlar için Karaköy ‘den Rehatsın. Çok hoşuma gitti Sadiye ile karşılaşmak. 30 yıldır hiç görmemiştim. Te ba beni tanıyamadın mı? Ben yukarı mahalleden Sadiye baa. Sadiye beni memlekete çocukluk yıllarıma götürdü. Onlar yukarı mahallede oturuyorlardı biz aşağı mahallede. Sadiye ’ye konuştuğu hala bizim memleketin şivesi ile cevap vermem onu mutlu edecekti Aaaaa aşk olsun Sadiye tanımam mı hiç. Ama bi türlü çıkarttıramıyam sen kimlerdendin beyaaa diye sorunca. Abeya ben Beyan ablanın Amed’in ortanca kızı Sadiyeyim dedi. Hani abam Hadiye kız kardeşim Sadriye vardı bilmiye misin? Deyince ben kıza seceresini saydım.
Bunun üzerine breh yau kızan her bir şeyci biliye, boşuna Profesör olmamışın yav demez mi? Evet Sadiye Longur Amedin kızı. yukarı mahalleden. Beyan Ablanın torunu. Longur tabirini asla hakaret olsun diye kullanmıyorum. O onun babasının lakabı idi. Ama memlekette biraz aşağılamak için kullanılırdı. İri yarı, işe yaramaz manasında. Ama aslında hiç te öyle değildi. Amed dayının boyu bir hayli uzundu. Omuzları da genişti.İngilizce long uzun demektir.
Longer daha uzun,
longest
en uzun manasındadır.
Longer Ahmet
akranlarına göre daha uzun manasında söylenmişti. Ama bunu kimse bilmiyordu. Sadiye ile köyü bir uçtan diğer uca konuştuk. Kocan ne iş yapıyor diye sorunca
Sadiye
‘nin cevabı enteresandı. Çook iyi bir kocam var Rehat Abi dedi. Ama bizim Sadriye’nin kocası kızancık çok hasta. Dört defa
sidik torbası
(
Mesane Tümörü
) kanserinden ameliyat oldu dedi.
Hadiye ablamın kızı bu doğum yapan damat bizlerden mi diye sorunca Sadiye o kıpışık gözlerini bütün açarak Gümülcüne ’den ama Rehat abi damadın babasını bütün Gümülcine tanıyor dedi. Eee nede olsa Sadiye Trakyalı idi. Kocası en birinci. Damadın babası Bütün Gümülcine tarafından bilinen meşhur bir zat. Sıradan olur mu? Hiç Köyden bahsettik.
Ev duruyor mu diye sordum. Tabi duruyor. Mümin amcam hakkını bize bıraktı ama bir gün satarsam herkesin hakkı hak Rehat abi dedi. Bu bütün
batı Trakyalılar
da vardır. Herkes hak yemediğini idda eder. Biline ki hak iddia edenler muhakkak bir şeyler yapmıştır, yapmaktadır veya yapacaktır. Bir biri ile barışık hiç kimse yoktur köyde. Herkes haksızlığa uğramıştır akrabaları tarafından (!).Yeğeni doğum yapmış onun refakati imiş Sadiye. En birinci doktora yaptırdık doğumunu Rehat abi dedi.
Damat
paraya acımadı bastırdı parayı en birinci Dr. getirdik doğuma dedi. Size de o yakışır aferin kızım dedim. Şimdi en birinci çocuk doktoruna götürecez kızanı dedi. Öyle yapın yavrum dedim.
Biraz daha köyden konuştuk. Kıyıcıoğlu’nun Salin’in kızanı Hisin 51 yaşında geçende mide kanserinden ölmüş. Vah vah dedik. Sadiye şimdi köyde en yaşlı kim dedim? Çevirmeci Mustafa dayı dedi. Kaç yaşlarındadır diye sorunca
Sadiye
‘nin cevabı çok ilginçti. Valla Rehat abi geçen sene 96 idi. Bu sene bilmem kaç olmuştur(!)
İlahi
Sadiye
sen çok yaşa emi!!!!!
Kalın sağlıcakla…
Prof. Dr. Rehat Faikoğlu