Uyuşturucu Ticareti Davası Haksız Tutuklama Tazminatı

Uyuşturucu davalarında en çok yakındığımız durumlardan birisidir haksız tutuklama öyle ki diğer yazılarımızda da değindiğimiz gibi bu davaların soruşturma aşamasının çoğunun sağlıklı yürütülmediği bu nedenle kovuşturma aşamasında yeni delillerin elde edilme durumu söz konusuysa şüpheli tutuklu olarak cezaevinde kalmaktadır.  Her ne kadar bu suç katalog suçlar arasında yer alsa da CMK 100/3 şartları incelendiğin somut delillerin bile sadece yeterli olmadığı ayrıca kaçma ve delilleri karartma şüphesinin de bulunması gerektiğini kanun söylüyor biz söylüyoruz ama aynı kanunu okuduğumuz çoğu mahkeme bu şekilde karar vermiyor.  Aylar ve yıllar geçen haksız tutuklama sebebiyle de açılacak maddi tazminat davasına örnek Yargıtay kararı paylaşmak istedim.

12. Ceza Dairesi         2019/1407 E.  ,  2020/325 K.

“İçtihat Metni”

Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
Hüküm : Davanın kısmen kabulü ile 2.974,16 TL maddi, 5.000,00 TL manevi tazminatın davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine

Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Tazminat davasının dayanağını oluşturan Mersin 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/24-2015/268 sayılı ceza dava dosyası kapsamında davacının uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama suçundan beraatine hükmedildiği, hükmün temyiz edilmeyerek 01/07/2015 tarihinde kesinleştiği, davacının belirtilen dosyanın konusunu oluşturan eylemden ötürü 08/01/2015-10/04/2015 tarihleri arasında tutuklu kaldığı, davanın işlem tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı Kanunun 142. maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye açıldığı, dava için kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmakla;
05/10/2015 tarihli dava tarihinin gerekçeli karar başlığında 02/10/2015 olarak gösterilmesi, mahallince düzeltilebilmesi mümkün yazım yanlışlığı olarak kabul edilmiştir.
Hükmün esasını oluşturan kısa kararda davacı lehine takdir edilen maddi ve manevi tazminata yasal faiz uygulanmamış olmasına karşın, gerekçede, haksız tutuklama tarihinden itibaren hükmedilen maddi ve manevi tazminata yasal faiz uygulandığı belirtilmiş ise de gerekçedeki bu yanlışlığın mahallinde düzeltilebileceği değerlendirilmiş, bozma nedeni yapılmamıştır.
05/10/2015 tarihli dava dilekçesinde haksız tutuklama tarihi olan 08/01/2015 ten itibaren yasal faiz uygulanması talep edilmiş olduğu halde, hükmedilen maddi ve manevi tazminata faiz uygulanmaması temyiz eden tarafın sıfatı dikkate alınarak bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre davalı vekilinin, eksik inceleme ve araştırma ile karar verildiğine ve davanın süresinde açılmadığına dair tüm temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA, 13/01/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


Peki bu davalarda en önemli hususlardan birisi de haksız tutuklanan ile avukat arasındaki vekalet ücreti akdi sözleşmesine dayanarak avukata ödenen ücretinin teminin ne şekilde olacağı aslında daha önceki düzenlemede kişinin uğradığı her türlü zararın tazmini şeklinde düzenleme bulunmuş olsa da ek kanunla getirilen düzenleme neticesinde vekalet ücretlerin asgari ücret tarifesinin dikkate alınacağı yönünde bir karar alınmıştır.  İşte bu karara istinaden bir Yargıtay kararı;

12. Ceza Dairesi         2019/2807 E.  ,  2019/11493 K.

“İçtihat Metni”

Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
Hüküm : Davanın kısmen kabulü ile 14.597,00 TL maddi, 410.000 TL manevi tazminatın davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine

Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili ve davacı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre davacının, maddi tazminata ilişkin reddedilen taleplerinin de kabul edilmesi gerektiğine ve manevi tazminat miktarının yeterli olmadığına ilişkin tüm, davalı vekilinin ise sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Yargıtayın görevi ülke genelinde uygulama birliğinin sağlanması ve benzer olaylarda aynı çözüm tarzının oluşturulmasıdır. Bu görev yerine getirilirken hukukun genel ilkeleri, ülkedeki pozitif hukuk normları ve uluslararası temel insan haklarına ilişkin kural ve kabullere uygun bir yorum ve uygulama benimsenmelidir.
Bu ilke yalnızca denetim mahkemeleri için değil, hüküm mahkemeleri için de geçerlidir. Hukuk devletinin en belirgin özelliği hiçbir kurum ve makam ayrımı gözetilmeden herkesin hukuk kurallarına uymasıdır.
Dairemizin yerleşik kararlarında da vurguladığı üzere, manevi tazminat miktarı belirlenirken objektif bir ölçü olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminat miktarının davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, gözaltına alınmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre, tutuklama tarihinden itibaren faize hükmedilmesi suretiyle tazminat davasının kesinleştiği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle, hakkaniyet ölçüsünü aşmayacak bir şekilde, hak ve nesafet kurallarına uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, hükmedilen manevi tazminat miktarının bu ölçülere uymayacak şekilde fazla tayini,
2-Maddi tazminatın belirlenmesinde, elde edilmesi mutlak, objektif, somut, daha önce kazanıldığı veya sahip olunduğu halde soruşturma veya yargılama nedeni ile kaybedilen gelirler veya hakların nazara alınabileceği; bu kapsamda, davacının TCG Sokullu … Paşa gemisinin komutanıyken 11/02/2011 tarihinde haksız yere tutuklanmasından sonra 02/05/2011 tarihinde Deniz Harp Okulu Komutanlığı emrine atanması ile birlikte gemi komutanlığı görevinin sona erdiği, davacının tutuklanmaması halinde gemi komutanlığının devam edip, bu görev sebebiyle gemi komutanlığı ve gemi tazminatı almaya devam edeceğinin kabulünün mutlak, muhakkak ve kesin olmayıp varsayıma dayalı olduğu, bu kapsamda belirlenen zararın maddi tazminat kapsamında hüküm altına alınamayacağı gözetilmeyerek, yazılı şekilde karar tesisi,
3-Dairemizce gidilen görüş değişikliğine göre; tazminat talebinin dayanağı olan ceza dava dosyasında kendisini vekil ile temsil ettiren davacı lehine beraat etmesi nedeniyle maktu vekalet ücretine hükmolunacağı, davacı ile avukatının aralarında yaptıkları anlaşma ile bu hizmet için daha fazla bir ücret kararlaştırmaları halinde, maktu vekalet ücretini aşan bu kısmın davacı ile avukatı arasındaki hukuki ilişkiye dayandığından koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında maddi zarar kapsamında değerlendirilemeyeceği gözetilmeyerek, vekalet ücretine ilişkin talebin kabulüne karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 09/12/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.