Türkiye’nin İlk Kalıcı Askeri Üssü KATAR’DA GÖREVİNE BAŞLADI

Türkiye’nin son zamanlarda sergilediğibölgesel askeri üsler stratejisi,Hükümetin Doha ile yapılanve Katar topraklarında Türk askerlerininkonuşlanmasını sağlayacak ikilisavunma antlaşmasını onaylamakiçin hızlı bir şekilde işlettiği yasamasüreciyle birlikte kamuoyunda dahaçok ilgi çekmeye başladı. Dikkatealınması gereken diğer bir hususda, Katar’a asker gönderilmesi projesininhem Somali’de askeri bir üsinşası hem de hükümetin bir hafifuçak gemisi yapma planlarıyla aynızamana denk gelmesidir. Türkiye‘nin uzak noktalarda üsler kurmayayönelik stratejik politikalarını içeriğindebirçok kendine özgü çok parçalı,karmaşık ve bölgeye uygun birsistem olarak ele almak gerekir. Bubağlamda, Türkiye’nin ileri noktalarakonuşlandırılmış askeri birliklerive üsleri, taşıdıkları nitelikler, siyasiaskerivarlık sebepleri, Ankara’nındış politika ve askeri varlık politikalarınahizmet etme şekilleri ve bölgeselçalkantılar karşısında ortaya koyduklarıesneklik bakımından bir takımfarklılıklar barındırıyor. ÖzellikleOrtadoğu bölgesine konuşlandırılanbirlikler, Türkiye’nin 21. yüzyıldakistratejik duruşunun ve yakın-uzaktehdit algılamalarının ayrılmaz birparçasını oluşturuyor. Sahip olduğuaskeri gücün Doğu Akdeniz’den karaAfrika kıtasında kadar geniş bir coğrafyadakonumlandırılması ile Türkiye,bölgede sağlam bir güvenlik mimarisioluşturabilmek için kendisinesiyasi-askeri bir nüfuz alanıinşa etmeye çalışıyor.Katar’daki Türk askeri varlığıTürkiye için gerçekten dikkatedeğer bir atılım. Bu üssün ilktasarlandığı dönemdeki amacı,Türkiye’yi tamamen yeni bir milliaskeri kapasiteye kavuşturmaktı.Katar’da büyük bir askeri üssünkurulması konusunda hükümetinKatar’la anlaştığı 2015 yılındabazı uzmanlar bu hamleyleTürkiye’nin Körfez’deki yumuşakgüce dayalı varlığını vurucu gücedayanan askeri unsurlarla artırmaisteği olarak ele almışlardı.Ayrıca, bu görüşe göre, bölgedekalıcı bir üs oluşturulması, öngörülemeyen ve hızla değişen bölgeselgüvenlik ortamında Türk-Katar stratejikortaklığının, diğer bölgesel bloğunmuhalefetine rağmen teminataltına alınması anlamına gelecekti.Meclis’ten hızlı bir şekilde çıkanonay, Ankara’nın Doha’yla güçlenenstratejik bağlarını, Türkiye’nin jeopolitikgündeminin vazgeçilmez birparçası olarak gördüğünü çok netbir şekilde ortaya koydu. Türkiye’ninanlaşmayı onaylama kararı ve neticesindeKatar’a hızlı bir şekilde askersevk etmesi de Doha yanlısı bir hareketolmakla birlikte Suud karşıtı birhamle olmaktan uzaktı. Tabi, Suud’ların bu durumu yanlış anlamamasıiçin “gazlarının alınması” gerekirdi.Bu görevi de sayın Cumhurbaşkanıüstlendi. Askeri sevkiyattan hemensonra bölgeye ziyaret gerçekleştirip,bölge ülkelerini yaşanan gelişmelerkonusunda bilgilendirdi. Bu durum,Ankara’nın Körfez’deki bakış açısınıanlayabilmek için karmaşık olduğukadar önemli bir bakış açısı teşkiletmektedir.Her şey planlandığı gibi giderse,2020’lere kadar Katar’da, tugay seviyesindemüşterek bir güç oluşturacak şekilde TSK’nın jandarma hariçtüm unsurlarından birlikler konuşlandırılmışolacak. Gerçekten debu gelişme bölgesel seviyede bir ezberbozucu olabilir. Türk ordusunungeniş insan kaynağına kıyasla bir tugay,küçük