Türkiye, Doğu Akdeniz’deki deniz yetkialanlarının sınırlandırması ve belirlenmesikonusunda ilk anlaşmayı Kuzey KıbrısTürk Cumhuriyeti (KKTC) ile 21 Eylül 2011tarihinde imzaladı. Türkiye Cumhuriyeti ileKuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasında 21Eylül 2011 tarihinde imzalanan “Akdeniz’deKıta Sahanlığı Sınırlandırması Anlaşması”Türkiye ile KKTC açısından yeni bir stratikve jeopolitik açıdan yeni bir açılım olarakgörülmektedir. Doğu Akdeniz’de deniz yetkialanları konusunda imzalanan bu anlaşmaTürkiye’nin Doğu Akdeniz bölgesindekijeopolitik ve stratejik olrak yeni bir sürecinbaşlangıcı niteliğinde bir dönüm noktasıolarak değerlendirilebilecek niteliğe sahiptir.Hatta Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de denizyetki alanları bağlamında denizler konusunajeopoitik ve stratejik bakışın temel yaklaşımhaline getirilmesinin önemli bir adımıdır.Türkiye’nin deniz jeopolitiği ve Doğu Akdenizpolitikası açısından istikametini gösterenbir gelişmedir.Türkiye Doğu Alkdeniz’de jeopolitikalanını belirleme adımının ikincisiniLibya ile yaptığı mutabakat muhtırası ile attı.Türkiye’nin deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasıylailgili imzaladığı ikinci anlaşma27 Kasım 2019 tarihinde “Libya ile imzalanan Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasınaİlişkin Mutabakat Muhtırası”oldu.Türkiye’nin Deniz Yetki AlanlarınınSınırlandırılmasına İlişkin Libyaile imzalanan Mutabakat Muhtırası,Türkiye-Libya Münhasır EkonomiBölge (MEB) sınırlamasına ilişkindir.Libya ile imzalanan MünhasırEkonomi Bölge Mutabakat Muhtırası,Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de izlediğistratejik ve jeopolitik açıdan son dereceönemli bir kazanım olarak öne çıktı.İstanbul’da iki ülkenin dışişleri bakanlarıtarafından imzalanan anlaşma, GüneyKıbrıs Rum yönetimi (GKRY) ve Yunanistanikilisinin İsrail, Lübnan, Mısır,Ürdün gibi bölge ülkeleriyle üçlü iş birliğimekanizmaları kurma yoluyla veya“Doğu Akdeniz Gaz Forumu” gibi oluşumlarlaTürkiye’yi Doğu Akdeniz’dedışlama ve yalnız bırakma politikalarınada hukuki ve siyasi açıdan güçlü biryanıt olmuş ve Doğu Alkdeniz’de jeopolitikalanını belirleme kararlılığını vedeniz yetki alanlarına tecavüze izin vermeyeceğini,Türkiye2nin ve KKTC’ninhaklarını sonuna kadar mutlaka koruyacağını,Türkiye’yi dikkate almayan hiçbirgelişmeye izin verilmeyeceğini ortayakoymuştur.Türkiye ile Libya Ulusal MutabakatHükümeti arasında 27 Kasım’da“Güvenlik ve Askeri İşbirliği MutabakatMuhtırası” ile iki ülkenin uluslararasıhukuktan kaynaklanan haklarınınmuhafazasını hedefleyen “Deniz YetkiAlanlarının Sınırlandırılmasına İlişkinMutabakat Muhtırası” bir birini tamamlayannitelikte ve iki ülkeniz işbirliği/dayanışma çervesini de imzalananbelgeler bağlamında belirlemektedir.Türkiye’nin, Libya’nın BM’ninmeşru hükümet olarak kabul ettiğive desteklediği hükümet ile imzaladığımutabakat, Doğu Akdeniz’deYunanistan’ın Türkiye’yi yalnızlaştırma,çevreleme ve Antalya körfezine kapatmapolitikasını çökertmiştir. Bu nedenleTürkiye-Libya Münhasır EkonomikBölge (MEB) Mutabakat MuhtırasıYunanistan’ı çok kızdırdı, açığa düşürdüve hırçınlaştırdı. Yunanistan’ınbu hırçınlığının ve açığa düşmesinintemel nedenlerinden biri diplomasiuzmanları ve siyasi gözlemciler tarafındanpaylaşılan değerlendirmeleregöre Türkiye-Libya mutabakat muhtırasınınDoğu Akdeniz’de yeni bir siyasiharita oluşturmuş olması ve DoğuAkdeniz’de Türkiye’nin belirlediğiyeni denge oluşumdur. Diğer bir nedende Yunanistan’ın Ege Denizi’nde olduğugibi Doğu Akdeniz’dekiaçgözlü ve genişleyici planlarınınTürkiye-Libya mutabakatı ile çökmesive Mısır, Libya, Lübnan veSuriye’deki sıkıntılı durumun en iyişekilde kullanılmasının önünün kesilmişolmasıdır.Yunanistan’da yayınlanan ünlüArmynow isimli sitede uluslararasıilişkiler uzmanı ve KİNAL Partisimilletvekili Yorgo Çiçilyanos yazdığımakalede Libya mutabakat muhtırasınınYunanistan’a “müthiş birgol olduğunu” ifade etmiştir.İsrail’in önemli gazetelerindenHaaretz “Türkiye ile Libya arasındaimzalanan deniz yetki anlaşması’nınhukuki zemini sağlam” ifadesiyleYunanistan’ın anlaşmanın meşru olmadığıiddialarına bir cevap niteliğindedir.Türkiye-Libya deniz sınırları,TBMM’nin yanı sıra BM’ninonayladığı Libya CumhurbaşkanlığıKonseyi’nce de hızla onaylandı.Türkiye Libya ile varılan mutabakatıBM’ye bildirdi ve hukuki sürecitamamlamak suretiyle uluslararasıbir hukuk belgesi haline getirmişoldu.Türkiye-Libya mutabakatıile hem Yunanistan’ın hem deGKRY’nin diğer alanlarda olduğu gibi Doğu Akdeniz’de de sınır tanımazamacı, hedefleri ve doyumsuz genişlemeihtiraslarının önü kesilmiştir. Yunanistanve GKRY’nin, Mısır, Libya, Lübnanve Suriye’deki sıkıntılı durumunyarattığı koşulları en iyi