İnsanı insan eden değerlerdir. İnsanı şahsiyet sahibi yapan, insana insanlığını yaşatan değerleridir.
Değerlerimiz o kadar çok ki, bir yazıda mütalaa edip değerlendirmemiz mümkün değildir. Çok mühim birkaç tane değerimizi ele alıp, insanımızın dikkatine sunmak, dolayısı ile onları tefekküre sevk etmek ve şöyle bir iç muhasebeye davet etmek istiyorum. Günümüzde ne yazık ki aşırı derecede dünyevileşme ile karşı karşıyayız. Değerlerimiz özellikle uhrevi hayatımızı ilgilendiren değerlerimiz özellikle savrulmuş durumdadır. Mesela aile içi iletişim çökmekte, kimse kimseye güvenmemekte.
Sadece adeta kalabalıklar içinde yalnızlar üretilmekte. Maddiyat öncelenmekte. Maneviyat
ötelenmektedir. Şekilcilik baş gösterirken ruh zenginliği ve gönül zenginliği kaybolmaktadır. Acıma, merhamet ve duyarlılık asaletini yitirmektedir vs. Şimdi buradan hareketle durmak değil çıkış yoluna girmek, geleceğimizin güvencesi “Güzel İnsan” kimliğini inşa ve imar eksenindeki mesajlarımızı vermek istiyorum.
İMAN: Sözü tasdiktir, doğrulanmaktır. Gönüllü kabullenmektir. İman Allah’a tam inanmaktır.
Peygambere tam tabi olmaktır. Allah’ın indirdiği her şeye, hem dil hem de kalp ile tasdiki
birleştirmektir. Kur’an ve sünnetten öğrendiğimiz budur. Bedüzzaman’ın ifadesi ile “İman insanı insan eder, belki de sultan eder” tanımlamasıyla ne kadar da mühim öz değerimiz olduğunu anlamış bulunmaktayız. Dolayısıyla “inanıyorum” demek yetmiyor. İnandığımızı yaşamak durumunda olduğumuzu bilmeliyiz. İmanı sağlam olanın itikadı sağlam demektir. Diğer değerler manzumesi ne kadar özelliğimiz varsa hepsi “iman meyvesi” ile insani bünyemizde neşvüname bulmamıza vesile olacaktır.
TEVEKKÜL: Allah’a güvenmektir, dayanmaktır. O’na boyun eğmektir, her işin neticesini O’na
bırakmaktır. Kim ki tevekkül ediyor, mütevekkil olma unvanını elde ediyor demektir. “Eğer Allah’a iman etmişseniz, Müslümansanız, sadece O’na tevekkül ediniz.” (Yunus Suresi 84.) ilahi buyruğu da bize bu hakikati öğretmektedir.
HAYA: Namusu korumadır. Nefsi behimi arzulardan arındırmadır. “Helal daire keyfe kâfidir”
diyebilmedir. Her dinin kendine özgü bir erdemi vardır. İslam’ın erdemi ise hayadır. (İbn-i Mace,
Zühd: 17). Haya imandandır. (Müslim, İman, 12). Haya sahibi insandan utanır. Haya edep güzeli eder. Haya terbiye ilmini yaşatır. Haya güzel ahlâk sahibi olmaktır.
İFFET: Hayatımızın mayasıdır. İffet insanın iç âleminin nilüferidir. İffet izzetimizin solmayan bahar soluklu gülüdür. İffet ahlaki dürüstlüktür. İffet kendisine ait olmayana el uzatmamaktır. Sevgili Peygamberimiz (S.A.V.) –Yarabbi, ben senden, dünyam, dinim, ehlim ve malım hakkında iffet dilerim.– Dua buyurmuştur. (Ö.N. BİLMEN – Kubbe altı Lugatı C. 2, Syf: 1354)
DİĞERGAMLIK: İnsanlık bahçemizin rengârenk çiçeğidir. Kendimizi feda ederek, başkaları için yaşama yürekliliğidir. Diğergamlık aynı zamanda yaşama ideali ile yanıp tutuşmaktır. Şahsi yaşamayı unutmaktır. Diğergamlık kendi ayıpları ile meşgul olma, başkalarının ayıp ve kusurları ile meşgul olmamadır. Diğergam insan, olgunluğa erişmiş hakiki bir dosttur.
