Bilindiği üzere iki haftayı aşkın bir süre önce Gezi Parkı’nda başlayan olaylar, hızla ülke geneline yayılmış ve birçok toplumsal kesimin katıldığı bir halk hareketine evrilmiştir. Sendikamız bu süreçte başından beri aktif olarak yer almaktadır. Ancak bu harekete sektörümüzde çalışan on binlerce emekçinin daha yoğun katılım göstermesinin önemli olduğu düşüncesindeyiz. Bu amaçla, tüm sektör çalışanlara dönük çağrı metnimiz aşağıda almaktadır.
TÜM BANKA, SİGORTA VE FİNANS SEKTÖRÜ ÇALIŞANLARINA ÇAĞRIMIZDIR!
Taksim Gezi Parkı’nın betonlaştırılmasına ve sermayeye rant alanı olarak sunulmasına karşı başlayan mücadelede on yedi gün geride bırakılmıştır. Kısa bir süre içerisinde tüm Türkiye’ye yayılan ve hemen her toplumsal kesim ve görüşten insanımızın yer aldığı protesto ve yürüyüşler, meselenin bir ‘çevre duyarlılığından’ ibaret olmadığına işaret etmektedir. Yaşananlar, AKP iktidarının on yılı aşkın süre içerisinde gerçekleştirdiği her türlü baskıcı, dayatmacı, gerici ve piyasacı uygulamaya karşı toplumun geniş kesimlerinin korku duvarını yıkarak yükselttiği bir halk hareketidir.
Hali hazırda yüz on altı bileşeni bir araya getiren Taksim Dayanışması’nın başlattığı ve hızla toplumsallaşan bu mücadele, haklı ve meşru talepler çerçevesinde kararlılıkla yoluna devam etmektedir. Sendikal hareketin ilerici birçok unsuru da, toplumsal çıkarlara aykırı böylesi bir saldırı karşısında en başından somut bir tutum geliştirmiştir. Konfederasyonumuz DİSK, sendikamız Devrimci Banka ve Sigorta İşçileri Sendikası (BANK-SEN) ve yine sendikamızın yürütmekte olduğu DİSK İstanbul Temsilciliği, bu çerçevede Taksim Dayanışması bünyesinde yer almış ve mücadelenin büyümesi için çaba sarf etmiştir. Gücünü her türlü toplumsal kesim ve görüşten insanımızı ortak ve meşru talepler etrafında birleştirme yeteneğinden alan bu halk hareketine karşı AKP hükümeti akıl almaz bir devlet terörünün yanı sıra tehdit silahına da sıklıkla başvurmaktadır. Öyle ki bu tehditlerden AKP iktidarına desteğini hiçbir zaman esirgememiş sermaye grupları da nasibini almaktadır.
Bilindiği gibi Doğuş Holding bünyesinde faaliyet yürüten NTV medya kuruluşunun sansürcü ve yandaş yayıncılığına karşı başlayan ve yine aynı holding bünyesinde faaliyet yürüten Garanti Bankası’na karşı oluşan toplumsal tepki, söz konusu kuruluşların üst düzey yöneticilerini ‘özür dileme’ noktasına getirmiştir. Ancak Başbakan’ın bu özür karşısında tepki ve tehdidi sert olmuştur. Faiz lobisinden şikâyetçi olan Başbakan üstü örtülü olarak bankalara işaret etmiştir. Ancak bankacılık sektörünün yüksek kârlılığı açısından faizin öneminin farkında olmadığını düşünmek gerçekçi değildir. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan TBMM geçtiğimiz günlerde Plan ve Bütçe Komisyonu’nda yaptığı konuşmada başbakanın tehditkâr tavrını sürdürmüştür. Bankacılık sektörünün güven ve itibar üzerinde kurulu olduğunu söyleyen Babacan, bankacıların günlük siyasi ya da ideolojik tartışmalara karışmamaları ve kendi işlerine odaklanmalarını ‘tavsiye’ etmiştir.
Hükümet yetkilileri tarafından bankalara dönük dillendirilen tehditlerin öncelikli muhatabının banka üst yönetimleri ile bağlı bulundukları sermaye gruplarının hissedar ve yöneticileri olduğu açıktır. Ülkemizde sermaye grupları ile AKP iktidarı arasında, tüm pürüzlere rağmen bir çıkar ortaklığı olduğu da açıktır. Patronlar, hükümet tarafından dile getirilen her tür tehdit ve korkutma karşısında kendi çalışanlarına daha yoğun bir baskı uygulama yolunu seçmektedirler. Daha şimdiden birçok banka ve finans kuruluşunda, çalışanlara etik kurallar, sosyal medya kullanımı, kurum itibarını zedeleyici davranışlardan kaçınma gibi konular ‘hatırlatılmakta’; banka, sigorta ve finans emekçilerinin Gezi Parkı eylemleri içerisinde aktif olarak yer almamaları üstü kapalı olarak Ali Babacan’ın sözleriyle ‘tavsiye’ edilmektedir.
Gezi Parkı eylemleri ile halk korku duvarını yıkmıştır. Bu duvarın yıkılmasını sağlayan ise ortak mücadeledir. Yaşananlar, hayatın her alanında örgütlü olmanın önemini ve ortak mücadeleyle neler kazanılabileceğini göstermektedir. Ülkemizdeki birçok sektör çalışanı da bu halk hareketi içerisinde başından itibaren yer almış ve baskıya boyun eğmeyeceğini göstermiştir. Şimdi örgütlü mücadeleyi daha da büyütmenin zamanıdır. Devrimci Banka ve Sigorta İşçileri Sendikası (BANK-SEN) olarak, tüm banka, sigorta ve finans emekçilerine Gezi Parkı eylemleri ile başlayan bu halk hareketinin bir parçası olmaya; daha da önemlisi yaşamın her alanında örgütlü mücadeleye çağırıyoruz.
DİSK/BANK-SEN