bir birlik gibi görünse de3 bin veya bundan biraz daha yükseksayıda Türk askeri personelininKatar’da olası konuşlandırılması neticesinde,Türk askeri gücü Katar’ınbütün muvazzaf askeri personelininneredeyse üçte birine tekabül edecek,ayrıca yine tek başına bu küçükKörfez ülkesinin deniz kuvvetleriveya hava kuvvetlerinin bünyesindekiaskeri personel sayısını geçmiş olacaktır.Katar krizi, 2011 yılından beri Suriye krizine odaklanan Türk dışpolitikasına yeniden alan açtığı gibiyeni bir ivme de kazandırmıştır. Türkiye,krizde oyun bozucu ve dengeleyicirol oynayarak genelde Ortadoğuözelde Körfez bölgesinin vazgeçilmezaktörü olduğunu ispatlamıştır.Öyle ki, Katar krizi sürecinde Türkiye,Suudi Arabistan ve İran arasındadengeleyici güç olarak da kendinigöstermiştir.8 Ağustos 2017 tarihinde icraedilemeye başlanan Türkiye-Katarortak tatbikatı, dikkatleri tekrarTürkiye-Katar ilişkilerine çevirdi.Katar, yüzölçümü bakımındanİstanbul’un yaklaşık 2 katı büyüklüğündeve 300-500 bin civarındakinüfusu bakımından İstanbul’un ilçelerindenbile küçük olmasına rağmenküresel siyasetin gündemindekiyerini almıştır. 5 Haziran 2017 tarihindeSuudi Arabistan ve BirleşikArap Emirlikleri’nin başını çektiği 6Arap ülkesinin Katar’la diplomatikilişkileri kesme kararıyla küresel siyasetinodağı haline gelen Katar’ınönemi, aslında cüssesinden çok büyükbir finans gücüne sahip olmasındankaynaklanmaktadır. Küçükbir ülke olmasına rağmen dünyanınüçüncü büyük doğalgaz rezervinesahip olan Katar, doğalgaz ticaretindenelde ettiği devasa gelirlerle2005 yılından itibaren küreseldüzeyde yatırım stratejisi izlemeyebaşlamıştır. Katar’ın dünyadayaklaşık 335 milyar dolar yatırımıbulunmaktadır. Aynı zamandaKatar’ın yatırım stratejisi, ülkeninuluslararası alanda yatırımcıülke imajı çizmesini de sağlamıştır.8 Ağustos 2017 tarihinde icraedilemeye başlanan Türkiye-Katarortak tatbikatı, dikkatleri tekrarTürkiye-Katar ilişkilerine çevirmişdurumda.Katar, yüzölçümü bakımındanİstanbul’un yaklaşık 2 katıbüyüklüğünde ve 300-500 bin civarındakinüfusu (vatandaş olarak)bakımından İstanbul’un ilçelerindenbile küçük olmasına rağmenküresel siyasetin gündemineyerleşmiştir. 5 Haziran 2017 tarihindeSuudi Arabistan ve BirleşikArap Emirlikleri’nin başını çektiği6 Arap ülkesinin Katar’la diplomatikilişkileri kesme kararıylaküresel siyasetin odağı haline gelenKatar’ın önemi, aslında cüssesindençok büyük bir finans gücüne sahip olmasından kaynaklanıyor.Küçük bir ülke olmasına rağmendünyanın üçüncü büyük doğalgazrezervlerine sahip olan Katar,doğalgaz ticaretinden elde ettiğidevasa gelirlerle 2005 yılındanitibaren küresel düzeyde yatırımstratejisi izlemeye başlamıştır. NitekimKatar, 2005 yılında gaz ithalatındanelde ettiği gelirle Katar YatırımOtoritesi’ni kurarak Volkswagengibi dünyaca ünlü ve büyük şirketlereortak olma stratejisi izleyerekbüyük bir finans gücü haline gelmiştir.Zira Katar’ın dünyada yaklaşık335 milyar dolar yatırımı bulunmaktadır.Aynı zamanda Katar’ın yatırımstratejisi, ülkenin uluslararası alandayatırımcı ülke imajı çizmesini desağlamıştır. Bu varsayımdan hareketle,Katar’ın El Cezire televizyonunuArap politikalarını ve kamuoyunuetkileme silahı olarak kullanmayabaşlaması dolaylı da olsa SuudiArabistan’ın liderliğine meydanokuma olarak algılanmıştır. Fakaten önemlisi Katar’ın 2011 Arap Baharısürecinden itibaren bu yumuşakgüç unsurlarını sert güce dönüştürmepolitikasıyla esas Körfezülkeleriyle arası açılmaya başlamıştır.