SEVGİ: Sevme, sevdirme ve sevindirmedir. Sevgi, ilgi duyma, alakadar olma, her bir gönüle girebilecek bir yol bulma, bir kapı açma ve bir pencere aralamadır. Sevgi, nefret ettirmeme, ürkütmeme, korkutmama ve uzaklaştırmamadır. Sevgi, ilgiyi, dostluğu, şefkati, bağlılığı, karşılık beklemeden gösterebilmektir. Sevgi fedakârlık ve vefakarlıktır. Kalp kelimesi de sevgi manasına gelir. Dolayısıyla sevgi kalbi bir duyarlılık ve hassasiyettir.
AŞK: Muhabbetullah ufkumuzun marifetullah iklimidir. Aşk her insana sunulan ikram-ı ilahidir. Nimet- i rahmandır. Aşk inanç, iman, irfan, iz’an ve vicdan güzelliğinin temelini oluşturmaktadır. Aşk; ruh halidir. Aşk; gönülleri gönüllerle muhabbetullah iklimiyle birbirine kaynaşıp erimesidir. İlahi ve rahmani aşk’a erişenler için “Sevgili” yüce Sultan-ı Sermedi”dir. Alperenlerin, ifadelerinden bunun böyle olduğunun numunelerini görmekteyiz. Aşkın asıl mana derinliğini de Kur’an ve sünnet derslerinden öğrenmekteyiz.
SAYGI: Değerli olma ve değer vermedir. Saygı, olgunluk gösterebilmek ve mütevazı davranabilmektir. Saygı, saygınlık erdemliğini ifade edebilmek ve ortaya koyabilmektir.
MÜSAMAHA: Yumuşak huylu olmadır. Müsamaha herkese sileri açabilmektir, insana sevgi
duyabilmektir. İyi, güzel ve doğru olanların ahvaline imrenerek tebrik edebilmektir. Müsamaha, Mürvetli olmaktır, insaflı davranmaktır. Kötülükleri, iyiliklerle savmaktır. Görgü yoksunluklarına aldırmamaktır. Müspet bir güzelliği sergilemektir, alicenap bir duruşu ortaya koymaktır. Müsamaha sevgiyi sevebilmektir. Düşmanın düşmanlığına düşman olabilmektir. İnançla kanatlanan bir kalbi vasıflandırmadır. İnsanlığa hayran kalmaktır.
RIZA MAKAMI: Makamı ilahidir. Hakkın ali hatırıdır. Yalnız O’nu razı etme nokta-i nazarıdır. Rıza Makamında ana gaye, hizmet, çalışma ve mücadele içinde olma mevzusunda ön safları tutma, ama karşılığını bekleme hususunda en arka sırada kalma tutarlılığına sahip olmalıdır. Rıza Makamı, insanın iç derinliklerinde tuğlaşan gayret ve şahamettir. Rıza Makamı, nurlu bestelerimizi seslendirebilme iştihakını yaşama ve yaşatma azmi ile dolup taşmadır.
Evet, insanlık “veda, dostluk, meşverethak, hukuk, mefkure ufku, sabır, ihtiyat, anlayışlı olma, misafirperverlik, kalite bilinci, şeffaflık, adalet, ahlak, hasap düşüncesi, mesuliyet duygusu gibi daha birçok değerimiz bulunmaktadır. Ancak yerimiz müsait olmadığından bu mevzuları ele alamamış olmaktayız. Aslolan varlık sebebimiz değerlerimizle değerli olabilmek, değerli kalabilmek ve değerlilikle faniden bakiye terhis edebilmektir. Aslolan değerlerimizi tüketirken tükendiğimizin farkına varabilmektir. Bu mevzuda yozlaşmadan, yalnızlaşmadan kurtulabilmektir. Aslolan insanca yaşayabilmek ve insanlığımızı bir ömür boyu taşıyor olabilmektir. Aslolan değerlerimizle var olmak ve yokluğun girdabından sıyrılmaktır. Aslolan değerlerimizin varlık sebebimiz olduğu bilinciyle hesap günü’ne hazırlanmaktır. Vesselam…
Yazan: Ahmet YÜTER