şekilde kullanmalarınınyolu kesilmiştir. Söz konusuülkelerden herhangi birinde demokratikolarak seçilen herhangi bir hükümetin,Kıbrıs Rum yönetiminin açgözlülüğüneyenilmeleri ve deniz sınırları içindeolması gereken Doğu Akdeniz’dekibinlerce kilometresini GKRY’ne veYunanistan’a kaptırmalarının akıl dışıgelişmenin ileriye götürülmesinin önükesilmiştir.Türkiye-Libya Mutabakatı ile ortayaçıkan haritalar Libya, Mısır, Lübnanve İsrail’in deniz yetki alanları sınırlarıiçinde olması gereken önemlibüyüklükteki alanları Yunanistan ileGKRY’nin bu alanlarda ne kadar ciddiyetleilerlediğini ve ele geçirildiğinigösteriyor. Nitekim Yunan tasarımlarıkabul edilseydi, Türkiye’nin uluslararasısulara erişiminin önü kesilecek,Akdeniz’deki münhasır ekonomikbölgesi 189,000 kilometrekare olmasıgerekirken sadece 41.000 kilometrekareolacaktı. Diğer bir ifade ile DoğuAkdeniz’de Yunanistan Mısır ile birMünhasır Ekonomik Bölge anlaşmasıimzalamış olsaydı, Kıbrıs Rum Yönetimi ile Mısır’ın imzalamış olduğu MünhasırEkonomik Bölge anlaşması da dikkatealındığında 1982 BM Deniz Hukukusözleşmesine göre ulusal hak ve çıkarlarımızgasp edilmiş olacaktı. Böylebir durumun gerçekleşmesi halindeTürkiye’nin Kıta Sahanlığı ve olmasıgeren Münhasır Ekonomik Bölge alınanagöre yaklaşık 189,000 kilometrekarelikyetki akanımız sadece 41,000 kilometrekareolacak ve egemen haklarımızınbulunduğu 148,000 kilometrekarelikbir Münhasır Ekonomik Bölge alanımızkaybedilmiş olacaktı ki kaybedilecekbu alan yaklaşık Kıbrıs Adası’nın 11katı büyüklüğünde bir alandır. Türkiye-Libya Münhasır Ekonomik Bölge mutabakatıbu durumun geçekleşmesi olasılığınıortadan kaldırdı ve Türkiye’nin AntalyaKörfezine “hapsedilmesi” senaryosunuSevr Anlaşması gibi çöpe attı.Yunanistan, Doğu Akdeniz’de Mısır,İsrail ve Kıbrıs Rum yönetimiyle birlikteçok çarpıcı biçimde yarattığı düşmanlık“ağının” çöküşü içinde bir balık gibi kalakaldı.Yunanistan, bu ağdan kurtulmanınçaresizliği içinde Libya-Türkiye mutabakatınınbelirlediği yeni denge koşullarındakurtuluşunu AB desteğini kullanaraksonuç alabilme “umutsuzluğunu”yaşıyor.Ayrıcalıklı Münhasır EkonomikBölge’nin sınırı olarak Yunanistan-Libya Ortay Hattını sınır çizgisi alarak kendiaçısından bir ortay hat sınırlaması getirerek,gerçekten de sahip olması gerekendenönemli oranda daha fazla biralan alarak Girit’in de MEB alanının davar olduğu iddiası ile Libya’dan yaklaşık39.000 kilometrekare alanı gasp etmişolacaktı. Türkiye ile yapılan mutabakatsonunda Libya, Yunanistan’ıngasp ettiği 8900 kilometre karelik biralanı kazanmıştır. Türkiye’nin tezlerisonucunda özellikli denizlerde adalarınkıta sahanlığı olamayacağı gerçeği karşısındada yaklaşık 29.624 kilometrekarelik bir alanı da kurtarmış olacaktır.Böylece Türkiye-Libya mutabakatıdolayısıyla Yunanistan’ın Libya’dayaşanan siyasi istikrarsızlık ve iç savaşdurumunu fırsat bilerek deniz yetkialanlarını kimsenin kabul edemeyeceğibiçimde ele geçirmeye çalışması,hak iddia ederek MEB sınırı belirlemeplanları da çöpe atılmıştır.Mısır ile durum ise, Kahire’nin Yunanistanile MEB anlaşması yapmasıhalinde kaybedeceği deniz yetki alanı15.000 kilometrekare, Kıbrıs Rumdevletine ile yaptığı MEB anlaşmasındankaybettiği deniz yetki alanı 21.300kilometrekaredir. Mısır Türkiye ile ortayhat esas alınarak yapacağı bir MEBanlaşması durumunda Yunanistan’a vereceğive Rum yönetimine verdiği toplam36.300 kilometrelik bir alanı kazanmışolacaktır. İsrail’in Türkiye ileMEB anlaşması imzalaması halinde iseen az 4.600 kilometrekare daha çok denizyetki alanı kazanacaktır.Sözü edilen ülkeler, halklarına Yunanistanve Kıbrıslı Rumlar için nedenbu kadar cömert tavizler verdiklerinive kendi ulusal çıkarları için Türkiyeile işbirliği yapmamanın daha iyiolacağını nasıl açıklayabilecek? Bu sorularYunanistan’ın uykularını kaçıranve hırçınlığını artıran dikkate alınmasıgereken önemli bir durumdur. KısacasıTürkiye-Libya deniz yetki alanı mutabakatıdolayısıyla gaspçı Yunanistan,deniz komşularının zorluklarından yararlanarakelde ettiği ve elde etmemeyeçalıştığı avantajlarını birer birer kaybetmesürecine girmiştir.Böyle bir gelişme ve potansiyel gelişmelernedeniyle Yunanistan ve RunYöntimi Türkiye-Libya mutabakatınakarşı çıkmakta ve anlaşmanın uluslararasıhukuka aykırı olduğunu iddiaetmektedir. Bu konuda AB yanındaBM’nin Libya’nın meşru hükümetikabul etmediği yönetiminin başı Hafterile apartopar görüşmüştür. YunanistanDışişleri Bakanı Nikos Dendias,Mısır’a giderek mevkidaşı Samih Şükriile görüşerek sonuç almya çalıştı.Dışişleri Bakanlığımız yetkilileribasına yaptıkları açıklamalarda, anlaşmanınuluslararası hukuka ve denizhukukuna uygun olduğunu vurguladılar.Dışişleri Bakanı MevlütÇavuşoğlu’nun mutabakatın imzalanmasındanbir gün sonraki açıklamasınıhatırlatan yetkililer, Çavuşoğlu’nundediği gibi bunun Türkiye’nin uluslararasıhukuktan kaynaklanan haklarınınkorunması anlamına geldiğine dikkatçektiler. Doğu Akdeniz’de Türkiye’nindışında Suriye, Lübnan, İsrail, Mısır,Libya, Yunanistan, Kuzey Kıbrıs TürkCumhuriyeti ve Türkiye’nin meşru olarakkabul etmediği Güney Kıbrıs Rumyönetimi bulunuyor. Bu nedenle denizyetki alanlarının sınırlandırılması büyükönem taşıyor.Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu,Türkiye’nin bundan sonraki süreçteAkdeniz etrafındaki tüm ülkelerle birliktede bunu yapabileceğini belirterek,şöyle konuştu:“Şu anda bazı ülkelerle bilinen sebeplerdendolayı şimdi yapılması mümküngözükmese de ileride bunlar damümkün olabilir. Biz Doğu Akdeniz’deolsun, Ege’de olsun her zaman kendiuluslararası hukuktan kaynaklananhaklarımızı korurken buraların zenginliklerininde hakça paylaşılması taraftarıyız.Bu Kıbrıs etrafındaki rezervleriçin de geçerli. Bizim kıta sahanlığımızındışındaki alanlarda da Kıbrıs’taRum tarafı ile Türk tarafı arasında buradakizenginliklerin hakça paylaşılmasının garanti altına alınmasını herzaman savunuyoruz. Bizim pozisyonumuzDoğu Akdeniz’deki bu tür zenginliklerinve yetki alanlarının sınırlandırılmaylailgili herkesle çalışarak hakçapaylaşımdan yanayız. Buna yanaşmayanülkeler olursa onların kendi bileceğiiş. Bundan sonra diğer ülkelerlezemin uygun oldukça bu tür görüşmeleriyapmaya devam edeceğiz.”Cumhurbaşkanı RecepTayyip Erdoğan TRT”deGündemi DeğerlendirdiCumhurbaşkanı Erdoğan, TRTortak yayınında gündeme ilişkin sorularışöyle yanıtladı:“Türkiye güneyindeki terör koridorunuçok başarılı hamlelerle, operasyonlarlaadeta kırdı. Şimdi çok önemlibir kazanım Doğu Akdeniz’de de geçerlive Libya ile yapılan bir anlaşmavar. Bu anlaşma ile Türkiye aslındayine bazı oyunları bozdu. Türkiyene kazandı?” sorusu üzerine CumhurbaşkanıErdoğan, Kaddafi dönemindebununla ilgili bir adım attıklarını fakatbunun Kaddafi’nin ölümü sebebiyledevam etmediğini söyledi.Erdoğan, o günlerden bu yana buradabir sessizliğin hâkim olduğunu,Mısır, Güney Kıbrıs, Yunanistan’ın,zaman zaman İsrail’in dörtlü bir haldeburadaki durumu adeta kendilerininegemenliği altına almaya çalıştığınıbelirterek, “Türkiye olsun Libya olsun,buralarda sesleri çıkmayacak. Buralaratam biz hâkimiz. Münhasır ekonomikbölgede özellikle uluslararasıhukuktan kaynaklanan haklarımızarağmen, hayır buralarda Türkiye sondajgemilerini gezdiremez, sismik araştırmayapamaz” gibi yaklaşımlarla zamanzaman da ciddi tehditler savrulduğunuanlattı.Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz butehditleri dinlemedik. Bizim daha öncene sismik araştırma gemimiz vardıne sondaj gemimiz vardı. Şimdi hamdolsuniki tane sondaj, iki tane sismikaraştırma gemimiz var. Şimdi bir tanedaha anlaşma dönemindeyiz, bir sondajgemisi daha alacağız. Bu çalışmaları,araştırmaları sadece Akdeniz’dedeğil, zaman zaman Karadeniz’de hattabelki uluslararası sularda sürdüreceğiz.”diye konuştu.Bu muhtırayı, Libya’nın meşru yönetimiolan Libya Ulusal MutabakatHükümeti ile imzaladıklarını hatırlatanErdoğan, şunları kaydetti:“Hafter, orada Libya’nın bir ulusaltemsilcisi değildir. Oradaki temsilcişu anda Sarraj’dır. Sarraj ekibiile İstanbul’da oturduk, bu konularımüzakere ettik. Bu mutabakat muhtırasıile Türkiye esasında, uluslararasıhukuktan kaynaklanan haklarınıkullandı. Attığımız adım bu. Bu adımdanbaşta Yunanistan olmak üzere Mısır,Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, İsrailciddi manada rahatsız oldu. Bunlarlada kalmadılar aslında. Batı’dada bazı ülkeler ‘Siz ne yapıyorsunuz?’gibi NATO ve değişik yerlerdeki toplantılardabize söylediler. Bugüne kadaruluslararası hukuku hiçe sayarakattıkları tek taraflı adımları bozulmuşoldu. Tek taraflı adımı atanlar aslındabunlar. Ama şimdi biz bu adımı atınca,bunların bu oyunları bozuldu.”Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin2003’te Mısır, 2007’de Lübnan,2010’da İsrail ile benzer anlaşmalarimzaladığını vurgulayan CumhurbaşkanıErdoğan, uluslararası hukukuve Türkiye’nin haklarını hiçe sayarakDoğu Akdeniz’i parsellediklerini söyledi. Yunanistan’ın, tek taraflı deniz yetki alanlarıilan ederek Türkiye’yi, Kuzey Kıbrıs ileTürkiye kıyıları arasına sıkıştırma planı devreyegirmeden, Türkiye’nin bu anlaşma ile DoğuAkdeniz’deki yetki alanını maksimum düzeyeçıkardıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan,şöyle devam etti:“Türkiye ve Libya olarak karşılıklı yeni biranlaşma ile belirlediğimiz bu münhasır ekonomikbölge alanlarında ortak arama faaliyetlerigerçekleştirebileceğiz. Herhangi bir sıkıntıyok. Diğer uluslararası aktörler, bu anlaşmaile Türkiye’nin çizdiği alanlarda onay almaksızınarama-tarama faaliyeti yapamaz. GüneyKıbrıs, Mısır, Yunanistan ve İsrail, bu bölgedenTürkiye’nin onayı olmadan doğal gaz nakilhattı kuramaz. Dolayısıyla bizim bu noktadaherhangi bir taviz vermemiz mümkün değil.Bu yapılanlar uluslararası deniz hukukuna kesinlikleuygundur. Ülkemizin, Doğu Akdeniz’inbatı kısmındaki kıta sahanlığı münhasır ekonomikbölge sınırları, birbirini destekleyen birdizi adım ile ilk defa bir bütün olarak ve netbir şekilde ortaya kondu. Bununla kalmadık.Libya Anlaşması, ülkemizin deniz yetki alanlarınınsınırlandırılması konusundaki hukuki tezinide destekledi.”Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de en uzunkıyı şeridine sahip ülke olduğunu belirtenCumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunlar, bunuda görmüyorlar. Bu anlaşma ile Yunanistanve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi tarafındandayatılmaya çalışılan yaklaşımlara ve ülkemiziAntalya Körfezi’ne hapsetmeyi hedefleyendeniz yetki alanı iddialarına karşı uluslararasıhukuk çerçevesinde haklı bir adımattık. Biz bu adımları atarken, sağa sola hiçbiryere sormadan adım atmıyoruz. Bizim dehukukçularımız var. Uluslararası hukuk olsun,deniz hukuku olsun bu konularda ciddideneyimlerimiz var. Bu arkadaşlarımızı daçalıştırmak suretiyle, bu adımımızı haklı birşekilde, kendimize öz güvenimizle atmış olduk.Şu anda bu istikamette yürüyoruz, yürüyeceğiz.”ifadelerini kullandı.Londra’da Yunanistan Başbakanı KiryakosMiçotakis ile yaptığı görüşmeye ilişkinsoru üzerine Erdoğan, haritanın çok net birşekilde birçok şeyi açıkça ortaya koyduğunu,bunun Türkiye için tarihe kayıt düşmekolduğunu ifade etti.İçeride ve dışarıda bundan çok rahatsızolanların bulunduğunu aktaran Erdoğan, haritaüzerinde göstererek, şunları söyledi:“Şurada Girit ve sınırlarımız… Buradangördüğünüz gibi bir blok ve bu blok bizimLibya ile bütünleştiğimiz yer. Buraya kadarolan yerde bizler sondaj çalışmalarımızırahatlıkla Türkiye olarak yapacağız. Güneyde de Libya sondaj çalışmalarını yapacak.Bunun dışında da görülen bu sınır,bizim için bundan önce böyle bir sınıryoktu. Ama şimdi bizim deniz kıta sahanlığındabunun üstü Türkiye’ye ait.Türkiye bu alanlarda çalışmasını rahatlıklayapacak bir durumdadır. Tabiirahatsız olanlar olacak, o ayrı mesele.”Bugün İstanbul’da düzenlenen İslamİşbirliği Teşkilatı Sosyal KalkınmadanSorumlu Bakanlar Konferansı’naLibya’dan katılan kadın temsilcininçok mutlu olduğunu dile getiren CumhurbaşkanıErdoğan, şöyle devam etti:“Libya temsilcisi ‘Sayın Başkanım,siz olmasaydınız biz bu haklarımızı alamazdık.Şimdi biz bu haklarımıza kavuştuk.Libya halkı sizi şöyle seviyor,böyle seviyor’ anlata anlata bitiremedi.Bütün mesele, bugüne kadar vurdular,aldılar. Yok, bundan sonra böyle olmayacak.Artık bizler de hakkımıza sahipçıkacağız. Buyurun Libya ve güzel birbant ve bu bandın içinde Türkiye’nin deLibya’nın da hakları var. Bu hakları koruyacağız.Türkiye, hem karşı kıyı ülkesiolan Libya ile anlaşarak uluslararasıdeniz hukukuna uygun davranmıştırhem de Türkiye ile Libya arasında çizilenşu hat, adalar değil ana karalarüzerinden çizildiği için Yunanistan’ıneli kolu bağlandı. Yunanistan’ı biraz daçıldırtan bu.”Bunları konuşmak istemediğiniama maalesef Yunanistan’ın kullandığıifadelerin, kendisini bunları söyletmeyeyönelttiğini dile getiren CumhurbaşkanıErdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:“Dolayısıyla Yunanistan’ın itirazedebileceği bir boşluk yok. DoğuAkdeniz’deki mevcut konjonktür gözönünde bulundurulduğunda ülkemizinLibya ile imzaladığı bu mutabakatmuhtırasının, mezkur mahiyette tepkileritetiklemesi şaşırtıcı değildir. BilhassaYunanistan ve Güney Kıbrıs RumYönetimi’nin Doğu Akdeniz’deki denizyetki alanları iddiaları vardı, bunlarkarşısında bu muhtıra ile Türkiye uluslararasıhukuktan kaynaklı haklarınıkorumaktaki kararlılığını dünya kamuoyunezdinde açıkça göstermiştir. Muhtıra,Rum-Yunan ikilisinin, Türkiye’yiAkdeniz’de çevreleme, yalnızlaştırmagirişimlerine güçlü bir cevap niteliğindedir.Ülkemizin her zaman barışçıçözümden yana olduğu görülmüştür.Bu çerçevede istikşafi temaslar ve güvenartırıcı önlemler dahil, Yunanistanile diyalog kanallarını yeniden canlandırmayahazırız. Doğu Akdeniz konusundayeni bir diyalog kanalı açma teklifimizingeçerli olduğunu Başbakan Miçotakisile BM Genel Kurulu marjında veLondra’da düzenlenen NATO LiderlerToplantısı marjında bizzat kendisine ifadeettim. İki ülke arasında taze bir başlangıçolsun dedim.”Cumhurbaşkanı Erdoğan, Miçotakisile göreve ilk başladığında da bu konularıyumuşak bir şekilde görüştüklerini anlatarak,şunları kaydetti:“Ancak yapılan çağrılarımıza Yunanistantarafından bugüne kadar olumlubir cevap alamadığımızı da üzülerek belirtmekisterim. Tabii Yunanistan