Çünkü Katar’ın finansal gücünüdış politikaya uyarlamak istemesi,Körfez’de Suudi Arabistan’ın hegemonyasınameydan okuma ya daen azından onun etkisi ve nüfuzualtından çıkma çabası olarak değerlendirildiğiileri sürülebilir. Nitekim,Katar’ın en önemli güvenlik endişelerindenbiri tek kara bağlantısı olanSuudi Arabistan’ın hegemonyası altındaezilme korkusudur. Bu nedenleKatar, Arap Baharı sürecinde SuudiArabistan hegemonyasından çıkmasınısağlayacak yumuşak güç politikasındansert güç politikasınageçmiştir. Bu doğrultuda Katar, Suriye,Libya, Yemen, Mısır ve Gazze’degiriştiği angajmanlarla finansal gücünüjeopolitik avantaja dönüştürmekistemiştir.Ancak burada asıl sorun küçükve kırılgan bir ülke olarak Katarsert güç politikası yürütmek isterkenkapasitesi buna yeterli olmamıştır.İşte bu noktada yumuşak güçolan Katar, sert güce sahip Türkiyeile işbirliği politikası izlemeye başlamıştır.Türkiye-Katar ilişkileri, ilkönce ticari alanda hayat bulmuştur.İlk olarak 2006 yılında DEİK bünyesindeTürkiye-Katar İş Forumu kurulmuştur.Ancak iki ülke ilişkileri,2008 yılında üst düzey ziyaretlerleyoğunlaşmaya başlamıştır. Böylece iki ülke arasında öncelikle ekonomikişbirliği düzeyine varacak ticariilişkiler gelişme göstermiştir. Bununsonucunda Katar, 2016 yılı itibariyle375 milyon dolar yatırımıylaTürkiye’ye en fazla yatırım yapan 7.ülke durumuna yükselmiştir. Aynışekilde Türkiye’nin de Katar’a ihracatıartmaya başlamış ve 2016 yılıitibariyle 421 milyon dolara ulaşmıştır.Ayrıca Türk inşaat sektörü,2015 yılında Katar’da 14 milyar dolarlıkihale kazanmıştır.Bununla birlikte Türk şirketleri,Katar’da 8.5 milyar dolar değerindeproje üstlenmeyi başarmışlardır.En önemli projelerden biride Katar’dan Türkiye’ye boru hattıyladoğalgaz teminidir. Dolayısıylaiki ülke ilişkilerinde 2006-2011 arasıdönem ticari işbirliği olarak gerçekleşmiştir.Arap Baharı sürecindenitibaren ise iki ülke başta Suriyeolmak üzere Mısır ve Gazze krizlerindebirlikte hareket etmeye çabasarf ederek siyasi işbirliğinin oluşmasınakatkıda bulunmuştur. Katar,askeri güç olarak zayıf olduğuiçin Türkiye ile işbirliğine gitmeyitercih etmiştir. İki ülkenin bu işbirliğindeKatar, finansal yükümlülükleriüstlenirken Türkiye’nin askeriyönü üstlenmesi amaçlanmıştır.Örneğin Suriye’de iş bölümüyapılarak ÖSO ’ya finansal destekleriKatar karşılarken Türkiye, askeridestek boyutunu üstlenmiştir.Bu bağlamda Türkiye-Katar işbirliği,sert güçle yumuşak gücün ittifakıolarak göze çarpmaktadır. Türkiyeile Katar arasında başlayan busiyasi işbirliği, Mart 2015 tarihindeaskeri üs antlaşmasının imzalanmasıylaittifak ilişkileri düzeyine yükselmiştir. Nitekim bu antlaşmaya göre Türkiye’nin Katar’ın başkentiDoha’da El Rayyan askeri üssünü kurması ve burada Katar askerlerini eğitmesi,ortak tatbikatlar yapılması, bölgedeki krizlere müdahale birliğikonuşlandırılması amaçlanmıştır.Böylece Türkiye, NATO şemsiyesinden muaf şekilde ilk kezsınırları ötesinde bir askeri üs kurmuştur. Ancak