2000 yılı sonrası dönemin dikkat çeken parti tipolojisi, partilerin hedef kitlelerini genişletmeleri sonucunda ortaya çıkan kapsayıcı hedef kitleli partiler olmuştur. Bu dönem partilerinin de elit temel üzerinden şekillenme formlarının ve hegemonik yapılarının değişmediği tespit edilmiştir. Yalnızca Halkların Demokratik Partisi’nin ve İyi Parti’nin iç demokrasi için daha detaylı bir tüzük kaleme aldığı söylenebilir.
Partilerin bu dönemde kendi içerisinde de tipolojik olarak farklılaştığı gözlemlenmiştir. Kurulduğundan beri elit temelli sınırlı kitle hedefli hegemonik yapıda olan Cumhuriyet Halk Partisi kapsayıcı parti tipolojisine dönüşmüştür.
Küreselleşmenin dijitalleşmeyi desteklemesi ile birlikte kitlelerin birbirlerinden haberdar olması ve popülizmin siyasal alanda etkili olması, partilerin dönem dönem tipolojilerinde değişiklik göstermesine neden olmuştur. Partiler sınırlı bir kitleye yönelik söylemler ile iktidara gelme çabasından uzaklaşmış, iktidara gelme çalışmalarında kapsayıcı kitle hedefli parti tipolojisi baskın çıkmıştır.
Dönem partilerinden Milliyetçi Hareket Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi ve İyi Parti’nin tüzük düzenlemesinde, olağanüstü kongre toplantı hükmüne “parti üyelerinin beşte birinin noter onaylı isteği” ifadesini ve bu yönde toplanacak olağanüstü kongrede, sadece toplantı gündeminde yer alan konuların görüşüleceği ve karara bağlanacağı, seçim yapılamayacağı hükümlerini eklemeleri, parti içi muhalefetin siyasal hakkını kısıtlamıştır.
2000 yılı sonrasında da partilerin, parti içi demokrasiyi işlemez hale getirdiği görülmektedir. Bu nedenle bu dönemde de partilerin, partiler içi muhalefetten doğması devam etmiştir.
Türk Siyasal Partileri içinde bulundukları döneme göre hedef kitleler açısından tipolojik bir dönüşüm yaşamış olsalar da, sınırlı sayıda gerçekleşen bu durum, kalıcı tipolojik değişimlerin gerçekleşmediğini, tipolojik bir sürekliliği göstermektedir. Türk Siyasal Hayatında meydana gelen krizlerin çoğu, partileri örgütlenme açısından değiştirmese de amaç ve hedef kitle bağlamında önemli kırılmalar yaratmıştır. Parti içi demokrasinin değişmemesi, örgütsel bir sürekliliğin göstergesi olmuştur.
Gunther ve Diamond, Batı Avrupa Temelli oluşturulan siyasal parti tipolojilerinin, Avrupa’da olan veya olmayan tüm partiler için analizi mümkün kılan bir model geliştirmiştir.
Gunther ve Diamond’un “Partinin Organizasyonel Yapısı” “Parti Programı ve Hedefleri” ile “Partinin Hegemonik/Çoğulcu” yapısı başlıklı ana kriterleri ışığında Türk Siyasal Partilerine göre alt başlıklar halinde analiz modeli oluşturulmuş ve parti tipolojileri incelenmiştir.
Aşağıdaki şekillerde bu ana kriterler ışığında Türk Siyasal Partilerine göre oluşturulan alt başlıklar yer almaktadır.
1960 yıllarına kadar merkez ve çevre kimliği üzerinden inşa edilen Türk Siyasal Partilerinde 1960 yılları askeri müdahaleleri sonrası ideolojik ayrışma, sağ-sol vurguları ortaya çıkmıştır. Türk Siyasal Hayatı’nda, 1980 askeri müdahaleleri sonrasında milliyetçi kimlik, sol kimlik, İslami kimlik ve Kürt kimliği yeni söylem belirleyicileri olmuştur. Her siyasi partide görülen merkez ve taşra örgütlenmeleri, delege sistemi gibi unsurlar, parti içi demokrasiyi zedeleyen yapılar inşa etmiştir. Partiler lider hegemonyası ile hegemonik partilere dönmüştür.
Türk Siyasal Partileri’nin belirli yasaklara göre kimliğini şekillendirmesi kanun ve anayasa tarafından beklenmektedir. Özellikle 1995 yılında yapılan değişiklikle “Odak Unsuru Haline Gelme” ölçütü ile İslami eğilimi ve Kürt kimliği taleplerini öne çıkaran partiler kapatılmıştır.