muhtıranınmetnini vermediği gerekçesiyleLibya Büyükelçisi’ni sınır dışı etti. Halbukibu, gizli bir muhtıra değil. Basınlada paylaştık. İki taraftaki onay süreçleritamamlanarak yürürlüğe girdi. ŞimdiBM’ye gönderdik, tescil aşamasında.Anlaşma Libya’nın da çıkarlarını korumakta.Kaldı ki Meclisimizden geçerkende neredeyse oy birliği denecek şekildeTBMM’den geçti bir parti hariç. Buda tabii şu anda milletimizin bu konudakihassasiyetini, ittifakını gösteriyor. Yunanistanmuhtıranın metnini vermediğigerekçesiyle Libya Büyükelçisi’ni deportederken, aslında uluslararası bir skandalada adımını atmış oldu. Bundan sonrakisüreçte Yunanistan da bu yanlış adımlarınınbedelini, uluslararası camiadada ödeyecektir.”“Libya ile varılan mutabakat neticesindeTürkiye’nin resmi olarak haksahibi olduğu alanlarda yakın vadedebir çalışma yapılması planlanıyormu? Doğu Akdeniz’deki diğer kıyıdaşülkelerle de Libya ile varılan mutabakatbenzeri anlaşmalar olabilir mi?”şeklindeki soru üzerine Erdoğan, buanlaşmanın her şeyden önce Türkiye-Libya arasındaki deniz yetki alanlarınınsınırlarının ne olduğunu belirlediğiniifade etti.Cumhurbaşkanı Erdoğan, şimdisınırların artık belli olduğunu, Türkiyeile Libya’nın kendi alanlarında ortakarama-tarama faaliyeti yapabileceğiniya da Libya’nın kendi alanındaTürkiye’ye bu hakkı tanıyabileceğinidile getirerek, mutabakat muhtırası ileTürkiye’nin Doğu Akdeniz’deki kıtasahanlığının en batı sınırlarının Yunanadalarının karasularının dış sınırınakadar uzatıldığını aktardı.Kıta sahanlığı haklarını korumayadevam edeceklerini vurgulayan CumhurbaşkanıErdoğan, açıklamalarınaşu sözlerle devam etti:“Ülkemizin diyaloğu ve görüşmeleriteşvik edici tutumunu sürdürürken,önümüzdeki dönemde hem kendihaklarımızı hem de Kuzey KıbrısTürk Cumhuriyeti’nin haklarını koruyacağız.Tek taraflı adımlara izin vermeyeceğimizden kimsenin şüphesi olmasın.Tabii burada en önemli durum veyaen güzel şey şu, eskiden biz böyle sondajiçin bir gemi alalım veya sismik araştırmaiçin bir gemi bulalım, bırakın kiralamayamuktedir değildik ama şimdi kendimizeait gemilerimiz var. Bunlarla buçalışmayı yapıyoruz. Hem Türkiye hemde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ninAkdeniz’e kıyısı olan ülkelerle anlaşmaimzalama yetkisi ve hakkı var. Uluslararasıdeniz hukuku, karşılıklı kıyıların400 milden az olduğu durumlarda taraflarakendi aralarında anlaşarak sınırbelirleme hakkı tanıyor, hatta bunu teşvikediyor. Türkiye Doğu Akdeniz’e kıyısıolan ülkelere bütün bunlara yönelikadilane paylaşım temelinde bir çağrıyapmış durumda. Hakkaniyeti temel alacakşekilde Güney Kıbrıs Rum Yönetimihariç, orayı buraya karıştırmayacağız,bölgede tüm kıyıdaş ülkelerle deniz yetkialanlarını sınırlandırmak için müzakerelerehazır olduğumuzu en başından berivurguluyoruz. Bizim barışçı bir çözümedestek veren tutumumuz başından berideğişmedi, yine aynı yerdeyiz. Hakça birçözüm için tüm ülkelere diyalog çağrımızsürmektedir. Beraber bu çalışmalarıyürütebiliriz. Nitekim şu anda BirleşmişMilletler’e gönderdiğimiz malum bu durumuniçeriğini belirten yazımız ve bundansonraki süreçte bizim artık Libya ilebirlikte bu çalışmaların başlayacağı süreçolacaktır.”Cumhurbaşkanı Erdoğan:Düşman olanlar varsa onlarıda dost olmaya davet ettiCumhurbaşkanı Erdoğan, “GüneyKıbrıs hariç, bütün kıyıdaş devletler derken,farklı konularda sorun yaşadığımızdevletler de dâhil, bütün devletleri kastediyoruz”şeklindeki yorum üzerine,“Bunları otururuz, konuşuruz, değerlendiririz,yani bizim derdimiz düşman kazanmakdeğil, dost kazanmak. Düşmanolanlar varsa onları da dost olmaya davetetmek. Derdimiz bu.” değerlendirmesindebulundu.“Libya’nın BM tarafından tanınanmeşru hükümeti eğer bir destek isterseTürkiye’den askerimiz Libya’ya gidermi?” şeklindeki soru üzerine Erdoğan,“Böylesine bir çağrı özellikle Türkiye’yetabii ki bu hakkı tanır. Yani Libya halkından,yönetiminden böyle bir davet geldiğianda bu bizim için adeta bir hakdoğurur.” diyerek, burada askeri güvenlikve denizde hakkaniyet konusundaanlaşma yaptıklarını hatırlattı.Cumhurbaşkanı Erdoğan, BirleşmişMilletler’in 2011’den beriLibya’ya silah satışının önüne geçenbir ambargo uyguladığını aktararak,sözlerini şöyle sürdürdü:“Ancak Libya Ulusal Hükümetininçağrısı karşısında asker gönderme faaliyetibu kapsamda asla yorumlanamaz.Böyle bir davet gelmesi durumundaTürkiye nasıl bir inisiyatif üstleneceğinekendisi karar verecektir. Biz biryerlerden izin almayız. Bunun kararınıkendimiz veririz. Kaldı ki Rusya, BirleşikArap Emirlikleri, Mısır, Hafter’eher türlü askeri destek sağlayarak BirleşmişMilletler kararlarını da deliyor.Özellikle Türkiye, Libya’da faaliyetgösteren gemileri, şirketleri veinsani yardım kuruluşlarını korumahakkına da sahiptir. Nitekim bazı ülkelerbu tarz faaliyetler gerçekleştiriyor.