Türkiye’ninbu askeri üssü, 5 Haziran 2017 tarihinde Suudi Arabistan’ınbaşını çektiği 6 Arap ülkesinin Katar’la diplomatik ilişkilerikesme kararı sonucu ortaya çıkan Katar kriziyle gündemdeöne taşınmıştır. Zira Türkiye, Katar’la ittifak ilişkilerinidevreye sokarak 7 Haziran’da TBMM’den askeri üs antlaşmasınıhayata geçirecek ve Türk askerlerinin konuşlanmasınısağlayacak kanun tasarısını hemen yasalaştırmıştır.Nitekim bunun hemen ardından Suudi Arabistanliderliğindeki ülkeler, 23 Haziran’da Katar’ın yerine getirmesiniistedikleri 13 maddelik talep listesine Türk üssününkapatılması ve Türkiye ile askeri işbirliğinin sonlandırılmasınıda eklemişlerdir. Aslında Arap ülkelerinin bu talebi “üst aklın” baskısından başka birşey değildir. Yani söyleyene değil söyletene!Bakmak lazım. Böylece Türkiye,doğrudan Katar krizinin taraflarındanbiri olmuştur. Bunun da ötesindeKatar krizi, bir yönüyle Türkiye ileKatar arasındaki ittifakı bozma oyunuhalini almıştır. Ancak Türkiye, Katarkrizinde tekrar inisiyatif alan diplomasigücünü devreye sokarak oyunbozucu rol oynamayı başarmıştır.Türkiye, hem ittifakı ve bölgedekiaskeri varlığını korumuş hem deKatar’ın Suudi Arabistan’a yem olmasınıengellemiştir. Ayrıca Türkiye,Katar krizinde Suudi Arabistan bloğunakarşı yanına İran, Pakistan veAzerbaycan’ı alarak dengeleyici rolüstlenmiştir. Özellikle ABD BaşkanıTrump ’ın İran karşıtı Sünni blok politikasınakarşı Türkiye, Katar krizi sürecindeİran ve Pakistan gibi güçlü ülkelerleyeni bir eksen oluşturmayı veolası Sünni-Şii çatışmasını amaçlayanoyunu da bozmayı başarmıştır. Gelinenson noktada Katar krizi, Türk dışpolitikasının tekrar inisiyatif almasınave aktif politika izlemesine olanaksağlamıştır. Özellikle Katar krizi,2011 yılından beri Suriye krizineodaklanan Türk dış politikasına yenidenalan açtığı gibi yeni bir ivme dekazandırmıştır. Türkiye, krizde oyunbozucu ve dengeleyici rol oynayarakgenelde Ortadoğu özelde Körfez bölgesininvazgeçilmez aktörü olduğunuispatlamıştır. Öyle ki, Katar krizi sürecindeTürkiye, Suudi Arabistan veİran arasında dengeleyici güç olarakda ortaya çıkmıştır. Bu da Türkiye’ninOrtadoğu’daki varlığının denge unsuruolması bakımından aynı zamandaistikrar ve barış unsuru olduğunu daaçık bir şekilde ortaya koymaktadır.Diğer taraftan Türkiye, Katar’dakiaskeri üssüyle Arap dünyasına askeriolarak varlığını hissettirdiği gibiaynı zamanda Körfez stratejisini şekillendirenaktör konumuna da yükselmeimkanına kavuşmuştur. Katarüssü, Türkiye’nin Körfez politikasınınve bunun da ötesinde Ortadoğupolitikasının en önemli belirleyiciunsuru olacak önemi haizdir. AyrıcaTürkiye’nin ilk defa sınırları ötesindeözellikle de enerji bakımındanson derece stratejik bir noktadaaskeri üs kurması, Türk dış politikasının2011 sonrası süreçteki enbüyük başarılarından birisi olarakyorumlanabilir. Jeopolitik varlığınen önemli enstrümanlarındanbiri olan askeri üsler, ülkelerinbölgede askeri varlığını sağladığıgibi bölge siyasetini etkilemedestratejik bir araç işlevi de görmektedir.Örneğin Amerikan hegemonyasınıngüvenliğinin dünyanın dörtbir tarafında açılan askeri üsler üzerindensağlandığı dikkate alındığındasınır ötesinde açılan askeri üslerinişlevi açıkça kavranabilecektir