Siyasal Partiler amaçlarından söylemlerine kadar kanun ve Anayasanın dışına çıktıklarında kapatılma ile karşı karşıya kalmışlardır. Örneğin kapatılan Refah Partisi’nin kapatılma davasına ilişkin hazırlanan iddianamede Necmettin Erbakan’ın, “Sen Refah Partisi’ne hizmet etmezsen hiçbir ibadetin kabul olmaz. Çünkü başka türlü Müslümanlık olmaz” sözü yer almıştır. Fazilet Partisi, Demokratik Toplum Partisi kapatılan bazı partilere örnektir.
Partilerin ikincil örgütlerle ve sivil toplumla bağına bakıldığında ise, siyasal alanda uzun soluklu olmuş partilerin bu bağı, çeşitli örgütlenmeler, dini veya mezhepsel birlikler ya da gençlik örgütlenmeleri ile kurduğu görülmüştür.
Türk Siyasal Partileri’nin kapanış gerekçelerine yönelik incelemede, partilerin kanunla çizilmiş sınırların dışına çıktıklarından mahkeme kararı ile kapatıldıkları ortaya çıkmaktadır.
Türk Siyasal Partileri’nin kapanış gerekçelerine yönelik incelemede, partilerin kanunla çizilmiş sınırların dışına çıktıklarından mahkeme kararı ile kapatıldıkları ortaya çıkmaktadır. Parti içi muhalefetin veya kapatılan bir partinin devamı niteliğinde kurulan partiler bir parti doğuş dinamiğini ortaya koymaktadır.
1965 yılından itibaren Kanun sınırlamasının etkisi ve 1980 askeri müdahalesi sonrası partilerin daha dar bir çerçeveye sıkıştırılması, parti amaçlarında benzerliğin görülmesine neden olmuştur. Kanun ile uysallaşmaya itilen partiler, üniter devlet ve laiklik gibi iki kurucu unsura aykırı fiillerde bulunduğunda kapatılarak ehilleştirilmeye çalışılmıştır.
Siyasal Partilerin ideolojik ayrışması 1960-1980 yılları arasında daha net okunurken, 1980 sonrasında parti ideolojileri kimlik üzerinden devam etmiştir. Hedef kitlenin ideoloji üzerinden değil de kimlik üzerinden kısıtlanması söz konusu olduğu için, bunun tipolojik yansıması çalışmada kurgulanan modele göre görülememiştir.
Çoğulcu/Hegemonik Yapı Ana Unsuru çatısında yapılan incelemeler partilerdeki lider hegemonyasının varlığını, parti içi demokrasideki noksanlıkları ve oligarşik yapıyı doğrulamıştır.
Parti liderinin büyük önem taşıdığı, liderlerin ancak ölüm, hastalık, ciddi bir itibar kaybı ile değiştiği ve parti lideri ve lider grubu ile ters düşülmesi sonucunda parti ihracının kaçınılmaz olduğu sonucuna varılmıştır. Adalet ve Kalkınma Partisi’nde olduğu gibi parti liderinin üst üste seçilmesini kolaylaştıran maddelerle tüzükler şekillendirilmiştir.
Parti içi demokrasi yönünden analiz edilen partilerde, partilerin milletvekili adaylarını belirleme usulü ve partinin en üst organının olağanüstü toplanma usulü de değişiklik göstermemiştir. Milletvekili Adayları belirlenirken merkezin yüksek etkisi görülmüştür. Olağanüstü toplanma içinde yine merkez, son karar vericidir.
Olağanüstü toplantılarda parti içi muhalefetin özgürce kendisini ifade ettiği, Türk siyasal hayatında rastlanılan bir durum olmamıştır. Parti içi muhalefet genellikle partiden ihracın gündeme gelmesi ile sonuçlanmıştır.
Askeri müdahaleler başta olmak üzere parlamento krizleri, anayasa değişiklikleri, seçim sistemindeki değişimler, dünya sisteminin dönüşümü, popülizmin yükselişi, Türk Siyasal Hayatında önemli kırılmalara neden olmuştur.
Türk Siyasal Hayatı’nın krizli ilerleyişine rağmen, elit temelli sınırlı kitle hedefli hegemonik parti tipolojisi çok sık görülen parti tipolojisi olmuştur.
Hedef kitle bağlamında, yani kapsayıcı kitle ve sınırlı kitle arasında yaşanan dönüşümler, geniş kapsamlı tipolojik bir dönüşüm olarak yorumlanmamıştır. Kapsayıcı kitle odağı dönemsel olarak partilerin başvurduğu bir strateji olmuş ve daha sonra yine sınırlı kitle hedefine dönüşüm yapılmıştır.
Kaynak: Selcan Altınbaş – Türkiye’de Siyasal Parti Tipolojileri