Örneğin İtalya Mısrata’da kurduğuhastaneyi korumak için bir miktarasker bulunduruyor. Öte yandan, Türkiyedışına asker gönderilmesi koşullarıve buna ilişkin olarak mevzuatımızbakımından atılması gereken adımlarvar. Türkiye ile Libya arasında akdedilenasker veya Askeri Güvenlik İşbirliğiMutabakat Muhtırası iki ülkearasında eğitim ve teknik destek konularındaiş birliğine yöneliktir. Anılanmutabakat muhtırasının Libya ile2012’de akdedilen askeri eğitim iş birliğianlaşmasının güncellenmesi niteliğide haiz, benzer anlaşmalar 60 ülkeyleimzalandı. Ulusal mutabakat hükümetiylebaşlattığımız söz konusu işbirliğinin Libya’da siyasi sürece dönüşçalışmaları kapsamında gündemdeolan Libya’da güvenlik reformu çalışmalarınakatkı mahiyetinde değerlendirilmesigerekmektedir ve biz bukonuda Libya’ya her türlü desteği vermeyeaçığız.”Cumhurbaşkanı: Rusyada Hafter Konusunda MevcutTezi Gözden GeçirecekRusya’nın Libya tutumunun sorulmasıüzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan,Putin ile bu aralar bir görüşmetalebinin olduğunu, ayrıca gelecek8 Ocak Putin’in Türkiye’de olacağınıdile getirdi ve bu görüşmeyi bu haftaiçi gerçekleştirmek isteğini söyleyerek,“Çünkü Hafter konusu aslındaistiyorum ki Rusya ile münasebetlerdeyeni bir Suriye doğurmasın ve beninanıyorum ki Rusya da Hafter konusundamevcut tezi gözden geçirecektir.Çünkü bunun legal bir yönü yok.İllegal birisi. Aynı şekilde yapılan desteklerde zaten bu illegalite içerisindesürdürülüyor. Şu anda durumu da(Hafter) zaten pek iyi değil.” diye konuştu.Rusya Devlet Başkanı Putin’in 8Ocak’ta İstanbul’a geleceğini ve Türk Akımı Projesi’nin açılışını yapacaklarınıhatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan,bu hafta yapmayı istedikleri görüşmeninise sadece Libya’ya, Hafterkonusuna yönelik bir telefon görüşmesişeklinde olacağını kaydetti.Türkiye UluslararasıHukuktan KaynaklananHaklarının MücadelesiniVeriyorTürkiye, bölgede uluslararası hukuktankaynaklanan haklarının mücadelesiniuzun yıllardır sürdürüyor.Doğu Akdeniz’de hidrokarbon kaynaklarının2000’li yılların başında keşfindensonra Doğu Akdeniz’deki ülkelerbu konuda adım atmaya başladı vedeniz yetki alanlarını sınırlandırma konusuönem kazanarak ön plana çıktı.GKRY, Kıbrıs Türk halkının eşithaklarını hiçe sayarak ve Kıbrıs meselesiçözülmemiş olmasına rağmen2003’te Mısır, 2007’de Lübnan,2010’da da İsrail ile deniz sınırı anlaşmalarıyaptı. Türkiye ve KKTC buanlaşmalara şiddetle itiraz etti. İtirazınsebeplerinden biri söz konusu anlaşmalarınKıbrıs Türk halkının eşit haklarınıtek taraflı yok sayması ve bütünKıbrıs adına oldu bitti ile hareket etmesi;diğeri ise Mısır ile yapılan anlaşmayıda kullanarak GKRY’nin MEBilân ettiği alanda belirlediği parsellerinbir kısmının Türkiye’nin kıta sahanlığıiçinde yer alması nedeniyleTürkiye’nin alanlarına tecavüz etmesi.Türkiye, bölge ülkelerini bu anlaşmalarıyapmamaları konusunda uyardıancak Mısır ve İsrail, Rumlarla yaptıklarıanlaşmaları Meclislerinde onayladı.Lübnan ise İsrail ile arasında ihtilaflıbir alan oluşunca anlaşmayı onaylamadı.Dışişleri yetkililerinden alınanbilgilere göre, Rum yönetimi, bölgeülkeleriyle görüşmelerinde Kıbrıs adasınıbir “ana kara’’ gibi varsayarak eşituzaklık ilkesine göre sınırlandırma anlaşmalarıyaptı. Oysa kıta sahanlığı veMünhasır Ekonomik Bölge (MEB) sınırlandırmasındaeşit uzaklık ilkesi birkural olarak geçmiyor.Milletlerarası Hukuk ve Deniz Hukukuuzmanları, akademisyenler ve siyasigözlemcileri yaptıkları değerlendirmelerdehem Türkiye hem de KuzeyKıbrıs Türk Cumhuriyeti’ninAkdeniz’e kıyısı olan ülkelerle anlaşmaimzalama yetkisi ve hakkı var.Uluslararası deniz hukuku, karşılıklıkıyıların 400 milden az olduğu durumlardataraflara kendi aralarında anlaşaraksınır belirleme hakkı tanıyor, hattabunu teşvik ediyor. Türkiye DoğuAkdeniz’e kıyısı olan ülkelere bütünbunlara yönelik adilane paylaşım temelindebir çağrı yapmış durumda.Hakkaniyeti temel alacak şekilde GüneyKıbrıs Rum Yönetimi hariç, orayıburaya karıştırmayacağız, bölgedetüm kıyıdaş ülkelerle deniz yetki alanlarınısınırlandırmak için müzakerelerehazır olduğumuzu en başından berivurgulamakta ve ve barışçı bir çözümedestek veren tutumunu sürdürmektedir.Uluslararası hukuktaki ve hattaBM Deniz Hukuku Sözleşmesi’ndekitemel kural “hakça paylaşım” ilkesidir.Bu ilkeye göre, adalara ana karalarakıyasla daha az kıta sahanlığı/MEBalanı verilebiliyor; hatta özel durumlaragöre hiç.vermiyor. Bu gibi durumlardauluslararası mahkemelerin kararlarında görülen örneklerde olduğugibi adalar sadece karasularıyla sınırlandırılaraktamamen çevrelenebiliyor.Bu noktada adaların büyüklüğü, cepheuzunlukları, konumu, ana karalardanne