Elektrikli tost makinelerinden çok daha güzel tost yapandır. Ancak efor ister. Başında durup çevirmek ister, ilgilenmek ister. Flört gibidir.
Evde metali, saplısı, kulplusu, her şekilde olanı vardır ancak en çok plastik olanı kullanılır. Plastik evin temel taşı gibi.
Evin önünden geçen kamyonun “%100 kristal seti, yalnızca 89 milyon.” sesini duyup camlara üşüşen annelerimizin cüzdanlarını kapıp aşağı inme süresi 0’dan kristale 1 dakikadır.
Leyla ile Mecnun’un Erdal Bakkal’ına benzemesiyle ünlüdür. Evlerde, esnaf lokantalarında hala kös kös oturur. Görürseniz fotoğrafını bizle paylaşmayı unutmayın.
Yazın kuzinenin üstünde kışın hemen yanında yer alır. Prize taktığınız anda çıldırıp yemekler yapmaya başlar. Sanki efsunludur, yemekleri de bir güzel olur.
Kuponlarla evleri dolduran, çaktırmadan eve giren tabak çanak setidir. Mavi bardakları, Fransız usulü bezenmiş tabaklar derken vitrinler dolar.
Yaptığı işten çok efor ve enerji sarf eden, sesiyle evi inleten, zaten kabuklarını da biz soyduğumuz için pek de bir işi kalmayandır. Ancak löp löp et, bol bol kan olsun diye nice havuçları lıkırlaştırmıştır.
Piyasada henüz fritöz yokken onlar vardı. İçine çok fazla yağ koyma ve çok ısıtma gibi bir hata yaparsanız kabarıp köpürüp tüm yağları dışarı atardı. Yine de seviyoruz seni kızartma tenceresi.
Yaz gelir, maksimum 3 kere pikniğe gidilir. Pikniğin en büyük yakıtı çaydır, e tabii ki çay da piknik termosundan içilir. Pompalı olanı günümüz damacana sistemini hatırlatır.
Sakarlık kurbanı olur, abidik gubidik şekilde mutfak mermerinin üstünde ocağa yakındır. Zaten ne anneler ne de bizler kaşığı ya tencerenin içine ya da sapına tuttururuz. Biraz gereksizdir sanki?
İçine konulan yemeğe garip bir tat mı veriyordu sanki? Porselenin krallığı ele geçirmesine kadar emaye ve Arcopal’le yarışan tabaktır.
Yılda bir kez yalnızca çocukların doğum günlerinde ortaya çıkan, onda da yalnızca bir tanesi kullanılan pasta krema şekillendiricisi yani pasta pompası. Plastik olması önemli.
Buzdolabının ya da yüklüğün üstünde, senede bir ya da iki kez ortaya çıkar. Aşure zamanı ya da reçel kaynatma dönemi. Kendi başına büyük bir hükmün içindedir.
Bir dönemin en önemli hediyesi. Yeni ev alan, yeni kiraya çıkan, yeni evlenen ve tüm yeni serilerde “Aman protein eksik olmasın.” düşüncesiyle alınmıştır.
Geçmişte değil hala günümüzde. Kafelerde, evlerde ayrılsak da beraberiz seninle çinili kahve fincanı seti. Vazgeçemiyoruz.
Yerde yemek yenilen zamanlarda odaya sofra örtüsünden sonra ilk gelendir. Hatta tahtadan yapılmış 20 cm daha yüksek siniler de arzı endam etmiştir o dönemde.
Evin ortasına heyyula gibi dikilen vitrinlerden sonra bari daha küçük bir vitrin olsun diye bar modası çıkmıştı. Ancak kristal bardaklar, çanaklar çömlekler yine bu bara sığmıştı.
Plastik olması tercih nedeni. Eğer ekmeklik yoksa ekmeklerin kaderi kapı koluna market poşedinin içinde asılmak. Özellikle kapının arka koluna asmak gerek.
Kenarlarını biraz yanlış tutsanız kesilecek parmaklar, çayın tüm sıcaklığını elinize geçiren özel olarak hazırlanmış metal çay bardağı tabağı. Kendine hastır, tasarımı can yakabilir.
Havlu kenarı, iğne oyası derken yörüngeden çıkan annelerin mutfaktaki sanat ataklarıdır. Bir su bardağı almaya kalkışsanız bardakla birlikte en az üç dantel düşer.
Okulda yapılan el işi dersinden çıkan sanat eserleri! Ekmek kesme tahtası üzerine çeşit çeşit şekiller yapılır, ekmek kesme tahtasının sonu tencere altlığı olarak kullanılmak olur.
Kavanozlar tüm yıl boyunca tek gün için toplanır, o gün mutfağa anneden başka kimse giremez. Girse de çıkamaz. Kapaklar bir yerde, kavanozlar bir yerde. Kaynatılmayı bekleyen sular, sebzeler, bitkiler bir yerde.
Mutfakta değil belki ama kırığın potansiyel olarak düşebileceği her yere bir çocukla gönderilirdi gırgır. Yani evin miniği gırgırdan sorumlu olurdu.
Evde dondurma var hayaliyle koşarak eve gittiğimizde karşılaştığımız acı gerçektir dondurma kutusu. İçine kesinlikle bir sebze yemeği girmiştir. Yaprak sarması varsa ne ala.
Hatırlıyorsunuz değil mi?