kadar uzak oldukları gibi birçokfaktör dikkate alınıyor. Uluslararasımahkeme ve hakemlik kararlarındabu faktörler ayrıntılı olarak izah ediliyorancak GKRY’nin bölge ülkeleri ileyaptığı anlaşmalarda “hakça paylaşımilkesi” hiçbir şekilde dikkate alınmamıştır.Aksine bu ilke açıkça ihlal edilmişve ihlal edilmeye devam edilmektedir.Bu da başta Mısır olmak üzereİsrail ve Lübnan gibi ülkelerin önemlideniz yetki alanı kaybetmesine nedenoluyor ve Türkiye’nin Kıt sahanlığı ilemuhtemel MEB bölgesine tecavüz ediliyor.Bu ülkeler Türkiye’nin dikkatçektiği hakça sınırlandırma ilkesinegöre hareket etmiş olsaydı ülkelerinedaha fazla denizalanı kazandırabilirdi.Türkiye ile Libya arasında 27Kasım’da imzalanan “Deniz YetkiAlanlarının Sınırlandırılmasına İlişkinMutabakat”, hakça paylaşım ilkesiniöne çıkarması ve buna Libya’nında kendi menfaatleri gereği destek vermesibakımından da önem taşıyor. AnlaşmaTürkiye’nin Doğu Akdeniz’desavunduğu kıta sahanlığı ve münhasırekonomik bölge (MEB) sınırlarınıiçeriyor. Dışişleri Bakanlığı İkiliSiyasi İşler ve Denizcilik-Havacılık-Hudut Genel Müdürü Büyükelçi ÇağatayErciyes de sosyal medyadaki hesabından,Libya ile varılan mutabakat dahilindeTürkiye’nin Doğu Akdeniz’dekikıta sahanlığı ve MEB sınırlarını gösterenharitayı paylaştı. Dışişleri yetkilileribu haritaya göre, bölgedeki Yunan adalarınave Kıbrıs Adası’nın batı cephesinekarasuları dışında başka bir deniz yetkialanı verilmemesi gerektiğini belirtiyor.Bölgede kıta sahanlığı/MEB sınırlarınınise öncelikle ana karalar arasında Türkiye,Mısır ve Libya arasında belirlenmesigerektiğini vurguluyor. Dışişleri yetkilileri,Türkiye’nin bu görüşlerini 15 yıldanberi BM’ye tescil ettirdiğine, son olarak13 Kasım 2019’da Türkiye tarafındanBM’ye yapılan bildirimde Türkiye’ninDoğu Akdeniz’deki sınırlarını net şekildetarif ettiğini, Libya mutabakatının dabu sınırlar üzerine oturtulduğunu vurguluyor.Dolayısıyla bu bildirim ve anlaşmanınarka arkaya gelmesinin tesadüf olmadığı,önceden yapılan kapsamlı çalışma vegörüşmelerin bir sonucu olduğuna dikkatçekiliyor.Libya anlaşması Türkiye’nin DoğuAkdeniz politikasında hukuki ve siyasiaçıdan uluslararası planda önemli bir kazanım.Aynı zamanda “Türkiye başka bölgeülkeleriyle anlaşma yapamıyor” eleştirilerinede yanıt niteliğinde; nitekim LibyaAnlaşması, 2011’de Türkiye ile KKTCarasındaki Kıta Sahanlığı SınırlandırmaAnlaşması’ndan sonra Türkiye’nin bölgeülkeleriyle yaptığı ikinci anlaşmaoldu.Doğu Akdeniz’de deniz sınırlarıkonusunda şu ana kadar yapılmış5 anlaşma bulunuyor. Bunların üçünüRum yönetimi İsrail, Lübnan veMısır ile yaptı. Türkiye ve KKTC buanlaşmalara itiraz etti ve yok saydı.Diğer ikisini ise Türkiye, KKTC veLibya ile yaptığı anlaşmalardır.Türkiye, Libya ile yapılan anlaşmayıiki ülke tarafından onaylanmasındansonra Birleşmiş Milletlere(BM) bildirilmiştir. KKTCile 2011 yılında varılan anlaşmaTBMM’de onaylanıp tescil edilmesiiçin BM’ye bildirilmişti.Türkiye ile Libya anlaşması,bir anlamda Rum-Yunan ikilisininDoğu Akdeniz’deki planlarını dasekteye uğrattı. Yunanistan, GKRYve Mısır’ın tepkileri buna işaret ediyor.Bu durum konuya ilişkin hukukive siyasi mücadelenin daha uzunyıllar devam edeceğine işaret ediyorancak Türkiye politikalarını hem sahadakihem masadaki mücadelesiylekararlılıkla devam ettiriyor. Türkiyeaynı zamanda diplomasi yollarınıda açık tutuyor. Türkiye’nin birtaraftan da Doğu Akdeniz’de tanımadığıGKRY hariç, tüm bölge ülkeleriylediyaloğa hazır olduğu hemCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hem de Dışişleri Bakanı MevlütÇavuşoğlu tarafından en üst düzeydevurgulanıyor. Türkiye, diğer taraftanda sahada hem kendi haklarını hemde KKTC’nin haklarını kararlılıkla korumayadevam ediyor. CumhurbaşkanıErdoğan da Çavuşoğlu da Türkiye veKKTC’yi bölgede yok sayan hiçbir projeyeizin verilmeyeceğinin altını her vesileylekesinlikle çiziyor.Dışişleri Bakanlığı yetkilileriAnkara’nın bu diyalog ve diplomasiçağrısının baki olduğunu belirterekçağrının Libya’da karşılık bulmasınınönemine işaret ediyor. Sonuç olarakTürkiye-Libya anlaşması, siyaseten vehukuken Türkiye’nin bir kazanımı olarakön plana çıkıyor ve yeni bir jeopolitikhamle ile deniz jeopolitiğini açıklamışoluyor.Anlaşma Doğu Akdeniz’de denizyetki alanları konusundaki ihtilafları tamamençözmüyor ancak Türkiye’ninkendi hukuki ve siyasi tezlerine destekolması bakımından önemli bir kazanımolarak değerlendiriliyor. Türkiye’ninGKRY hariç tüm bölge ülkeleriyle diyaloğaaçık olduğunu vurgulaması dabir yandan sahada haklarını savunurken,diploması kanallarını da açık tuttuğunugösteriyor. Bu da sahada ve masadagüçlü diplomasi yaklaşımının bir örneğiolarak gösteriliyor.Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin Libyahamlesi, bugüne dek Türkiye’yi veKKTC’ni görmezden gelen ülkelerinKuzey Kıbrıs’ı tanımasıyla sonuçlanabiliceğiciddi şekilde değerlendiriliyor.Doğu Akdeniz enerjisinin paylaşımındaortak çözümü önceleyen diplomasinintüketilmesi üzerine Türkiye’ninbaşta Libya ile münhasır ekonomik bölgeanlaşması olmak üzere son dönemdeattığı adımlar, masadaki tüm kartlarınyeniden karılmasına sebep olacak.Türkiye- Libya Deniz Yetki Alanları SınırlandırmaAntlaşması’nın TBMM’deonaylanarak Birleşmiş Milletlere bildirilmesiylebirlikte Türkiye’nin DoğuAkdeniz’deki MEB sınırları resmen belirlenerekbeyan edildi ve bölgede denklemsil baştan kuruldu. Ankara’nın KuzeyKıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin haklarınıda Doğu Akdeniz stratejisinin vedeniz jeopolitiğinin ve Mavi Vatan’ınvazgeçilemez bir parçası olarak sahiplenmesi,enerji üzerinden yaşanacak gelişmelerdetüm yolları KKTC’nin tanınmasınaçıkaracak beklentilerini oldukçagüçlendirdi.Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ı endişelendirenbu ihtimal, anlaşmanın imzalanmasısonrası ilk olarak Libya televizyonuEl-Ahar’da dile getirildi. CemalSaluf isimli bir uluslararası ilişkiler uzmanı,Türkiye-Libya anlaşmasının aynızamanda Kuzey Kıbrıs’ın dolaylı olaraktanınmasına yol açabileceğini söyledi.Bu doğrultuda Atina’nın Libya içsavaşına daha çok müdahil olmak isteyebileceğiyorumu yapıldı. KKTC’nintanınması endişesi, Akdeniz KalkanıTatbikatı sırasında da dile getirilmişti.Pakistan ile Ürdün’ün de tatbikata katılarakTSK’nın yanında boy göstermesive Türk ordusunun KKTC’de denizüssü kurma adımları Kıbrıs Türkleriniyeniden bölge denkleminin vazgeçilmezoyuncusu yaptı. Bu gelişmelereLibya hamlesi de eklenince Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ın korsan planlarıDoğu Akdeniz’de oldukça zora girdi.Ankara Doğu Akdeniz’de ağırlığınıartırırken Atina ve Lefkoşa, destek istemeküzere yine ABD ve AB’ye koştu.Ancak Yunanlılar, Türkiye’ye karşıbir adım atmaları halinde ABD veAvrupa’nın kendilerini yalnız bırakacağınıdüşünüyor. Avrupa’nın desteğiniçekebilmek için Atina’nın dillendirdiğikonulardan biri Malta’nın konumu. Yunanlılar,Türkiye-Libya anlaşmasındanİtalya ve Malta’nın çıkarlarının zarargörebileceğini öne sürüyor. Buna göreeğer Libya, Türkiye ile benzer bir anlaşmayıİtalya ile de yaparsa Malta adasıLibya’nın MEB bölgesinde kalıyor.Oysa Libya ile Malta arasındaki bu sorunçok eskiye dayanıyor.İki ülke, aralarındaki deniz yetkialanları sorununu uluslararası mahkemeleregitmek suretiyle çözmüşlerdi.1985 yılında görülen dava sonucundamahkeme, adaların deniz yetki alanlarıkonusundaki haklarını sadece ‘kıta sahanlığımesafesiyle’ kısıtlamıştı. Bu daYunanistan’ın adalar üzerinden hakimiyettezlerini çürüten bir uluslararası yargıkararı olarak Türkiye’nin elini güçlendiriyor.Yunanlılar, Doğu Akdenizkavgasında İtalya’nın desteğini hayatiönemde görse de Türkiye-İtalya ilişkileriyıllardır çok iyi bir seviyede bulunuyor.Enerji kaynaklarının keşfedilmesiyleberaber Doğu Akdeniz, sadeceAkdeniz ticaret yollarının kontrolü açısındandeğil, aynı zamanda enerji üzerinemücadelenin de kritik bir alanı halinegeldi. Enerji faktörü Doğu Akdeniz’injeopolitik önemini değiştirmiş ve sadecekıyıdaşların değil, aynı zamandauluslararası aktörlerin ve şirketlerin debölgeye ilgi duymaya başlamasına nedenolmuştur. Bölge üzerinde etki alanıkurmak isteyen aktörlerin sayısı arttıkça,konu Doğu Akdeniz özelinde dahada karmaşık bir hal alıyor. Bu nedenleDoğu Akdeniz ve enerji bağlantısı Kıbrıs,enerji güvenliği ve uluslararası hukukçerçevesinde etki doğuran ve değerlendirilenbir konu halini aldı.Aynı günlerde, Türkiye’nin Libyaile imzaladığı deniz yetki alanlarınınsınırlandırılmasına ilişkin mutabakat,Doğu Akdeniz jeopolitiğini köklü birşekilde değiştirebilecek bir hamle olarakgündemin en ön sıralarında kendisineyer buldu. Hem BM hem de Türkiyetarafından tanınan Libya Ulusal MutabakatHükümeti ile Türkiye arasındaimzalanan yetki alanı belirleme mutabakatıöncesinde bölgenin durumununözetlenmesi, bu mutabakatın bölgedekitüm dengeleri değiştirecek bir niteliğesahip olduğunun anlaşılması içinönemlidir. Uluslararası hukuk açısındankonuya bakıldığında, konu hem denizyetki alanlarının sınırlandırılmasıylailgilidir hem de aslında bu sınırlandırmakonusundaki farklılıklardan doğan“çakışan parseller” konusudur. Bunedenle, deniz yetki alanları sınırlandırılmasıkonusunda tarafların argümanlarıönemlidir. Doğu Akdeniz’de en uzunkıyıya sahip ülke olarak Türkiye temeldeUluslararası Deniz Hukuku’nun “kapalıve yarı kapalı denizlere kıyısı olandevletler haklarını kullanırlar ama yükümlülükleriniyerine getirirken birbirleriyleiş birliği yapmak zorundadırlar”ilkesine göre hareket etmektedir.